Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/589 Esas
KARAR NO : 2023/259
DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirkette Genel Müdür olarak çalışmış, 2021 yılında ayrıldığını, davacı 2019 yılında davalı şirkette görev yaparken, uzun yıllardan beri şirketin çalışanı olan ve banka mutemet işleriyle görevlendirilen …’a, bankadaki şirket hesabına yatırması için 50.000 Euro nakit parayı teslim ettiğini, davalı şirkete ait 50.000 Euro parayı teslim alan …, bankaya 40.000 Euro yatırmış, 10.000 Euro’yu ise zimmetine geçirdiğini, durumun öğrenilmesi ve paranın aciler transfer edilmesi zorunluluğu nedeniyle, zimmete geçirilen 10.000 Euro’nun 5.000 Euro’su davalı şirket tarafından, 5.000 Euro’su ise bizzat davacının şahsi bütçesinden tamamlanmak suretiyle paradaki eksiklik giderilmiş ve davalı şirketin transfer işlemi yapıldığını, davacının şahsi bütçesinden karşılamak zorunda kaldığı 5.000 Euro, davalı şirket tarafından davacıya iade edilmemiş, talepleri sürekli geçiştirilmiş, davacının şirketten ayrılması aşamasında ise, davalı şirket tarafından 15.03.2021 Tarihli Taahhütname düzenlenerek davacıya teslim edilmiştir. (Ek-1 15.03.2021 Tarihli Taahhütname), davalı şirketin tek taraflı olarak düzenlediği 15.03.2021 Tarihli Taahhütnamesinde;“Zararın …terafından tazmin edilmesi halikde, 5.000 Euro’nun en kısa sürede …’a ödeneceği” belirtildiğini, davalı şirket tarafından bugüne kadar davacıya hiçbir ödeme yapılmaması ve …hakkında davalı şirketçe yürütülen yasal işlemler ve tahsilatlar hakkında hiçbir bilgi verilmemesi nedeniyle, Kadıköy … Noterliğinden 01 Haziran 2022 Tarih, … Yevmiye No’lu İhtarname düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirkete 06 Haziran 2022 Tarihinde tebliğ edilen İhtamamede; Yukarıda arzedilen olayların gelişimi anlatılarak, İhtarnamenin tebliğini takip eden 7 gün içinde; zimmetine 10.000 Euro geçiren …hakkında muhatap şirketçe yapılması gereken Cumhuriyet Savcılığı Şikayet mumarası ile, paranın tahsili için …aleyhine bugüne kadar açılmış olan dava ve icra takip dosya numaralarının ve bunların bulunduğu aşamaların bildirilmesi, bu kapsamda yine aynı 7 günlük süire içinde; Muhatap şirketin bugüne kadar …’tan yapmış olduğu tahsilatların miktarının da dayanak banka dekontları ile birlikte bildirilmesi, davalı şirketin a ve b şıklarında belirtilen taleplerimiz ile ilgili hiçbir yasal girişimde bulunmamış olması halinde ve/veya işbu taleplerimizin karşılanmaması halinde, günlük bildirim süresinin bitimini takip eden 7 gün içinde 5.000 Euro müvekkil alacağının nakden ve def’aten ödenmesi, bunlardan kaçınmanız halinde hakkınızda dava ve icra takip yollarına başvurularak, alacağın tahsili cihetine gidileceği, ihtar edildiğini, beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile; davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı şirketin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle 9420 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve aleıKMmüMn davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı taraf, “huzurdaki davayı Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ikame etmiştir; ancak davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edilmesi gerekmektedir. Amir kanun hükmü uyarınca bir davanın Ticaret Mahkemesi nezdinde görülebilmesi için ya kanunda aranan mutlak ticari davalardan olması, ya da tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeden kaynaklanması gerekmektedir. davaya konu uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanunu kapsamında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi; Davacı taraf tacir sıfatını da haiz değildir. Davacı taraf, Müvekkil Şirket’in eski bir yöneticisidir. Kaldı ki, uyuşmazlık ticari işletmeden de kaynaklanmadığını, görev yönünden itiraz ettiklerini, davacı Müvekkil Şirket tarafından kendisine emanet edilen 50.000 Euro’nun 10.000 Euroluk kısmının çalınmasına sebebiyet vermiş, bunun sonucunda Müvekkil Şirket’i zarara uğratmış, zararın 5.000 Euroluk kısmını karşılamıştır. Davacı işten ayrılırken Müvekkil Şirket kendisi ile bir sözleşme akdetmiş ve sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında zararın …tarafından tazmin edilmesi halinde Davacı’ya tazmin etmiş olduğu bedelin iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı da bu sözleşme sonucu işbu davayı ikame etmiştir. Bu itibarla, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesini ve davacı …, Müvekkil Şirket nezdinde Genel Müdür olarak çalışmaktayken; Müvekkil Şirket’in banka hesabına yatırılması için Müvekkil Şirket Davacı’ya 50.000 Euro teslim etmiştir. İşbu paranın, Davacı tarafından Müvekkil Şirket’in banka hesabına yatırılması gerekirken Davacı Müvekkil Şirket’in bir başka çalışanı …’a parayı teslim etmiştir. Akabinde …40.000 Euro’yu Müvekkil Şirket’in banka hesabına yatırmış lakin 10.000 Euro’yu kendi zimmetine geçirmiştir. Bir başka ifadeyle, Davacı, Müvekkil Şirket’in 10.000 Euro’sunun çalınmasına sebebiyet vermiştir. Kendisine emanet edilen yüksek meblağlı bir parayı başka bir çalışana teslim etmiş ve çalışan da parayı zimmetine geçirmiş ve Müvekkil Şirket 10.000 Euro zarara uğramıştır. Davacı, Müvekkil Şirket’i 10.000 Euro zarara uğratmasına karşın bunun yalnızca 5.000 Euro’sunu karşılamış, 5.000 Euro yine Müvekkil Şirket tarafından karşılanmış ve Müvekkil Şirket zarara uğrayan olmuştur. Davacı, dava tarihi itibarıyla hala daha Müvekkil Şirket’in 5.000 Euro zararını tazmin etmemiştir. Buna karşın iyi niyetli olan Müvekkil Şirket, Davacı işten ayrılırken kendisiyle 15.03.2021 tarihli bir sözleşme yapmış ve zararın …tarafından tazmin edilmesi halinde Davacı’nın tazmin etmiş olduğu 5.000 Euro meblağın sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında iade edileceğini beyan etmiş ve Davacı’da işbu hususu kabul etmiştir. Müvekkil Şirket tüm iyi niyetiyle yalnızca sebepsiz zenginleşme durumunun ortaya çıkmaması adına Davacı yan ile 15.03.2021 tarihli sözleşmeyi akdetmiştir. Ardından, Davacı Kadıköy … Noterliği’nin …yevmiye numaralı ve 01.06.2022 tarihli ihtarnamesini keşide etmiş ve dava dilekçesinde beyan etmiş olduğu üzere zararın tazmin edilip edilmediğinin akıbetini sormuştur. Müvekkil Şirketçe keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 09.06.2022 tarih ve… yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle, …aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün… Esas numaralı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı ve ihtarname keşide tarihine kadar icra dosyası üzerinden herhangi bir borç tahsilatı yapılmadığı, zararın tazmin edilmesi halinde Davacı’ya bilgi verileceği iyi niyetli olarak Davacı’ya bildirilmiştir. Bunun üzerine Davacı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden Müvekkil Şirket aleyhine icra takibi başlatmış ve tarafımızca itiraz edilmiş, neticesinde Davacı huzurdaki işbu davayı ikame etmiştir. Müvekkil Şirket aleyhine ikame edilen hukuki gerçeklikten uzak ve haksız işbu itirazın iptali davasının; görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan görevsizlik kararı verilmesine, müvekkil Şirket’in işbu davada taraf sıfatı olmaması nedeniyle Müvekkil Şirket bakımından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Müvekkil Şirket’e karşı ikame edilmiş olan işbu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali davasının müvekkil şirket yönünden tümüyle reddine, davacı tarafın işbu itirazın iptali davasında haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafı ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini” talep etmiş ve savunmuştur.
DELİLLER:
Bakırköy … İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, …esas sayılı dosya sureti uyap üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Kadıköy ….Noterliğinin 01/06/2022 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin onaylı sureti istenilmiş olup, aslı gibidir onaylı sureti dosyamız arasına alınmıştır.
Beyoğlu …Noterliğinin 09/06/2022 tarih,… yevmiye nolu ihtarnamesinin onaylı sureti istenilmiş olup, aslı gibidir onaylı sureti dosyamız arasına alınmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünden ve Sarıyer Vergi dairesinden davacının tacir kayıtları istenilmiş olup, müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizde görülmekte olan dava; davacının davalı lehine 3. kişiye verdiğini iddia ettiği para ödüncünün tahsili amacıyla başlatılan İstanbul 36. İcra Dairesi 2022/19902 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ve ve icra inkar tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu ve görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle bu noktalarda irdelenmiştir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olay ve yargılama safahati incelendiğinde; davacı şirkette genel müdür sıfatıyla çalıştığı esnada dava dışı …’a şirket hesabına yatırması için verdiği 50.000 Euro’nun 10.000 Euro’sunu Samet Demirtaş’ın şirkete yatırmayıp kendisinin kullandığını sonrasında davalı tarafından 10.000 Euro’nun ödenmesi için davacı lehine 15/03/2021 tarihli taahhütname tanzim edildiği ve davacı yanca bu taahhütnameye dayalı alacağı bulunduğundan bahisle o başlatılan İstanbul … İcra Dairesi… Esas sayılı dosyasında davalı itirazının iptali ve ve icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur. Davalı yan ise cevap dilekçesinde taahhütnamenin geciktirici koşula bağlı yapıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, husumet itirazı olduğunu belirtmiştir.
İstanbul …İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasında; davacı … tarafından davalı … aleyhine 29/06/2022 tarihinde 5.000EUR asıl alacak üzerinden davalı … aleyhine ilamsız
takip başlatıldığı, davalının 07/07/2022 tarihli dilekçesi ile, yasal süresi içerisinde takibe, borca, faize ve ferilerinin tümüne itirazı
ile takibin durduğu, davacı tarafça arabuluculuk kurumuna başvurulduğu, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığına dair 15/08/2022 tarihli arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacının dava tarihi itibariyle tacir olup olmadığına dair ilgili yerlere müzekkere yazılmış, davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı olmadığı, davalı şirkette 2011-2015 yılları arasında yönetim kurulu başkanı olduğu,2018-2020 yılları arasında ise yönetim kurulu üyesi olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Akabinde taraflara davacının davalı şirkette TBK 547-548-551. maddeleri gereği ticari temsilci mi ticari vekil mi olduğunu açıklamak ve ilgili belgeleri sunmak üzere süre verilmiş, tarafların beyan dilekçeleri dosyamız arasına alınmıştır. Davacı vekili beyanında taktiri mahkemeye ait olmak üzere davacının davalı şirkette sıfatının ticari vekil sıfatında olduğunu bu nedenle TTK 4/1-c gereği mahkememizin görevli olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili ise beyanında davacının şirketi unvan ile temsil etme yetkisinin olmadığını, şirketin yönetim müdürü olduğunu temsile yetkili kişinin o olduğunu, davalı temsil yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğunu, TTK 370/7 gereği ticari vekil veya tacir yardımcılarını yönetim kurulunun atayabileceğini ve TTK 367 gereği bunun iç yönerge ile belirleneceğini, iç yönergenin de ilan edilmesi gerektiğini , ticaret sicil kayıtlarında da davacının temsil görevi bulunmadığını belirtmiştir.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamı görev hususu yönünden bir bütün olarak değerlendirildiğinde; huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin “a-f” bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan olup olmadığı hususunda davalı şirket ticaret sicil kayıtları incelendiğinde şirketin dava konusu uyuşmazlığın yaşandığı tarihte temsilcisinin … Limited Şirket yetkilisi… olduğu, dava tarihi itibariyle ise davacının şirkette bir görevinin bulunmadığı bu nedenle TTK 368-370. maddeleri gereği davacının şirketi temsile yetkili olduğuna dair ticaret sicilde tescilli belge bulunmadığı, dava konusu para ödüncüne ilişkin uyuşmazlığın davacının üstlendiği ticari bir işten kaynaklanmadığı, davacının dava konusu şirkete kendi adına ödünç veren konumunda olduğu, para ödüncünün TTK’da düzenlenmediği anlaşılmakla davanın mutlak ticari davalardan olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca davacı hakkında yazılan müzekkerelerden anlaşıldığı üzere davacının tacir olmadığı ve uyuşmazlığın tarafların her ikisinin ticari işletmesi ile ilgili de bulunmadığı bu nedenle davanın nispi ticari dava da olmadığı, davanın yukarıda açıklanan üç ticari dava grubuna da girmediği tespit edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
06/06/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır