Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/168 Esas
KARAR NO :2023/366
DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:13/03/2014
KARAR TARİHİ:05/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin …’ye devrinden önce … A.Ş.’nin … şubesine 7/09/1999 tarihinde 42.600 TL parasını %88 faizle vadeli olarak yatırdığını, paraya karşılık birer belge ve banka cüzdanı verildiğini, 22/12/1999 tarihinde … A.Ş. Yönetimine BDDK tarafından el konularak yönetimi …’ye devredilmiş olduğu, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak önce … A.Ş. İle daha sonra da … A.Ş ile birleştirildiği, davalı bankanın sorumluluğunun hukuki nedenlerinde karz akdi gereğince belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan bankanın bu mevduat alacağını işlemiş faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğu, sebepsiz zenginleştiği, kanuna karşı hile olduğu, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığı, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve müşterinin kasten yanlış yönlendirilmesi, haksız fiil sorumluluğu olduğu, faiz başlangıç tarihi ve faiz oranı hakkında açıklama ve taleplerinin olduğu, müvekkil tarafından davalı bankanın … şubesine yatırılan 42.600 TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, alacağının 7/09/1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince yıllık avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun m.107/5b-5 m.107/6 m.140 mucibince ve … nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankanın sorumlu olmadığı, davada müvekkil bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklanabileck borçları … üzerlenmiş ve hisse devir sözlemesinden önceki işlemlere ilişkin borçlar yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece … nin davalı sıfatı olması gerektiğinden, bu sebeple öncelikle husumet ve derdestlik itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davada alacaklı olmayan davacıların davalılarının husumet ve derdestlik yönünden reddi olması gerektiğini, hisse devir sözleşmesinin 6.13 ncü maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı bankacılık kanunu’nun 107. Maddesinin 6. Fıkrası ve eski 4389 sayılı bankalar kanunu’nun 14. Maddesinin 6. Fıkrasının c bendi uyarınca davacı rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin res’en taraf değişikliğine hükmetmesi banka açısından davanın husumetten reddi kararının verilmesi gerektiğini, bu itirazlarının reddi halinde dava süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretini davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istediğini, borcu üstlenmiş olan …’ye ve hisse devir sözleşmesinin tarafı olan …’a HMK. Nun 61nci maddesi gereğince ihbar edilmesini beyan etmektedir.
Feri müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş. İle … … … limited farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için davalı bankaya husumet yönetilmesi usule aykırı olduğundan davanın öncelikle husumet yönünden reddini talep ettiğini, haksız fiildeki 1 ila 10 yıllık zamanaşımının sona erdiğini, havale tarihi vade tarihi veya bankaya el konulma tarihinden itibaren 10 yıl işletildiğinde zamanaşımının dolduğunu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından olayı bankanın fona devrolduğu tarihte öğrendiği anlaşılmakta olup bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtiğini, davacı serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş olup müvekkil banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılması söz konusu olmadığını, davacı dava dilekçesinde yer alan iddialarına yönelik kanıt sunmadığını ve … … … Ltd.’ye haval edilen paraların kamu güvencesi altında olduğu yolunda bir aldatmanın … A.Ş. Çalışanları tarafından davacıya yönelik olarak yapıldığı ne savlanmadığı ve kanıtlanmadığını, … A.Ş. İle … … ltd. Ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, … … ltd. … a.ş.’nin iştiraki olmadığı gibi, aralarında hiçbir organik bağ olmadığını, davacının parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermemiş olmasından ya da riske girmesinden bankanın sorumlu tutulamadığını, davacının niyeti ve zararın meydana gelmesinden kusuru sorgulanması gerektiğini, davalı bankanın … … … limited nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, dava konusu işlemler tarihinden … bankaların bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigortası kapsamında olmadğını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, davalı bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, dava konusu para davalı banka bünyesinden çıkarak ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … … ltd. Hesaplarına havale edildiğini, davacının … A.Ş. Tarafından dolandırılması sözkonusu olmadığını, davalı banka ve bankaların bankacılık işlemlerini yerine getirirken özen borcunun sınırsız olduğunu söylenmediğini, paranın fiilen Kıbrısa gönderilmediği iddialarının dinlenmesine imkan ve olanak bulunmadığını, ayrı tüzel kişiliğe sahip banka hakkında olumsuz beyanlarda bulunmak bankalar kanununa göre cezai müeyyideyi gerektiren bir eylem olduğunu, davacı … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, bu durum beraberinde birtakım sonuçlar doğurduğunu, kayden transfer fiktif transfer olmadığını, dava konusu alacağın … … ltd. den tahsil edilemediği iddisanıa ilişkin beyanlarını sunmuştur.
Feri müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi … A.Ş. İle değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … … ile imzaladığını, 18/06/2007 tarihli sözleşmenin hükümleri müvekkil …’u davalı yanını belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiği kuşkusuz olduğunu, davalı yanın bu yöndeki iddilarını kabul etmediğini, borcun … tarafından üstenilmiş olduğu bu ve benzeri onlarca davada hüküm borcu üstlenen … aleyhine kurulduğunu, …’nin mahkemeler önünde yapmış olduğu yazılı ikrarla davanın uyuşmazlığın asıl muhatabı olan …’e aleyhine açılması gerektiğini, muhatap olan … ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkil kurumun ileride herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalmasına engel olabilmek için davalı yan yanında fer’i müdahil olarak davalara kabul edilmesini beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; … hesabına aktarılan paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin ibraz edildiği, banka kayıtları ile deliller üzerinde bilirkişi incelemesinin yapıldığı, kök ve ek raporların dosyamız arasına alındığı görülmüştür.
Banka kayıtları, ceza mahkemesi dosyası, müfettiş raporları celp ve tetkik edilmiştir.
Mahkememizin 2014/89 esas, 2015/681 karar sayılı davanın kabulü ile 42.600,00-TL’nin 07/09/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair vermiş olduğu kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/15533 esas, 2016/9359 karar sayılı ilamı kapsamında; ”…Davacının iradesi davalı Banka çalışanları tarafından fesada uğratılmış ve … A.Ş’ye yatırdığı paraları, şeklen … … … Ltd’ye havale edilmiş ve yeni bir hesap açılmış gibi gösterilmiştir. Diğer bir deyişle somut uyuşmazlıkta, davacının dava dışı … Bankası ile mevduat sözleşmesi yapmak konusunda bir iradesi mevcut olmayıp, davacıya karşı davalı banka çalışanlarının bir haksız eylemi söz konusudur. Dolayısıyla davalı banka, davacının parasının dava dışı … Şirketi’ne şeklen havale edildiği tarihlerde temerrüte düşmüş olmaktadır. Yine taraflar arasında bir mevduat sözleşmesi kurulmadığından, davacının faiz alacağı temdit tarihleri sonunda anaparaya dönüşmez. Dosyaya ibraz edilen hesap cüzdanı ve hesap dökümanları ile bilirkişi raporundan; davacının 07/09/1999 tarihinde 42.600,00 TL yatırdığı, zaman zaman işleyen faizlerin bir kısmının çekildiği, bir kısmının ise ana paraya eklenerek hesabın temdit edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 41, 55 ve 6762 sayılı TTK’nın 321. maddeleri oluşturduğundan ve davalı bankanın davacıya karşı olan sorumluluğu akdi ilişkiden kaynaklanmadığından davacı ancak paranın off-shore bankasına gönderildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini isteyebilecek, çekilen bedeller işleyen faiz miktarından düşülerek alacak miktarı belirlenecektir. Bu nedenle mahkemece, davacının yatırdığı meblağlar ile davacıya ödenen meblağlar gözetilerek davalı bankanın sorumlu olduğu miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeyip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleri ile bozulması üzerine mahkememizin 18/09/2019 tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bu kez mahkememizin 2019/154 esas, 2020/114 karar sayılı, 19/02/2020 tarihli kararı ile; “1-Davanın kabulü ile, 42.600,00-TL’nin 07/09/1999 tarihinden 01/01/2000 tarihine kadar reeskont faiz oranı, 01/01/2000 tarihinden itibaren avans faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” dâir karar verildiği, verilen kararın davalı vekili ile ihbar olunan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/6229 esas, 2022/8896 karar sayılı 12/12/2022 tarihli ilamı ile; “…Özetle, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 Tarihli ve 2021/7 Esas, 2022/2 Karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde, davacının bankaya 1999 yılında para yatırdığı ve aynı yıl paranın off-shore hesabına aktarıldığı, işbu davanın ise 2014 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, bu itibarla davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı anlaşıldığından mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin tüm, fer’i müdahil … vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.” gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmesi üzerine dosyanın yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Huzurdaki dava; davalı … A.Ş’nin külli halefi olduğu bankada bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak … Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup bağlayıcı niteliği haiz olan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 tarihli ve 2021/7 esas, 2022/2 karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişkin temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiğinden usul ve yasaya uygun olan son tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulan bozma ilamı gereğince somut uyuşmazlık yönünden bakıldığında; davacının 1999 yılında bankaya yatırdığı parasının banka yetkilileri tarafından KKTC’de kurulan paravan … … Ltd. kıyı bankası hesabına aktarıldığı ve davanın 2014 yılında açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeni ile REDDİNE,
2- Davacı tarafça peşin yatırılan 727,55 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 547,65 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4- Davalı … … tarafından yapılan 318,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5- Davalı banka taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır