Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1125 E. 2019/410 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2014/1125
KARAR NO : 2019/410

DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2012
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uluslararası taşımacılık konusunda faaliyet gösterdiğini, davalı yanın istek ve siparişleri doğrultusunda Uzakdoğu’dan Türkiye’ye lojistik hizmeti verdiğini, müvekkili şirketin lojistik hizmetini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu sebeple navlun bedellerini içeren hizmet bedeli faturalarının davalı yana gönderdiklerini, fatura bedellerini tahsil edemediklerini ve bu nedenle Kadıköy … Noterliği 04.11.2011 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiklerini, ancak davalı yanın ihtarnameye itiraz ya da cevap vermediğini, faturaların bedellerini tahsil etmek İçin İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… E.sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, ancak davalı yanın itiraz etmesi sonucunda takibin durdurulduğunu; davalı yanın faiz ve ferilere itirazlarının yersiz olduğunu, takipte talep edilen faizin T.C Merkez Bankasınca belirlenmiş olan tacirler arasında uygulanan reeskont avans faizi olduğunu; bu nedenle itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak kaydıyla İcra inkâr tazminatına hükmedilmesine, 76.852,99 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 21.12.2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacı yanın emtia taşımasından kaynaklandığını iddia ettiği 76.852,99 TL tutarlı fatura alacağı için başlattığı takibin haksız olduğunu; ticari defter ve belgeler incelendiğinde böyle bir alacağın olmadığının ispat edileceğini, müvekkili şirketin borcu bulunmadığı gibi 4.316,00 TL alacaklı olduğunu; davacı yan tarafından Gümrük Giriş Beyannamelerinde farklı fiyatla aynı referans numarası ile aynı konteynere mükerrer faturalar ile hayali faturalar düzenlendiğinin tespit edildiğini, yinelenen faturaların iptaline, haksız takip ve dava nedeniyle davacı yanın % 40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm deliller konişmento, navlun faturası dosyaya sunulmuş ve taşımaya dair belgeler Gümrük Müdürlüğünden celp edilmiştir.
12/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre ibraz edilen defterlerin gerekli açılış ve kapanış onaylarına sahip olduğunu, davalı yanın TTK hükümlerine göre ibraz edilen ticari defterlerinin gerekli açılış onaya sahip olduğunu, ancak kapanış tasdiklerinin mevcut olmadığını, 2009-2010 yılları kebir ve 2009 yılı envanter defterinin ibraz edilmediğini, davalı yanın ticari defterlerinde, 31.12.2009 tarihi itibarı ile davacı yana 26.148,52 TL borçlu göründüğünü, 31.12.2010 tarihli açılış kayıtlarında da borçlu göründüğünü, ancak kapanış kayıtlarında borçlu görünmediğini, davacının ticari defterlerindeki mevcut borcunu ne şekilde ve hangi evrakla kapattığı hususunun ise eksik defter ibrazı nedeni ile tespit edilemediğini, yapılan işleme ait tevsik edici belgelerin sunulmaması halinde davalı defter kayıtlarındaki bakiyenin izaha ve ispata muhtaç göründüğünü, davacının icra dosyasına sunduğu fatura bedelleri toplamının 45.250 USD olmakla birlikte icra takibine konu alacak miktarın 76,852,99 TL olarak belirtildiğini; aynca davacı tarafça icra dosyasına ve dava dosyasına farklı faturalar sunulmuş olmasına rağmen, hangi faturaların davacının talebine dayanak teşkil ettiğinin de belirtilmediğini; navlun farkı faturaları île talep edilen farkın haklı bir dayanağının bulunup bulunmadığının ispat edilmediğini; buna göre dosyaya sunulan belgeler çerçevesinde davacının iddia ettiği alacağın dayanakları ile alacak miktarının 76.852,99 TL olup olmadığının tespit edilemediği kanaatine varıldığını belirtmişlerdir.
12/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olduğunu, kapanış onaylarının ise bulunmadığını, davalı tarafın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olduğunu, kapanış onayının ise bulunmadığını, davacı şirketin ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı yandan takip tarihi itibarı ile kaydi olarak, 76.852,99 TL alacaklı göründüğünü ancak, davalı yana düzenlenen, 25.11.2009 tarihli, … numaralı, 12.600,00 USD tutarlı faturanın, davacı yanın 2009 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olması gerekirken 2010 yılına ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda ise, davacı yandan, 01.01.2011 tarihli açılış kaydı itibarı ile kaydi olarak 4.316,84 TL alacaklı göründüğünü, davalı defterlerindeki geçmiş dönemlerden gelen hesap mutabakatsızlığının izaha muhtaç olduğunu, sonuç olarak davacı yanın alacağının dava dosyasına ek dosyadaki belgeler ile teyit edildiğini beyan etmişlerdir.
12/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı ve davalıya ait defter daha önce incelenmiş olduğundan, yeniden defter incelemesi yapılmadığını, davalı ile davacı arasında 2008-2009 ve 2010 yılında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturaların, istisnasız olarak davalı tarafından kabul edilerek ticari defterlerine kayıt edildiğini, davacının incelenen defter kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 76.853,99 TL. alacaklı olarak görüldüğünü, davalının incelenen defter kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığını, aksine 4.316,84 TL. davacıdan alacaklı olarak görüldüğünü, oysa davalının hizmet alan tarafında olduğu gözetildiğinde, alacaklı olması için avans ödemesi veya zarar ziyan yansıtması olması gerektiğini, taraflar arasındaki cari hesap mutabakatsızlığının davalının önce ticari kayıtlarına alarak kabul edip, daha sonra davacı adına düzenlediği 9 adet fatura için 4 adet iade faturası düzenlemiş olmasından kaynaklandığını, söz konusu iade faturalarının davacıya tebliğ edildiğinin dosya içeriğinden belgelenemediğini, düzenlemesinin ise ticari ilişkide TTK md 21 de öngörülen süreden çok sonra olduğunu, hesap mutabakatı olmaksızın iade faturası düzenleyen davalının, bu düzenlemesinin haklı gerekçelerini dosyada sunulu somut delillerle ortaya koymadığını, davacı takip dosyasında işlemiş faiz talebi bulunmadığı için faiz hesabına yer olmadığını beyan etmişlerdir.
02/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının kendi kayıtlarında davalıdan 76,853,99 TL alacaklı göründüğü, davalının kendi kayıtlarında davacıdan 4.316,84 TL alacaklı göründüğü, ancak davalının kaydına aldığı davacı yan faturalarını iade faturası ile iptal ettiği, iade faturalarını davacıya tebliği ettiğinin belgesi olmadığı, iade düzenlenen faturalardan sadece ikisine ait tutarların davacı kayıtlarında iptal edildiği, düzenlenen faturalara iptal edilmeyen faturalara ilişkin konşimentolarda davalının muhatap göründüğü, dolayısıyla davacının takip tarihi itibarıyla 76,853,99 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiğini beyan etmişlerdir.
Dava, kapatılan İstanbul 52. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2012/485 esasından başlatılmış, Ticaret Mahkemelerinin yeniden toplu mahkeme olarak teşekküllü üzerine bu kez yargılamaya Mahkememizin 2014/1125 esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Davanın deniz taşımasından doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, uyuşmazlığın, takibe ve davaya konu alacağın bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü…E. Sayılı icra takip dosyasnda davalı borçluya ödeme emrinin 20/12/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 23/12/2011 tarihinde borca itiraz edildiği ve davanın 21/12/2012 tarihinde İİK 62 maddesi gereği yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan belgelere ve taraf beyanlarına göre davacı tarafça davalıya ait emtiaların deniz yolu ile yapılan pekçok taşımasında hizmet verildiği sabit olup bu husus davalı tarafça da kabul edilmiştir. Davacı taraf bu ilişkiden doğan navlun alacaklarının tamamını tahsil edemediğini iddia ederken, davalı taraf ise sözkonusu ilişki nedeni ile davacıya borcunun bulunmadığını, davacının dosyaya ibraz ettiği faturaların mükerrer veya hayali fatura olduğunu iddia etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen 02.05.2019 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı adına düzenlediği 10 adet navlun faturasının davalı tarafından itirazi kayıt ileri sürülmeden ve yasal süresinde iade edilmeden davalı defterlerine davacı alacağı olarak kayıt edildiği, ancak davacının davalı adına düzenlediği ve davalının da yasal defterlerine kayıt ettiği 9 adet fatura için 14 ila 60 günlük sürelerden sonra iade faturası düzenlediği fakat bu iade faturalarının davacıya tebliğ edildiğine dair dosya kapsamına davalı tarafından bir belge sunulmadığı, iade faturası düzenlenen … numaralı 12.600 USD bedelli faturanın ve davalının kabul etmediğini beyan ettiği … nolu 16.800 USD bedelli faturanın davacı tarafından iptal edilerek kayıtlarından düşürüldüğü, davalı tarafından kabul edilmeyen…, …ve …nolu faturaların dayanağı deniz yolu taşımasının davacı tarafından davalı adına gerçekleştirildiğinin dosya kapsamı itibariyle doğrulandığı, davalı tarafından mükerrer düzenlendiği iddia edilen…, …, … ve … nolu faturaların atıfta bulunduğu konişmento ve fatura konusu alacak kalemlerinin farklı olduğu, rakamların örtüşmesinin tek başına mükerrer kayıt olarak değerlendirilemeyeceği, bir adet konişmento taşımasında birden çok fatura düzenlenmesinin uluslararası deniz ticaretinde rastlanan bir durum olduğu dikkate alınarak dava konusu alacağın varlığına kanaat getirilmiş ve davanın kabulüne karar verilerek, asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 76.852,99 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte devamına,
2-Davacı tarafın icra inkar tazminatının kabulü ile asıl alacağın %20 sine tekabül eden 15.370,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı olan 5.249,82 TL’den peşin alınan 757,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.492,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (781,55 TL ilk harç 222,70 TL posta ücreti ve 2.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 3.604,25 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekili için takdir edilen 8.803,82 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır