Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/82 Esas
KARAR NO :2023/327
DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/02/2023
KARAR TARİHİ:20/06/2023
Mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasının mahkememizde yapılan
yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … İçi … Katı …/İstanbul adresinde … Estetik ve Güzellik Merkezi açma girişimi sırasında davalı taraf ile 13/11/2021 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşmede davalının liste halinde belirtilen bir kısım mobilyaları yapma, teslim etme ve montajlanması taahhüttün de bulunduğunu, ancak sözleşme ile taahhüt ettiği ürünleri projeye uygun şekilde eksiksiz ve zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkilinin zarar gördüğünü, … 3.Sulh Hukuk Mahkemesi … Değişik İş dosyası ile yapılan tespit sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda davalı tarafın sadece işin %54,84 ünü tamamladığının tespit edildiğini, yapılan sözleşme sebebiyle müvekkilinin davalı tarafa 28/02/2022 tarihli çek haricinde tüm ödemeleri 210.000 TL olarak yaptığını, 28/03/2022 tarihli çekin de davalı firma tarafından işlerin hızlandırılması gerekçesi ile müvekkilin iyiniyeti ile gönderildiğini, yapılan ödemenin edimin eksiksiz ve taahhüt edildiği şekilde yerine getirmemesi sebebiyle iade edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin açılışını yapacağı Güzellik salonunun mobilyalarının eksik gelmesi, gelen ürünlerin projeye uygun olmaması , montajlarının yapılmaması sebebiyle açılış tarihini ötelemek zorunda kaldığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre ürünler 10/12/2021 tarihinde teslim edilecekken karşılıklı mutabakat ile teslim tarihi 20/12/2021 tarihine ertelendiğini, davalı taraf sözleşmedeki edimlerini eksiksiz şekilde ifa etmiş olsa idi açılışın 25/12/2021 tarihinde planlandığı şekilde yapılacağını, ancak süresinde ürünlerin teslim edilmediğini, ayıplı ve eksik şekilde gelen ürünlerin 08/01/2022 tarihinde müvekkile teslim edildiğini, aradaki sürede müvekkili oyaladıklarını, teslim günü ürünlerle ilgilenmediklerini, sonraki sürece ilişkin de müvekkile kötü niyetli yaklaşımlar sergilediklerini, bunun üzerine çözümü davalı firma ile sağlamayacağını anlayan müvekkil davalı tarafından yapılmayan ürünlerin tamamlanması için başka bir firma ile anlaştığını ve ürünleri 156.350- TL ödeme karşılığında yaptırdığını, müvekkilinin hem sürecin uzaması hem de mobilyalar için tekrar daha fazla bedel ile ödeme yaparak zarara uğradığını, bu süre zarfında açılışın gecikmesi sürecinde müvekkilinin kira ödemesi yapmaya devam ettiğini, işletmesini açılmış olsa idi yapacağı işlerden kaynaklı kazancını da kaybettiğini beyanla hem başka firmaya yüksek bedel ile tamamlatılan işte ödenen bedel yönünden zararlarının hem de müvekkilin işletmesinin geç açılmasına sebebiyet verilmesinden kaynaklı kira zararının karşılanmasını,
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğunu ve yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davacının tacir vasfına haiz olmadığını, bu nedenle görev itirazlarının da bulunduğunu, davanın … Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ihbarını talep ettiklerini, işin gecikme sebebinin davacının kendisi olduğunu ve bunu bizzat kabul ettiğini, aşırı gecikmeli olarak sözleşmede belirtilen sadece nakit bedellerin ödendiğini, iki adet çekin ödemelerinin yapılmadığını, müvekkilinin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini, temerrüt şartlarının gerçekleşmediğini, davacı yanın sözleşmeden doğan haklarını kullanamayacağını, davacının 1 yıldan fazla bir süredir müvekkil tarafından teslim edilmiş olan ürünleri kullandığını ve yıprattığını, üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen henüz dava açmasının da kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davacının yeni firmaya yaptırdığını beyan ettiği işlerin müvekkilinin yükleniminde bulunmayan işler olduğunu, davacının kötüniyetli olarak bu işlerin bedelini de müvekkiline yıkmak istediğini ve yeni firmaya yaptırdığını iddia ettiği işlere ilişkin sözleşme, fatura ve ödeme belgelerini mahkemeye sunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
Küçükköy Vergi Dairesi’nden, … Vergi Dairesi’nden, İstanbul Ticaret Sicil Müd.’nden, … Ticaret Odası’ndan, … CBS’den, … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden v.s gelen tüm cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalının sözleşme edimlerine yerine getirmemesi iddiasına dayalı ödenen bedelin ve uğranılan zararın davalıdan tanzimi isteminden ibarettir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu ve görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle bu noktalarda incelenmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2022/1523 Esas 2022/1438 Karar sayılı ilamında ” Dava, davacı şirketin davalıdan olan fatura alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı tarafça dava asliye ticaret mahkemesinde açılmış, İstanbul … Asliye ticaret Mahkemesi …sayılı kararıyla her ki tarafın tacir olmaması ve davanın mutlak ticari dava olmaması nedeniyle görevsiz olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği, kararın taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği, asliye hukuk mahkemesince davalının tacir olup olmadığının vergi dairesinden ve… Sanatkarlar Odaları Birliğinden araştırıldığı, davalının limited şirket ortağı olduğu tespit edilerek tacir olduğundan bahisle ticaret mahkemesi görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği görülmüştür. Davalı tarafın istinaf dilekçesinde belirttiği gibi davalının ortağı olduğu limited şirket tüzel kişiliği tacir olmakla birlikte bu durum davalının da tacir olduğunu göstermez. Davaya konu takibin dayanağı olan faturanın incelenmesinden davacı firma tarafından davalı şahıs adına faturanın düzenlendiği, taraflar arasındaki alacak ilişkisinin 2 şirket arasında değil, davacı şirket ile davalı şahıs arasında olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalının tacir olmaması mutlak ticari davanın söz konusu olmaması nedeniyle ticaret mahkemesi görevli değildir.”
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/2423 Esas 2022/1814 Karar sayılı ilamında ” Dosya kapsamı uyarınca, davacının şirket ortağı olmasının davacıya tacir sıfatını kazandırmayacağı, davalının ticari ilişkisinin davacının ortağı olduğu …Limited Şirketi ile olup davalının başlattığı icra takibinin de şirket ile olan cari hesap alacağına dayandığı, bu itibarla dava konusu uyuşmazlığın mutlak veya nispi ticari dava olmadığı anlaşılmakla, mahkemece işin esasına girilerek taraf iddia ve savunmaları ile toplanan ve toplanacak deliller çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 1., 114/1-b, 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu ve görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle bu noktalarda incelenmiştir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin “a-f” bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, nispi ticari dava niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda ise her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması kriterinin bulunması gerekmekle, davacı hakkında vergi dairesine yazılan müzekkereye; davacının 2018-2021 yılları arasında gerçek usulde vergilendirildiğini bildirmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müd.’ne yazılan müzekkereye de davacının gerçek kişi ticari kaydının bulunmadığı, Makyaj Sepeti … LTD şirketine ilişkin kayıt bulunduğu yönünde yanıt verildiği yukarıda anılan ilamlar gereği de tarafın limited şirket ortağı olmasının ona tacir sıfatı kazandırmayacağı keza limited şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğu böylece eldeki davanın nispi ticari dava da olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/06/2023
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza