Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/27 E. 2022/572 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/27 Esas
KARAR NO : 2022/572
DAVA : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/07/2016
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.05.2016 günü sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucunda , çarpmanın etkisiyle yol kenarında bulunan direğe çarptığını, müvekkilinin malul ve sakat kaldığını, ceza soruşturmasında plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu sayıldığını, ancak araç sürücüsünün bulunamadığını, faili meçhul araçların verdiği zararlardan davalı yanın yürürlükte bulunan poliçe miktarına kadar sorumlu olduğunu, bu nedenle kaza tarihi itibariyle davalı yanın sorumlu olduğu kişi başına sakatlık tazminat miktarının teminat limitinin 310.000,00 TL olduğunu, dava değerini arttırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı olmak üzere 2.500,00 TL maddi tazminatın ticari temerrüt faizi-avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07.01.2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı talebini arttırarak 62.399,30-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 27.05.2016 tarihinde gerçekleştirdiği iddia edilen trafik kazası neticesinde maluliyetinin oluştuğunun şüpheye mahal vermeyecek şekilde kesin olarak ispat etmesi gerektiğini, kaza hakkında herhangi bir somut veri ve bilginin davacı tarafından sunulmadığını, dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispat edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, araçlar açısından kusur incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 27/05/2016 tarihli trafik kazasından kaynaklı iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/… esas sayılı soruşturma dosyası celp ve tetkik edilmekle anılı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli/ şüphelilerin tespit edilemediği ve daimi arama kararının verildiği görülmüştür.
SGK’ya müzekkere yazılmış ve davacıya dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacıya ait tedavi evrakları celp edilmekle maluliyete ilişkin adli rapor ve kusur/aktüerya bilirkişi raporu temin edilmiştir.
Mahkememizin 2016/… esas, 2019/… karar sayılı , 15/05/2019 tarihli ilamı ile; “..Davanın kabulü ile, 62.399,30-TL’nin 16/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine… ” dair verilen kararın, davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya … Mahkemesine gönderilmiş olup … Mahkemesi … Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı ilamı ile; “…Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporu 27/05/2016 kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir.
O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve … C. Başsavcılığının 2016/… soruşturma nolu dosyasından, olayla ilgili olarak şüpheli yada şüphelilerin yakalanıp yakalanmadığı, kimliklerinin tespit edilip edilemediği de sorulmak suretiyle sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi olmalıdır…” gerekçeleri ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Anılı BAM kararı gereğince yeniden … Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılarak 2016/… esas sayılı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli/yahut şüphelilere ulaşılıp ulaşılmadığı hususları sorulmakla birlikte anılı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli/ şüphelilerin tespit edilemediği ve daimi arama kararının mevcut olduğu görülmüştür. Ayrıca kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan ”Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre maluliyet raporu düzenlenmesi amacı ile … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup … nın raporunda özetle; “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre kaza ile illiyet bağı kurulmak sureti ile kişinin özür oranının %15 olduğu, Erişkinler için Erişkinler Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre kişinin engel oranının %15 olduğu, dokuz ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki dava; yaralamalı trafik kazası nedeniyle davalı … aleyhine açılmış maddi tazminat istemine ilişkin olup dosya kapsamından, 27/05/2016 günü plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün davacının sevk ve idaresindeki araca arkadan çarpması sureti ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının talep edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın zararına sebep olan aracın plakasının ve sürücüsünün tespit edilememiş olması nedeniyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2/b maddesindeki “Sigortalısı tespit edilemeyenlerin neden olduğu bedensel zararlar için…” hükmü uyarınca davalı …nın sorumluluğunun mevcut olduğu anlaşılmıştır. …na yapılan başvurular sebebiyle yapılacak tazminat ödemelerinde “İlgili zorunlu sigortanın…” teminat miktarlarının dikkate alınması gerekmekte olup zarara sebep olan aracın sigortalısının tespit edilemediği hususu sabit olduğundan davacının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve … Yönetmeliği’nin 9. maddeleri uyarınca … na başvuru şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Anılı Bam kararı kapsamında davacı sürücünün davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde atfı kabil kusurunun bulunmadığına yönelik ilk mahkeme kararı gerekçesinin yerinde olduğu tespiti karşısında davacı yanın talep edebileceği tazminat miktarının tetkik edilmesi gerekmiştir. Bu noktada önceki mahkeme kararına dayanak yapılan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin %7, geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olduğu, Özürlülük Ölçütü Yönetmelik hükümlerine göre ise maluliyetinin %15, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olarak belirlendiği görülmüştür. Bu aşamada usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde durulması gerekmiş olup usuli kazanılmış hak (Usuli müktesep hak) kavramı; davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmesi nedeni ile nazara alınması gerekmiştir. Bu kavramın anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade ettiği anlaşılmıştır. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, taraflar, mahkeme yahut Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekmiştir. (HGK’nın 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgili olup resen nazara alınması gerekmiştir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Anılı açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacı vekilinin istinaf incelemesi öncesinde temin edilen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Yönetmelik hükümlerine göre hesaplama yapılan aktüer bilirkişi raporuna itiraz etmediği, talep arttırım dilekçesi kapsamında netice-i talebini işbu rapor doğrultusunda 62.399,30-TL’ye yükselttiği ve önceki karara yönelik istinaf talebinin bulunmadığı dikkate alındığında, davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak kapsamında, istinaf incelemesi öncesinde alınan rapor tarihini ileri çekmemek ve bu tarihten sonra yürürlüğe giren hesaplama kriterleri ve asgari ücretteki farkları da rapora yansıtmamak suretiyle değerlendirme yapılması gerekmekle birlikte davacı yanın Özürlülük Ölçütü Yönetmelik hükümlerine göre alınan maluliyet rapor tespitleri ışığında yeniden aktüer bilirkişi incelemesine yönelik taleplerinin bulunmadığını beyan etmesi ve usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince huzurdaki davada davacının talep edilebilir maddi zararının 62.399,30-TL olduğu, anılı tespitler ve kanuni düzenlemeler uyarınca davalı …nın davacı yanın işbu maddi zararını tazmin ile yükümlü olduğu sonuç ve kanaatine varılması gerekmiştir.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ve faiz nevi yönünden inceleme yapılmış olup kazaya neden olan aracın tespit edilememesi, ticari kullanım vasfında olduğu iddiasının ispata muhtaç kalması nedeni ile yasal faize hükmedilmesinin gerektiği, talep arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden HMK’nın 26. maddesi uyarınca temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği, davacı tarafın davalı …na 30/06/2016 tarihinde başvuru yaptığı ve 15 günlük süre verildiği, bu hali ile davalı tarafın 16/07/2016 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
62.399,30-TL’nin 16/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 4.262,50- TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan (29,20- TL peşin harç+208,00 -TL ıslah harcı olmak üzere) 237,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 4025,3- TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 1.200,00- TL bilirkişi ücreti ile 1.094,00- TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.294,00- TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.983,89-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8- Davacı tarafça yatırılan 29,20-TL başvuru harcı, 29,20-TL peşin harçve 208,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 266,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır