Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/359 E. 2023/670 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/359 Esas
KARAR NO : 2023/670
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2023
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, Davalıya ait, dava dilekçemiz ve delil listemiz ekinde sunulan listede belirtilen muhtelif plakalı araçlar ile gerçekleştirilen ihlalli geçişler nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü 2022/… E. Sayılı dosyasından başlatılan icra takibinden gönderilen ödeme emri, davalıya tebliğ edildiğini, borçlu, müvekkil şirkete; borcu olmadığını öne sürmek suretiyle borcun tamamına itiraz ettiğini beyanla, davalının …. İcra Müdürlüğü 2022/… E. sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın reeskont avans faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına ve Ek-6’da yer alan emsal kararlarda da hükmedildiği şekilde borçlu aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ve lehimize vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafın usulüne davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER:
… İcra Müdürlüğüne ait 2022/… esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız arasına arasına alınmıştır.
Davaya konu; … plakalı araç ile … plakalı araç ve … plakalı araçların ihlalli geçiş tarihi olan 27/08/2022 – 22/09/2022 tarihleri arasındaki kullanım amacını gösterir tescil kaydı cevabı, Karayolları 1. ve 4. Bölge Müdürlüğü ile Karayolları Ana kontrol merkezine müzekkere yazılarak davaya konu … plakalı araç ile … plakalı araç ve … plakalı araçların ihlalli geçiş tarihi olan 27/08/2022 – 22/09/2022 tarihli ihlalli geçiş yaptığı ve bu tarihten 15 gün sonrasına ilişkin hesap hareketlerinin, provizyon dökümlerine ilişkin müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
… Bankası Genel müdürlüğünün 10/07/2023 tarihli müzekkere cevabı, … tan gelen 07/06/2023 tarihli müzekkere cevabı, … Başmüdürlüğünün 06.06.2023 tarihli müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davalının görev araştırması için … Vergi dairesi müdürlüğüne ve … ne müzekkere yazılmış olup, yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizdeki dava; …. İcra Dairesi’nin 2022/… esas sayılı dosyasında … plakalı araç ile … plakalı araç ve … plakalı sayılı araçlar ile otoyol ihlalli geçiş bedeline dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı … tarafından davalı … – … aleyhine toplam 24.422,50TL alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu ve görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle bu noktalarda irdelenmiştir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde ise Kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
TKHK’nın 73. maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmış, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin “a-f” bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, nispi ticari dava niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda ise her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması kriterinin bulunması gerekmekle, davalı hakkında vergi dairesine yazılan müzekkereye; davalının ödevli faaliyetini kısmen de olsa, kendi adına işlettiğinden tacir olarak değerlendirilmiş olup gelir vergisi beyannamesinin incelenmesi neticesinde tacirin VUK 177. maddede sayılı hadlerin altında kalması dolayısıyla işletme hesabına göre defter tuttuğu yönünde yanıt verildiği görülmüştür. Yapılan araştırmalar sonucu davalının tacir sıfatı olmadığının kesinleştiği ve dava konusu araçların hususi araç olduğu anlaşılmış olup bu nedenlerle eldeki davanın nispi ticari dava olmadığı belirlenmiştir.
6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle de somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davanın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır