Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/572 E. 2018/318 K. 10.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2014/572 Esas
KARAR NO:2018/318

DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ:09/01/2013
KARAR TARİHİ:10/09/2018

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1 ve 2 nolu davalıların taşıyanı olduğu ve müvekkili sigorta şirketine nakliyat emtia taşıma poliçeleri ile sigortalı emtiaları taşıyan ” …” isimli geminin 08/11/2011 tarihinde … denizi açıklarında … adası güneyinde tamamen kaptanın / donatanın kusuru sebebi ile karaya oturduğunu, geminin karaya oturmasının tamamen kaptanın dümen başında uyuyakalması ve uyurken ayağını kumanda koluna koyarak çubuğa bastırmış olmasından dolayı otomotik pilotun devreye girmesinden kaynaklandığını, geminin karaya oturması sonucunda gemide bulunan kargoların zarar görmediğinin anlaşılma ile kurtarılması çalışmalarının başlatıldığını kurtarma sözleşmesi ile … kargoların kurtarılması için yetkilendirildiğini, müvekkili şirket tarafından da kurtarma çalışmalarının yürütülmesi ve tamamlanması amacıyla … şirketinin yetkilendirildiğini ve … ile kurtarma operasyonu ve ödeme koşullarının müzakerelerine başlanılarak müvekkili adına söz konusu kurtarma operasyonuna ayrıca garantör olduğunu müvekkilinin sigortalamış olduğu kargoların kurtarılarak güvenli bölgeye alındığını operasyonun tamamlanması ile … tarafından müvekkili adına … firmasına 106.423,15 Usd ödendiğini ve ayrıca müvekkili tarafından da … hizmetlerine karşılık 9.665 Usd ödendiğini belirterek ödenen kurtarma bedelleri olan 106.423,15 Usd ‘nin ödeme tarihi olan 13/07/2012 tarihinden 6.202,62 Usd ‘nin ödeme tarihi olan 15/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu, müvekkilinin geminin yüke ve sefere elverişli olarak gemiyi gönderdiğini ve herhangibir kusurunun olmadığını, taşıyanın geminin teknik idaresine yönelik bir yetkisinin olmaması sebebi ile geminin teknik idaresindeki vaki kusur sonucunda doğan zararlardan sorumlu tutulamayacağının hüküm altına alındığını taşıyanın herhangibir kusurunun olmadığını , hiçbir kabul anlamına gelmemek üzere geminin karaya oturmasının tamamen 3. Kaptanın geminin sevk ve idaresine ilişkin teknik kusurunun ileri sürüldüğünü ve iddialarını destekler ifade kullanıldığını , zararın geminin sevki ile ilgili teknik kusurdan kaynaklanmış olması karşısında taşıyan sıfatı ile sorumluluğunun haksız fiil kurallarına göre değil deniz hukuku sorumluluğu esasları uyarınca tespit edilmesinin zorunlu olduğunu e. TTK ‘nın 947 ve 1062/2. Maddeleri gereğince müvekkili taşıyanın gemi adamlarının teknik kusurundan doğan zararlardan dolayı sorumlu olmayacağının aşikar olduğunu , kurtarma faaliyetinin müşterek avaryanın en temel kalemi olup müşterek avarya hükümlerinin uygulanacağını , müşterek avaryanın en önemli unsurunun gemiyi ve yükü birlikte maruz kaldıkları tehlikeden kurtarmak için yapılan tarif olarak kurtarma faaliyetinde kendini gösterdiğini , yüklü bir gemide kurtarma ücretinin müşterek avarya olduğunu , müvekkili ve davacının sigortalısı sıfatına haiz taşıtan arasında imzalana ve davacı taraf içinde bağlayıcılığı bulunan konişmentoların arka yüzünün 19. Maddesinde müşterek avarya beyannamesinin hazırlanması ve dispeç usulünün belirlendiğini bu nedenle halef olan davacının da bu madde de belirlenen usule uygun olarak yapılan ikame masraflarını dava edemeyeceğini , müşterek avarya kapsamında yapılmış olan garame payı ödemeleri konişmento şartları gözardı edilerek geminin karaya oturması neticesinde ödenen kurtarma bedelinin rücuen tazmini bedeli olarak değerlendirilmesi ve sorumluluğu açık olan müvekkilinden tahsili talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta poliçeleri ve tazminat ödendiğine dair belgelerin ibraz edilmediğini TTK ‘nın 1259. Maddesi gereğince 1 yıllık sürede davanın açılmadığını, kurtarma sözleşmesi kapsamındaki tüm ihtilaflarda İngiliz Mahkemelerinin yetkili olacağı hususunda sözleşme imzalandığını, davacı tarafıdan dosyaya ibraz edilen … formundaki kurtarma anlaşması hükümlerine göre davacı sigorta şirketinin halef olup tüm iddiaların hükme bağlanmasında tek yetkili yargı makamının İngiltere Mahkemeleri olacağının belirtildiğini, davanın dayanağının kaza sebebi ile kurtarma masraflarının ödenmesi olup deniz hukukuna göre davacı tarafın bunu yapabilmesi için tüm ilgililerden masrafların paylaşılmasına dair bir sözleşme/ icazet alınması gerektiğini aksi halde bunun gerçekleşemeyeceğini , davacı tarafından ibraz edilen konişmentoya göre ( …) ibraz edildiğini ve buna göre müvekkilinden talep edilebilecek bedelin 3.961,71 Usd olduğunu bundan fazlasının talep edilemeyeceğini bundan sonra dosyaya ibraz edilecek belgeri kabul etmediklerini sunulan diğer konişmentoların davalı Turkon’a ait olduğunu kusura ilişkin belgenin usule uygun tutulmadığını kurtarma ile ilgili olarak müvekkilinden herhangibir muvaffakatname alınmadığını belirterek davanın husumetten ve esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın … mukim bir firma olup Türkiyede herhangibir şubesi veya acentesinin bulunmadığını, davalının yerleşim yeri mahkemesinin davada yetkili olup … mahkemelerinin yetkili olacağını , davacı tarafın rücuen talep ettiği alacağın sebebinin geminin karaya oturma hadisesinde davalıların kusuru olduğunu ifade edip haksız fiilden doğan zararın talep edildiğini buna göre yetkili mahkemenin haksız fiilin işlendiği ve zararın maydana geldiği ülke olan … Mahkemelerinin yetkili olacağını , müvekkilinin … isimli geminin maliki olduğunu ve söz konusu gemi ile yapılan yük taşımalarında konişmentonun veya navlun faturasının tarafı olmadığını hiçbir akti sorumluluğunun bulunmadığını davanın husumetten reddi gerektiğini , müvekkili donatanın olayda sorumluluğunun bulunmadığını e . TTK’nın 947 ve 1062. Maddeleri gereğince sorumluluklarının bulunmadığını davacı tarafın iddiasına mesnet yapılan Vertigos Danışmanlık şirketi tarafından hazırlanan ve hiçbir bağlayıcılığı olmayan tamamen varsayılmalr üzerine tanzim edilen ve bu hali ile delil vasfına haiz olmayan raporda hiçbir kabul anlamına gelmemek üzere 3. Kaptanın geminin sevk ve idaresine ilişkin tekne kusurunun ileri sürüldüğünü … gemisinin seferin başlangıcında denize ve yüke elverişli bulunduğunun tartışmasız olduğunu ayrıca 1924 tarihli konişmentoya müteallik bazı kaidelerin tevhidi hakkında Milletlerarası sözleşmenin ilgili hükümleri gereğince de müvekkilinin sorumlu olmadığını , dava konusu alacağın temelinin müşterek avarya olup olayda müşterek avaryaya ilişkin kuralların uygulama alanı bulacağını , davacı tarafından talep edilen kurtarma bedellerinin müşterek avaryadan kaynaklandığının gözardı edilemeyeceğini belirterek davanın husumetten ve esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan emtiaların … isimli geminin karaya oturması nedeniyle sigorta konusu malların kurtarılması için yaptığı ödemenin davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanaklarıyla birlikte dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, davada müşterek avarya hükümlerinin uygulanamayacağı , taşıyanın meydana gelen zarardan borca aykırılık hükümlerine göre sorumlu olduğunu, zaman aşımı süresinin istisna akdine tabi olduğu 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu , geminin donatanının dava dışı … olduğu , … nolu konişmeto ile … , … ve … deniz yük senetleri kapsamında taşınan yükler için davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını , birinci davalı ve donatanın ise pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, … nolu konişmento kapsamında taşınan yükler için davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, ikinci davalı ve donatanın ise pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, diğer konişmentolar kapsamında taşınan yükler bakımından davacının rücu hakkı bulunması nedeniyle aktif dava ehliyetinin bulunduğu, birici davalı ile donatanın pasif dava ehliyetinin bulunduğu, davada, müşterek avarya hükümlerinin uygulanamayacağı , davacının başka hukuki sebeplere dayanarak alacağını talep edebileceği , taşıyanın meydana gelen zarardan borca aykırılık hükümlerine göre sorumlu olduğu , uygulanması gereken zamanaşımı süresinin istisna akdinin tabi olduğu (5 yıllık ) zamanaşımı süresi olduğu, donatanın e TTK madde 947 ve e. BK madde 55 hükümlerine göre sorumluluğun bulunduğu, her iki sorumluluk sebebinin 1 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerince bilirkişi raporuna beyan ve itirazları ile raporda belirtilen eksik belgeler , sigorta poliçeleri , hasar dosyaları, konişmentolar ve yabancı dildeki evrakların tercümeleri dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce bilirkişi raporuna beyan ve itirazların değerlendirilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ve inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, olayda York Anwers kurallarının VIII. Nolu lusu olan “Hafifletme Müşterek Avaryası” mevcut olduğunu, …’daki ” Kurtarma Müşterek Avaryası” nın Kural A ve VI’daki şartları gerçekleştirmediğini , müterek avarya hükümlerinin uygulanması ile yapıldığı iddia edilen paylaştırma’ya ait ” dispeç raporu ” başlığını taşıyan belgenin York Anwers Kuralları ve TTK ‘nın ilgili hükümlerine göre tanzim edilmediğini, bu belgenin ” Genel Tercümesi ” nin hukuki değeri olamaz, yabancı bir firma tarafından yapılmış ise , tam tercümesi noter tasdikli olarak yapılmalı ve icra edilebilmesi için mahkemede tastik edilmesinin gerektiğini, ” dispeç raporu” nun düzenlenmesinin, borç va alacakların York Anwers kurallarına uygun bir şekilde yapılmış olmasının gerektiğini , müşterek avarya ilgilileri dispeç yapacak şahıs veya kurumlar üzerinde anlaşabilirler ancak bu yapılabilecek dispeç raporunu kabul edecekleri anlamına gelmediğini, davacı sigorta şirketinin donatan ve taşıyana karşı açtığı rücu davasının temelinin davacının sigortalısına karşı , taşıyanın ve donatanın gemi adamlarının kusurlu hareketi ile geminin karaya oturması sonucunda, kurtarma ücreti ödeme borcu altına girerek uğradığı zarar için sahip olduğu talep hakkı olduğunu, davacı sigortacının , sigortalısı yük sahibinin sorumlu olduğu kurtarma ücretini ödemiş böylece sigortalısının taşıyana karşı olan talep hakkına halef olarak bu rücu davasını açmış olduğunu, sigortalı yük sahibinin uğradığı zararın şekli nin TTK ‘da düzenlenen taşıyanın sorumlu tutulduğu ( ziya , hasar ve gecikme ) hallerine girmediğinden , navlun sözleşmesinin hukuki niteliği olan eser sözleşmesi hükümlerine gidilmesini gerektirdiğini bu sözleşmenin ise zamanaşımının 5 yıl olduğunu (TBK m. 147/b) belirtmişlerdir.
Bilirkişi rapora taraf vekillerine tebliğ edilmiş beyan ve itirazları dosyaya sunulmuştur.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını değerlendirmek üzere bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ek inceleme sonucu dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, olayda York Anwers kurallarının VIII nolu olan ” hafifletme müşterek avaryası ” mevcut olduğu York Anwers 1974 kural 6 ‘daki ” kurtarma müşterek avaryası” nın kural A ve 6. Daki şartlarının gerçekleşmediğini Dispeç raporu düzenlemesinin Borç ve alacakların Yorg Anwers kurallarına uygun bir şekilde yapılmış olmasının gerekeceğini müşterek avarya ilgililerinin dispeç yapacak şahıs veya kurumlar üzerinde anlaşabileceklerini ancak yapılabilecek dispeç raporunun kabul edileceği anlamına gelmeyeceğini davacı sigorta şirketinin donatan ve taşıyana karşı açtığı rücu davasının sigortalısına karşı taşıyanın ve donatanın gemi adamlarının ( kaptanın kusurlu hareketi ile geminin karaya oturması sonucunda kurtarma ücreti ödeme borcu altına girerek uğradığı zarar için sahip olduğu talep hakkı olduğunu davacı sigortacının sigortalısı yük sahibinin sorumlu olduğu kurtarma ücretini ödediği sigortalısının taşıyana karşı olan talep hakkına halef olarak rücu davasını açtığını ancak önemli olan hususun sigortalı yük sahibinin uğradığı zarar ( kurtarma ücreti borcu) şeklinin TTK ‘da düzenlenen taşıyanın sorumlu tutulduğu ( ziya, hasar ve gecikme ) hallerine girmediğinden navlun sözleşmesinin hukuki niteliği olan eser sözleşme hükümlerine gidilmesi gerektiğini sözleşme için zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğu belirtilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen 2. Bilirkişi ek raporundada , bilirkişiler kök ve ek rapordaki beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Dosyaya sunulan raporlar mahkememizce de değerlendirilmiş olmakla, hüküm kurmaya elverişli olmayıp, davacı vekilince sunulan itirazların da gözönünde tutularak davaya konu edilen kurtarma ücretine yönelik davacı tarafından yapılan ödemelere esas poliçeler ve konişmentoların ve davacı tarafça yapılan ödemelerin her bir poliçe yönünden değerlendirilerek poliçe tarihleri ve olay tarihi itibari ile davacı sigorta şirketinin halefiyet durumunun da değerlendirilmek sureti ile davalıların davacı tarafça talep edebileceği rücuen tazminat miktarının sorumluluk durumları değerlendirilerek belirlenmesi için yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir. İnceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda özetle, M/C … gemisinin gemi adamının kusuru ile geminin karaya oturduğu müşterek avarya ilan edilmiş olduğu belirtildiğinden tarafların nihai hak ve yükümlülüklerinin dispeç raporuna göre belirleneceği sebeple sigortacının rücuen bu aşamada ödediği kurtarma garanti payını donatandan talep edemeyeceğini , mahkemenin aksi kanaatte olması halinde … kural D ve e. TTK madde 1181/2. De kusurlu tarafın müşterek avarya masasına katılacağı, bu durumun zarar gören ilgililerin sorumlu tarafa karşı başka hukuki sebepler ile dava ve talep hakkını etkilemeyeceği neticeten karaya oturmanın gemi adamının kusuru ile meydana gelmiş olması nedeni ile 1 ve 2 nolu davalıların navlun sözleşmesini gereği gibi ifa edememiş olması nedeni ile 3 nolu donatanın e. TTK 947 ve e. BK 55. Madde hükümlerine göre doğan zarardan sorumlu olduğu , sorumluluk miktarı bakımından ise yükler dolayısıyla ödenen kurtarma ücreti kapsamında davacı tarafça talep edilebilecek rücuen tazminat miktarının talep uyarınca 106.423,15 Usd + 6.202,62 Usd olacağı belirtilmiştir.
Taraf vekillerince bilirkişi raporuna beyan ve itirazları dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce davalılar vekilinin konişmento kapsamındaki itirazlarını değerlendirmek üzere bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve ek inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda özetle, taraflar arasında nakliyat abonman sigorta sözleşmesinin bulunduğu durumlarda geç bildirimin sigorta ilişkisine etkili olmayacağı ve spesifik poliçe düzenleme maksadının prim tahsili olduğunun kararlaştırıldığı durumlarda rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan bildirimlerin spesifik sigorta poliçesinin hükümsüz olmayacağını davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunu , dosyaya dispeç hususu ile dispeç hakkında herhangibir bilgi sunulmadığını buna göre mahkemece de kabul edilmesi halinde … kural D ve e. TTK 1181/2. Maddesi kapsamında geminin karaya oturmasının gemi adamının kusuru ile meydana gelmiş olması nedeni ile 1 ve 2 nolu davalıların navlun sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemiş olması nedeni ile , 3 nolu davalının e. TTK 947 ve e. BK madde 55 . Hükümlerine göre doğan zarardan sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Davacı ve davalı vekili beyanları, dosyaya sunulan deliller, inceleme sonrası ibraz edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı sigorta şirketine sigortalı emtiaların … isimli geminin karaya oturması nedeniyle sigorta konusu malların kurtarılması için kurtarma ücret ve masrafı olarak ödendiği belirtilen bedelin davalı taşıyanlar ve donatandan rücuen tahsilinin talep edildiği ve davacı sigorta şirketi tarafından 13/07/2012 tarihinde 106.423,15 Usd ve 15/08/2012 tarihinde 6.202,62 Usd olarak yapıldığı davada müşterek avarya hükümlerinin uygulanması yönünde talepte bulunulmuş ise de, 2004 York Answers Kuralları kural A ‘da “bir müşterek avarya hareketi” ancak ve yalnız ortak deniz serdüzeştine katılmış olan mal varlığı unsurlarını (değerleri) karşılaştıkları bir tehlikeden korumak amacıyla müşterek selamet için bilerek ve makul bir şekilde olağanüstü bir fedakarlık veya harcama yapılması halinde vardır hükmüne yer verilip, kural D ‘de ise “fedakarlık veya masrafa yol açan olay deniz serdüzeştine katılan taraflardan birinin kusuru sonucu doğmuş olsa bile” müşterek avarya paylaşması yapılır. Ancak bu kural kusurlu tarafa karşı ileri sürülebilecek talep ve savunma haklarını veyahut kusurlu tarafın talep veya savunma haklarını etkilemeyecektir hükmüne yer verilmiş olup, söz konusu olayda müşterek avarya hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olmayıp, davacı sigorta şirketi tarafından ödenen kurtarma garanti payının sigortalısı ile yapılan nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında olup TTK ‘nın 1481 ( e. TTK 1361 md) kapsamında aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, dosyaya sunulan bilirkişi raporları mahkememizce değerlendirilmiş olmakla M/C … gemisinin gemi adamının kusuru ile karaya oturduğunun sabit olduğu ve 1 ve 2 nolu davalılar olan … A.Ş ile … Tic. San A.Ş şirketlerinin sigortalı ile aralarında navlun sözleşmesinin olup bu sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmediği dava konusu olayda yükün ziya veya hasarının söz konusu olmayıp eTTK’nun 1061.maddesinde belirtilen taşıyanın sorumluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasının söz konusu olmayıp, eTTK’nunda da yükün yada geminin kurtarılmasını gerektiren durumun meydana gelmesine sebebiyet veren tarafın, yükün veya geminin kurtarılması dolayısıyla ücret ödemek zorunda kalan tarafa karşı sorumluluğu hakkında bir düzenlemenin mevcut olmadığı nedenle davalılardan donatan …’nın sorumluluğunun eTTK’nun 947.maddesinde “donatan, gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken işlediği kusur neticesinde üçüncü şahıslara verdiği zararlardan dolayı mesuldür, şu kadar ki donatanın yükle ilgili şahıslara karşı olan mesuliyeti taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyeti derecesindedir” hükmüne yer verilmiş olup, bu madde gereğince davalı donatanın dosyadaki mevcut belgelerden geminin karaya oturmasının sebebinin gemi adamı olan üçüncü kaptanın görevini ifa ederken işlediği kusur neticesinde oluştuğunun anlaşılıp, bu madde hükmü gereğince donatanın üçüncü kişilere karşı sorumlu olduğu, diğer davalıların ise sorumluluklarında BK ‘nun 96.maddesine göre borcun ifasının hiç yada gereği gibi yapılmaması durumunda borçlunun kendisine hiçbir kusur düşmeyeceğini ispat etmedikçe bundan doğan zararı tanzim etmeye mecbur olduğu hususuna yer verilmiş olup, bu maddeye göre taşıyanın kusurlu olmadığının ispat etmesi gerektiği ve dosya kapsamından taşıyan davalıların kusurlarının bulunmadığını ispat edemediği e BK’nun 363 ve 126 (TBK 147) maddesi gereğince zamanaşımı süresinin beş yıl olup, söz konusu talepte gemi adamlarının kusurlu fiili nedeniyle karaya oturması sebebine dayanan talep olup, bu nedenle eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerektiğinden zararın taşıyanın (kaptanın kusuru ile) taşımayı tamamlamamasından doğduğu, yük sahibinin masrafı talep edebileceği, taşıyan ve donatanın gemi adamlarının kusuru ile verilen zarar için sorumluluk hükümleri ortaya çıkacağından talebin zaman aşımına uğramadığı, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler mahkememizce karşılaştırılarak söz konusu konişmento ve poliçeler yönünden davalıların davacı sigorta şirketi tarafından yaptığı ödeme bedellerinden sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1 -Davanın Kısmen Kabulü ile 116.076 Usd ‘nin davalılardan 106.423 Usd ‘nin 13/07/2012 , 9.653 Usd ‘nin 15/08/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 14.127,40 TL harçtan 3.532,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 10.595,15 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
– 3.532,25 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan , Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 18.358,80 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan ,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 24,30 TL başvurma harcı, 510,00 TL posta gideri, 13.350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 13.884,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 13.882,80 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
6- Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin usul ekonomisi göz önüne alınarak üzerlerinde bırakılmasına,
7-Taraflar tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/09/2018

Katip … Hakim …