Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/450 E. 2020/171 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2014/450
KARAR NO:2020/171

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:04/02/2010
KARAR TARİHİ:21/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalının aralarında 06.03.2009 tarihli taşıma sözleşmesinin kurulduğunu, taşıma sözleşmesine göre yükleme limanının …, boşaltma limanının … Limanı olduğunu; … Limanına ulaşan geminin 07.04.2009 tarihinde tahliye için hazırlık bildiriminde bulunduğunu; davalının birtakım gümrük işlemlerini yerine getirmediğinden, geminin starya ve sürastarya sürelerini aşarak beklemek zorunda kaldığını; davalının … Genel Müdürü … tarafından imzalanan belgede gümrük beyannamesinin düzeltilmesi, gümrük vergi ve harçlarının ödenmesi için çek verilmesinin taahhüt edildiğini; geminin bir takım gümrük sorunları nedeniyle beklediğinin bu şekilde de sabit olduğunu; yine … tarafından imzalanmış belgede davacının sürastarya ücretini ödemeyi taahhüt ettiğini; …’ın … Limanında yapılan geçici kabul beyanlarında da imzasının bulunduğunu; konişmentonun yine … olarak düzenlendiğini; geminin demirde beklediğine ilişkin …’un ekte sunulduğunu; davalı ile yapılan taşıma sözleşmesinin 14. maddesinde yer alan demoraj teriminin İngilizcedeki demurrage teriminden geldiği ancak Türkçede karşılığının bulunmadığını; bunun hukuksal adının ise sürastarya olduğunu, dolayısıyla demoraj ibaresinin yürürlükteki hukuk bakımından isabetsiz olduğunu; sözleşmenin 14. maddesindeki “Kiracının demoraj sorumluluğu yoktur” ibaresi İle anlatılmak istenenin ne olduğunun anlaşılamadığını, demoraj ifadesi ile sürastaryanın ifade edilmek istendiği varsayımında bile bunun tahliyedeki sürastarya mı, yoksa yüklemedeki sürastarya mı olduğunun belli olmadığını; sözleşmenin bu hususta açık olmadığını, kaldı ki davalının sürastarya ücretini ödeyeceğini zaten kabul ettiğini; sürastarya ücretinin taşıyana gemisini sürastarya müddeti zarfında yüklemeye boşaltmaya hazır vaziyette bekletmesi karşısında ödenen para olduğu, sözleşmenin 13. Maddesi gereğince sürastarya müddetinin, boşaltma süresi 18 saatin yarısı kadar olan 9 saat olduğunu; geminin 9 saatten fazla yapmış olduğu beklemelerin ücretinin ise TTK m. 1057 ve m.l059’a göre ödeneceğini; dava konusu alacaklardan birinin de kanuni asgari tazminat talebi olduğunu; anılan maddelerde sürastarya müddetinin aşılması halinde ortaya çıkan zararın tazminine yer verildiğini; talep ettikleri alacak kalemlerinin geminin tonajı dikkate alındığında günlük sürastarya ücretinin 5.000 Euro olarak düşündüklerini, sürastarya süresini aşan 22 günlük bekleme nedeniyle oluşan alacağın günlük 5.000 Euro’dan toplam 110.000 Euro ile navlun sözleşmesinin iptali nedeniyle karşı tarafa ödenen 20.000 Euro, 400.000 EURO bedelli navlun sözleşmesi iptal edildiği için navlun kaybı 120.000 Euro, geminin kumanya, yakıt, personel sigorta, … sigorta giderleri 22.000 Euro’dan ibaret olduğunu, alacaklarının tahsili için düzenlenen faturanın davalıya gönderildiği ve ödenmemesi üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını; davalı borçlunun takip borcuna ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu beyanla takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine …. icra Müdürlüğü’nün … numaralı dosyası İle 115.000,00 Euro bekleme ücretinden doğan alacak için icra takibi başlatıldığını; davacının olmadığı halde iddia ettiği alacağı bir hesaplamayı gerektirdiğinden, likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini; davacının 14.04.2009 tarihli evrakta hazırlık ihbarı yaptığı iddiasında olduğunu, kendilerine böyle bir ihbarın yapılmadığını; davacının sunduğu belgede davalı şirketin … sorumlusu …’ı geminin yanaşması konusunda bilgilendireceğinin belirtildiğini; bu belgenin davacının Ek-2 olarak sunduğu belgenin gerçek olmadığını gösterdiğini, davacının 28.04.2009 tarihli belge ile davalının … sorumlusu …’ın sürastarya ücretini ödemeyi taahhüt ettiğini iddia ettiğini; bu belge incelendiğinde kendilerini temsilen yazılmadığının anlaşılacağını; …’ın kesinlikle davalı veya kendi adına sürastarya ücreti ödemeyi taahhüt etmediğini, taraflar arasındaki taşıma sözleşmenin 14. maddesinde sürastarya / demoraj ücretinin davacı …’e ait olduğunun yazılı olduğunu; sürastarya ile demorajın aynı manada kullanıldığını; davacının da bazı yerlerde sürastarya parantez içerisinde demoraj yazarak aynı durumu kabul ettiğini; sürastarya ücretinden sorumluluğu bulunmadığından ve tüm sorumluluk davacıya ait olduğundan, bu hususun sözleşmeye yazılmadığını; kanuni asgari tazminat talebi bakımından da davanın talebinin yerinde olmadığını; davanın itirazın iptali davası olduğunu, icra takibi ödeme emrinde “bekleme ücretinden doğan alacak” denildiğini, davacının sürastarya ücreti talebi değil, kanuni asgari tazminat talebi olduğunu ve bu talebin koşullarının oluşmadığını, davacı yetkilileri, kesin ihracat yapan … … firması yetkilileri, geçici ihracat yapan … yetkilileri, … Limanında bulunan malların gümrük işlemlerini yürütecek olan … … yetkilisi ve malların boşaltılmasını ve taşımasını yapacak olan … … firması yetkilisi arasında toplantı yapıldığını; bu toplantı neticesinde … şirketine ait olan yüklü haldeki geminin …/… limanına yanaşamamasının sebebinin Türkiye’deki malların … şirketine ait olan gemiye yükleme ve istif şeklinin Uluslararası Taşıma Standartlarına uygun bir şekilde yapamamasından kaynaklandığının belirtildiğini; … yetkililerince çözüm arayışı içine gidildiğini, sözleşmede yükleme işlemlerinin davacıya ait olduğunun açık olduğunu; bunun üzerine gemi içerisinde bulunan eşyanın bulunduklarını; konuma göre ayrı ayrı listelenip … Limanı Gümrük yetkililerine sunulup ikna edilerek geminin limana yanaşmasının sağlandığını; davacının taşıma sözleşmesi, … taşıma ve gümrükleme kanunları ile Uluslararası Taşıma Standartlarını ihlâl ettiğini; eşyanın indirilememesinde bir gecikme olmuşsa bunun sorumlusunun davacı olduğunu; davacının talep ettiği ücretin fahiş olduğunu, kendisinden davacı tarafından dava dilekçesinde belirtildiği gibi Maliye Bakanlığı sirkülerine uygun fatura tanzim edilip herhangi bir talepte bulunulmadığını; davacının sunduğu 28.05.2009 tarihli yazının gerçeklerle ilgisinin olmadığını; yazının davacının …’deki acentesi tarafından hazırlandığını; davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu nu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
11/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davadışı gönderilenin gümrük işlemlerini süresinde ve gereği gibi yapmaması yüzünden dava konusu navlun sözleşmesi uyarınca taşınan malların tahliyesi için … Gemisinin 20.04.2009 günü saat 16.05’ten 04.05.2009 günü saat 19.50’ye kadar … Limanında fazladan bekletildiği; bu nedenle davacı taşıyanın eTTK m. 1059 / 3 hükmü uyarınca 14 gün 3 saat 45 dakikalık gecikme için sürastarya ücreti miktarında kanuni asgari tazminat talep edebileceği; davacı taşıyanın gönderilenin gecikmesi yüzünden eTTK m. 1059 uyarınca taşıyanın sahip olduğu asgari kanuni tazminatın borçlusunun davalı taşıtan olduğu, davacı taşıyanın talep edebileceği asgari kanuni tazminatın eTTK m. 1059/3 hükmüne göre sürastarya ücreti kadar olduğu; günlük sürastarya ücreti konusunda kesin bir bilgiye ulaşmak mümkün olmamakla birlikte, dönemin piyasa koşulları, geminin tipi ve navlun dikkate alındığında, takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere günlük sürastarya ücretinin davacının talep ettiği gibi 5.000 USD olarak kabul edilebileceği, buna göre davalı taşıtanın 14 gün 3 saat 45 dakikalık gecikme için 70.781,21 USD ödemekle yükümlü olduğu; sürastarya ücretini aşan bir zarara uğradığı iddiasının ispat edilmemesi dolayısıyla davacı taşıyanın, kanuni asgari tazminat niteliğindeki sürastarya ücretinden fazla tazminat talep edemeyeceği beyan edilmiştir.
15/02/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; 04.06.2015 tarihli ara kararı ile davacının …. ve temsilen acente sıfatıyla …. Şti olarak değiştirilmiş ise de, …. Şti’nin dava konusu taşıma sözleşmesinde acente sıfatına haiz olmadığı beyan edilmiştir.
Dava sürestarya alacağından kaynaklı itirazın iptali davası olarak Denizcilik İhtisas Mahkemesinde … E. Sayılı dosya numarası ile açılmış, yargılamaya …. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edilmiş, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki 6545 Sayılı Yasanın 45.Maddesi ile değişik 5235 Sayılı Yasanın 5.Maddesi gereğince Ticaret Mahkemelerinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin HSYK’nın 26/08/2014 günlü ve .. sayılı kararı gereğince Ticaret Mahkemeleri 15/09/2014 tarihi itibariyle yeniden yapılandırılarak … ve … Asliye Ticaret Mahkemelerine ait dosyaların birleşme nedeniyle Mahkememize devrine dair HSYK’nın 09/09/2014 günlü kararı yargılamaya Mahkememizin yukarıda belirtilen dosya numarası üzerinden devam edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasının dosyamız arasına alınmış, taraf vekillerince davaya ilişkin delilleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 26/03/2015 tarihli dilekçe ile davacının isminde maddi hata yapıldığı belirtilerek davacı şirketin adının … Ltd. Şti. olarak düzeltilmesi talep edilerek davacı şirket tarafından verilen vekaletname ibraz edilmiş, Mahkememiz 04/06/2015 tarihli celse 2 nolu ara karar gereğince davacının ünvanının Uyap kayıtlarında…. ve temsilen acente sıfatıyla … Ltd. Şti. Olarak düzeltilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 08/05/2015 tarihli dilekçe ile davanın alacak davası olarak ıslah edildiği beyan edilerek, aynı tarih itibariyle ıslah harcı yatırılmış, yargılamaya alacak davası olarak devam edilmiş, yargılama sırasında davacı şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine davacı vekiline ihya davası açmak için süre verilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. -… K. Sayılı ilamı ile davacı şirketin ihyasına karar verilerek tasfiye memuru olarak … atanmış, karar 23/05/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle, dosyaya mevcut 06.03.2009 tarihli sözleşme incelendiğinde, bu sözleşmenin 1.600 metreküpe kadar paket listesinde yazılı eşyanın, 62.500 USD bedel karşılığında uygun bir ro-ro gemisi ile … Limanından … – … Limanına taşınması hakkında olduğu, sözleşmenin 9. maddesinde yer alan “Konu yük parsiyel olarak taşınacaktır.” ifadesine göre, dava konusu navlun sözleşmesinin kırkambar sözleşmesi türünde olduğu, sözleşmede taşıyanın (taşıyıcı) “… adına …. Şti.” ve taşıtanın (kiracı) “…. Ltd. Şti.” olarak gösterildiği, ancak 06.03.2009 tarihli sözleşmedeki kaşede “… San. ve Dış Ticaret Ltd. Şti.” unvanının yer aldığı, dava dilekçesinde davacı “…’e izafeten acentesi …. Şti.” olarak belirtilmiş ise de, Mahkememiz 04/06/2015 tarihli celse 2 nolu ara karar gereğince davacının ünvanının Uyap kayıtlarında…. ve temsilen acente sıfatıyla … Ltd. Şti. olarak düzeltilmesine karar verildiği, davacı vekili tarafından 30/03/2015 tarihinde sunulan dilekçe ekinde yer alan 06.03.2009 tarihli “Temlikname” başlıklı belgede “…. Ltd. Şti. ile …. Ltd. Şti. arasında … gemisi ile 06.03.2009 tarihli yükleme limanı …, tahliyesi … Limanı olan taşıma sözleşmesi imzalanmıştır. Bu taşıma sözleşmesi nedeniyle doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklar … Ltd. Corp. şirketine temlik edilmiştir.” beyanının yer aldığı; bu beyan altında “…” sıfatı ile “… San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.” ve “…” sıfatıyla “… Ltd. Corp.” şirketlerinin kaşeleri ile imzalarının bulunduğu; ancak bu şirketler adına imzalayan temsilcilerin adının yazılı olmadığı; aynı dilekçe ekinde sunulan 07.03.2009 tarih ve “acentelik ve yetki belgesi” başlıklı belgede ise “…. Ltd. Şti. ile …. Ltd. Şti. arasında … gemisi ile 06.03.2009 tarihli yükleme limanı … tahliyesi … limanı olan taşıma sözleşmesi sonucu doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklar şirketimiz … Ltd. Corp. temlik edilmiştir. Temlik alınan alacağa yönelik olarak … gemisinin tüm acentelik hizmetleri ile yine bu sözleşme nedeniyle adımıza fatura düzenleme, para tahsil etme ve yine adımıza dava açma yetkisi …. Ltd. Şti.ne verilmiştir.” beyanının yer aldığı; bu beyan altında “… Ltd. Şti.” ile “… Ltd. Corp.” Şirketlerinin kaşeleri ile imzalarının bulunduğu; ancak bu şirketler adına imzalayan temsilcilerin adının yazılı olmadığı, davacı vekilinin 30/03/2015 tarihli dilekçe ekinde yer alan belgelere göre dava konusu taşıma sözleşmesinin “…. Ltd. Şti. ile …. Ltd. Şti. arasında akdedildiği” nin ifade edildiği, ancak dosyaya sunulan 06.03.2009 tarihli sözleşmede taşıyana ilişkin açıklamanın “Taşıyıcı: …, …. Şti. adına” şeklinde olduğu ve bu sözleşmenin “kiracı” sıfatıyla “… San. ve Dış Ticaret Ltd. Şti.” ve “…. Ltd. Şti.” tarafından imzalandığı, dava konusu taşıma sözleşmesinde yer alan taşıyana ilişkin açıklamaya göre “…. Şti.” unvanı ile ifade edilen şirketin, bu sözleşmeyi imzalayan … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. olarak anlaşılması gerektiği, buna göre 06.03.2009 tarihli taşıma sözleşmesinin … San. ve Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından taşıyan … adına acentesi olarak imzalandığı, dosyada mevcut …. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasınında alacaklı olarak “… Ltd.’e izafeten acentesi” denilmiş olmasının da bu sonuca varılması gerektiğini doğruladığı, dolayısıyla 30.03.2015 tarihli davacı vekili dilekçesi ekinde dosyaya sunulan belgelerde yer alan dava konusu “06.03.2009 tarihli taşıma sözleşmesinin …. Ltd. Şti. ile …. Ltd. Şti. arasında akdedildiği” açıklamasının sözleşmedeki taşıyan kaydı ile uyumlu olmadığı, temliknamede 06.03.2009 tarihli taşıma sözleşmesi nedeniyle doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacakların … Ltd. Corp. şirketine temlik edildiğinin yazıldığı, söz konusu temlikname, … sıfatıyla … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından imzalandığı, ancak dava konusu taşıma sözleşmesi … Ltd. Corp. adına ve hesabına acente sıfatıyla … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından akdedilmiş olduğundan, söz konusu sözleşmeden doğan hakların sahibinin … olduğu, davacı tarafından 07.04.2009 – 04.05.2009 tarihleri arasındaki bekleme dolayısıyla talep edilen 115.000 Euro bedelli 05.05.2009 tarihli faturanın da … tarafından düzenlendiği, buna göre dosyaya sunulan temliknameyi … sıfatıyla imzalayan ve dava konusu sözleşme dolayısıyla doğmuş ve doğacak alacakları temlik edenin acente olduğu, dolayısıyla dava konusu sözleşme dolayısıyla herhangi bir hakkın sahibi olmadığı; temlik edilen alacağın sahibinin zaten … olduğu dikkate alındığında, 06.03.2009 tarihli temliknamenin bir anlamının bulunmadığı, dosyada mevcut ve davacı taşıyan … ile … Ltd. Şti. tarafından imzalanmış olan “acentelik ve yetki belgesi” başlıklı belgede, (06.03.2009 tarihli temlîkname uyarınca) “Temlik alınan alacağa yönelik olarak … gemisinin tüm acentelik hizmetleri ile yine bu sözleşme nedeniyle adımıza fatura düzenleme, para tahsil etme ve yine adımıza dava açma yetkisi …. Şti.ne verilmiştir.” denildiği, ancak dava konusu 06.03.2009 tarihli taşıma sözleşmesi, davacı taşıyanın (…) acentesi sıfatıyla … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından akdedildiğinden, sözleşme akdedildikten sonra düzenlenen 07.03.2009 tarihli “acentelik ve yetki belgesi” ile dava konusu sözleşmenin kimin tarafından kimin adına acente sıfatıyla akdedildiğine ilişkin durumu değiştirmeyeceği, eTTK md. 119 (TTK md. 105) hükmü uyarınca acentenin akdine aracılık ettiği veya müvekkili adına akdettiği sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, müvekkiline izafeten acente aleyhine dava açılabileceği, dolayısıyla davacı taşıyana izafeten dava açma yetkisinin, … Ltd. Şti. ne değil, 06.03.2009 tarihli dava konusu taşıma sözleşmesini taşıyan … adına acente sıfatıyla akdedip imzalayan … San. ve Dış Ticaret Ltd. Ş.’ne ait olduğu kanaatiyle davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 4.604,70 TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 4.550,30 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 483,90 TL’nin ( 83,90 TL posta gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 3.400,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı şirket tasfiye memurunun yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır