Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/627 E. 2022/739 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/627 Esas
KARAR NO : 2022/739

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/10/2013
KARAR TARİHİ : 30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 24/07/2012 tarihli Otomotiv Ürünleri Kredi Sözleşmesi ile davalı şirketten kredi alarak … plakalı aracı alarak davalıdan aldığı kredi uyarınca aracını davalıya rehin ettirdiği ve kredi taksitlerini hiç aksatmadan ödemeye devam ettiğini, aracın 30/06/2013 tarihinde park halindeyken çalındığını, bu hususta kasko şirketine müracaat ettiğinde kasko poliçesinin süresinin dolduğunu ve banka tarafından kasko poliçesinin yenilenmediğinin öğrenildiğini, müvekkilinin bu hususta sıkıntı yaşadığının bankaya söylenmesine rağmen her hangi bir çözüm yapılmadığını, kredi sözleşmesinin 12 ve 13.madddeleri incelendiğinde davalı bankanın aracın bir başkasına satışı veya devredilmesini yasakladığının anlaşılacağı gibi bu durumda davalı bankanın rehinli araç üzerinde tam tasarruf hakkı olduğu ve buna bağlı olarak aracın kaskosundan sorumlu olduğundan bahisle müvekkilinin uğramış olduğu 47.250,00.TL zararın 30/07/2013 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekalete karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Krediye konu müvekkili banka lehine rehinli olan … plakalı aracın 30/06/2013 tarihinde çalındığını, davacının sigortalı olduğu, sigorta edenin … Kooperatifi olduğu “Arabamı … Kasko Sigorta Zeyilnamesi”nin ise süresinin 14/05/2013 tarihinde yani riskin gerçekleştiği tarihten önce bitmiş olması sebebiyle sigorta firmasının zararını gidermediği ve müvekkili bankanın sigorta poliçesinin bitim süresinin takip ederek, yenileme işlemini yapmaması sebebiyle zarara sebebiyet verdiği iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin herhangi bir banka kredi kullananın aracının kaskosunu takip etme zorunluluğunun bulunmadığını, bankacılık sistemi açısından düşünüldüğünde bankanın dain-i mürtehin olarak gösterildiği sigorta poliçesi banka açısından sadece bir teminat vasfına sahip olduğunu, neticeden haksız davanın reddine, masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini taleple savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; otomotiv ürünleri kredi sözleşme ilişkisi kapsamında davalı rehin hakkı sahibi bankanın, davacı kredi kullanana ait rehinli aracın kasko poliçesinin bitim süresini takip ederek yenileme veya bildirim işlemi yapmaması sebebine dayalı olarak aracın çalınmasından doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen 24/07/2012 tarihli otomotiv ürünleri kredi sözleşmesi, kasko sigorta dain-i mürtehin zeyilnamesi, rehin, kasko ödeme planı banka kayıtları, tescil kayıtlarının ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizin … esas,…karar sayılı davanın reddine dair vermiş olduğu kararının, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/7307 esas, 2017/2584 karar sayılı ilamı kapsamında, ”…Kasko poliçesinin yenilenmesi için, en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle, kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir.
Bu durumda, sigorta poliçesinin yenilenmemesinde tarafların müterafik kusurunun olup olmadığı hususları üzerinde durulmadan eksik incelemeye dayalı yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş…” gerekçeleri ile bozulması üzerine usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma sonrası görevlendirilen bilirkişiler …ve… marifetiyle hazırlanan 10/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Bireysel kredilerle bağlantılı sigortalar uygulama esasları yönetmeliği hükümleri gereği sigorta poliçesini yenileme sorumluluğunun kredi kullan davacı …’e ait olduğunu, sigorta poliçesinin yenilenesine ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise davalı … Bank’ta ait olduğu, ancak bu bildirim sorumluluğunun bankanın sigorta acenteliği sıfatıyla yaptığı işleri kapsayabileceği, diğer acente veya sigorta şirketlerinden yapılmış sigorta poliçelerden dolayı bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun olmayacağını, bireysel kredilerle bağlantılı sigortalar uygulama esasları yönetmeliğine göre zamanında yenilenmeyen poliçelerle ilgili kredi kuruluşuna bildirim sorumluluğunun sigorta şirketin olduğu ve bu konuda sigorta şirketi tarafından …’a bir bildirim yapılıp yapılmadığına dair dava dosyasında herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığını, aracın kasko poliçesinin yenilenmesinin asli olarak araç sahibinin sorumluluğunda olduğu, şayet sigortacı … sigorta tarafından poliçenin yenilenmediği konusunda davalı … Bank’a bir bildirim yapılmışsa ve buna karşın …, kredi kullanan davacı …’i bilgilendirmemişse, aracın kasko sigorta poliçesinin yenilenmemesinden dolayı kusurlu olacağını, anacak tam veya asli kusurlu sayılamayacağını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 18/11/2020 tarihli, 2019/324 esas, 2020/593 karar sayılı kararı ile; ”…Dava dışı sigortacı … sigorta şirketine yazı yazılarak davalı bankanın rehin sahibi olduğu … plakalı aracın şirket nezdindeki 27/7/2012 başlangıç ve 14/5/2013 bitiş tarihli kasko poliçesi kapsamında poliçenin yenilenmesi ve poliçe teminat süresinin bitmesi ile ilgili olarak davalı bankaya yapılmış herhangi bir bildirim olup olmadığı hususunda yazı yazılmış olup gelen yazı cevabı kapsamında davalı yana yapılmış herhangi bir bildirimin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bozma ilamında işaret edildiği üzere, dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’ nin 1.maddesi “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte olup “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6/2. maddesinde, “ İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” düzenlemelerinin mevcut olduğu görülmüştür.
Yine taraflar arasında imzalanan Otomotiv Ürünler Kredi Sözleşmesi’nin 14.maddesinde; “Müşteri ve kefilleri, rehin konusu aracın banka tarafından uygun görülecek miktarlar üzerinden, kredi taksitleri ve krediden doğan her türlü borç geri ödeninceye kadar tüm risklere karşı kasko, ihtiyari mal mesuliyet ve koltuk ferdi-kaza sigortası ile sigorta ettirmeyi, sigorta primlerini, sigorta ile ilgili tüm gider ve masraflarla gider vergilerini ödemeyi, müddeti biten poliçeleri ödemeyi, poliçelerde bankayı dain ve mürtehin olarak göstermeyi, sigorta ile ilgili bir risk doğması halinde sigorta bedellerinin bankaca sigorta şirketinden tahsilini ve alacağına mahsup edilmesini kabul ve taahhüt eder.” hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır.
Kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği” yürürlükte olup, her ne kadar yukarıda açıklanan kredi sözleşmesinin 14. maddesindeki düzenleme ile kasko poliçesi konusunda davalı bankaya değil, kredi borçlusuna yükümlülük getirildiği anlaşılmakta ise de yine Yönetmeliğin yukarıda belirtilen ilgili hükümleri gereğince de kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren bankaya ait olduğunun kabulü gerekmiştir. Anılı bozma ilamı ışığında; yanlar arasında akdedilen otomotiv ürünleri kredi sözleşmesi kapsamında rehin hakkı sahibi olan davalı banka ile davacı kredi kullanana ait rehinli aracın sigorta poliçesinin yenilenmemesinde tarafların müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususu üzerinde inceleme yapılmıştır. Bu kapsamda, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu asıl olarak davacı kredi kullanana ait olup yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren davalı bankaya ait olmakla birlikte kasko poliçesini tanzim eden dava dışı sigorta şirketi olan … Sigorta tarafından davalı bankaya yapılmış herhangi bir bildirimin bulunmadığı hususu da göz önüne alındığında davalı bankayı tali kusurlu (%30) kabul etmenin TMK’nın 2. maddesi kapsamında asgari özen yükümlüğünden kaynaklanan yanlar arasındaki menfaat dengesine uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu gerekçeler ışığında; çalınan aracın fatura bedeli olan 42.750-TL’nin davalının müterafik kusuruna denk gelen 12.825-TL’nin tahsili isteminin yerinde olduğu…” gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup bu kez Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/1968 esas, 2022/4325 karar sayılı ilamı ile; “…Mahkemece uyulan Dairemizin 03.05.2017 tarih ve 2016/7307 Esas, 2017/2584 Karar sayılı bozma ilamında, her ne kadar taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 14. maddesindeki düzenleme ile, kasko poliçesi konusunda kredi borçlusuna yükümlülük getirilmiş ise de, Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliğinin yürürlükte olması ve Yönetmeliğin ilgili hükümleri gereğince de, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun kredi veren bankaya ait olduğu, bu nedenlerle tarafların müterafik kusurunun olup olmadığı hususları da değerlendirilmeden mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğinden bozulması gerektiği gerekçesine yer verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu asıl olarak davacı kredi kullanana ait olmakla birlikte yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren davalı bankaya ait olduğu yönündeki gerekçesi isabetlidir. Ancak sigorta poliçesini yenilemeye ilişkin bildirim yapma zorunluluğu bulunan davalı bankayı tali kusurlu sonucuna varması doğru görülmemiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu olan davacının sorumluluğunu yerine getirmesi için öncelikle davalı banka tarafından yönetmeliğin ilgili hükümlerince bildirimde bulunması gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece öncelikle davalı banka tarafından sigorta poliçesini yenilmeye ilişkin bildirim yapma yükümlülüğünün olduğu hususu göz önünde bulundurularak müterafik kusur oranın tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde yanılgılı ve hatalı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir… ” gerekçeleri kapsamında oy çokluğu ile bozulması üzerine işbu esas üzerinden yargılamaya devam edilmiş ve usul ekonomisi ilkesi ışığında usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay’ın ikinci bozma ilamı kapsamında değerlendirme yapılması gerekmiş olup kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğunun asıl olarak davacı kredi kullanana ait olmakla birlikte yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren davalı bankaya ait olduğu, uyulan bozma ilamı gereğince sigorta poliçesini yenilemeye ilişkin bildirim yapma zorunluluğu bulunan davalı bankanın sorumluluğunun tali kusurlu kabul edilemeyeceği ancak poliçeyi tanzim eden sigorta şirketinin davalı banka iştiraki olmaması ve davalı bankaya dava dışı … sigorta şirketi tarafından poliçe süresinin sona erdiğine dair herhangi bir bilgilendirme yapılmaması kapsamında her iki tarafın da %50 oranında (yarı yarıya) müterafik kusurlu kabul edilmesinin somut olay adaletine uygun olacağı, bu gerekçeler ışığında; çalınan aracın fatura bedeli olan 42.750-TL’nin davalının müterafik kusuruna denk gelen 21.375-TL’nin tahsili isteminin yerinde olduğu, dava tarihinden önce davalının mütemerrit kılınmaması nedeni ile temerrütün dava tarihi itibari ile başladığı, davacı yanın tacir olmadığı gibi çalınan aracın hususi nitelikte olmakla yasal faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
21.375,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.460,13 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 806,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 653,18 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yapılan 1.468,10 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 664,14 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yapılan 60,50 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 33,13 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8- Davacı tarafça yatırılan 806,95 TL peşin harç ile 24,30 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 831,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır