Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/243 Esas
KARAR NO :2023/405
DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:18/04/2014
KARAR TARİHİ:12/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın (… A.Ş.) cazip reklam kampanyalarının da etkisi ile 1999 yılında … A.Ş. … Şubesine gittiğini, … Şubesinde değerlendirmek istediğini, davalı bankanın personeli “off-shore” diye çok karlı bir hesap çeşitlerinin olduğu bu hesabın getirişinin diğer hesaplardan daha yüksek olduğunu, diğer hesaplar gibi bankanın garantisi altında bulunduğunu bu sebeple bu hesabı tercih etmesinin menfaatine olacağını belirttiğini, 1999 yılının son aylarında … Şubesinin off-shore hesabına 10/11/1999 tarihinde 7.288 USD, 25/11/1999 tarihinde 500.00 TL, 09/08/1999 tarihinde 3.906,00 TL yatırdığını, banka ile müvekkil arasında karz/vedia akdi kurulduğunu, … A.Ş.’nin sebepsiz zenginleştiğini, banka tarafından kanuna karşı hile yoluna başvurulduğunu, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığını, davalı bankanın haksız fiil sorumluluğu bulunduğunu, faiz başlangıç tarihi ve faiz oranı hakkında talepleri olduğunu, müvekkil tarafından davalı bankaya yatırılmış olan (7.288 USD+500,00 TL+3.906,00 TL) toplam 19.617,00 TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsilini, yatırılan 3.000,00 TL mevduat alacağının vade sonuna kadar %80 akdi faiz vade sonundan itibaren ise 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince akdi faizden az olmamak üzere temerrüt faizi ile birlikte hükmen tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … bünyesinde bulunan “…A.Ş.”,”…. ” devir ve birleşme suretiyle … A.Ş. Bünyesinde birleştirildiğini, daha sonra … A.Ş.’nin hisseleri 09/08/2001 tarihinde … ile … arasında akdedilen Hisse Devir Sözleşmesi ile …’a devredildiğini, … hisseleri …’a devir eder iken hisse devir tarihi olan 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçları ve bu borçlara ilişkin her türlü mali ve hukuki sorumluluğu Hisse Devir Sözleşmesinin 6.13’ncü maddesiyle kendi üzerine aldığını, … kanuni düzenlemeler gereği borcu üstlendiğinden ve ortada kanuni bir devir olduğundan üçüncü kişilere de bağlayıcı olduğunu, müvekkil banka ile … … banka limited farklı tüzel kişileklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkil bankaya husumet yönetilmesi usule aykırı olduğundan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, dava konusu paranın offshore bankaya gönderilmesinin üzerinden dahi on yıldan fazla zaman geçtiğini, B.K. 39. Madde düzenlemesi gereği hata ve hilenin anlaşıldığı tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde dava açılması gerektiğini, madde de öngörülen 1 yıllık bu süre hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başladığını ve mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alındığını, yargılama masrafları ve vekalet ücretini davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil kurum davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, davalı yanın atıfta bulunduğu 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi … A.Ş. İle değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … …. ile imzalandığını, 18/06/2007 tarihli sözleşmenin hükümleri müvekil kurumu davalı yanın belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, ancak sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karışlıklı hak ve borçlarının devam ettiği kuşkusuz olduğunu, davalı yanın bu yöndeki iddialarını kabul etmediğini, …’ye devrolunan bankaların off-shore hesapları nedeniyle zarar uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, davalı banka aleyhine açılan onlarca davada karar verildiğini ve temyiz incelenmesinden geçerek kesinleştiğini, davalarda … borcu üstlendiğini açıkça beyan etttiğini, iş dosyası ile ilgili olarak husumet ve zamanaşımına yönelik itirazlarının bulunduğunu, iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş.’nın dava konusu borçtan hisse devir sözleşmesi gereğince …’nin sorumlu olduğunu, davacının taraf değiştirmesine muvafakat ettikleri yönündeki beyanları hukuken geçerli olmadığını, banka ile … … limited farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkil bankaya husumet yönetilmesini, usule aykırı olduğundan davanın öncelikle husumet yönünden reddini talep ettiğini, itirazların reddi halinde dava süresi içinde açılmadığından zamanaşımı, hak düşürücü süre ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; … hesabına aktarılan paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin ibraz edildiği, banka kayıtları ile deliller üzerinde bilirkişi incelemesinin yapıldığı, kök ve ek raporların dosyamız arasına alındığı görülmüştür.
Mahkememizin 2014/132 esas, 2015/909 karar sayılı ”…Davanın kabulü ile, 19.617,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya faizsiz olarak verilmesine…” dâir kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/3439 esas, 2017/6738 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği ancak; karar düzeltme kanun yolu incelemesi neticesinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1199 esas, 2019/5885 karar sayılı ilamı ile ; ”…Dava, … Bankasına aktarılan paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olup, sunulan kayıtlardan davacının … … Ltd. nezdindeki hesaplarına 10/11/1999 tarihinde 7.288,00 USD, 25/11/1999 tarihinde 500,00 TL, 09/08/1999 tarihinde ise 3.609,00 TL yatırdığı, yatırılan 3.609,00 TL’nin hesabın vade sonunda işlemiş faizleri ile birlikte 3.906,62 TL’ye baliğ olduğu, aynı gün 350,00 TL çekilerek hesapta 3.556,62 TL’nin kaldığı, ardından işleyen faiz sonrasında 18/10/1999 tarihinde 50,00 TL daha çekildiği, daha sonra işlemiş faizlerin de eklenerek hesabın vade sonlarında temdit edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bir mevduat sözleşmesi kurulmayıp davacı tarafından davalının haksız fiiline dayalı olarak dava açıldığından, akdi faiz istenemeyeceği gibi davacının faiz alacağı vade tarihleri sonunda anaparaya dönüşmeyeceğinden mahkemece, bu hususlar nazara alınarak ve davacıya yapılan ödemeler düşülmek suretiyle alacak miktarının belirlenmesi gerekirken davacı tarafından çekilen bedeller düşülmeksizin yapılan hesaplama ile karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçeleri ile bozulması üzerine usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bu kez mahkememizin 2019/635 esas, 2020/469 karar sayılı, 07/10/2020 tarihli; “Davanın kısmen kabulü ile, 19.271,79-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine ” dâir kararının davalı … vekili ile feri müdahil … vekili tarafından temyiz edilmesi sonucu dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/699 esas, 2022/8849 karar sayılı, 12/12/2022 tarihli ilamı ile; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22.04.2022 Tarihli ve 2021/7 Esas 2022/2 Karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde davacının 10.11.1999, 25.11.1999 ve 09.08.1999 tarihinde Bankaya yatırdığı parası banka yetkilileri tarafından KKTC’de kurulan paravan … Ltd. kıyı bankası hesabına aktarılmış, dava ise 18.04.2014 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresi dolan işbu davalarda zamanaşımı sebebiyle ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı banka, fer’i müdahil … vekilinin tüm, fer’i müdahil … vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir…” gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmesi üzerine dosyanın yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Huzurdaki dava; davalı … A.Ş’nin külli halefi olduğu bankada bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak … Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup bağlayıcı niteliği haiz olan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 tarihli ve 2021/7 esas, 2022/2 karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişkin temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiğinden usul ve yasaya uygun olan son tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulan bozma ilamı gereğince somut uyuşmazlık yönünden bakıldığında; davacının 10/11/1999, 25/11/1999 ve 09/08/1999 tarihinde bankaya yatırdığı parasının banka yetkilileri tarafından KKTC’de kurulan paravan … Ltd. kıyı bankası hesabına aktarıldığı ve davanın 18/04/2014 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeni ile REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 335,05 TL harçtan, alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının mahsubu sonucu başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kalan 65,20 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan 254,75 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı bankaya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davalı … vekili, ihbar olunan … vekili ve feri müdahil … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/07/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır