Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1166 E. 2018/245 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2014/1166 Esas
KARAR NO :2018/245

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :17/09/2014
KARAR TARİHİ :21/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalı şirkete ait … gemide kaynak ustası olarak çalışırken 29/03/2008 tarihinde iş kazası sonucunda belinden sakatlandığını, gemide ağrı kesici verilmesi dışında müvekkiline hiçbir tıbbi müdahale yapılmadığını, karaya çıktıktan sonra müvekkilinin tedavi gördüğünü ancak çalışma gücünü kaybettiğini ileri sürerek şimdilik 4.000 TL maddi tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ederek İstanbul İş Mahkemesi’ ne dava açılmıştır.
1 nolu davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının çalışmış olduğu … isimli geminin, … olduğu konusunra taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, geminin donatanının …’nın … şehrinde mukim … S.A ünvanlı şirket olup geminin … limanında kayıtlı olduğunu, davacının çalıştığı geminin müvekkile ait olduğuna dair iddiasının mesnetsiz ve hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanmış bir hizmet sözleşmesinin de mevcut olmadığını, müvekkili şirketin davacının işverini olmadığından kenidisne husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın görev yönünden de reddi gerektiğini talep etmiştir.
2 nolu davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ve davacının malik ve donatanı …’nın … şehrinde mukim … S.A ünvanlı şirket olan … isimli gemide gemi adamı olarak çalıştıklarını, davacının çalışmış olduğu geminin … bayraklı olup …’nın … ihtilafı çözmekle yetkili mahkemelerin … mahkemeleri, yine taraflara uygulanacak hukukunda yabancı devlet hukuku olduğunu, bu sebeple müvekkili aleyhine açılmış davanın görev ve yetki açısından reddi gerektiğini, müvekkilinin davacının zarara uğrdaığının iddia ettiği davaya konu hadisede hafif ihmal da dahil hiçbir kusuru mevcut olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
… 4. İş Mahkemesi’ nin 2009/68 esas, 20097 691 karar sayılı kararı ile Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
… 6. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, 2010/20 esas, 2010/82 karar sayılı karar ile İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, anılan karar Yargıtay 11. HD’ nin 2010/15210 esas, 2012/6415 karar sayılı onanmıştır.
12.12.2013 tarihli kusura ilişkin aldırılan bilirkişi raporunda, davalı işveren … Denizcilik’ in %70; gemi kaptanının %10; kazalı davacının % 20 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
TANIK SAİT KARABULUT TALİMAT MAHKEMESİ VASITASIYLA ALINAN BEYANINDA: “Ben gemilerde işçi yağcı personeli olarak çalışmaktayım, bu yüzden talimatta adı geçen tarafları tanırım, davacı … fitter olarak çalışır, diğer davalı … ise geminin kaptanıdır, davacı … ile 2007 Ekim ve 2008 Ağustos tarihleri arasında birlikte davalı şirkete ait … bandıralı … isimli gemide çalışmıştık, çalışırken davacıda bel fıtığı olduğundan ağır işleri kendisine ylaptırmazdık, bizlerde yardımcı olurduk, hatırladığım kadarı ile 2008 yılının Mart ayında gemide çalışırken geminin makine atölyesinde bulunan torna aynasını yerine birlikte kaldırmaya gittik, davacı ile ben torna aynasını kaldırmaya çalışırken davacı birden tutuldu kaldı, çünkü torna çok ağırdı, bu durumu hemen geminin birinci ve ikinci kaptanına bildirdik, onlar da ilgilendiler ve ilk … limanında doktora gönderildi ve tedavisi yapıldı, daha sonra ben tarafları görmedim, olayla ilgili bilgi ve görgüm bunlardan ibarettir, başkaca diyecek hususum yoktur dedi. Talimatta gönderilen 30,00 TL tanıklık ücretimi vezneden teslim aldım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 14.11.2016 havale tarihli raporunda; davacı …’ın lomber discopati hastalığının mevcut olduğu, kişinin yaptığı işin ve çalışma şeklinin disk hernisi açısından etkisinin olabileceği ancak disk hernilerinin böyle bir işte çalışmayan kişilerde de azımsanmayacak oranda görüldüğü, ayrıca disk hernisinin, işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği, dikkate alındığında kişinin mevcut arızası ile dava konusu olay arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunda yorum yapılamadığı cihetle maluliyet oranının değerlendirilemediği oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’ nun 12.02.2018 tarihli raporunda, davacı hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; … oğlu 1969 doğumlu …’ın İşlemleri Tüzüğü hükümleri muvacehesinde incelendiğinde kişide lomber discopati hastalığının mevcut olduğu, kişinin yaptığı işin ve çalışma şeklinin disk hernisi açısından etkisinin olabileceği ancak disk hernilerinin böyle bir işte çalışmayan kişilerde de azımsanmayacak oranda görüldüğü, ayrıca disk hernisinin, işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği, dikkate alındığında kişinin mevcut arızası ile dava konusu olay arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunda yorum yapılamadığı cihetle maluliyet oranının değerlendirilemediği oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, her ne kadar davacı tarafça … bandıralı gemide kaynak ustası olarak çalışırken 29/03/2008 tarihinde iş kazası sonucunda belinden sakatlandığından bahisle tazminat talebiyle mahkememize dava açılmış ise de; mahkememizce alanında uzman ATK İhtisas Dairelerinden aldırılan raporlarda disk hernilerinin böyle bir işte çalışmayan kişilerde de azımsanmayacak oranda görüldüğü, ayrıca disk hernisinin, işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği dikkate alındığında kişinin mevcut arızası ile dava konusu olay arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunda yorum yapılamadığının bildirildiği ve maluliyet tayini yoluna gidilemediği, mahkememizce de alanında uzman ATK İhtisas dairelerince düzenlenen rapor içeriklerine itibar olunduğu buna göre, davacının mevcut arızası ile dava konusu olay arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı ortaya konulamadığından davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 54,00 TL den karar harcı olan 35,90 TL nin mahsubu ile fazla alınan 18,10 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-1 nolu davalı …Ş. taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak 1 nolu davalı …Ş.’ye verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-1 nolu davalı …Ş. tarafından yapılan 107,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır