Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/746 E. 2018/293 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO :2014/804 Esas
KARAR NO :2018/290
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :09/10/2012
KARAR TARİHİ :10/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirketin davacı şirkete ait olan çekici ve dorselerin deniz yoluyla taşınması hususunda anlaştıklarını, anlaşma gereğince 12/08/2012 tarihinde … isimli gemiye yüklenip taşıma başlayacak 16/08/2012 tarihinde gemi …’a yetişecek, 17/08/2012 tarihinde de … ülkesine yetişeceğini, taşıma anlaşmasının ….-… arası olduğunu, taşıma işleminin zamanında gerçekleşmemesi nedeniyle davacı şirketin zarar gördüğünü, davalı şirkete zararlarını ihtarname ile bildirmelerine rağmen davalı şirketin ne taleplerini kabul ettiğini ne de ihtarmeye cevap verdiklerini belirtmiş olup davacının hali hazırda 80.000,00 TL’yi aşkın zararı bulunduğundan bahisle davalı şirketin … Bakanlığı’ndan söz konusu tır araçlarının taşınmasından dolayı teşvik alacağı bulunduğundan teşvik primi üzerine dava değeri, faizleri ve masrafları kadarı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş olup şirketin uğradığı zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ederek … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde dava açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Yetki ve husumet itirazında bulunduğunu, müvekkilinin gemi acentesi olduğunu, bizzat dava dilekçesinde belirtilmekte olduğunu ve davacının taşıma sözleşmesi olduğunu iddia ettiği l nolu delilinde de müvekkilinin açıkça acente olduğunu beyan ettiğini, davacının sunduğu bu yazının taşıma sözleşmesi olmadığını, davacının hiçbir taşıma sözleşmesini sunmadığını, davacının davasında bahsettiği taşımanın tamamının kendi … sigortası ile güvence altına alındığını, davacının muhtemelen sigortacısına başvurarak zararını tazmin ettiğini, bu nedenle davacıdan bu hususun sorulması ve sigorta şirketinden dc hasar dosyasının istenmesinin gerektiğini, davacının zarar iddialarının ispat edilmediğini, herhangi bir mahkeme tespit raporu olmadığını, davacının davasını kanuni delil ile ispatlayamadığını, ayrıca davacının aracının lermoking (soğutuculu) olması gerektiğini, eğer ki araçta bozukluk olduğundan davacının iddia ettiği zarar meydana gelmişse gemi tarafının sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin gerek acente olması nedeniyle ve gerekse de davacının kendi kusur ve hatası nedeni ile ortaya çıkan zarardan sorumlu olmadığını, müvekkilinin acente olarak gemi donatanına karşı üzerine düşen her tür yükümü yerine getirdiğini, davacı tarafın bu bakımdan da müvekkili sorumlu tutamayacağını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek zamanaşımına uğrayan talebin reddinin gerekli olduğunu ileri sürmüştür.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde yapılan yargılama neticesinde 05/02/2013 tarih … esas, … karar sayılı kararı ile dava TTK’nun 1138 ve devama maddelerine göre dorse ve çekici cinsi kara taşıtlarının deniz yoluyla taşınmasına ilişkin olup davanın deniz taşımacılığına ilişkin olduğundan, görevli mahkemenin Deniz hukukundan kaynaklanan davalara bakmakla görevli olan mahkeme olduğundan, görevli Mahkemenin Deniz İhtisas Mahkemesi sıfatıyla 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olacağından bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılama neticesinde, 10/07/2013 tarih … Esas … Karar sayılı karar ile Dava konusu uyuşmazlığın kara ve deniz taşımacılığı sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davalının adresi İstanbul’da olduğu gibi iddia edildiği şekilde … şubesi tarafından yapılan bir işlem bulunmadığı ve davacının davalıya gönderdiği ihtarnamede bile davalının İstanbul adresini göstermiş bulunması dikkate alındığında, …’in ifa yeri anlamında da yetkili bulunmadığı anlaşıldığından bahisle mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin … esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 25/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; acentenin TTK 105/11 uyarınca taşıyan gibi sorumlu tutulamayacağı ve fakat donatana izafeten dava tarafı olması söz konusudur. Buna karşın, TTK 108 uyarınca; acentelik sözleşmesine ilişkin yetkisini aşarak işlemlerde bulunduğunun kabul edilmesi halinde ise; davacı tarafın talep etmiş olduğu 80.000 TL tutarındaki tazminat alacağının acente tarafından karşılanması gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 02/10/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonucunda; Davalı …’un, dava konusu taşıma bakımından navlun faturası düzenlemiş olması ve navlunun davalı …’a ödenmiş olması karşısında, 6102 sayılı TTK m. 921 uyarınca davalının taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu, dosyadaki belgeler çerçevesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava konusu taşımada bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı hususuna değil; bu gecikmeden dolayı davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı ve davacının gecikme nedeniyle bir zarara uğrayıp uğramadığı hususuna ilişkin olduğu, dava konusu taşımada gecikmeye neden olan gemi arızasının nedeninin davalı tarafından ortaya konmadığı gibi, gerek arızanın ortaya çıkmasında gerekse tamirin gecikmesinde kendisine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı hususu da ispatlanmadığından TTK m. 1178 ve devamı hükümleri uyarınca taşıyanın davacı tarafından ispatlanması koşuluyla meydana gelen zararlardan sorumlu tutulması gerektiği, hayatın olağan akışı çerçevesinde şoförlerin yeme içme ihtiyaçlarının mutlaka giderilmesinin gerekeceği, şoför başına günlük 50 TL’nin günde üç öğün yemek ve su ihtiyacı dikkate alındığında uygun olduğu; ancak akaryakıt masrafının fatura vs. bir belge ile kanıtlanmasının gerektiği, aksi takdirde talep edilemeyeceği, mahkemenin yazısı üzerine Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin 06.04.2015 havale tarihli cevabi yazısında tırın ortalama kazancının 200 Euro olarak esas alınabileceği belirtildiğinden, bu meblağ esas alındığında davacının dava konusu taşımada gerçekleşen gecikme nedeniyle uğradığı zarar olarak tır başına günlük 150 Amerikan Doları talep edebileceği, bu çerçevede davacının gecikme nedeniyle uğradığı zarar miktarının şoförlerin yeme içme masrafları olarak 10.000 TL ve gecikme zararı olarak 30,000 Amerikan Doları olarak kabul edilebileceği; TTK m. 1186/6 hükmü uyarınca davalı taşıyan …un bu zarardan sorumluluğunun 44.173,76 TL ile sınırlı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 11/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporu sonucunda; davalının 3.11.2017 havale tarihli dilekçesi ekinde sunulan İngilizce ek sözleşmenin ilk raporda varılan sonucun değiştirilmesini gerektirmediği; aynı dilekçe ekinde sunulan ve davalı tarafından … Bakanlığı Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış olan 14.9.2012 ve 14.12.2012 tarihli yazıların davalının dava konusu taşıma bakımından acente sıfatıyla hareket ettiğinin kabulü bakımından yeterli olup olmadığı hususunda ise takdirin mahkemeye ait olduğu; ilk raporlarında acentelik yetkisinin aşılması ihtimali değerlendirilmediğinden ve sorumluluğun navlun ücretiyle sınırlı olduğu kanaatine ulaşıldığından, davalının bu hususlara yönelik itirazlarında atıfta bulunduğu raporun 2.10.2017 tarihli ilk raporları olamayacağı; gerek sorumsuzluk halleri, gerekse olağan taşıma süresi ile bu sürenin ne kadar aşıldığı hususunda dosyaya sunulan gümrük belgeleri, şoförlerin pasaport fotokopileri vs. gibi belgeleri çürütecek başkaca belge ve bilgi sunmamış olan davalının aksi yöndeki soyut iddialarının ilk raporda varılan kanaatin değiştirilmesini gerektirmediği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın konusunun, emtianın geç teslimine ilişkin tazminat davası olduğu, dava konusu taşımaya ilişkin olarak düzenlenmiş bir konişmento yahut diğer denizde taşıma senedinin dosyada bulunmadığı, davalı … her ne kadar dava konusu taşına bakımından acente sıfatıyla hareket ettiği savunmasında bulunmuşsa da, davalı …’un, dava konusu taşıma bakımından navlun faturası düzenlemiş olması ve navlunun davalı …’a ödenmiş olması, ayrıca dosyada bulunan …Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılmış 06.09.2012 tarihli cevabi yazısı incelendiğinde ve … 24. Noterliğinin 01.10.2012 tarihli ihtarnamesinde davalı …’ un kendisinin yalnızca acente sıfatıyla hareket ettiğine yönelik bir açıklama yapmamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 6102 sayılı TTK m. 921 uyarınca davalının taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu, dosyada bulunan … Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından davacı …’a hitaben yazılmış 06.09.2012 tarihli cevabi yazı ile … 24. Noterliği’ nin 01.10.2012 tarihli ihtarnamesi çerçevesinde dava konusu taşımada gemide meydana gelen arıza nedeniyle bir gecikme meydana geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığının anlaşıldığı, dosyada bulunan gümrük belgeleri ile şoförlerin pasaportlarının incelenmesinden, 12.08.2012 tarihinde dava konusu araçların gümrük işlemlerinin yapıldığı, 14.08.2012 tarihin de çıkış yapıldığı ve 25.09.2012 tarihinde dönüş yapıldığının anlaşıldığı, dava konusu taşımada gecikmeye neden olan gemi arızasının nedeni davalı tarafından ortaya konmadığı, sorumsuzluk halleri bakımından ise, gecikmenin sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiğini, kendisinin ve adamlarının kusurunun bulunmadığım yahut olayda sorumsuzluk hallerinden birinin gerçekleştiğini ispat yükümlülüğünün taşıyana ait olduğu, davalının kendisinin ve adamlarının kusursuzluğunu ortaya koyamadığı gibi, geminin sevkine veya başkaca teknik idaresine yönelik bir kusur yahut yangın gibi belli bir sorumsuzluk halinin olayda gerçekleştiğini iddia ve ispat edemediği, hayatın olağan akışı çerçevesinde şoförlerin yeme içme ihtiyaçlarının giderilmesinin gerekeceği; şoför başına günlük 50 TL’nin günlük üç öğün yemek ve su ihtiyacı dikkate alındığında uygun olduğu, ancak akaryakıt masrafının fatura vs. bir belge ile kanıtlanmasının gerektiği, aksi takdirde talep edilemeyeceği, Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin 06.04.2015 havale tarihli cevabi yazısında tırın ortalama kazancının 200 Euro olarak esas alınabileceği belirtildiğinden, bu meblağ esas alındığında davacının dava konusu taşımada gerçekleşen gecikme nedeniyle uğradığı zarar olarak tır başına günlük 150 usd talep edebileceği, bu çerçevede davacının gecikme nedeniyle uğradığı zarar miktarının şoförlerin yeme içme masrafları olarak 10.000 TL ve gecikme zararı olarak 30.000 usd olarak kabul edilebileceği; TTK m. 1186/6 hükmü uyarınca taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluk, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katıyla sınırlı olduğu, ancak bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamayacağı, bu ikili sınırlama çerçevesinde, navlun sözleşmesinin konusunu birden fazla partiden oluşan eşya ise, ancak bunlardan yalnızca biri veya birkaçı bakımından geç teslim zarara neden olmuşsa, geç teslimi zarara neden olan parti için ödenecek navlunun iki buçuk katı sorumluluğun üst sınırını teşkil edeceği, ancak bu şekilde belirlenen meblağ, hiçbir hâlde navlun sözleşmesinin konusunu oluşturan tüm eşya partileri için ödenecek toplam navlun miktarını aşamayacağı, navlun sözleşmesine konu olan eşya partilerinin tamamı bakımından geç teslim zarar doğurmuşsa, bu takdirde sorumluluğun üst sınırı ödenecek toplam navlun miktarı olacağı, dava konusu olayda ödenen toplam navlun miktarı (24.800 Amerikan Doları karşılığı) 44,173,76 TL olup, dolayısıyla davacının, dava konusu taşımada davalı taşıyan …’un bu zarardan sorumluluğunun 44.173,76 TL ile sınırlı olacağı kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; TTK md. 1188/1 uyarınca, eşyanın geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat talep etme hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer. Bu bir hak düşürücü süredir. Bu süre taşıyanın eşyayı teslim ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava konusu olayda, taşıyanın kastından veya pervasızca davranışından kaynaklanan bir zarardan söz edilemeyeceği, davanın açılma tarihi olan 09.10.2012 tarihi dikkate alındığında, eşyanın taşıyan tarafından teslim edilmesi gereken 18.08.2012 tarihinden itibaren değerlendirildiğinde, bir yıllık hak düşürücü sürenin aşılmadığı görülmektedir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile 44.173,76 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı olan 3.017,51 TL’den peşin alınan 1.188,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.829,51 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 1.188,00 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı yargı gider toplamı olan 3.990,75 TL’nin (21,15 TL bakiye harç, 219,60 TL posta gideri ve 3.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 2.203,58 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yargı gider toplamı olan 600,00 TL’nin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 268,70 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı için takdir edilen 5.209,11 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı vekili takdir edilen 4.290,89 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/07/2018

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır