Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/308 E. 2018/399 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2014/308 Esas
KARAR NO:2018/399

DAVA:Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:10/12/2007
KARAR TARİHİ:22/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … … Tic.A.Ş’ye ait … isimli deniz otobüsünün 13/08/2007 tarihinde … …-… Adası seferini yapmak üzere hareket halinde iken … açıklarında saat 10.50 sıralarında … demir yerinde Sahil Güvenlik görevlilerince belirlenmiş olan demirleme yerinde demir alan … bandralı kuru yük gemisi ile çarpışması sonucu deniz otobüsünde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, demirlemiş vaziyetteki geminin deniz otobüsünün kaptanı tarafından görülmemiş olmasının söz konusu olamayacağını, tüm yolcularının bulundukları yerde kuru yük gemisini görmesinin ardından bağırmaya başlamalarına rağmen davalı …’ın idaresindeki deniz otobüsünün son derece hızlı bir şekilde kuru yük gemisine çarptığını, çarpmanın etkisi ile müvekkilinin yere savrularak karın bölgesine şiddetli bir darbe aldığını, olaydan sonra … feribot iskelesine yanaşan gemiden çıkarılan müvekkilinin ambulans ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldüğünü, burada yapılan müdahalenin arkasından eve çıkarıldıktan sonra karın bölgesindeki ağrıların şiddetlenmesi üzerine … Hastanesine kaldırıldığını, … Hastanesinde çekilen ultrasonlar ve yapılan kan tahlilleri sonucunda karın bölgesinde ödem oluştuğunun tespit edildiğini, şikayetlerinin geçmemesi üzerine Nöroloji ve Kulak Buran Boğaz bölümüne sevk edildiğini, bu bölümde tomografisinin çekildiğini ve gözlerinde kayma olduğunun tespit edildiğini, bunun yanı sıra vücut dengesini de sağlayamadığının anlaşılması üzerine bu durumun kulak içerisindeki kristallerin yerinden oynamış olmasından kaynaklandığının tespit edildiğini, tüm bunların yanı sıra davacının boyun bölgesinde çarpmanın etkisi ile düzleşme olduğunun de belirlendiğini, davacının 5 gün süre ile hastanede yataklı tedavi gördüğünü, taburcu olduktan sonra da tedavisinin devam ettiğini, sıkı doktor kontrolleri nedeni ile günde 16 ila 20 tablet ilaç kullanmak zorunda kaldığını, günün tamamını uyuyarak geçirdiğini, psikiyatrik tedavi aldığını, burada antidepresan ilaçlar kullanılmasının önerildiğini, müvekkilinin henüz 21 yaşında olmasına rağmen antidepresan ilaçlarla yaşamaya mahkum edildiğini, şuanda da kendisine fizik tedavi uygulandığını, olay nedeniyle ortaya çıkan tüm bu tedaviler nedeniyle çalışma gücünün kısmen yada tamamen kaybetmiş olabileceğini, bu nedenle ortaya çıkan zararının tazmin edilmesi gerektiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin gözlerinde kayma, vücut dengesini sağlayamama, karın bölgesinde ödem, lokal kalp spazmı ve boyun bölgesinde düzleşme meydana geldiği gibi bunların yanı sıra en önemlisi gebelik yetisini de kaybettiğini, yapılan tüm tetkik ve incelemeler neticesinde, gebelik ihtimalinin çok zor olduğunu, olası bir gebelik halinde ise düşük yapma ihtimalinin bulunduğunun belirlendiğini, ancak hastane yetkilileri tarafından bu konuda yazılı bir belge verilmediğini, sırf bu durumun yani gebelik yetisini kaybetme ihtimalinin başlı başına davacının geleceğini etkilediğini, çocuk yapma yetisi ile evlenme olasılığının azalmasının yanı sıra bu süreçte yaşamış olduğu acı ve ızdıraplardan dolayı büyük ölçüde manevi zarar da gördüğünü, olaydan sonraki tedavi sürecinde sarf ettiği ulaşım giderlerinin davalılar tarafından tazmini gerektiğini, bunun yanı sıra evde tedavi gördüğü sürede zorunlu olarak bir hasta bakıcı tarafından refakat edildiğinden aylık 500 TL olmak üzere şuana kadar 4 aylık toplam 2000 YTL ödenmek zorunda kalındığını, yaralanmasından dolayı hiçbir işte çalışamadığını, aylık 800 YTL’den şuana kadarki 4 aylık toplam 3200 YTL maddi zararının tahsili gerektiğini, müvekkilinin tüm bu süreçte bozulan ruh dengesinin yeniden sağlanması ve çekilen acılarının dindirilebilmesi için manevi zararın da karşılanması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 YTL maddi, 60.000 YTL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan ayrı ayrı tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının olaydan sonra …’ya başvurarak dava konusu taleplerine karşılık olan bedeli tahsil ederek müvekkillerinin gayri kabili rücu olarak ibra ettiğini, bunun yanı sıra hem hastane masrafları hemde hastaneye gidiş geliş yol masraflarının kendisine ödendiğini, bu kapsamda mutabakat çerçevesinde …’e 27/08/2007 tarihinde makbuz karşılığında 364.05 YTL ödeme yapıldığını, dolayısıyla davacının olay nedeniyle maruz kaldığını iddia ettiği tüm zararlarını …’dan tahsil etmesinden dolayı davanın konusuz kaldığını, dava dilekçesinde olayın meydana gelmesine ilişkin olarak ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, davacının çatmanın etkisi ile sürüklenmesi yada ezilme tehlikesi geçirmesinin söz konusu olmadığını, ayrıca gemi personelinin yolcularla ilgilenmediği, kazayı kamu oyundan saklama telaşı içine girdiği hususundaki iddiaların da mesnetsiz olduğunu, aksine gemi personeli tarafından dikkatle ve özenle yolcularla ilgilenildiği, gemi kıyıya yanaştıktan sonra da yaralanan yolcuların tek tek ambulanslarla hastaneye ulaşılmasının sağlandığını, gemi kaptanının yolcuların tahliyesi ve yaralı olanların tedavisi için … iskelesinde hazırlık yapılması ve ambulans çağrılmasını operasyon müdürlüğüne bildirildiğini, davacının olaydan 4 gün sonra tekrar hastaneye gitmesine neden olan rahatsızlığının sözkonusu gemi kazasından kaynaklandığının ispat edilmesi gerektiğini, davacının şikayetlerinin sebebinin kazadan kaynaklandığının belirsiz olduğunu, iş gücü kaybının ve bunun kazadan ileri geldiğinin ispatlanması gerektiğini, gebelik yetisinin kaybetme ihtimalinin hiçbir şekilde ispatlanamadığını, …’nun BK’nun 55.maddesi uyarınca üzerine düşen bütün dikkat ve ihtimamı sarf etmiş olduğundan sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle …’dan tazminat istenemeyeceğini, davacının talep ettiği maddi zararlarını da ispat etmesi gerektiğini, aksini kabulü halinde maddi zararların fahiş olduğunu, davacının kaza sonucu ruh dengesinin bozulduğuna ilişkin iddialarında gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; gemi kazası sırasında yaralanan davacının maddi ve manevi zararlarının davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, dava BK’da düzenlenen haksız fiil hükümlerine dayanmaktadır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davacının 13/08/2007 tarihinde … …’dan … Adasına sefer yapan …’ya ait … isimli deniz otobüsünde yolcu olarak bulunduğu sırada deniz otobüsünün saat 10.50 sıralarında … açıklarında demirli olarak bulunan … şilepe çarpması sonucu çarpmanın etkisi ile yaralandığı, olay nedeniyle ….Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında gemi kaptanları hakkında açılan kamu davasında dosyamız davacı …’in de katılan sıfatıyla yer aldığı, ceza mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda dava konusu deniz kazasının meydana gelmesinde … isimli deniz otobüsünün kaptanı …’ın asli kusurlu, … gemisi kaptanı …’nun ise kusursuz olduğunun belirlendiği, mahkeme tarafından sözkonusu rapor hükme esas alınarak sanık …’ın çatmanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu kabul edilerek TCK’nun 89/4 maddesine göre cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının gemi kazası sırasında yaralanması neticesinde maruz kaldığı maddi zararlarının tespiti amacıyla alınan 04/01/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacının kaza tarihi olan 13/08/2017 tarihinde 21 yaşında olduğu, kaza tarihi itibariyle herhangi bir işte çalıştığına ilişkin belge bulunmadığı, dinlenen tanıklarında davacının ne işle çalıştığı ve ne kadar ücret aldığı konusunda beyanda bulunmadıkları, buna karşılık davacı vekilinin müvekkilinin aylık 800,00 TL ücret ile çalıştığını beyan ettiği, dosyaya celbedilen ve davacı tarafça sunulan muayene form ve reçetelerle uyumlu belgelerden davacının muayene ve tedavilerinin 15/01/2007 tarihine kadar devam ettiğinin görüldüğü, davacı tanıklarının davacının 5- 6 ay ile 6- 7 ay tedavilerinin devam ettiğini ifade ettikleri, nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere davacının aylık gelirinin 800,00 TL olarak kabulü ile tedavi süresi içerisinde çalışamamasından dolayı ortalama 6 aylık iş ve güçten kalma süresi için isteyebileceği gelir kaybının toplam 4.800,00 TL olarak tespit edildiği, dosya içerisinde tüm tedavi masraflarına ait herhangi bir belgenin bulunmadığı, tedavi masraflarının dosya içerisinde bulunan 27/08/2007 tarihli makbuz ve kat’i ibranameden 364,05 TL ‘nin davalı … tarafından karşılandığının anlaşıldığı, davacının tedavi gördüğü süre içerisinde bakım ve refakatinin zorunlu olarak … tarafından 5 ay süre ile yapıldığı, aylık 500,00 TL bakıcı ücreti ödendiği varsayıldığından toplam ödemenin 2.500,00 TL olarak saptandığı, … Hastanesi doktor muayene formlarından ve epikriz raporlarından anlaşıldığı üzere davacının kazadan sonraki iki aylık dönemde denge kaybı yaşadığı, baş ağrılarının şiddetli olduğu ve çeşitli ağrılarının bulunduğu, ancak 04/10/2007 tarihli muayene raporundan davacının baş dönmesinin önemli bir şekilde azaldığının anlaşıldığı, bu nedenle iki aylık süre için refakatçiye ihtiyaç duyabileceğinin değerlendirildiği, buna göre iki aylık refakatçi ücretinin 1.000,00 TL olabileceği, davacının hastaneye gidiş geliş aralıkları ve ikametgahı hesaba katıldığında yol masrafları için 1.500,00 TL harcama yaptığının değerlendirildiği belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından müvekkilinin gemi kazası sırasında yaralanması nedeni ile gebelik yetisini kaybettiği ileri sürüldüğünden davacının bu konuda hastanelerde yapılmış olan tedavi evrakları ve hakkında düzenlenen raporlar celbedildikten sonra Adli Tıp Kurumuna sevkinin yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş olup, … Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 06/06/2018 tarihli raporda; davacının diğer tedavileri ile ilgili … Hastanesi ve … Tıp Fakültesi Hastanesi KBB Bölümü, Fizik Tedavi Bölümünde yapılan teknik ve tedavileri ile raporlarından bahsedildikten sonra … Tıp Fakültesi Hastanesinin 05/08/2016 tarihli … sayılı kadın hastalıkları ve doğum raporunda davacının yapılan jinekolojik muayenesinde ve ultrasonografisinde uterusun normal görünüm ve cesamette olduğu, overlerin normal cesamette ve normal foliküler olduğunun saptandığı belirtilmek suretiyle sonuçta davacı …’in 13/08/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak gebelik yeteneğini kaybettiğini gösteren tıbbi delillerin bulunmadığı, ayrıca maluliyeti gerektirir yaralanma ve buna bağlı araz tanımlanamadığına oy birliği ile karar verildiği belirtilmiştir.
Davacının kaza tarihinde çalıştığı ileri sürülen … Dış Tic Ltd Şti’ne davacının bu şirkette çalışıp çalışmadığı ve almış olduğu ücretin belirtilmesi konusunda yazılan müzekkereye verilen cevapta, …’in 15/02/2006 ile 31/12/2007 tarihleri arasında yük tedarik ve taşıma organizasyonu departmanında aylık 800,00 TL komisyon karşılığında çalıştığı, 01/01/2008 ile 31/05/2011 tarihleri arasında lojistik takip personeli olarak çalışmaya devam ettiği bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacı …’in yolcu olarak bulunduğu …’ya ait … isimli deniz otobüsünün 13/08/2007 tarihinde … açıklarında demirli halde bulunan … bandrallı … isimli şilepe çarpması sonucu davacının yaralandığı, … Hastanesi ile … Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğü, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre söz konusu yaralanmadan dolayı maluliyeti gerektirir bir durumunun olmadığı, gebelik yetisini kaybettiğini gösteren tıbbi bir delilin bulunmadığı, bu konuda … Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 05/08/2016 tarihli Kadın Hastalıkları ve Doğum raporunda, davacının yapılan jinekolojik muayenesi ve ultrasonografisindeki bulgulara göre normal durumda olduğunun tespit edildiği, davacının kaza tarihinden önce … Dış Tic Ltd Şti’nden aylık 800,00 TL ücret ile çalıştığı, dolayısıyla aylık net gelirinin 800,00 TL olduğu, dinlenen tanık beyanları ve dosyaya sunulan tedavi evraklarına göre davacının olaydan sonraki tedavisinin ortalama 6 ay devam ettiği, dolayısıyla da 6 ay boyunca çalışamadığı, buna göre 6 aylık süre zarfında elde edemediği gelir kaybının 6 * 800,00 = 4.800,00 TL olduğu, davacının tedavi gördüğü sürede bakım ve refakatı için yardımcı tutulduğu ve aylık 500,00 TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüş olup, … Hastanesi doktor muayene bilgi formlarından ve epikriz raporlarından anlaşıldığı üzere davacının kazadan sonraki 2 aylık dönemde denge kaybı yaşadığı ve baş ağrılarının şiddetli olduğu, ancak 04/10/2007 tarihli muayene raporunda baş dönmesinin önemli şekilde azaldığı anlaşıldığından, bu nedenle bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 2 aylık süre için refakatçiye ihtiyaç duyabileceği kanaatine varıldığından 2 aylık süre için 1.000,00 TL refakatçi ücreti isteyebileceği, yine davacının hastaneye gidiş geliş aralıkları ile ikametgahının bulunduğu yer gözönüne alınarak bilirkişi raporunda takdir edilen 1.500,00 TL yol masrafının kadrimarufunda olduğu, davacı tarafça tedavi masraflarının da ödenmesi talep edilmiş ise de, davalı tarafça dosyaya sunulan 27/08/2007 tarihli makbuz ve ibranameden davalı şirketin tedavi masrafları için davacıya 364,05 TL ödeme yaptığının anlaşıldığı, bunun dışında davalı tarafça karşılanmayan başkaca bir masrafın yapıldığı belgelendirilemediğinden tedavi masraflarının davalı taraftan istenemeyeceği, bu değerlendirmeler sonucunda davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının 7.300,00 TL olduğu (4.800,00 TL gelir kaybı + 1.000,00 TL bakıcı masrafı + 1.500,00 TL yol masrafı olmak üzere), ceza mahkemesi kararına göre davalı gemi kaptanı olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, davacının gemide yolcu olarak bulunması nedeniyle söz konusu tazminattan herhangi bir indirime gidilemeyeceği kabul edilmiştir.
Davacının yolcu olarak bulunduğu geminin, gemi kaptanının asli kusuru nedeniyle bir başka gemiye çarpması sonucu yaralanmış olması, bundan dolayı uzun süreli tedavi görmesi, olaydan dolayı korku ve psikolojik travma yaşaması, tarafların ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak davacının olaydan dolayı çektiği acının, duyduğu elem ve üzüntünün bir nebze de olsa azaltılması, olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatın onarılmasını temin etmek amacıyla davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği değerlendirildiğinden, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının olayın meydana gelmesinde herhangi bir dahilinin ve kusurunun olmaması gözönüne alınarak davacı lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerektiği kabul edilmiştir.
Tüm bu değerlendirmeler sonucunda, davacının davasının kısmen kabulü ile 7.300,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 7.300,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 1.864,90 TL harçtan 945,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 919,90 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
945,00 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan kabul olunan maddi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan kabul olunan manevi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan red olunan maddi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan red olunan manevi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 13,10 TL başvurma harcı, 438,70 TL posta gideri ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.701,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 1.053,70 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır