Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1042 E. 2021/61 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2014/1042 Esas
KARAR NO : 2021/61
DAVA : Deniz Ticaret (Rehin Hakkının Tanınması)
DAVA TARİHİ : 07/12/2011
KARAR TARİHİ : 11/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Deniz Ticaret davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile 4 nolu davalı olan … A.Ş. arasında, 2 nolu davalı … San.ve Dış Tic.Ltd. Şti.nin talimatı ve 5 nolu davalı … Taşımacılığı A.Ş. ve 6 nolu davalı … aracılığı ile l nolu davalı …Ş. olmak üzere 251 parça kazan emtiasının Bombay/Mumbai/Hindistan Limancından İskenderun / Türkiye Limanı’na taşınması ve sefer esnasında uğranılacak Jebel Ali/BAE limanından alınacak emtianın da taşınmasına ilişkin 10.10.2011 tarihli Navlun Sözleşmesi (Charter Party) akdedildiğini, daha sonra 21/11/10/2011 tarih … nolu konşimentonun düzenlendiğini, sözleşme gereğince 13/10/2011 tarihinde saat 14: 00 da yüklemen yapılacağı Mumbai Limanına müvekkilinin geldiğini ancak yükün 17/10/2011 tarihinde yüklemesinin yapıladığı, 4 gün 3 saat ve 11 dakika bekleme nedeni ile 25.878,00USD gecikme tazminatı ücretinin müvekkili lehine doğduğunu, sözleşme kapsamında Mumbai Limanında gemiye en az 3856/348l/ton yükleneceği taahhüdünde bulunduğunu ancak 3134,209 m/ton yani 722 m/ton eksik yükleme yapıldığını, Jebel Ali Limanından yüklenmesi için 488,651 m/ton yükün de belirlendiğini ancak burada da hiç yükleme yapılmadığını, bu nedenle müvekkilinin 73.390,00USD ölü navlun alacağının doğduğunu, toplam olarak 97.268,00USD nin 21/10/2011 tarihi itibariyle müvekkiline ödenmesi gerektiğini ancak ödeme yapılmadığını, müvekkilinin de bu alacaklarını teminat altına almak için yükün tahliye edilmesi, gümrüklü liman sahası altında muhafaza edilmesi için 23.750,00USD masraf yaptığını bu nedenle müvekkilinin davalılardan toplam 121.018,00USD alacağının bulunduğunu beyanla, 10/10/2011 tarihli navlun sözleşmesi ve 21/10/2011 tarihli konşimento tahtında yapılan taşıma işlemlerine ilişkin toplam 121.018,00USD alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili için TTK 1077 maddesi uyarınca taşınan yükün aynı üzerinde kanuni rehin haklarının tanınmasını ve kabulü ile bahsi geçen alacak sebebi ile İskenderun 1 Asliye Huuk Mahkemesinin 2011/150 D.İş sayılı dosyasından alınmış olan söz konusu yük üzerine konulmuş olan ihtiyati tedbir kararının muhakeme kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı ile arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığını, davalılardan … … Ltd. Şti.nin dava konusu edilen ithalat işlemi için 10/06/2011 tarihinde Akreditif kredisi talebinde bulunduğunu ve müvekkilinin işbu krediyi kullandırdığını, müvekkilinin işbu davanın tarafı olmadığını bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, taşıma sözleşmesinin tarafı olmaya müvekkilinin, davaya konu sürestaya, ölü navlun alacağı ve diğer masraflardan sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın öncelikle husumet nedeni ile reddine ve nihayetinde davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacıyla bir sözleşme imzalamadığını, bu nedenle davacıya karşı hukuksal bir yükümlülüğünün bulunmadığını, bu sebeple davacının İskenderun 1 AHM nin 2011/150 D. İŞ sayılı dosyasında müvekkilini taraf dahi göstermediğini beyanla husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili ile davalılardan … arasında akdedilen sözleşme uyarınca … in ithal ettiği malları … e teslimi yükümlülüğü bulunduğu malların, Mumbay Limanından İskenderun Limanına nakli konusunda … şirketi ve onun alt şirketi ile anlaştığını, acente … şirketi ve … aracılığı ile getirilen malların 21/11/2011 tarihinde İskenderun Limanına ulaştığını yani ilgili konişmento gereği müvekkili şirketin taşınan kargonun sahibi olduğunu, davacının bu konuda davanın tarafı olamayacak olan … ve … A.Ş. Yi taraf göstererek açtığı … AHM nin 2011/… D.İş sayılı dosyası ile müvekkiline ait mallar üzerine 133.628USD lik tedbir konulmasına sebep olduğunu ve müvekkilinin de Anadolubank in 133.628USD bedelli teminat mektubu vermek zorunda kaldığını, davacının diğer davalılar ile yapmış olduğu navlun sözleşmesine aykırı olarak müvekkilince ithal edilen malları Konya ya götürmek için limanda bekleyen kamyonların yerine liman sahasına boşalttığını, davacının ordinoyu teslimden kasıtlı ve sürekli olarak kaçındığını ve zararının artmasına sebep olduğunu, müvekkilinin malları normal zamanından 15 gün gecikme ile teslimine neden olduğunu, müvekkilinin açıkça bu olayın en çok zarar gören mağduru olduğunu, davacının talebinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin daha fazla zarar görmesini engellemek için … AHM nin 2011/… D.İş sayılı dosyası ile tedbir taleplerinin kabul edildiğini ve geminin seferden men edilerek bağlanmasına karar verildiğini, davacının da 40.000,00USD teminat yatırarak tedbir ve geminin bağlanması kararını kaldırttığını, müvekkilinin de … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/… Esas sayılı dosyası ile uğradığı zararların tazmini için dava açtığını ve davanın derdest olduğunu beyanla davanın öncelikle husumet nedeni ile reddine ve davanın esas yönünden reddi ile de Anadolubank tarafından düzenlenen 133.628USD bedelli teminat mektubunun taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sanayi Ve Ticaret A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, dava konusu taşıma sözleşmesine ilişkin konşimento incelendiğinde davada taraf sıfatı bulunmadığının anlaşılacağını, müvekkilinin dava konusu edilen hukuki ilişkinin tarafı olmadığını, müvekkilinin meydana gelen hukuki ve fiili sorunlardan bilgisinin bulunmadığı gibi herhangi bir dahli ve dolayısı ile kusurunun da bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ve Ticaret A.Ş.- (eski Ünvan: … Nak. Ve Loj. Hiz. Tic. A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında imzalandığı iddia edilen 10/10/2011 tarihli belgeyi kabul etmediklerini, müvekkili ile davacı arasında imzalanmış bir sözleşme ve belgenin bulunmadığını, müvekkili şirketin yükle hiç bir ilgisinin bulunmadığını, taşıtanın müvekkili değil … şirketi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin hiç bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından sunulan delillerden de taşıma işinde müvekkilinin yer almadığının görüldüğünü, müvekkilinin taraf olduğunun ispat edilemediğini beyanla davanın öncelikle husumetten reddine ve ayrıca esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili şirketin söz konusu edilen navlun sözleşmesi ile hiçbir ilgisi ve bağlantısının bulunmadığını, davacı bu sözleşmeyi … A.Ş. ve temsilcisi 2, Nolu davalı … ile yapmış olabileceğini, Müvekkili şirketin sadece bir kısım malın taşınması için gemi acentasına parasını ödeyerek hizmet alan bir şirket olduğunu, Müvekkilinin hiçbir zaman gemiyi dolduracağını taahhüt etmediğini, dava dilekçesi ile de geminin boş kalması ve bekletilmesi olayları ile müvekkilinin hiçbir alakasının bulunmadığını, zarara uğradığından bahseden davacı geminin, taşıma konusu malları limanda doğrudan kamyona boşaltma yapacak iken, haksız olarak bunu yapmayarak malları liman sahasına boşalttığını ve malları geç teslimine neden olarak müvekkilinin zor durumda kalmasına neden olduğunu, müvekkilin bilgisinin ve ilgisinin olmadığı bir nedenle Bombay’dan eksik yükle çıkmasının sorumluluğunu müvekkili şirkete yükleyeceğini, Üstelik müvekkil gemide birkaç parça malı olan ve tüm gemiyi doldurmna taahhüdü vermeyen bir nakliyeci olduğunu, öncelikle davacının, geminin yüklenmeye hazır olduğunu tebliğ ettiğini ispat etmesi gerektiğini, beklemenin kaynağının müvekkil şirket ve müvekkil şirketin sorumluluğundaki mallarla hiçbir alakası olmadığın, bu durumun davacının delil 4 olarak dosyaya sunduğu beldeme süresini gösterir listeden dahi açıkça görüldüğünü, İlgili 25/10/2011 tarihli listede beklemenin … malları ile ilgili olduğunu belirttiğini ve buna göre gecikme süresi hesaplandığını, davacının mallar üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi talep ettiğini ancak bilindiğin kadarı ile rehin hakkına konu bir malın olmadığın, malların alıcılara teslim edildiğini, dolayısı ile davacının talebinin yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, öncelikle davacının dava açma yetkisi ve ehliyetinin araştırılması gerektiğini ve davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacının donatanı olduğu gemi ile yapılması planlanan deniz taşıma ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili talepli alacak davası olup; uyuşmazlığın, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı, taraflar arasında alacağa konu olan 30/09/2011 tarihli taşıma sözleşmesinin bulunup bulunmadığı sözleşme altındaki imzanın sıhhatı, sözleşmede kararlaştırıldığı belirtilenden daha az eşya yüklenmesi nedeniyle ölü navlun ücretinin talep edilip edilemeyeceği ,sürastarya alacağı bakımından şartların oluşup oluşmadığı, ihtiyati tedbir talebi bakımından yapılan masrafların talep edilip edilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında davalılardan … tarafından bu dosya davacısı … Gemisi Donatanı … ve İşleteni karşı … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2011/… Esas sayılı davanın mahkememiz davası ile birleştirildiği, birleşen dosya bakımından taraf teşkilinin sağlanmasının yurt dışı tebligat yoluna gidilmiş olması nedeniyle uzun sürmesinden dolayı esas davanın sürüncemede kalmaması adına 16/07/2019 tarihli celsede tefrikine karar verilmiş ve mahkememizin 2019/… Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 30/10/2017 tarihli raporda; Davacı ile navlun sözleşmesi kuran kişinin mevcut belgelerle belirlenemediği, 3 nolu Davalının eşya taşıma işini fiilen yerine getiren Davacı ile sözleşme İlişkisi içinde olmadığı, aynı zamanda eşyayı teslim almaya yetkili kılınan gönderilen de olmadığı, bu sebeple pasif husumeti olmadığı, l nolu Davalı Banka’nın, eşya taşıma işini fiilen yerine getiren Davacı ile sözleşme ilişkisi içinde olmadığı, aynı zamanda ermine düzenlenen konişmentoyu ciro ettiği için TTK m. 1069 hükmünün kendisine karşı uygulanmayacağı, bu sebeple pasif husumetinin bulunmadığı, Dosya müderecatından 6 nolu Davah’nın taşıma ile ilişkisine ilişkin bilgi ve belgeye ulaşılamadığı, 2 nolu Davalı … konişmento uyarınca eşyayı teslim alan yetkili hamil olduğu, Davacının ölü navlun ve alıkoyma (detention) sebebiyle yapmış olduğu talebini ispatlayamamış olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce bilirkişi kuruluna … da eklenerek bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 11/07/2016 tarihli raporda, bilirkişi kurulumuz pasif husumet bakımından kök rapordaki görüşünü korumakla birlikte, pasif husumet bakımından ödenen navlun üzerinden yapılan değerlendirmede dosyaya sunulan dekont çerçevesinde 5 nolu Davalı …’tan navlunu tahsil etmiş olan 6 nolu Davalı …’in navlunu kime ödediğine ilişkin belgenin dosyada bulunmaması sebebiyle bir kanaate varılamadığı, Davacı’nın sürastarya alacağının hazırlık mektubu ve olaylar çizelgesi tarihleri ile uyuşmadığı ve çeliştiği, Davacının 10.10.2011 tarihti çarter parti ve fîxture recap’ı Sayın Mahkeme’ve sunduğu takdirde bu istemin hesabının navlun sözleşmesi kayıtlarına uygun bir şekilde yapılabileceğine ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 23/01/2019 tarihli raporda, Sunulan yeni belgeler çerçevesinde taşıma ilişkisinin aydınlandığı, uyuşmazlıkta iki farklı navlun sözleşmesinin kurulduğunun ortaya çıktığı, Bunlardan birincisinin 30/9/2011 tarihli çarter parti uyarınca Davacı ile Davalı … arasında kurulduğu, …’ın imza inkarı bakımından önceki değerlendirmelerimizin geçerli olduğu. Sayın Mahkeme’nin sözleşmeyi geçerli bir sözleşme olarak kabul etmesi halinde Davacının taşıyan, Davalı …’ın taşıtan sıfatına sahip olduğu, Bu navlun sözleşmesi uyarınca eşya taşımasının gerçekleşmediği, uyuşmazlıkta düzenlenen koııişmentoııun bu navlun sözleşmesi uyarınca düzenlenen bir konişmento olmadığı, Davacı ile Davalı … arasında aynı yük için daha düşük navlun birimi ve daha düşük hacimli eşyanın konu edildiği ikinci navlun sözleşmesi kurulduğu, bu sözleşme uyarınca Davacının taşıyan Davalı …’in taşıtan olduğu, konişmentonun bu navlun sözleşmesi kapsamında düzenlendiği, Davalı …’in eşyayı bu navlun sözleşmesi uyarınca düzenlenen konişmento tahtında teslim aldığı, bu konişmento tahtında yapılan taşıma ilişkisinde TTK m. 1069 uyarınca eşyayı teslim alan …’in Davacı’ya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, Uyuşmazlık konusu oluştuğu İddia edilen zararın birinci navlun sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklandığı, pasif husumetin sözleşmedeki imza itirazı kabul edilmediği takdirde … olduğu, Dosyaya ibraz edilen yeni belgeler çerçevesinde talebin konusunun değiştiği ve Davacının kâr kaybı istemine dönüştüğü, Bu kapsamda birinci istemin mahrum kalınan navlun alacağı olduğu, bunun ne şekilde hesaplanacağının raporda açıklandığı, Sürastarya işlemi bakımından ise Davacı talebinde birinci navlun sözleşmesi uyarınca verilen hazırlık mektubu ile yükleme süresini başlatarak ikinci navlun sözleşmesi uyarınca yüklemenin tamamlandığı zaman aralığını tek bir yükleme süresi gibi hesapladığı, birinci navlun sözleşmesinin feshedildiği tarihte geminin sürastaryada olup olmadığının belirsiz olduğu bu sebeple bu istemin mevcut deliller çerçevesinde hesaplanamadığı, Liman masraflarına sebebiyet veren husus 2. Taşıma sözleşmesi uyarınca düzenlenen koııişmento uyarınca eşyanın teslimini isteyen Davalı …’in eşyasının üzerine ihtiyati tedbir konulması olduğu ne var ki ikinci taşıma sözleşmesi uyarınca Davalı …’in TTK m. 1069 uyarınca ödemekle yükümlü olduğu herhangi bir meblağ bulunmadığından oluşan bu masraflara Davacının katlanması gerektiğine dair görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 21/10/2019 tarihli raporda, Davaya konu olayda birbirinden farklı silsileler halinde iki navlun sözleşmesinin olduğu, bu sözleşmelerden ilki olan ve tarafımızca I. navlun sözleşmesi olarak ifade edilen sözleşmeler silsilesinde 3 numaralı davalı ile 2 numaralı davalı arasında yapılan ve davaya konu yüklerin deniz yolu ile taşınmasını da kapsayan sözleşme ilk alt navlun, bu sözleşme uyarınca … ile … arasında yapılan sözleşme ikinci alt navlun: … ile davacı arasında yapılan sözleşme ise asıl navlun sözleşmesi niteliği arz ettiği, dava konusu taleplerin iş bu I. navlun sözleşmesinden kaynaklı alacak kalemleri olduğu, Gerekçesi dosyadaki belgelerden net bir şekilde anlaşılmamakla (muhtemelen … ile … arasındaki uyuşmazlık sebebiyle) birlikte tarafların I. navlun sözleşmesini sonlandırdıkları, Dava konusu yükün 2. navlun sözleşmesi uyarınca taşındığı ve dosyada mevcut konişmentonun da bu navlun sözleşmesine dayanılarak düzenlendiği, 2. navlun sözleşmesi silsilesinde; 5. veya 6. davalı ile (ki bu da dosyadaki belgelerden hareketle net bir şekilde tespit edilememektedir: ancak bu durumun tespiti dava konusu alacağı herhangi bir şekilde etkilememektedir) davacı arasında yapılan sözleşmenin asıl navlun; yine 2 numaralı davalı Sitern Isı Sistemleri ile 3 numaralı davalı … arasında yapılan sözleşmenin ilk alt navlun: 2 numaralı davalı … ile 5 numaralı davalı … Kargo ile yapılan sözleşmenin ikinci alt navlun sözleşmesi olduğu, asıl ve alt navlun sözleşmelerinin kural olarak birbirinden bağımsız olması münasebetiyle davacının taleplerini sadece kendi akidine (asıl navlun sözleşmesinin karşı tarafına/asıl taşıtana) karsı ileri sürebileceği, Bu bağlamda alacağa konu taleplerin 1. navlun sözleşmesinden kaynaklanmakla pişmanlık navlunu niteliğindeki 71.390.00 USD için sadece 4 numaralı davalı …ın: yük alacaklısı hakkının kullanılmasından doğan liman masratlar için ise yine bu sözleşmenin tarafı olan 4 numaralı davalı …ın taşıtan sıfatı sebebiyle: konişmentoyu ciro suretiyle devralan 2 numaralı davalı Sitern Isı Sistemlerinin ise gönderilen sıfatı sebebiyle sorumlu olacağına dair görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişi … tarafından yapılan imza incelemesine ilişkin tanzim edilen 23/10/2020 tarihli raporda, … isimli şahsın, dava dosyası ve ekleri içinde referans olarak alınabilecek sadece 23/03/2010 tarihli fotokopi bir belgede, üç adet imzasının bulunduğu anlaşılmış, bu imzalann karşılaştırmalı incelemelerde esas alman ve fotokopilerden tespit edilebilen sınırlı kriterler yönünden kendi aralannda incelenmelerinde; kaLem kaldırmadan tek bir hamlede “umuthasan” olarak yorumlanan harf kombinasyonlarından meydana geldikleri; bilhassa gövde kısımlarındaki “t ve h” ve son kısımlarda ise “a, s, a, n” harf kombinasyonlarının, dominant karakteristik figürler olarak öne çıktıkları müşahade ve tespit edildiği, nceleme konusu, 30/09/2011 tarihli Navlun Sözleşmesi fotokopisinde “… TİC .AŞ” içerikli kaşe izi üzerinde atılı bulunan imzanın incelenmesinde; saat istikametinin tersi yönde bir hatla sağa eğimli eliptik şekil, devamında sağa istikametle ebadı küçülerek tarzda istiflenen unsurlardan meydana geldiği gözlemlenmiş; tetkike konu bu imza ile davalı … A.Ş. temsilcisi … ‘un referans imzalaRI aralaRInda İmza mantığı, genel yapı vc imza yolu yönünden benzerlik bulunmadığı gibi -imzaların tümü dijital baskı (fotokopi/bilgisayar yazıcısı çıktısı) olduğundan-sınırlı kriter esas alınarak fizik laboratuvannda …, diğer optik aletler ve bilgisayar programları yardımıyla; İmzaların başlangıç ve devamını oluşturan harf ve diğer unsurların yapılandırılma tazı, birbirlerine göre konumlandırılmaları oranı, İmzaların eğim ve genel istikamet durumu yönünden yaptığı karşılıklı analizlerde de; aralannda aynı elin ürünü olduklarını gösterir nitelikte uygunluk ve benzerlik saptanmadığına dair görüş ve tespitlerine yer vermiştir.
Dosyaya konu olan fiili taşımaya ilişkin iki farklı navlun sözleşmesinin bulunduğu yargılama aşamasında mahkemece verilen ara karalar sonrasında açıklığa kavuşmuştur. Buna göre; bunlardan birincisi Davacı ile … arasında kurulan navlun sözleşmesi; ikincisi ise Davacı ile 6 nolu Davalı arasında kurulan navlun sözleşmesidir. Söz konusu navlun sözleşmelerinden birincisi uyarınca fiilen her hangi bir taşıma yapılmamış, uyuşmazlık konusu olan eşya ikinci navlun sözleşmesi uyarınca taşınmıştır. İkinci navlun sözleşmesinde metreküp üzerine belirlenen navlun miktarının birinci navlun sözleşmesine kıyasla daha düşük olduğundan bahisle ve ilk navlun sözleşmesi kapsamında geminin hazır olduğu tarih ile 2. Sözleşme kapsamında yüklemenin tamamlandığı süre arasındaki beklemeden kaynaklı alacaklar ile bu alacakları teminat altına almak maksadıyla ihtiyati tedbir kararı kapsamında yapılan masraflar dava konusu edilmiştir.
Bu kapsamda taşıma ilişkisi ile davalıların taşımadaki rollerinin açıklanması gerekmektedir.
-Davalılardan …’e ait … tesislerinde kurulacak buhar santralinin sistemine ilave edilmek üzere anahtar teslimi inşaat, mekanik elektrik ve girikli genel ve detay mühendislik işlerinin yapılması hususunda davalılardan … ile davalılardan … arasında sözleşme bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
-Dosyaya sunulan Gümrük Beyannamesi ve satış faturasından anlaşıldığı üzere, 2 numaralı davalı … Şirketinin alıcı olduğu, dava dışı … Ltd Şirketinin gönderici – satıcı olduğu ve davacının işleteni olduğunu beyan ettiği … gemisi ile taşımanın yapıldığı anlaşılmaktadır. Türkiye’ye yapılacak ithalata ilişkin ödeme mekanizmasi ise … ile davalılardan … Bankası arasında akreditif olarak belirlenmiştir.
-Dosyaya sunulan … numaralı sözleşme incelendiğinde ise, 2 numaralı davalı … ile 5 numaralı davalı … şirketi arasında kurulan bu sözleşme uyarınca üstlenilen işin Hindistan’ın Mumbai Limanından ve Dubai’nin Dubai Limanından ayınacak malların Mersin Limanı üzerinden … Tesislerine taşınması olduğu anlaşılmıştır. Taşıma bedeli olarak 250.000 USD kararlaştırılmış, taşınacak yük ise Mumbai’den 3.000 metreküp, Dubai’den 253 metreküp olarak belirlenmiştir. … LTD adına 6 numaralı davalı … Şirketi tarafından 142.606,51 USD bedelin 01/11/2011 valör tarihli olarak ödendiği anlaşılmakla da, … LTD ile davalı … Şirketi arasında navlun sözleşmesi bulunduğu ve davalı … Şirketinin bu taşıma kapsamında taşıtan olduğu anlaşılmıştır.
-Dosyaya 1 nolu Davalı tarafından sunulan konişmento uyarınca “shipper – yükleten” dava dışı … Limited, gönderilen konişmento ermine düzenlenen 1 nolu Davalı …, ihbar olunan 3 nolu Davalı … olarak kayıtlıdır. Konişmentoda teslim şekli olarak FOB Mumbai, India kaydı yer almaktadır. Konişmentonun arka yüzünde emre düzenlenen konişmentonun gönderilen davalı … tarafından 2 nolu Davalı …’ya ciro edildiği görülmektedir, Konişmentonun sağ üst köşesinde “… ‘”in kaşesi yer almaktadır. Eşyayı taşıyan gemi “…”dir. Konişmentonun alt kısmında “Freight collect” (Navlun ödenecektir) kaydı yer almaktadır. Aynı şekilde konişmentoda ” navlun 10/10/2011 tarihli çarter parti uyarınca ödenecektir” kaydı da yer almaktadır. Ancak dosyaya 10/10/2011 tarihli navlun sözleşmesi sunulmamıştır.
-Davacı vekilince dosyaya 30/09/2011 tarihli çarter parti sunulmakla, taşıyan olarak …, Tacir olarak 4 nolu Davalı …, gemi adı olarak … veya ikamesi yer almaktadır. … ‘un 10 nolu kutucuğunda “FRT USD 59 W/M = Navlun 59 W/M”, 11 nolu kutucuğunda ise “Demurrage/Detention rate = Sürastarya/Alıkonulma günlük 6000 USD günlük” ibaresi yer almaktadır. Mumbai’deki asgari yüklenecek eşya 3856.348 CBM, Jebe Ali”da yüklenecek eşya asgari 468.651 CBM, toplamda asgari 4324.999 CBM’dir. …’un imza kısmında her iki şirketin de ticaret unvanı bulunmakla birlikte, yalnızca … ‘in imzası yer almaktadır. Aynı şekilde, çarter partinin 2 ilâ 6’ncı sayfalarında da yalnızca … imzası vardır. Son sayfada ise her iki şirketin kaşesi üzerinde imzası bulunmaktadır. Ne var ki, davalı … vekili imzaya itiraz etmiş olmakla, bu doğrultuda imza incelemesi yapılmak üzere sözleşmenin aslının sunulması için davacı vekiline yargılama aşamasında bir kaç kez süre tanınmasına karşılık sözleşme aslı dosyaya sunulmamıştır. Bunun üzerine mahkemece davalı … Şirketinin sözleşme tarihi itibarı ile yetkili temsilcisi belirlenerek, imza incelemesine esas olmak üzere imza örnekleri toplanmış ve dosyaya sunulan fotokopi sözleşme üzerinden imza incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir. Zira alacağa konu ölü navlun ve sürastarya ücretlerinin talep edilip edilemeyeceği bakımından dosya kapsamındaki en önemli belge bu sözleşmedir. Rapor sonucunda yukarıda bahsedildiği üzere, aynı elin ürünü olduklarını gösterir nitelikte uygunluk ve benzerlik saptanmadığı belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan ve mahkemece de celp edilen … Noterliğinin 14/10/2011 tarih ve … numaralı ihtarnamesi ile davalılardan …’ın tarafına yöneltilecek taleplerin davalı …’ya rücu edileceği ihtar olunmuştur. Davacı vekili bu ihtarname kapsamında davalı …’ın imza inkarında bulunduğu sözleşmenin varılığını ikrar ettiğini savunmakla birlikte, mahkemece davalılardan … ile davacı arasında, davalılardan …’nın yüklendiği işler kapsamında taşıma yapılması konusunda bir anlaşma bulunduğu kabul olunmakla birlikte, anlaşmanın içeriği bakımından imzası inkar edilen ve imza incelemesi neticesinde de davalı … yetkilisi eli ürünü olmadığı anlaşılan ve bir türlü davacı vekilince aslı dosyaya sunulmayan ve her sayfasında da davalı … yetkilisinin imzası bulunmayan sözleşme mahkemece hükme esas alınmamıştır. Zira taraflar arasında bir anlaşma bulunduğu mahkemenin de kabulü olmakla birlikte, anlaşmanın içeriği dosya kapsamında tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispat olunamamıştır. Bu kapsamda bu sözleşmeye dayanarak ileri sürülen tahkim itirazı ise, mahkemece yerinde görülmemiş ve mahkememiz görevli bulunarak yargılamaya devam etmek gerekmiştir.
Dava konusu ilişkiler zincirinde 3 numaralı davalı … San. ve Tic. A.Ş.’nin 2 numaralı davalı … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile yurt dışından (Hindistan) ithal ettiği malların taşınması (l. alt navlun) ve Konya’daki fabrika alanına kurulması da dahil bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu; 2 numaralı davalının iş bu sözleşmeden kaynaklanan borcun ifası amacıyla davalı …den akreditif kredisi kullandığı; diğer taraftan önce 4 numaralı davalı … ve Lojistik Hizmetleri Tic. A.Ş, ile … tarafından ithal edilen malların deniz yolu ile taşınması hususunda anlaşıldığı, (2. Alt navlun) ; ardından …ın da aynı yükün taşınması için davacı … Gemisi Donatanı… ve İşleteni ile anlaştığı, bunun üzerine davacının beyanına göre …ın talebi ile gemisini yükleme limanı olan Hindistan Mumbai Limanı’na getirdiği ve yükü kabule hazır olduğunu bildirmiş olmasına rağmen yüklemenin 4 gün 3 saat 11 dakikanın ardından başladığı belirtilse de, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere, bu gecikmenin sebebinin 2 numaralı davalı … ile 4 numaralı davalı … arasında dosyaya celp edilen Noter İhtarnamesine göre daha önce akdedildiği değerlendirilen (2. alt navlun) sözleşmenin sonlandırılmış olmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yine dosyadaki bilgi, belge ve taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere söz konusu sonlandırma davacıya bildirilmiş ve bu arada 2 numaralı davalı … 3 numaralı davalı … ile yapmış olduğu sözleşmedeki (I. Alt navlun) taşıma borcunu, 5 numaralı davalı … A.Ş. ile aynı yükün taşınması için yeni ve farklı bir sözleşme daha yapmış (2. alt navlun); 5 numaralı davalı ise (dosyadan açık bir şekilde anlaşılamamakla birlikte) yeni bir sözleşme yapmak (3. alt navlun) yahut onu yetkilendirmek sureti ile 6 numaralı … Company’ye tevdi etmiş ve nihayet 6 numaralı davalı da, özellikle bu davalının 142.606.51 USD’lik 01/11/2012 valör tarihli navlun ödemesinden anlaşıldığı üzere, davacı ile bir sözleşme (asıl navlun) yaparak yükün taşınması temin edilmiştir.
Davacı’nın beyanından da anlaşılacağı üzere yükleme limanında oluşan sürastarya ücreti 30/09/2011 tarihli birinci navlun sözleşmesi konusu yükün gemiye hiç teslim edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlıktaki konişmento yukarıda belirtilen Davacı ile 6 nolu Davalı arasında kurulan ve dosyaya ibraz edilmeyen, ikinci navlun sözleşmesi sonrasında düzenlenmiş ve konişmento uyarınca eşyanın taşınması işi gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, 2 nolu Davalı … konişmentonun yetkili hamili olarak eşyayı kurulan ikinci navlun sözleşmesi kapsamında düzenlenen konişmento uyarınca teslim almıştır.
Davacının ise tüm talepleri yukarıda da belirildiği üzere Davalı … tarafından imza inkarında bulunulan 30/09/2011 tarihli sözleşmeye dayanmaktadır.
Davacı vekili dosyaya sunduğu 13/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini “pişmanlık navlunu” olarak ıslah etmiştir.
6102 TTK 1158 maddesi ile mülga TTK 1040-1043 maddeleri kapsamında düzenlenen pişmanlık navlunu esasen sözleşmenin feshi nedeniyle taşıyanın uğraması muhtemel zararların telafi etmek amacıyla düzenlenmiş bir müessesedir.
Bu açıklamalar kapsamında davacının taleplerinin tek tek değerlendirilmesi gerekmekle;
-Davacı’nın dava dilekçesi ile ölü navlun olarak adlandırdığı ve yargılma aşamasında 13/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile “pişmanlık navlunu” olarak adlandırdığı istem aslında ikinci navlun sözleşmesi ile birinci navlun sözleşmesi arasında taşması taahhüt edilen eşya farkından kaynaklanan bir istemdir. Bu istem hukuken mahrum kalınan kazanç olarak da nitelendirilebilir. Bu noktada ıslah dilekçesi dikkate alınarak davalılardan … vekilince zamanaşımı defisinde bulunulmuşsa da, esasen davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktar ve hususların değiştirilmediği, yalnızca alacak talebinin vasfının değiştirildiği bu noktada da talep bakımından hukuki değerlendirme hakime ait olmakla zamanaşımı defisi yerinde görülmemiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Buna göre, bu istemin borçlusu yukarıda açıklanan taşıma ilişkisi kapsamında … ve … olabilecektir. Zira, mahkemece yukarıda da açıklandığı üzere, dosyaya celp edilen Noter ihtarnamesi ve taşımanın sonraki aşamasında da konşimento kapsamında yükü teslim alanın davalı … olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde 2 nolu …’nın da bu alacak kalemi bakımından pasif husumet ehliyetinin bulunduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Davacının pişmanlık navlunu niteliğinde ve fakat özünde “pişmanlık navlunu” kapsamında mahrum kalınan kar olarak talep edebileceği miktar esasen 1. navlun sözleşmesine nazaran davacı beyanına göre 2. navlun sözleşmesinde eksik yüklenmiş olan 1210 ton karşılığı olan 71.390.00 USD dir. Uyuşmazlıkta düzenlenen konişmento birinci navlun sözleşmesi uyarınca düzenlenen konişmento değil, ikinci navlun sözleşmesi kapsamında düzenlenen konşimentodur. Konişmento konusu taşımanın taşıtanı ise 6 nolu Davalı …’tir. Ancak yukarıda bahsedilen ve dosyaya celp edilen Noter İhtarı dikkate alındığında, davalı … ile davalı … arasında bir navlun sözleşmesinin varlığı kabul olunmakla birlikte, talebe konu alacak miktarının tespiti bakımından ilk navlun sözleşmesinin (30/09/2011 tarihli sözleşme geçerli kabul edilmediğinden) hangi şartlarda kurulduğu dosya kapsamında tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispat olunamadığından talep edilen zarar kapsamında ispat olunamayan zarar için davalı … ile davalı … bakımından bu alacak talebinin yerinde olmadığı kabul olunmuştur.
Davacının dava konusu olan diğer talebi geminin Mumbai Limanı’nda beklediği 4 gün 3 saat 11 dakika için doğan 25.878,00 USD’lik sürastarya alacağıdır.Bu istemin oluşmasının sebebi de birinci navlun sözleşmesi uyarınca yükün zamanında teslim edilmemesinden kaynaklanmaktadır. 6762 sayılı TTK 1030 maddesi, 6102 sayılı TTK 1155/ 4 maddesi uyarınca bu istemin borçlusu taşıtandır. Bu kapsamda yukarıda da açıklandığı üzere, bu talebin davalılardan … ile …’a karşı ileri sürülebileceği, diğer davalıların ise bu alacak talebi bakımından pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı değerlendirilmiştir. Her ne kadar davacı bu alacağını sürastarya alacağı olarak nitelendirmekle ise de, davaya konu taşıma için temelde iki farklı sözleşme yapıldığı, ilki sonlandırıldıktan (ki dosyadaki özellikle davacı beyanlarından, davalı tarafından taşımanın yeni bir sözleşme yapmak sureti ile icra edileceğinin bildirilmesi ve davacı tarafın da bunu kabul etmesi sebebi ile ilkinin sonlandırıldığına rıza gösterdiği anlaşılmakla) sonra yeni bir sözleşme yapıldığı ve davacının sürastarya talebini ise ilk sözleşmedeki hükümlere dayandırdığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında her ne kadar davacı bütün sözleşmeleri birlikle değerlendirmekte ve talebini de buna göre şekillendirmekle ise de, davacının iş bu talebinin 30/09/2011 tarihli navlun sözleşmesine dayandırılması gerekmektedir. Daha açık ifade ile davacının 4 numaralı davalı ile yapmış olduğu 30/09/2011 tarihli navlun sözleşmesinde hukuki durum davacı taşıyanın yükleme için fazla beklemesinden (4 gün 3 saat 11 dakika) doğan sürastarya süresinden bahsedebilmek ve alacağın varlığını tespit edebilmek için ise 30/09/2011 tarihli navlun sözleşmesi icra edilmiş olsaydı bir sürastarya ücretinin doğup doğmayacağının belirlemek gerekmekledir. Ayrıca dosya kapsamında ilk navlun sözleşmesi uygulansa idi yüklemenin ne zaman biteceğinin tespiti ve ilk sözleşme uygulanamadığından, taşıması tamamlanan ikinci navlun sözleşmesi kapsamında yüklemenin ne zaman başlayıp bittiği ve buna göre da geminin ne kadar süre beklediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Ancak bu kapsamda yukarıda da bahsedildiği üzere öncelikle sürastarya uygulanacağına dair anlaşmanın ve uygulanacak tarifenin belirtildiği geçerli bir sözleşme dosyaya sunulmamıştır. Bu noktada tekrar belirtmek gerekirse imzası inkar edilen ve davacı tarafça da aslı dosyaya sunulmayan 30/09/2011 tarihli sözleşme, davalı …’ın imza inkarında haklı olduğunu teyit eder bilirkişi raporu kapsamında zararı tespit bakımından hükme esas alınamaz. Bu nedenle bekleme süresinin oluşup oluşmadığı, oluştu ise ne kadar süre üzerinden ve hangi tarife üzerinden hesap edileceği dosya kapsamında anlaşılamamakla bu talep bakımından da zarar ispatlanamadığından bu alacak talebi bakımından da davanın reddi gerekmiştir.
Nihayet davalının diğer bir alacağı olan Liman Masraflarına gelince, söz konusu alacak davacının yukarıdaki paragraflarda incelenen iki kalem alacağından ölü navlun-pişmanlık navlunu ile sürastarya ücretinden doğan yük üzerindeki hapis hakkının kullanılması neticesi ortaya çıkmıştır. Buna göre davacı, bahse konu alacağı için yükü boşaltma limanında bekletmiş ve liman masrafları da bundan kaynaklanmıştır. Öncelikle, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması münasebetiyle ifade etmek gerekirse, yük alacaklısı hakkı kanundan kaynaklanan ve deniz ticaretine özgü bir rehin hakkıdır. En önemli özelliklerinden biri ise konişmento navlunu olarak da ifade edilen ve esasında asıl navlun sözleşmesinin taşıma ücreti olan navlun alacağı için asıl ve/veya fiili taşıyanın iş bu alacağını temin etmektedir. Dolayısıyla söz konusu hak, diğer (alt) navlun sözleşmelerindeki taşıma (navlun) ücretinin ödenmiş olup olmadığından ve keza yük malikinin asıl taşıyanın akidi olup olmamasından bağımsız olarak, söz konusu (asıl navlun) taşımanın yapıldığı yük üzerinde kullanılabilir ve bu kullanıma yük maliki, gönderilen veya al taşıtan gibi yükle ilgililer de katlanmak zorundadır. Daha açık ifade ile asıl taşıyanın navlun ve teferruatı alacağı sehebiyle sözleşmesine konu yükü, yük alacaklısı hakkına dayanarak limanda tutması (hapsetmesi) neticesi doğan masraflar sebebiyle, akidi olmayan yukarıda sayılan şahıslara karşı sorumluluğu söz konusu olmaz. Dolayısıyla davalıların bu gerekçe ile liman masraflarından sorumlu olmadıklarına yönelik itirazları haklı değildir. Ancak yukarıdan beri ifade edildiği üzere, dava konusu olayda tarafımızca 1. ve 2. olarak ifade edilen temelde iki navlun sözleşmesi mevcuttur ve yük alacaklısı hakkına konu navlun (pişmanlık navlunu) alacağı ise I. navlun sözleşmesinden kaynaklandığından, davacının liman masrafları için de talebini yöneltebileceği kişi, öncelikle iş bu (asıl navlun) sözleşmenin akidi olan 4 numaralı davalı …’tır. Bununla birlikle TTK 1069 maddesi uyarınca yükü teslim almak ve konişmento yahut navlun sözleşmesinde yer almakla gönderilen de navlun ve teferruatından, dolayısıyla davacının yük alacaklısı hakkının kullanılmasından doğan liman masraflarından sorumlu olacaktır. Şu halde konişmento uyarınca gönderilen sıfatını tayin etmek gerekmektedir. Bu bağlamda dosyada mevcut konşimentoda 1 numaralı davalı …Ş. gönderilen olarak görünmektedir. Ancak konişmenlonun arka yüzünde de … Bankasının bu konişmentoyu 2 numaralı davalı …ne ciro ettiği anlaşılmakladır. Emre yazılı olduğu anlaşılan konişmento da eski TTK 557 maddesi anlamında bir kıymetli evraktır ve senedin devri (cirosu) ile birlikte senetteki hak da devralana geçer. Dolayısıyla konişmentoda gönderilen olarak görülen 1 numaralı davalı … konişmentoyu devretmekle senetteki hakkı ve buna bağlı olarak gönderilen sıfatını da devretmiş: senedi ciro sureti ile devralan 2 numaralı davalı … ise senetteki hakla birlikle gönderilen sıfatını da üzerine almış olmakla, navlunun teferruatı niteliğindeki liman masraflarından da sorumlu hale gelmiştir.
Nihayet davalının diğer bir alacağı olan Liman Masraflarına gelince, söz konusu alacak davacının yukarıdaki paragraflarda incelenen iki kalem alacağından ölü navlun-pişmanlık navlunu ile sürastarya ücretinden doğan yük üzerindeki hapis hakkının kullanılması neticesi ortaya çıkmıştır. Buna göre davacı, bahse konu alacağı için yükü boşaltma limanında bekletmiş ve liman masrafları da bundan kaynaklanmıştır. Öncelikle, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması münasebetiyle ifade etmek gerekirse, yük alacaklısı hakkı kanundan kaynaklanan ve deniz ticaretine özgü bir rehin hakkıdır. En önemli özelliklerinden biri ise konişmento navlunu olarak da ifade edilen ve esasında asıl navlun sözleşmesinin taşıma ücreti olan navlun alacağı için asıl ve/veya fiili taşıyanın iş bu alacağını temin etmektedir. Dolayısıyla söz konusu hak, diğer (alt) navlun sözleşmelerindeki taşıma (navlun) ücretinin ödenmiş olup olmadığından ve keza yük malikinin asıl taşıyanın akidi olup olmamasından bağımsız olarak, söz konusu (asıl navlun) taşımanın yapıldığı yük üzerinde kullanılabilir ve bu kullanıma yük maliki, gönderilen veya al taşıtan gibi yükle ilgililer de katlanmak zorundadır. Daha açık ifade ile asıl taşıyanın navlun ve teferruatı alacağı sehebiyle sözleşmesine konu yükü, yük alacaklısı hakkına dayanarak limanda tutması (hapsetmesi) neticesi doğan masraflar sebebiyle, akidi olmayan yukarıda sayılan şahıslara karşı sorumluluğu söz konusu olmaz. Dolayısıyla davalıların bu gerekçe ile liman masraflarından sorumlu olmadıklarına yönelik itirazları haklı değildir. Ancak yukarıdan beri ifade edildiği üzere, dava konusu olayda 1. ve 2. olarak ifade edilen temelde iki navlun sözleşmesi mevcuttur ve yük alacaklısı hakkına konu navlun (pişmanlık navlunu) alacağı ise 1. navlun sözleşmesinden kaynaklandığından, davacının liman masrafları için de talebini yöneltebileceği kişi, öncelikle iş bu (asıl navlun) sözleşmenin akidi olan 4 numaralı davalı …’tır. Bununla birlikle mülga TTK 1069 ve 6102 sayılı TTK1203 maddesi uyarınca yükü teslim almak ve konişmento yahut navlun sözleşmesinde yer almakla gönderilen de navlun ve teferruatından, dolayısıyla davacının yük alacaklısı hakkının kullanılmasından doğan liman masraflarından sorumlu olacaktır. Şu halde konişmento uyarınca gönderilen sıfatını tayin etmek gerekmektedir. Bu bağlamda dosyada mevcut konşimentoda 1 numaralı davalı …Ş. gönderilen olarak görünmektedir. Ancak konişmenlonun arka yüzünde de … Bankasının bu konişmentoyu 2 numaralı davalı …ne ciro ettiği anlaşılmakladır. … yazılı olduğu anlaşılan konişmento da eski TTK 557 maddesi anlamında bir kıymetli evraktır ve senedin devri (cirosu) ile birlikte senetteki hak da devralana geçer. Dolayısıyla konişmentoda gönderilen olarak görülen 1 numaralı davalı … konişmentoyu devretmekle senetteki hakkı ve buna bağlı olarak gönderilen sıfatını da devretmiş: senedi ciro sureti ile devralan 2 numaralı davalı … ise senetteki hakla birlikle gönderilen sıfatını da üzerine almış olmakla, navlunun teferruatı niteliğindeki liman masraflarından da sorumlu hale gelmiştir. Ancak, mülga TTK 1069-1077 ve 6102 sayılı TTK 1201 maddesi uyarınca hapis hakkı üzerinde hapis hakkı kullanılan eşyanın taşındığı yolculuktan doğan alacakları teminat altına almaktadır. Dava konusu olayda yükü üzerine hapis konulan 2 numaralı davalı … olmakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere talep edilen alacaklar sözleşme bazında kabul edilmeyen ancak taraflar arasında kurulduğu mahkemece kabul edilen ilk navlun ilişkisinden kaynaklanmaktadır.( Buna ilişkin dosyaya sunulmuş geçerli bir sözleşme bulunmasa dahi) Bu kapsamda tedbir nedeniyle yapılan masraflardan sorumlu olmak bakımından hukuka uygun bir tedbirin varlığı gerekmektedir. Dosya kapsamında ise taşımanın tedbir uygulanan eşyaların taşındığı konişmento tahtında bir alacak talep edilmediğinden, dava açık bir ifadeyle bu konişmento tahtında ödemekle yetkili kılınan ve ödenmemiş bir Davacı istemi bulunmadığından, ihtiyati tedbir haksızdır. Bu kapsamda yapılan masraflara ise davacının katlanması gerektiği ve davalılardan talep edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda kısaca özetlemek gerekirse; davalılardan … ile … arasında taşımanın yapılması konusunda anlaşmanın bulunduğu, bu kapsamdda davalı … ile davacı arasında da taşıma görüşmeleri yapıldığı mahkemece kabul olunmakla birlikte, taşımanın hangi şartlarda yapılacağı hususunda dosyaya sunulan 30/09/2011 tarihli sözleşme aslının dosyaya ibraz edilmemiş olması, her sayfası altında davalı … kaşe ve imzasının bulunmaması ve bulunan mevcu imzanın inkar edilmekle imzanın da davalı … yetkilisine ait olmaması nedeniyle sözleşme içeriği hususununu dosya kapsamında ispatlanamadığı kabul olunmuştur. Sonraki süreçte ise davalı … ile davalı … arasında eşyaların taşınması konusunda yeni bir anlaşma yapıldığı, bu kapsamda dosyada bulunan navlun faturası ödemesine ilişkin valör belgesi dikkate alınarak bu taşıma için davalılardan … ile davacının yeni bin navlun anlaşması yaptıkları( her ne kadar dosyaya sunulmamışsa da) bu kapsamda da eşyaların davalı … ile davalı … arasındaki akreditif ilişkisi kapsamında eşyaların taşınarak davalı … tarafından teslim alındığı anlaşılmıştır. Bu aşamada, davacının davaya konu alacak kalemlerini teminat altına almak maksadıyla aldığı tedbir kapsamında liman masrafları oluşmuş ve bu masraflar da davaya konu edilmiştir.
Ayrıntısı ile açıklandığı üzere, ilk navlun sözleşmesi olarak bahsedilen 30/09/2011 tarihli sözleşme mahkemece geçerli kabul edilmediğinden, davacının talep ettiği zarar kalemleri dosya kapsamında ispatlanamamıştır. Bu nedenle mahkeme kabulüne, davaya konu alacaklar bakımından pasif husumet ehliyetleri kabul edilen davalı … ve … bakımından zarar ispatalanamdığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalılar bakımından ise açıklanan ilişki kapsamında 1. Navlun ilişkisine taraf olmadıkları kabul edildiğinden davaya konu alacak talepleri bakımından pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı değerlendirilerek bu davalılar bakımından pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalılardan …, … San. Ve Tic. A.Ş., … A.Ş. İle … Dış Tic. A.Ş. Hakkındaki davaların pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2-Davalılardan … Ve Tic. A.Ş.'(… ve Loj. Hiz. Tic. A.Ş.) ile … San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. Hakkındaki davaların REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 18,40TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 3.300,00.TL olmak üzere toplam 3.318,10.TL den karar harcı olan 59,30 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 3.259,10.TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davalılardan … A.Ş. Tarafından yapılan 150,00.TL yargılama masrafının davacıdan alınarak işbu davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalılardan … Ve Ticaret A.Ş.- (eski Ünvan: … Tic. A.Ş.) Tarafından yapılan 100,00.TL yargılama masrafının davacıdan alınarak işbu davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalılardan … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. Tarafından yapılan 494,00.TL yargılama masrafının davacıdan alınarak işbu davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalılardan … A.Ş. Tarafından yapılan 50,00.TL yargılama masrafının davacıdan alınarak işbu davalıya VERİLMESİNE,
8- Davalılardan …, … San. Ve Tic. A.Ş., … Taşımacılığı A.Ş. vekili için takdir edilen 4.080,00TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp işbu davalılara VERİLMESİNE,
9-Davalılardan … Loj. Dağ. Depolama Taş. Ve Tic. A.Ş.'(… ve Loj. Hiz. Tic. A.Ş.) ile … San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili için takdir edilen 23.938,85.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp işbu davalılara VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
11-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davalılardan … Dış Tic. A.Ş., … San. Ve Tic. A.Ş. Vekillerinin yokluğunda, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2021

Katip …

Hakim …
¸e-imzalıdır