Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/731 E. 2018/138 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2014/731 Esas
KARAR NO : 2018/138
DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2013
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile … marka … tipi … model 6 adet yarı römorkun deniz yolu ile … … Limanından … … limanına gönderilmesi konusunda anlaştığını, anlaşma gereğince müvekkilinin davalı şirketin hesabına 02/07/2012 tarihinde navlun bedeli olarak 47.400 USD ödediğini, davalı tarafça gönderilen teklif formunda navlun sözleşmesine konu eşyaların varış yeri olan … limanına 40-45 içerisinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, aradaki anlaşma gereğince 05/07/2012 tarihinde malların konişmentosunun düzenlenerek … Limanında gemiye yüklendiğini, ancak malların varış limanına teslim edilmediğini, davalı şirket yetkilileri ile yapılan görüşmelerde yükü taşıyan geminin … ‘nın … Limanına vardığını, oradan tekrar hareket edemediğini bildirildiğini, yapılan tüm görüşme ve taahhütlere rağmen malların varış limanına teslim edilmediğini, müvekkilinin Konya 6.Noterliğinden çektiği 08/11/2012 tarihli ihtarname ile yükün en kısa zamanda varış limanına teslim edilmesi aksi halde TTK hükümleri gereğince yükün zayi olduğunun kabul edilerek tazmini için yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, 23/11/2012 tarihli cevabi ihtarnamede geminin teknik arızalar nedeniyle halen … limanında bulunduğu, taşıma süresi ile ilgili bir garantilerinin bulunmadığı, bu nedenle oluşabilecek zararlardan sorumlu tutulamayacaklarının bildirildiğini, müvekkilinin yükün teslimi konusunda ikinci kez ihtar çekmesine rağmen teslimin sağlanmadığını, bu durumda TTK’nun 1178.maddesi gereğince taşıma konusu malın zayi olmuş sayılması gerektiğini ileri sürerek, taşıma sözleşmesinin fesih ile beraber mal bedeli olan 217.800 USD karşılığı 402.189,48 TL’nin malların davalı şirkete teslim tarihi olan 05/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, sözleşme gereğince davalıya ödenen 47.400 USD navlun bedelinin karşılığı olan 87.528,84 TL’nin ödeme tarihi olan 02/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşımaya ilişkin konişmentonun gemi kaptanı … tarafından tanzim ve imza edildiğini, müvekkilinin ise taşımaya sadece acente olarak aracılık ettiğini bu nedenle müvekkiline karşı husumet yöneltilemeyeceğini, mal faturasında teslim şeklinin CFR olarak gösterildiğini, bundan ödeme şeklinin peşin olarak banka hesabına ödeneceğinin anlaşılması gerektiğini, CFR teslim şartı ile yapılan satışlarda malların gemi küpeştesini aşmasından itibaren yük ile ilgili nefi ve hasarın alıcıya geçtiğini, davacı yükleyici olduğundan mal zararı ile ilgili aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının delil olarak gösterdiği teklifin 30/06/2012 tarihine kadar geçerli olduğunu, taşımanın 05/07/2012 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında teklif metninin bağlayıcılığının bulunmadığını, aksi düşünülse dahi teklifte belirtilen transit sürelerinin tahmin edilen süreler olup, herhangi bir şekilde taahhüt niteliği taşımadığını, taşımayı yapan geminin taşımaya elverişli ve uygun olduğunu, konişmento uyarınca sorumlu taraf donatan olduğundan davanın taşıyan konumundaki gemi donatanına karşı açılması gerektiğini, yüklerin iddia edildiği gibi geç taşınması, teslim edilmemesi gibi hususların muhatabının donatan olduğunu, talep edilen zararın fahiş ve haksız olduğunu, yükler gemiye yüklenip gemi sefere çıktığından taşıyanın navluna hak kazandığını, bu nedenle navlun bedelinin iadesinin istenemeyeceğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmamakla birlikte aksi düşünüldüğünde TTK 1114 ve konvansiyon uyarınca sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunarak, davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; gemi ile taşınacak olan yükün varış limanında alıcısına teslim edilmemesi nedeniyle zayi sayılmasına ve oluşan zararın tazmini ile teslim edilmeyen mallar için taşıyıcıya ödenen navlun ücretinin faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Taşıma konusu 6 adet 3 dingilli yarı römorkör için düzenlenen mal faturasında teslim şeklinin CFR, satış şeklinin ise peşin olduğunun fatura bilgilerinden anlaşıldığı, ihracatta CFR teslim şekli tercih edildiğinde satıcının teslim yükümlülüğü malların varma limanına ulaştığında değil, taşıyıcıya tevdi edildiğinde yerine getirilmiş olacağı, somut uyuşmazlıkta davacının taşımaya konu malların CFR teslim şekline göre … Limanında … gemisine yükleyip malların gemi küpeştesini geçmesinden sonra sorumluluğunu yerine getirmiş sayılması gerektiği, yükleme sonrası navlun dışında meydana gelen tüm masraf ve risklerinde alıcıya geçtiği, ancak taşımaya ilişkin 05/07/2012 tarihli konişmentonun alıcının kendi adına düzenlendiği konişmentonun satıcı lehine ciro edildiğine dair bir kaydın bulunmadığı, mal bedeli olan 217.800 USD davacı tarafından tahsil edilmiş olduğundan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmış ise de, davacı vekili tarafından 05/12/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan temlikname ile alıcı taşımadan kaynaklanan zararlarını davacıya temlik etmiş olduğu anlaşıldığından, işbu temlikname ile BK’nun 183.maddesi gereğince aktif husumet ehliyetini kazandığı kabul edilmiştir. Taşımaya ilişkin navlun faturasının davalı şirket tarafından düzenlendiği anlaşıldığından TTK 929.maddesi kapsamında davalının taşıma hizmetini üstlenerek taşımayı ,,, gemisinin donatanına yaptırdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının TTK’nun 917 ve devamı maddelerine göre taşıyıcıyı sıfatıyla sorumluluğu bulunduğundan pasif husumet ehliyetine haiz olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça yurtdışına ihraç edilen 3 dingilli 6 adet yarı römorkörün … ‘daki alıcısına … Limanında teslim edilmek üzere … Limanında ,,, gemisine yüklendiği, ancak alıcısına teslim edilmediği iddia edilmekte olup, davalı tarafçada yükün teslim edildiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmayıp teslime ilişkin belge de sunulmadığından yükün alıcısına teslim edilmediği kabul edilmiştir. Yine dosyaya sunulan ve her iki yanın da kabulünde olan navlun faturasına göre söz konusu taşıma için davacının davalıya 47.400 USD navlun ücreti ödediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından alınan bilirkişi raporlarından 14/01/2016 tarihli birinci raporda, davalı …’ın yükü denize elverişli olmayan ,,, isimli gemiye yüklediği, ancak yükün akıbeti hakkında bir bilgiye ulaşılamadığından zayi olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalının TTK’nun 917/3 maddesi ile TTK 1178.maddeleri gereğince zayi olan maldan dolayı sorumluluğunun bulunduğu, emtianın gönderme limanındaki rayiç değerinin 392.279,58 TL, varma limanındaki rayiç değerinin ise (CFR) 478.362,72 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
28/06/2017 tarihli ikinci bilirkişi raporunda; davacının 217.800 USD tutarındaki malının zayi olması nedeniyle mal bedeli ile birlikte ödenen navlun ücretinin de talep edildiği, mal bedelinin tahsil edilmesi nedeniyle herhangi bir zararından bahsedilemeyeceği, konişmentoda yükün cinsi, ağırlığı belirtilip, ilgili faturada değeri de tespit edilmiş olduğundan, taşıyıcının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamayacağı belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından yurtdışına ihraç edilen, … Limanında ,,, isimli gemiye yüklendikten sonra gemide meydana gelen arızaya bağlı olarak alıcısına teslimi gerçekleştirilmeyen mal bedeli ile ödenen navlun ücretinin tahsili istemi ile gönderici-satıcı konumundaki davacı şirket tarafından işbu davanın açıldığı, malın teslim şeklinin CFR olması, davacının ticari defter kayıtlarına göre mal bedelinin tahsil edilmiş olduğunun anlaşılması nedeni ile davacının taşıyıcıya karşı dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmış ise de, davacı yargılama aşamasında mal alıcısı olan yabancı şirketin dava ve talep haklarını temlik aldığını ibraz ettiği temlikname ile ispat etmiş olduğundan bu durumda davacının aktif husumet ehliyetini kazandığı kabul edilmiştir.
Yük ,,, isimli gemiye yüklenip konişmento gemi kaptanı tarafından mühürlenip imzalanmakla fiili taşımanın dava dışı donatan tarafından fiilen üstlenildiği belirli olup, davalı şirket kendi nam ve hesabına navlun faturası tanzim ederek deniz navlununu tahsil ettiği anlaşıldığından, davalının TTK ‘nun 921.maddesi gereğince taşıma işleri komisyoncusu olarak taşıyana karşı hak ve yükümlülüklere haiz olduğu, davalı yanca malın teslim edildiği iddia ve ispat edilemediğinden TTK’nun 1178/5.maddesi gereğince malın zayi olduğunun kabulü gerektiği, buna göre davalı şirketin TTK ‘nun 1178.maddesi gereğince mal bedelinden dolayı temlik alan davacıya karşı sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
TTK ‘nun 1186.maddesinde taşıyanın ödemesi gereken tazminatın eşyanın navlun sözleşmesine uygun olarak boşaltıldığı veya boşaltılması gereken yerdeki ve tarihteki değerine göre hesaplanacağı hükmü düzenlenmiş olup, 20/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda yükün varma limanındaki rayiç değeri 478.362,72 TL olarak tespit edilmiştir.
Yüke ilişkin konişmentoda değer belirtilmemiş olmakla birlikte, Yargıtay’ın sınırlı sorumluluk hükümlerine ilişkin yerleşik içtihatlarında, yükün cins ve değerinin ayrı ayrı yazılmadığı ve konişmento kayıtlarının yükün değerinin kesin olarak tespitine imkan vermediği durumlarda taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılabileceği, yükün konişmento değerinin belirlenebilir olması halinde parça başına sorumluluğu ortadan kaldıracağı kabul edilmiş olduğundan, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentoda yükün cinsi ve ağırlığı belirtilip, mal faturasında değeri de tespit edildiğinden davalının TTK ‘nun 1186.maddesinde sevkedilen sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamayacağı, tazminat sorumluluğunun yükün varma yerindeki rayiç değerine eşit olacağı kabul edilmiştir.
Davacı vekili tarafından yük değeriyle birlikte ödenen navlun ücreti de talep edilmiş ise de, yük sadece yük ilgilisinin kusuru neticesinde zayi olduğu takdirde taşıyanın navlun alacağı devam edeceğinden (Çağ Kender, Deniz Ticaret Hukuku II, sayfa 227-228) somut uyuşmazlıkta davacı yanın zayi olan yük bedelinin yanısıra ödenen navlun ücretini isteyemeyeceği değerlendirilmiştir.
Dava dilekçesinde tazminat alacağına teslim tarihi olan 05/07/2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talep edilmiş ise de, sözleşmeden kaynaklanan tazminat alacaklarında borçlu tarafın ihtarname ile temerrüde düşürülmesi gerektiği, davacının … 5. Noterliğinden çektiği 06/05/2013 tarihli ihtarname ile eşyanın en geç 45 gün içerisinde alıcısına teslim edilmesi, aksi halde malların zayi olduğu kabul edilerek 217.800,00 USD mal bedelinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren sekiz gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin tebliğ belgesi dosyaya sunulmadığından davalının … 5. Noterliğinden gönderdiği cevabi ihtarname tarihi olan 06/05/2013 tarihi temerrüd tarihi olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu değerlendirmeler neticesinde taşıyıcı konumundaki davalının alıcısına teslim edilmeyen taşıma konusu mal bedelinden dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, ödenecek tazminatın TTK ‘nun 1186/2.maddesi gereğince malın varma yerindeki rayiç değerine eşit olması gerektiği, malın varma limanındaki rayiç değerinin 478.362,72 TL olduğu ancak davacı vekili tarafından 402.189,48 TL talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince tahsili gereken tazminat tutarının 402.189,48 TL olduğu kabul edilerek, davanın bu tutar üzerinden kabulü ile 402.189,48 TL ‘nin temerrüd tarihi olan 06/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, navlun alacağına ilişkin tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabulü ile 402.189,48 TL nin 06/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 27.473,56 TL karar harcından 8.363,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 19.110,36 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 8.363,20 TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 30.037,58 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 9.752,31 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 24,30 TL başvuru harcı, 230,60 TL posta ücreti, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.654,90 TL’nin kabul ve red oranı nazara alınarak 2.180,38 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı gideri olan 124,00 TL posta ücretinin kabul ve red oranı nazara alınarak 22,16 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde resen iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2018

Başkan Üye Üye Katip