Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/404 E. 2023/422 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/404
KARAR NO :2023/422

DAVA:Fesih ve tasfiyeye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin Alacak
DAVA TARİHİ:22/04/2022
KARAR TARİHİ:17/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Müvekkili ile davalı … arasında 04/12/2018 tarihli adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu, bu adi ortaklık sözleşmesine göre tarafların, … Merkez, … Caddesi, No:34, …/İstanbul adresinde mukim … isimli alışveriş merkezinde faaliyete giren …Restoranına sahip şirkete ortak olduklarını, söz konusu adi ortaklık sözleşmesine göre davalı …’nın, …ni kurduğunu ve tek ortağı olduğunu, fakat müvekkilinin söz konusu adi ortaklık sözleşmesine göre iş bu şirketin gizli ortağı olduğunu, adi ortaklık sözleşmesinin genel hükümlerinin taraflar arasında düzenlendiğini, işbu sözleşmeye aykırı davranışlarla ortaklığın sona ermesi veya feshi halinde işletmenin kar zarar hesabına bakılmaksızın davalı …’nın müvekkiline 750.000 TL ödemekle yükümlü olduğunu, bu parayı ödeyemiyorsa işletmenin tüm borçlarını ödeyerek 750.000 TL karşılığında işletmedeki hisselerini müvekkiline devredeceğini, sözleşmenin imzalanmasını müteakip davalı … şirketinin … AVM içinde mukim “…” isimli restoranı işletmeye başladığını ve son derece karlı grafik gösterdiğini, bu başarı üzerine tarafların yeni bir … daha açmaya karar verdiğini ve yine davalı şirket bünyesinde … AVM adresinde “…” isimli restoranın açıldığını, bu konuda yapılan sözleşmenin müvekkiline mail yolu ile gönderildiğini, fikrinin alındığını ve defalarca bu konuda yazışmalar yapıldığını, davalı … ile davacı müvekkilinin bacanak olduklarını, bu akrabalık ilişkisi nedeniyle de davalı …’nın bu kadar kötüniyetli olmadığına dair bir inanç ve güven oluştuğunu, adi ortaklık paraya ihtiyaç duyduğunda müvekkilinin babasının hesabından davalı …’ya borç olarak 285.00 TL havale yaptığını fakat aradan geçen zamanda davalının müvekkiline karşı hesap vermekten sürekli kaçındığını, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin Mersin 1. Noterliğinden keşide edilme 21 Eylül 2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşme hükümlerine uyulmadığı, özellikle sözleşmenin 4/5 maddesinden hareketle sözleşmeyi tek taraflı olarak haklı nedenle feshettiğini karşı tarafa bildirdiğini, ayrıca yine sözleşmenin 7.maddesi mucibince hisse bedelinin tarafına ödenmesini talep ettiğini, bu ihtara karşı cevap verilmediğini, ayrıca herhangi bir bedel ödenmediğini beyanla taraflar arasında mevcut adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle sona erdirilmesine, müvekkili şirketin adi ortaklık nedeniyle gizli ortağı olduğu davalı şirketinin ve adi ortaklığını tasfiyesine, tasfiye sonucu ortaya çıkacak miktar sözleşmede belirlendiği üzere 750.000 TL’den fazla ise bu miktarın, aksi halde 750.000 TL’nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, ayrıca davalı şirket hisselerinin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından öncelikle teminatsız uygun görüldüğü takdirde teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde : Her iki davalı yönünden de husumet itirazlarının mevcut olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, taraflar arasında senetle ispat sınırının istisnalarından olan bir akrabalık ilişkisinin de olmadığını, dava dilekçesindeki beyanları ve eklerini kesinlikle kabul etmediklerini, dosyaya sunulan sözleşmenin sahte olduğunu, davacının gerçek dışı bir altyapı ile kötü bir senaryo yazdığını, …’a yaptığı işin uzmanı olduğunu ve kendi emek & sermayesi ile … … şirketini kurduğunu, şirketin eşine devrinin sosyal sigorta mevzuatı nedeniyle olduğunu, şirketin eşine devri sosyal sigorta mevzuatı nedeniyle olduğunu, … … şirketi yalnızca müvekkilinin çaba & bilgi & birikim & sermaye ile kurulduğunu, …’nın kredi çektiğini ve 3.kişilerden borç aldığını, iletişim kayıt görsellerini kabul etmediklerini, bir an için varlıkları kabul edilse dahi davacının iddiaları için sadece delil değil, yazılı delil başlangıcı dahi olamayacaklarını, sahte bir sözleşmeye dayanan davanın sahteliğin tespiti ile reddi gerektiğini, davacının genel iddialarının ise zaten adi ortaklık esaslı unsurlarını bünyesinde barındırmadığını, davacı tarafından sunulan Yargıtay kararlarının somut olay ile ilgisi olmadığını, davanın husumet yönünden reddine, davanın görevsizlik nedeni ile reddine, davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizin …sayılı ve 29/12/2022 tarihli kararı ile; “…1-Davacı …, davalı …’nin yasal ortağı sıfatını taşımadığı, bu nedenle şirket aleyhine açtığı fesih ve tasfiye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı …’nın davalı … aleyhine açtığı adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ve buna dayalı alacak talebine ilişkin davanın niteliği gereği taraflar ve adi ortaklık müessesinin feshi ve tasfiyesi TBK’nın 627 ve devamı maddelerinde düzenlendiği için Mahkememizin görevsizlik nedeniyle işbu davalı yönünden görev yönünden HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, ..” şeklinde karar verildiği, karara karşı davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2023/716 Esas – 2023/1286 Karar sayılı ve 12/03/2020 tarihli kararı ile Mahkememizden verilen karar KALDIRILMAKLA, Mahkememizin … Esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce BAM kararı ve dosya üzerinden yapılan inceleme doğrultusunda, Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklı olduğu, öte yandan, istinaf aşamasında inceleme mercileri farklı olan bu davaların birbirinden bağımsız sonuçlandırılmalarında hukuki istikrar ve kararlara olan güven bakımından da yarar bulunması gerektiği,
Bu nedenle bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, birbirinden tamamen farklı iki davayı ayrı ayrı başvurma ve nisbi harca tabi olduğunu da gözardı ederek bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırılması bakımından;
HMK’nın 167 maddesi gereğince, Davacı …, davalı … aleyhine açtığı fesih ve tasfiyeye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davasının işbu dosyamızdan tefrik ve Mahkememizin ayrı esas numarasına kaydı ile yargılamanın yeni esas numarası üzerinden devamına ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tefrik ara kararı sonrasında işbu dava yönünden 2023/404 Esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2023/716 Esas – 2023/1286 Karar sayılı ve 12/03/2020 tarihli kararı ile Mahkememizin tefrik tensip tutanağının 1 nolu ara kararı gereğince davacı vekiline harç yatırması hususunda davetiye gönderildiği, davacı vekilince 179,90-TL peşin harç ile 179,90-TL başvurma harcı yatırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, Davacı …’nın, davalı … aleyhine açtığı fesih ve tasfiyeye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davası yönünden yapılan inceleme neticesinde ; Mahkememizce celp edilen davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre … … Ltd.Şti.’nin 09/11/2018 tarihinde … Merkez Mahallesi, … Cad. No:34 …/… adresinde … ve … tarafından kurulduğu, şirket yetkilisinin münferiden şirket ortakları olduğu, şirketin son tescilinin 20/10/2021 tarihinde yapıldığı, şirket ortağı …’nın şirketteki hissesini … 13.Noterliğinin 03/09/2021 gün ve … yevmiye nolu Limited şirket hisse devir sözleşmesi ile diğer ortak …’ya devir ettiği, 10/10/2021 gün ve 2021/02 günlü ortaklar kurulu kararıyla devrin pay defterine işlenmesine karar verilerek şirketin tam sahibinin … olduğu, …’nın da münferit şirketteki yetkisinin devamına karar verildiği, davacının hiçbir zaman şirketin ortağı olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı yanın şirketin gizli ortağı olduğu iddiası ile açtığı davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile, fesih sonucu tespit edilecek payın davalı iş bu şirketten alınarak kendisine adi ortaklık sözleşmesi gereğince davalı adi ortak ve şirketten tahsiline ve şirket hisselerinin 3.şahıslara devir ve temlikinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine ilişkin talepler yönünden değerlendirmede;
Davalı şirket vekili verdiği cevap dilekçesi ile birlikte davanın başından itibaren, davalı şirketin davada taraf olarak husumet yöneltilemeyeceği özellikle davacı …’nın şirketin ortağı olmadığı, şirket ortaklığının şekil koşullarına tabi olduğu iddiasıyla yaptığı itiraz mahkememizce değerlendirilmiş, adi ortaklık sözleşmesinde yapılan atıf bulunsa dahi, şirket ortaklığı şirkete karşı ancak resmi şekilde limited şirketlerde noterden hisse devri ve ortaklar kurulu kararı ile pay defterine kayıt edilmesine karar verilmesi suretiyle kazanılabileceği, davacı …’nın adi ortak …’nın şirket adına yaptığı bir taahhüt bulunmadığı gibi, şirketin de hiçbir zaman ortağı olmadığı bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirketten adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklıktan ayrılma payını talep etmesi hukuken mümkün olmadığı, davalı şirketin bu nedenle iş bu davada taraf sıfatının ve adi ortaklıktan kaynaklanan bir sorumluluğunun olamayacağı benimsenmiş ve şirket aleyhine açılan dava mahkememizce sıfat yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …, davalı …’nin yasal ortağı sıfatını taşımadığı, bu nedenle şirket aleyhine açtığı fesih ve tasfiye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Mahkememizin … Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek işbu esasa kaydı yapılan dosyada; davacı vekilinin teminatın iadesine ilişkin talebi yönünden; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/2054 Esas 2022/2226 Karar sayılı 13/09/2022 günlü kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararı devam ettiği ve henüz esas hakkında kesinleşmiş hüküm bulunmadığı ve teminatın iadesine ilişkin davalı tarafın muvafakatı da bulunmadığı anlaşılmakla, koşulları oluşmayan teminatın iadesi talebinin karar kesinleşinceye kadar REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacı taraftan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacının HMK 120 maddesi gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/07/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır