Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1246 E. 2018/498 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2014/1246 Esas
KARAR NO : 2018/498
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/03/2013
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile imzaladığı 25/09/2012 tarihili hizmet sözleşmesi kapsamında aylık 2450 USD maaş karşılığı davalıya ait Panama bayraklı … isimli gemide 3.makinist olarak çalışmaya başladığını, geminin Romanya-Nijerya seferini yaptığı sırada Algeria açıklarında iken 16/10/2012 tarihinde emergency ekipmanlarından can filikasının motorunu test etmek için yaklaşık 6 metre uzunluğundaki kapalı olan can filikasının içine girdiğini, yaklaşık bir dakika sonra çelik halatların boşalması sonucu büyük bir hızla kapalı filika içinde filika ile beraber önce geminin bordasına hızla çarptığını, daha sonra da denize düştüğünü, filikanın kontrolsüz bir şekilde denize düştüğü sırada müvekkilinin filika içinde savrulduğunu ve hızlı düşme esnasında çarpma sonucu sağ bacağının uyluk kemiğinin kırıldığını, filikanın suya düşmesi ile birlikte su almaya başladığını, ayağı kırılan müvekkilinin hareket edemediğini, yaklaşık bir saat sonra gemi mürettebatının filikanın koptuğunu fark ederek geminin manevra yapıp geri döndüğünü, müvekkilinin kurtarılma faaliyetinin yaklaşık 4 saat boyunca sürdüğünü, bu süre zarfında müvekkilinin su dolu filikada kapalı kaldığını, uzun uğraşlardan sonra müvekkilinin kendi imkanları ile filikadan çıkıp denize atladığını ve halat yardımıyla gemiye alındığını, geminin Cezayir’e ulaşmasından sonra müvekkilinin burada tedavi gördüğünü, bölgede grev eylemleri ve hastane koşullarının uygun olmaması nedeniyle acil olan ameliyatının yapılamadığını, daha sonra Türkiye’ye getirildiğini, … Hastanesinde sağ bacağının muhtelif yerlerindeki kırıkların tedavi edildiğini, kalçasından dizine kadar platin takıldığını, ameliyattan sonra bir hafta daha hastanede kaldığını ve hastanenin vermiş olduğu heyet raporu ile 6 hafta istirahat etmesinin uygun olduğunun belirtildiğini raporlarının halen devam ettiğini, müvekkilinin geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle çok acı ve ızdırap çektiğini, çalıştığı geminin gerekli bakım ve onarımları yapılmadığının sözkonusu kazanın meydana geldiğini, gemi personelinin de mesleki riskler konusunda herhangi bir eğitime tabi tutulmadıklarından olaya gerekli şekilde müdahale edilmediğini, davalı tarafından mesleki riskleri önlemeye yönelik olarak çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulmadığını, kazadan sonra Sosyal Güvenlik Kurumuna gerekli bildirimin yapılmadığını, bu nedenle davalı işverenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması, iş sağlığı ve güvenliği açısından zafiyet göstermesi nedeniyle olaydan dolayı kusurlu olduğunu, iş kazası sonucu yaralanan, ameliyat olan ve uzun süre çalışamaz durumda kalan müvekkilinin maluliyetinden doğan zararın yanı sıra ilaç, muayene, hastane gibi yapılan ve ileride yapılacak olan tedavi masrafları ve çalışılmayan günler sebebiyle gelir yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ile 300.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren ilerleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiş olup, 18/04/2018 tarihinde davasını ıslah ederek maddi tazminat talebini 52.976,20 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hizmet sözleşmesinin 9.maddesinde Panama Mahkemeleri yetkili kılındığından mahkemenin yetkisiz olduğunu, donatanın Panama şirketi olması ve davacının görev yaptığı geminin Panama bayrağı taşıması nedeniyle uyuşmazlığa Panama hukukunun uygulanması gerektiğini, davalının görev yaptığı geminin Panama’da mukim … SA olduğunu, müvekkilinin ise gemiye acentelik hizmeti verdiğini, bu nedenle müvekkiline karşı husumet yöneltilemeyeceğini, kazanın dava dilekçesinde belirtildiği şekilde gerçekleşmediğini, geminin 2-3 Ekim 2012 tarihlerinde sefer öncesi tüm bakım ve kontrollerinin eksiksiz olarak yapıldığını, klas raporunun düzenlendiğini, çelik tel ve halat sertifikalarının bulunduğunu, olay günü geminin kaptanları köprü üstünde oldukları sırada davacının amiri konumundaki çarkçıbaşı olmaksızın denizcilik kurallarına uymayarak yalnız başına filikaya indiğini, filikanın düştüğü fark edildiği anda geminin motorlarının derhal kapatılarak davacının olduğu yere doğru manevra yapıldığını, 3-4 kez yapılan manevra ile davacının yanına ulaşıldığını, davacının en emniyetli şekilde gemiye alınması için gerekli çalışmaların yapıldığını, kaptan tarafından düzenlenen durum raporunda olayın nasıl cereyan ettiğinin anlatıldığını, söz konusu rapora göre davacının 2 saat içerisinde gemiye alındığını, dolasıyla davacının iddialarının aksine filikadan kendi imkanları ile çıkmadığını, gemi adamlarının filikaya ulaşarak davacıya can yeleği giydirdiklerini, daha sonra halatlar yardımı ile gemiye alındığını, daha sonra Cezayir’e ulaşılarak davacının Cezayirli yetkilileri teslim edildiğini, Cezayir’deki siyasi hareketlilik ve grevler nedeniyle davacının ve ailesinin burada müdahale yapılmasını istemediklerini, bu nedenle davacının Cezayir havayolları ile Türkiye’ye gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından gemi adamlarına gerek karada gerekse gemi üstünde ve denizde verilen eğitimlere ilişkin sertifikalar bulunduğunu, davacının Türkiye’de ailesinin talebi üzerine Başkent Üniversitesi Hastanesine yatırılarak burada ameliyat olmasının sağlandığını, davacı İş Kanununa ve SGK’ya tabi olmadığından olayın iş kazası olarak değerlendirilemeyeceğini, bu sebeple SGK’ya bildirim yapılması da gerekmediğini, davacının olaya kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, kusura dayalı olarak hak talep edilemeyeceğinden davacının tazminat talebinin haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu savunarak davanın yetkisizlik, husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; Panama Bayraklı … isimli gemide makinist olarak görev yapan davacının geminin Romanya-Nijerya seferini yaptığı sırasında yaralanmasından dolayı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, dosyaya ibraz edilen belge ve bilgilerden davacının söz konusu gemide 25/09/2012 tarihinde akdedilen hizmet sözleşmesine bağlı olarak aylık 2450 USD ücret ile 3.makinist olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından hizmet sözleşmesinde, sözleşmeden doğacak ihtilaflar için Panama Mahkemelerinin yetkili kılındığından bahisle yetki itirazında bulunup, geminin Panama’da mukim bir şirkete ait olması, müvekkilinin ise geminin acenteliğini yapmasından dolayı davalıya husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, Türkiye’de kurulu bir şirket olan davalının Türk yargısı önünde kendisini daha iyi savunacak durumda iken uyuşmazlığın yabancı bir mahkemede görülmesini ileri sürmesi MK 2’ye aykırı görüldüğünden yetki itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacının hizmet sözleşmesini davalı şirket ile yapmış olması nedeniyle bu sözleşmeye dayalı tazminat davası yönünden davalının pasif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edildiğinden, yetki ve husumet itirazları yerinde görülmeyerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davacının maruz kaldığı iş kazasından dolayı iş ve güçten kalma süresi ile maluliyet oranının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumuna sevkedilerek rapor alınmasına karar verilmiş olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu …İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26/12/2016 tarihli raporda, davacının söz konusu olaydan dolayı % 2.1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği mütalaa edilmiştir.
Gemi kaptanı hakkında … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında taksirle yaralanmaya sebep olmak suçundan dolayı açılan kamu davası neticesinde gemi adamı …’nin yaralanmasından dolayı sanık gemi kaptanı …’un asli derecede kusurlu olduğu kanaati ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkemenin kararına esas aldığı 15/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda da, kazanın meydana gelmesinde gemi kaptanının asli kusurlu, gemi mühendisi …’nin de tali kusurlu olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
Davalı tarafça davacının yaralanmasına sebebiyet veren olayın davacının kendi kusuru ile meydana geldiği ileri sürüldüğünden, olayın vuku bulmasında tarafların kusur ve sorumluluğunun değerlendirilip istenebilecek tazminat tutarının saptanması konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, 07/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının çalıştığı Palovit gemisinin kaptanı tarafından düzenlenen rapor, tanık ifadeleri incelendiğinde filikanın kendiliğinden düşmesinin normal bir olay olmadığı, filikanın matafora bağlama donanımlarında zafiyetler olduğu, gemi kaptanının ifadesine göre gemilerde kullanılan filika matafora tertibatlarındaki emniyet sistemlerine uygun olmadığının tespit edildiği, zira bir filikanın denize indirilmesi için önce kurtarma, kancalarındaki emniyet pimlerinin çıkarılması, filikayı mataforaya sabitlemeye yarayan bosaların serbest bırakılması ve sonra da matafora vinç kamburundaki fren sisteminin açılması gerektiği, somut olayda bunlardan hiçbiri yapılmadığından filikanın kendiliğinden düştüğü, olaydan sonra filikanın neden düştüğüne ait yeterli bir kanıt ve ifadenin bulunmadığı, oysa ki olayın detaylarının araştırılıp bir rapor halinde işletmeye ve klas kuruluşuna verilmesi gerektiği, geminin üçüncü mühendisi olan davacı …’nin sorumluluk sahasına giren filika motorlarının bakımı ve kontrolü için filikanın içerisine girerken kendi amiri olan başmühendisine bilgi vermediği için kusurlu olduğu, …’nin gemi kaptanının bilgi ve izni olmadan, ayrıca hiç kimsenin gözetimi olmadan filikanın içerisine girmesinden dolayı kusurlu olduğu, gemi kaptanı …’un filika ve matafora sistemindeki zafiyetlerinden dolayı gerekli denetimi yapmadığı ve dolayısıyla bu zafiyetlerin filikanın düşmesine sebep olduğu, kaptanın amiri bulunduğu zabitler dahil tüm gemi adamlarına gemideki her türlü bakım ve tutuk işlerinde alınacak emniyet işlemleri ve prosedürleri yerine getirmesi ile gemide en önemli teçhizatlardan olan can kurtarma araçlarından filikaların emniyetli bir şekilde mataforlara bağlanması ve denize indirilmesi hakkında yeterli eğitimi vermemiş olması nedeniyle kusurlu görüldüğü, bu değerlendirmeler ışığında …’nin kendi emniyet tedbirlerini almadaki ihmallerinden ötürü meydana gelen iş kazasında % 25 oranında, gemi kaptanı …’un ise geminin kurallara uygunluğunu yeterince sağlayamaması, personel eğitimindeki eksiklikler ve denetlemelerindeki ihmalinden ötürü %75 oranında kusurlu bulunduğu, istenebilecek maddi tazminatın PMF yaşam tablosuna göre hesaplanması gerektiği, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulunun 26/12/2016 tarihli raporunda davacının geçirdiği iş kazasına bağlı olarak meslekte kazanma gücü kaybının % 2.1 oranında tespit edildiği, makina zabiti olan davacının davalı ile imzalamış olduğu 25/09/2012 tarihli hizmet sözleşmesine göre aylık net ücretinin 2.450,00 USD olduğu, davalının maluliyet oranı ve aylık ücret tutarı dikkate alınarak maddi zararının 79.290,72 TL olarak tespit edildiği, olayın meydana gelmesinde davalı taraf % 75 oranında kusurlu görüldüğünden kusur oranına isabet eden maddi tazminat tutarının 59.469,00 TL olabileceği belirtilmiştir.
Davalı vekilinin itirazlarının karşılandığı 21/02/2018 tarihli ek raporda da, davalı vekili tarafından davacının maluliyet oranının % 60 ‘ın altında ve % 2.1 olduğundan pasif devre zarar hesabının yapılmaması gerektiği belirtilmiş ise de, Yargıtay 10 Hukuk Dairesinin bu konudaki içtihatlarında SGK tarafından açılan rücu davalarında bu yönde bir uygulamadan bahsedildiği, dava konusu olayın SGK tarafından açılan bir rücu davası olmadığından davalının itirazının yersiz olduğu, yine davalı tarafından gemi adamlarının 12 ay boyunca çalışmadıklarının ileri sürüldüğü, bu konuya ilişkin olarak mahkeme tarafından İstanbul Deniz Ticaret Odasına yazılan müzekkereye gelen cevapta sendika tarafından akdedilen toplu iş sözleşmelerindeki hizmet akitlerinin gemi adamlarının çalışma süresinin 10 ay olduğu belirtilmiş olduğundan, davacının da kuruyük gemisinde çalışmakta iken dava konusu iş kazasına maruz kaldığı dikkate alınarak yıllık çalışma süresinin 10 ay kabul edilebileceği, bu süre nazara alınarak kısmi maluliyet durumuna göre davacının maddi zararının 70.635,07 TL olarak tespit edildiği, davalının kusur oranına isabet eden tazminat miktarının ise 52.976,30 TL olduğu belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacının …’nin davalı şirket ile imzaladığı 25/09/20123 tarihli hizmet sözleşmesi kapsamında Panama bayraklı … isimli gemide 2.450,00 USD ücret ile gemi mühendisi yani makinist olarak görev yapmaya başladığı, geminin Romanya – Nijerya seferini yaptığı sırada filikanın içinde iken filikanın denize düşmesi sonucu yaralandığı, olayın davacının yabancı bayraklı gemide çalışırken meydana gelmesi nedeni ile uyuşmazlığa İş Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı, ihtilafın TBK ‘nun 393 ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, bu kapsamda davalı gemi donatanının sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olduğu, davacı … gemi kaptanına bilgi vermeden ve onun izni olmadan ayrıca da gemide bulunan hiçkimsenin gözetimi olmadan filikanın içine girmiş olması nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğu, gemi kaptanının da filika ve matafora sistemindeki zafiyetlerden dolayı bu bağlamda gerekli denetimi yapmaması nedeniyle % 75 oranında kusurlu olduğu, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacının iş kazası sonucu yaralanmasından dolayı % 2.1 oranında çalışma gücünü kaybettiği belirtilmiş olduğundan % 2.1 oranındaki maluliyet oranı, davacının gemide aylık 2.450,00 USD net ücret ile çalışmış olması ile İstanbul Deniz Ticaret Odasının 26/10/2017 tarihli yazısına göre gemi adamlarının bir yıl içerisinde en fazla 10 ay çalışabilecek olmaları hususları birlikte değerlendirilerek davacının kısmi iş gücü kaybından dolayı isteyebileceği maddi tazminat tutarının 70.635,07 TL olduğu, bilirkişi raporunda ve ceza mahkemesi tarafından yapılan yargılamada gemi kaptanının olayın vuku bulmasında % 75 oranında asli kusurlu bulunduğundan, % 75 kusur oranına göre davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarının 52.976,30 TL olduğu anlaşıldığından, maddi tazminat talebinin 52.976,20 TL üzerinden kabulüne, bu tutara kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının geminin sefer yaptığı sırada yaralanmış olmasından dolayı anında tıbbi müdahalenin yapılamadığı, ilk müdahalenin Cezayir’de yapıldıktan sonra oradan Türkiye’ye getirilip … Hastanesinde tedavi olduğu, gerek olay anında gerek tedavi sürecinde yoğun acı ve ızdırap çektiği gözönüne alınarak TBK ‘nun 56.maddesine göre davacı yararına manevi tazminata karar verilmesi gerektiği değerlendirildiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları da gözönüne alınarak takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminat talebinin ıslah edilmiş hali ile KABULÜNE, 52.976,20 TL’nin kaza tarihi olan 16/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 4.984,99 TL harçtan ıslah dahil olan 1.206,10 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.778,89 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
1.206,10 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan maddi tazminat yönünden 6.177,36 TL, manevi tazminat yönünden 2.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2 maddesi gereğince tayin olunan manevi tazminat yönünden 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 24,30 TL başvurma harcı, 524,20 TL posta gideri ile 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.048,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 1.043,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 111,00 TL yargılama ücreti yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 88,05 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/12/2018

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır