Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/449 E. 2022/708 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/449 Esas
KARAR NO : 2022/708

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/08/2020 tarihinde, … Mh. … Sk ve … Sk. Kesişimi Fatih İstanbul adresinde müvekkil şirketin mevcut yer altı güzergahında bulunan kabloların, davalı tarafından yapılan çalışmalar sırasında hasara uğratıldığını, müvekkil tarafından haksız fiili gerçekleştiren davalıya hasar bedeli ödeme yazısı gönderildiğini, davalıdan hasar bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı tarafından bugüne kadar müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilin hak ettiği yasal alacaklarının ödenmesi konusunda davalı ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kalmış ve bu kapsamda davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu beyanla, davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil neticesinde hasar tarihi olan 31/08/2020 tarihinde itibaren 1.217,67 TL müvekkil şirket alacağının T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkil idareye herhangi bir sorumluluk yükletilemeyeceğini, dava konusu hasarlı olayda idarenin sorumluluğu bulmadığından işbu davanın usul ve esastan reddinin gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ ilamı ile “Somut olayda, maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin davalı…Genel Müdürlüğü yönünden kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunması ve hizmet kusuru ile bağımlı olması nedeni ile tam yargı davasının konusunu oluşturduğu dikkate alındığında davalı … genel müdürlüğü aleyhine açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi zorunludur” denildiğini, huzurdaki davaya konu olayda davacı tarafından müvekkil idareye yükletilen haksız fiilin unsurlarının oluşmadığını, müvekkilinin davacı tarafından belirtilen tarih ve adreslerde haksız fiilin kurucu unsuru olan herhangi bir fiil yahut davranışta bulunmadığını, davacı tarafın altyapı hatlarında herhangi bir zarara sebebiyet vermediğini, bu nedenle davaya konu zarar ile müvekkili arasında uygun illiyet bağının mevcut olmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu hasarın yüklenici firma tarafından verilmiş olması halinde de müvekkil idare elemanlarınca değil, yüklenici firma çalışanları tarafından çalışma yapılmış olması nedeniyle yine müvekkiline kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, anahtar teslim sözleşmelerinin özelliği gereği iş bitirilip iş sahibine teslim edilinceye kadar meydana gelebilecek zararlardan müteahhidin sorumlu olacağının kuşkusuz olduğunu, davalı idarenin kamu görevi yürütmekte olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
Mahkememizce celp edilen…Şube Müd.’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazının tetkikinde; davaya konu söz konusu adreste 31/08/2020 tarihini kapsayacak şekilde ruhsat verilmediği, … Belediye Başkanlığı’na … Sokak-… Sk….Sokakları içeren kazı başlangıç-bitiş tarihi olan 01/09/2020-20/09/2020 olarak dezenlenmiş ” … Hattı Tesisi” kazısı için … nolu Altyapı Kazı Ruhsatı verildiği tespit edildiğine dair yanıt verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde Hasar Mahalli Krokisi ve hasara ilişkin bir takım belgeler sunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; davalı kurumun gerçekleştirdiği kazı çalışması sonucu davacı yanın kablolarında meydana gelen maddi zararın davalıdan tahsili isteminden ibarettir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 2022 tarihinde açılmakla, davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
HMK 114/1-b maddesinde yargı yolunun caiz olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, aynı kanunun 115 maddesinde de dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddedileceği ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, kesin süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmez ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedileceği hususları düzenlenmiştir.
Mahkememizce dava, hizmet kusurundan kaynaklanan tam yargı davası olarak nitelendirilmiştir. İdari dava türlerinden biri olan ve edim davası niteliğinde olan tam yargı davası ile idare hukuku alanında ihlal edilmiş olan hakkın yerine getirilmesi ya da uğranılan zararın giderilmesi gerekir. İdarenin verdiği zararlarının giderilmesi amacını taşıyan tazminat davaları da tam yargı davası çeşitlerindendir. Davacı iddiası gereğince; davalı idarenin sorumluluğunda hizmet kusuru, kusur sorumluluğu olup; idari hizmetin işleyiş- kuruluş- düzeninin kötü olması/ geç olması veya hiç bulunmaması şeklinde gerçekleşir. Davalı idarenin sorumluluğunda kusursuz sorumluluk halleri ise fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve tehlike ilkesine (sosyal risk/ mesleki risk/ idarenin tehlikeli faaliyetleri ve araç- gereçleri) dayanır. İş bu davada da hizmet kusuru sorumluluğuna dayanılmıştır.
Kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Kanun’un ilgili maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Genel görevli mahkeme iş bu davalarda idare mahkemesidir. İş bu davada davalı idare… olup, davacı davalı idarenin çalışma yapması esnasında gereken dikkat ve özeni göstermeyerek kendilerine ait kablo ve tesisata zarar verildiği şeklindeki hizmet kusuruna dayanmıştır, bu durum karşısında görevli mahkeme idare mahkemesidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK gereği yargı yolunun caiz olması dava şartı olup Anayasa 158. maddesi gereği de adli yargı ve idari yargı arasındaki uyuşmazlıklarda yargı yerini belirleme hususunda kesin yetkili Uyuşmazlık Mahkemesidir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin davalı idareye karşı açılacak davalarda idare mahkemelerinin görevli olduğunu belirttiği anlaşılmakla mahkememiz için Anayasa ilgili maddesi ve normlar hiyerarşisi gereği bağlayıcı olan 2021/602 E, 2021/612 K sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararı da göz önüne alınarak işbu davada idare mahkemelerinin görevli olduğuna kanaat getirilmiş olup 6100 Sayılı HMK m. 114/ 1-b; 115/2 gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Anayasa 158. Maddesi, Uyuşmazlık Mahkemesi 2021/602 E, 2021/612 K, Uyusmazlık Mahkemesi 2021/608 E, 2021/680 K, )
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK. 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından İdari Yargı görevli olduğundan DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan peşin harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.217,67 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022
Katip
e-imza

Hakim
e-imza