Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/474 E. 2022/731 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/474 Esas
KARAR NO : 2022/731
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (haksız rekabetten kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Türkiye’de yıllardır …’de eğitim, çalışma, yatırım ve göçmenlik için vize işlemleriyle ilgili danışmanlık yaptığını, …, Limited Şirketi isimli şirketi kurarak, müvekkil şirketlerle iştigal konusu aynı oları ve aynı müşteri çevresine hitap eden bir şirket kurduğunu, , …, müvekkil şirketler gibi …’de vize, yatırım konularında danışmanlık veren bir şirket olduğunu, aynı müşteri çevresine hitap etmesi değil müvekkillerinin müşteri listelerinin çalınarak müşterilerin … … … eski çalışanları tarafından, müvekkil şirketle çalışıldığı iltibasından yararlarılarak yönlendirilmesiyle birlikte; … şirketine kazanç kazandırılması ve davalı’nın iş sözleşmesi’nde yer alan rekabet yasağı hükümlerine aykırı davranarak kendisine şahsi çıkar sağladığı, davalı hem kurucusu ve iki ortağından biri olduğu … şirketine yönlendirme yapmış: hem de kendi beyanlarıyla şahsi çıkarı için iş sözleşmesindeki rekabet yasağı maddelerini çiğnediğini, davalının müvekkil … … … Inc, şirketinde iş geliştirme uzmanı olarak işe 20.11.2020 tarihinde, eski çalışan (ve kendisinin kuzeni) … … ‘ın referans olması ile işe başladığını, kendisine referans olan, … …ı …, davalının kuzeni olduğunu, kendisinin de müvekkil şirket aleyhine ticari itibar sarsıcı derecede müvekkil şirketin müşterilerine ulaşan, müvekkil şirketin müşteri listelerini kopyalayıp kurduğu yeni şirket için kullanan, müvekkil şirketin müşterilerine ulaşarak kendi şirketine yönlendirmekten dolayı müvekkil şirketle davası bulunduğunu, davalı’nın, müvekkil işyeriyle iş ilişkisi kendisinin iş performasının yeterli olmaması sebebiyle 14.09.2021 tarihinde sona erdiğini, davalının … … … Inc.’in arasında imzalanmış 20.11.2020 tarihli iş sözleşmesi’nin 7. maddesi uyarınca: “…’in bu sözleşme’ye aykırı olarak bilgileri ifşa ettiği, sözleşmesi’nin 9. maddesine göre: “…, çeşitli bilgi ögelerinin şirketin özel ve münhasır varlıkları olduğunun ve uygunsuz ifşalardan korunması gerektiğinin bilincinde olduğunu, beyanla …’in müvekkilerine karşı uyguladığı haksız rekabetin yarattığı zararın artmasını önlemek için davalının faaliyetinin durdurulması için gerekli ihtiyati tedbir. kararının verilmesine ve haksız rekabet fiilinin tespiti için banka hesaplarına tedbir konulmasına, …’in vergi mükellefiyet durumu ile tespit edileceği üzere ortak olduğu/kurduğu firmaların da ticaretten men edilmesine, haksız rekabet eylemlerinin men’ive ref’ine karar verilmesine, haksız rekabeti işlemesinde etkili olan malların imhasına, bu açıdan laptop’una el konulmasına, davalının yasalara aykırı olarak yapmakta olduğu haksız rekabetin önlenmesiyle ticari itibarımızın müşteriler nezdinde sarsılması sebebiyle 5.000 amerikan dolarının güncel karşılığı 86.368 tl karşılığı manevi tazminat ile bilirkişinin tespit ettiği bedelle ıslah olunmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 tl maddi tazminat bedelin haksız rekabetin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile ödenmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar yerilmesini talep ve dava etmiştir.
CE VAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türkiye’de dava açan yabancıların dava sonunda müvekkil ve mahkeme nezdinde doğabilecek zararları karşılamak amacıyla göstermekle yükümlü olduğu güvence bedeli olan teminata ilişkin hükümler 5718 sayılı milletlerarası özel hukuk ve usul hukuku hakkında kanun’da (möhuk) düzenlendiğini, MÖHUK madde 48/1’e göre, “türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. davacılarda … …’de kurulu bir tüzel kişi olup türk mahkemeleri’nde teminattan muafiyet sağlayan uluslararası lahey sözleşmesi’nin tarafı olmadığını, … ile Türkiye arasında muafiyete ilişkin ikili bir sözleşme ya da karşılıklılık da bulunmadığını, yargıtay kararlarında … bakımından teminat muafiyeti olmadığı, davacı … Inc., haksız rekabet sebebiyle işbu davada ileri sürdüğü iddia ve talepleri için dava dışı … …’a (… asliye ticaret mahkemesi 2022/… e.) ve yine dava dışı … firmasına (… asliye ticaret mahkemesi 2022/… e.) karşı da dava açtığını, davacının … …’a ikame ettiği davada da talep edilen dava değeri 5.000 usd manevi zarar ve 1.000 tl maddi zararın tazmini, müvekkilinin davacılardan … … ile arasındaki iş ilişkisi kapsamında “admissions coordinator” olarak çalıştığını, davacı …., taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet etmeme hükmüne dayanarak huzurdaki davayı ikame ettiği, diğer davacı … Ltd. Şti. bakımından müvekkil’in yazılı olarak rekabet etmemeye ilişkin herhangi bir taahhüdü olmadığını müvekkil ile diğer davacı … Ltd. şti. arasında yazılı bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı gibi ayrıca yazılı bir rekabet etmeme sözleşmesi de olmadığını, müvekkil’in çalışan sıfatıyla davacı … Ltd. Şti’ye karşı rekabet etmeme yükümlülüğü bulunmadığını, davacı firmalar arasında hmk’nın 59. maddesinde düzenlenen zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı, Hmk’nın 57. maddesinde düzenlenen ihtiyari dava arkadaşlığı bakımından değerlendirildiğinde de gerek dava konusu neden gerek doğduğu edilen hak konusunda da ortaklık bulunmadığını, davacılardan … … Ltd. Şti’nin taraf sıfatı yokluğu nedeni ile davanın reddine, 18.07.2022 tarihli 13 no.lu müvekkil’in banka hesap hareketlerinin istenmesi ve incelenmesi konulu ara karardan rücu edilmesine, davacının ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, aksi halde dava değeri kadar teminat yatırmasına karar verilmesine, davacı firma … … … ınc.’ın möhuk md. 48/1 hükmü gereği dava şartı olarak teminat yatırması için davacı firmaya kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde teminatı yatırmaz ise davanın dava şartı yokluğundan reddine, davacı … … Ltd. Şti. yönünden davanın husumet ve hukuki menfaat yokluğu yönünden reddine, aynı konuda ve aynı bedelde dava dışı … … aleyhine …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/… E. sayılı, … firması aleyhine … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… E. sayılı dosyaları üzerinden dava ikame edilmiş olup hukuki yarar yokluğundan ve/veya mükerrerlik sebebi ile davanın reddine, davacı firmaların bundan böyle delil sunmalarına muvafakatimiz bulunmadığına, sayın mahkemeniz aksi kanaatte olur ise öncesinde müvekkil’in banka hesap bilgileri ve hareketleri dahil dosyaya giren tüm deliller sebebi ile davacı firmalar tarafından sunulacak müşteri dosyaları, müşteri listeleri, gelir bilgileri, hesap dökümleri, sözleşme örnekleri gibi yasal, kesin ve doğrulanabilir hiçbir kaynaktan sunulmayan, teknik bilirkişi marifeti tespit edilmeyen, değiştirilmeye açık tüm bilgi ve belgelere itiraz ettiğimizden bu bilgi ve belgelerin delil nitelikleri bulunmadığının tespitine, dava dışı üçüncü kişi … … ile … firmaları hakkındaki beyan ve taleplerin reddine, davacı firmanın türk mevzuatına uygun ve kabul edilebilir yasal defter, kayıtları ile banka hesaplarını delil olarak sunmaktan imtina etmesi halinde davanın hiçbir araştırmaya gerek olmaksızın doğrudan esastan reddine, temerrüt oluşmadığından talep edilen faiz bedelinin ve oranının reddine, davacıların netice-i talep kısmında belirttikleri, müvekkil’in hissedar olduğu firmaların tespit edilerek ticaretten men edilmesine, haksız rekabet eylemlerinin men’i ve ref’ine karar verilmesine, haksız rekabeti işlemesinde etkili olan malların imhasına, bu açıdan müvekkilin dizüstü bilgisayarına el konulmasına, 5.000 usd (86.368 tl) manevi tazminatın ve 1.000 tl maddi tazminatın haksız rekabetin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile istenmesine ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, kötüniyetli ve haksız dava açan davacı firmaların Hmk’nın 329. maddesi gereği asgari ücret tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin tamamınını ödemesine ve aynı maddenin ikinci fıkrası gereği 5.000 tl disiplin para cezası ile cezalandırılmasına, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı firmalardan tahsiline, karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur.
DELİLLER:
… Cumhuriet Başavcılığının 2022/… CBS soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
… Vergi Dairesi’ne ile … Müd.’ne, yazılan müzekkere cevapları dosyamız arasında alınmıştır.
Davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak tacir olup olmadığına dair gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.
… Ticaret Sicil Müd.’ne yazılan müzekkere cevabında; davalıya ait aktif kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
Davalının bağlı bulunduğu ticaret sicil müdürlüğünden Tasfiye Halinde … Limited Şirketi ‘nin ticaret sicil kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; iş akdine dayalı sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle haksız rekabetten kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 20211/11745 Esas ve 2021/16478 Karar sayılı ilamında özetle: “Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03.03.2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı Kanun uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu ve görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle bu noktalarda incelenmiştir.
Yukarıda anılan yüksek yargı kararı ve kanun maddeleri ışığında somut uyuşmazlık ele alındığında; davanın, taraflar arasında imzalanan 11/20/2020 tarihli iş sözleşmesinde belirlenen rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen manevi ve maddi tazminat istemi, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin men’i, malların imhası istemlerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve 29/11/2022 tarihli ön inceleme celsesinde açıkça uyuşmazlık kaynağının taraflar arasındaki iş sözleşmesinde belirlenen rekabet yasağına ilişkin maddenin ihlalinden kaynaklandığını belirtmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 20211/11745 Esas ve 2021/16478 Karar sayılı ilamı ve benzer ilamlarında da belirtildiği üzere davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri İş kanunu gereği iş mahkemeleri olduğundan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca mahkememiz görevli bulunmadığından ihtiyati tedbir talebinin de görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiği HMK 389. vd gereği düzenlendiğinden bu talep bakımından da görevsizlik verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas dava ve ihtiyati tedbir talebi bakımından mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c,115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın ve tedbir talebinin USULDEN REDDİNE,
2-İstanbul İş Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine,
3-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren veya istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip HMK 20/1. Maddesi uyarnıce iki haftalık hak düşürücü süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
4-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır