Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/337 E. 2018/274 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2015/337 Esas
KARAR NO : 2018/274

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/06/2011
KARAR TARİHİ : 06/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; bir klas şirketi olan müvekkilinin davalıya verdiği güvenlik denetimi, ISM hizmeti, plan tetkiki, sörvey hizmetleri ve masraflarına ilişkin olarak düzenlenen fatura bedellerini ödemediğini, bu nedenle hizmetlerin karşılığı olan toplam 110.518,76 TL fatura alacağının tahsili için … 6 İcra Müdürlüğünün …, …, … ve … esas sayılı dosyaları üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takiplerin durdurulduğunu ileri sürerek davalının takibe itirazlarının iptali ile % 40 ‘tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından hizmet verildiği ileri sürülen … gemisinin faturaların düzenleme tarihinde …’da mukim … şirketine ait olup, geminin Malta bayrağı taşıdığını, bu sebeple yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, dava konusu faturaların sadece bir kısmının müvekkili adına düzenlenmiş olmasına rağmen tüm faturalar için müvekkili aleyhine takip yapıldığını, müvekkilinin davacı ile ticari ilişkisinin de bulunmadığını, bir an için faturalar kabul edilmiş olsa dahi, faturalarda talep edilen bedelin de fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile % 40 ‘ından az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava; sörvey hizmeti uyarınca düzenlenen fatura bedellerinin tahsiline ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, İstanbul (kapatılan) 51 ATM tarafından yapılan yargılama sonunda takiplere dayanak bir kısım faturaların doğrudan …. tarafından, bir kısmının ise … adına … Şubesi tarafından düzenlendiği, yine bir adet takibin merkez adına … Şubesince, bir kısmının ise doğrudan … Şubesince yapıldığı, davanın ise merkez adına … Şubesi tarafından açıldığı, takip alacaklısı doğrudan şube gösterilen takiplerin, şubenin yaptığı işlemlerden dolayı hak ve borçların merkeze ait olmasına göre geçersiz olduğu, merkez adına yapılan takipte ise faturaların merkez tarafından düzenlendiği, davacı şubenin merkez adına dava açabileceğini teyit eden delil sunmadığı gerekçesi ile aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
28/11/2013 tarihli karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23/02/2015 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında “Olay tarihinde yürürlükte bulunan 30 Teşrinisani 1330 tarihli Muvakkat Kanun’un 1. maddesi uyarınca, yabancı anonim şirketlerin Türkiye’de faaliyette (icrayı muamelede) bulunabilmeleri için şube veya acente açmaları gereklidir. 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun 2/a maddesinde, Türkiye’de doğrudan yatırım yapan ve yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiler, yabancı yatırımcı olarak, aynı Kanun’un 2/b maddesinde ise, yabancı yatırımcı tarafından yeni şirket kurmak veya şube açmak, menkul kıymet borsaları dışında hisse edinmek veya menkul kıymet borsalarından en az %10 hisse oranı ya da aynı oranda oy hakkı sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olmak, doğrudan yabancı yatırım olarak tanımlanmıştır. Anılan Yasa’nın 3/h maddesinde ise, Hazine Müsteşarlığı’nın yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, “Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla” irtibat bürosu açma izni vermeye yetkili olduğu, bu hükümlerin birlikte yorumlanmasından ortaya çıkan sonuç, yabancı anonim şirketlerin Türkiye’de kendi nam ve hesabına ticari faaliyette bulunabilmeleri için şube veya acente açıp ticaret siciline tescil ettirmelerinin zorunlu olduğu, Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 3. maddesinde belirtilen işyeri kavramından da, yabancı şirketin Türkiye’deki şubesi veya acentesinin anlaşılması gerektiği, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla açabilecekleri irtibat bürolarının ise işyeri olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca, davacı vekili tarafından tercümesi ibraz edilen vekaletnamede … Şirketi’nin T.C. vatandaşı …’yı “Türkiye’de her türlü mahkeme veya divanda … Şirketi’ni temsil etmek, gerektiğinde hakkında dava açmak, vekaletnameyi verene tebliğ edilen ilk celpnameleri ve her türlü ihbarı almak, davalar açmak ve bunları takip etmek, iflas ve konkordato muamelelerinde bulunmak, tasdik, düzeltme veya geri çekme yetkisi de dahil olmak üzere her türlü görev süresi veya muameleyi imza etmek, her türlü yasal yolları kullanmak, her türlü mahkeme veya divanda bu yolları takip etmek, vekillere vekaletname vermek, ödeme, transfer veya teslimatı alabilmek ve icbar edebilmek amacıyla her ne şekil ve surette olursa olsun her türlü dava ve sair yasal işlemleri başlatmak, yürütmek ve takip etmek” gibi işlemler için vekil tayin ettiği, 15.12.2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde … Merkezi … Şubesi’nin bu ticaret ünvanıyla tescilinin ve …’nın da şirket adına yapılacak işlerden doğacak davalarda davalı, davacı ve üçüncü şahıs sıfatıyla şubenin vekilliğine atanmış olduğu hususunun ilan edildiğini, … tarafından davacı şubeyi temsilen davacı vekiline verilen vekaletname uyarınca işbu davanın açıldığı anlaşıldığından, mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler, merkez şirketin verdiği vekaletname ve şubenin Ticaret Sicilindeki tescil şekli tartışılmaksızın, ayrıca davacı şubenin ticaret ünvanının merkez şirketin unvanını da içeriyor olması gözetildiğinde bu hususun takiplerin ve davanın merkez şirkete izafeten açılmış olup olmadığı, gerçek kişiye verilen vekaletnamenin acentelik hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediği hususları değerlendirilmeksizin yazılı şekilde husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin” doğru olmadığından bahisle verilen hüküm bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama aşamasında; … şirketinin, TC vatandaşı olan …’ya şirketi temsil etmek ve gerektiğinde dava açmak konusunda vekaletname verdiği, 15/12/2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde merkezi ABD ‘de olan … şirketinin … Şubesinin tescili ile …’nın bu şube adına yapılacak işlemlerden doğacak davalar için vekil olarak atandığının ilan edildiği anlaşılmış olduğundan, bu durumda işbu davanın … şirketini temsilen yada merkez şirkete izafeten İstanbul Şubesi tarafından açılmış olduğu değerlendirilerek davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, faturaların tanzim edildiği tarihlerde geminin … şirketine ait olup, … bayrağı taşıdığından bahisle davanın Malta Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek pasif husumet itirazında bulunmuş ise de, bozma ilamından sonra alınan 20/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda, dava ve takibe konu olan faturaların düzenlendiği tarihler itibariyle Paris Memorandumu kayıtlarına göre … ve … isimli gemilerin donatanının … şirketi olduğu, gemilerin işletmecisinin ve … yöneticisinin ise … Ticaret AŞ olduğu, her iki geminin de … bayrağı taşıdığının anlaşıldığı, söz konusu kayıtlarda bahse konu gemilerle ilgili olarak “… Ticaret AŞ ” ibaresinin bulunduğu, bu ibarenin de … … AŞ ‘nin … şirketi adına donatan vasfıyla hareket edebildiği anlamına geldiği, yine kayıtlarda gemilerin donatanı, … yöneticisi ve gemi yöneticisinin adreslerinin de “…” şeklinde belirtildiği, bu adresin aynı zamanda …şirketinin de adresi olduğu, yine fatura tarihleri itibariyle davacı … şirketinin her iki geminin de klas kuruluşu olduğunun anlaşıldığı, bu hususun davacı tarafça sunulan ve ABS kuruluşu tarafından düzenlenen yasal sörvey raporlarında da açıkça görüldüğü belirtilmiş olduğundan, Veysel Vardal gemisinin kayıtlı maliki, donatanının … olmakla birlikte, geminin … yöneticisi ve teknik yöneticisi olan … Tic AŞ ‘nin aynı zamanda gemi donatanı vasfıyla hareket edebilme yetkisine de haiz olduğu, bu durumda davada pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve mahkememizin yetkili olduğu kabul edilmiştir.
Dosya kapsamından, dava konusu alacağa ilişkin faturaların … (…) kuruluşu tarafından … ve … isimli gemilere verilen hizmetlere ilişkin ücret alacağından kaynaklandığı, söz konusu faturaların bir kısmının … adına, bir kısmının ise …Ticaret AŞ adına kesildiği, tüm faturaların davalı tarafın … ‘de bulunan adresine gönderildiği ve davalı tarafın elemanları tarafından teslim alındığı anlaşılmaktadır.
Faturalara ilişkin kayıtların incelenmesi amacıyla alınan raporlarda 05/07/2017 tarihli muhasip bilirkişi raporunda, bozma ilamından önce alınan 02/04/2012 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu olan … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacının 5.976,36 TL asıl alacak talebinde bulunacağının belirtildiği, 03/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda ve aynı icra dosyası yönünden davacının alacak talebinde bulunamayacağı yönünde görüş bildirildiği, her iki rapor arasındaki farkın davacının resmi defter kayıtlarının delil vasfına haiz olmamasına rağmen davacı defterlerinde bu tutarın davalı tarafından ödenmiş olarak gösterilmiş olmasından kaynaklandığı, yapılan incelemeler neticesinde takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 5.885,84 USD, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 50.642,44 USD, … 6 İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında 5.677,00 Euro talep edebileceği, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ise 5.976,36 TL alacak talebinin ise yerinde olmadığı, sonuç olarak davacının isteyebileceği toplam alacak miktarının 50.642,44 USD ve 5.677,00 Euro olarak tespit edildiği belirtilmiştir.
Davalı tarafın ödeme iddiasının değerlendirilip, itirazların karşılanması amacıyla alınan 02/04/2018 tarihli muhasip bilirkişi raporunda da, davacı … ‘nin … Şubesi tarafından davalı adına düzenlenen 10/06/2009 tarihli … nolu 2.294,05 USD tutarlı, yine 10/06/2009 tarihli … nolu 2.267,84 USD tutarlı, 24/12/2009 tarihli … nolu 462,00 USD tutarlı, 24/12/2009 tarihli …. nolu 462,00 USD tutarlı faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıt altına alınmadığı, … Şubesi tarafından düzenlenen 17/08/2009 tarihli … nolu 44.030,92 USD tutarlı, 24/08/2009 tarihli … nolu 1.606,67 USD tutarlı faturalar ile …. merkez tarafından düzenlenen 29/07/2010 tarihli 11.140,50 USD tutarlı, 31/01/2011 tarihli 11.140,50 USD tutarlı dört adet faturanın tarafların defterlerinde karşılıklı olarak kayıt altına alınmadığı, yine …. Şubesi tarafından düzenlenen 25/10/2008 tarihli 4.810,00 Euro tutarlı fatura ile 09/08/2010 tarihli 2.944,00 Euro tutarlı faturanın da tarafların defterlerinde kayıtlı olmadığı, ABS İstanbul Şubesinin düzenlediği 16/02/2010 tarihli 027219 nolu 5.976,36 TL tutarlı faturanın her iki tarafın defterlerinde de karşılıklı olarak yer aldığı, davalı tarafın 11/09/2017 tarihli dilekçesinde beyan ettiği ve 21/02/2017 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulan banka dekontları üzerinde yapılan inceleme sonucunda dekontlarda yer alan ödemelerin hesaplardan düşülmediği yönündeki iddianın yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, zira bu ödemelerin davalı hesabına alacak kaydının yapılarak hesaptan düşüldüğünün tespit edildiği, tüm faturalarda yer alan hizmetlerin davacı tarafından davalıya fiilen verildiğinin daha önce atanan uzman bilirkişiler tarafından tespit edildiği, tüm değerlendirmeler neticesinde davacının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle 924,00 USD, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle 50.642,44 USD, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle 5.677,00 Euro ve … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında da takip tarihi itibariyle 5.976,36 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre; davacı … (….) şirketinin davalı tarafın donatanı … yöneticisi ve gemi yöneticisi olduğu … ve … gemilerinin klas kuruluşu olduğu, bu kapsamda söz konusu gemiler için yasal sörvey raporlarının düzenlendiği, sörvey hizmetinden dolayı davacı şirketin merkezi ve …. Şubesi tarafından faturalar kesildiği, merkez şubenin düzenlediği faturaların İstanbul Şubesinin defter kayıtlarında yer almadığı, ancak tüm faturalara karşı davalı tarafça herhangi bir itirazın ileri sürülmediği, ayrıca davalı tarafın ileri sürdüğü belgeli ödemelerin … Şubesindeki hesaptan düşüldüğü, buna göre USD, Euro ve TL hesaplarından dolayı davacının 50.641,68 USD, 5.677,00 Euro ve 5.976,36 TL toplam davacı alacağının olduğu, davalı tarafça alacağın tahsili için … 6 İcra Müdürlüğünün …, …, … ve … esas sayılı dosyalarında icra takipleri başlatıldığı, hükme esas alınan 02/04/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının … 6 İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasında 924,00 USD, Üsküdar 6 İcra Müdürlüğünün 2011/14815 esas sayılı takip dosyasında 50.642,44 USD, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 5.677,00 Euro ve … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 5.976,36 TL alacak talebinde bulunabileceği kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında davanın kısmen kabulü ile kabul edilen tutarlar üzerinden icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak faturaya dayalı likit olduğundan takdiren % 40 oranı üzerinden hesap edilen icra inkar tazminatının davalıdan tahsili yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davanın kısmen kabulü ile
1-Davalının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile 924,00 USD ‘nin takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Dolar faizi ile birlikte davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Takdiren % 40 oranı üzerinden hesap edilen 571,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davalının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile 50.642,44 USD ‘nin takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Dolar faizi ile birlikte davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Takdiren % 40 oranı üzerinden hesap edilen 31.325,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile 5.677,00 Euro ‘nun takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Euro faizi ile birlikte davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Takdiren % 40 oranı üzerinden hesap edilen 5.216,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Davalının … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile 5.976,36 TL ‘nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Takdiren % 40 oranı üzerinden hesap edilen 2.390,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 6.746,21 TL harçtan 1.039,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.706,96 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
1.039,25 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 10.650,70 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.440,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 18,40 TL başvurma harcı, 412,60 TL posta gideri, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.931,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 4.089,07 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 3,50 TL gider avansının usul ekonomisi nazara alınarak üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır