Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/253 E. 2022/757 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/253 Esas
KARAR NO : 2022/757

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2011
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde taraflar arasında bozma üzerine görülen Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği 10/07/2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dünyanın en büyük ve önde gelen reklam ve medya şirketler grubu olan… Grubunun Türkiye’deki iştiraki olduğunu, …’nin faaliyet alının hazırlanmış olan reklamların yayınlanması amacıyla medya satın alınması, programlanması ve planlanması olarak tanımlanan medya alanı olduğunu, huzurdaki davanın konusunun, davalılar tarafından müvekkili TMF’ye karşı haksız rekabetle ilgili olduğunu, Davalılardan Serdar… ve … A.Ş tarafından dava dışı …’a karşı daha önceden girişilen ve haksız rekabete ilişkin olarak … tarafından açılan İstanbul …ATM’nin… Esas sayılı dosyasında açılan bir haksız rekabet davası olduğunu, davalılar tarafından müvekkiline karşı girişilen haksız rekabetle bu dava arasında çok sıkı bir ilişki olduğunu, … grubu ile husumeti olan ve aynı zamanda eski bir… çalışanı olan Serdar…’in şahsi nedenlerle garez duyduğu… Grubunun hem reklamların yaratılması ve tasarlanması hemde medya satın alma ve planlama alanlarında müşterilerini ve işlerin ile geçirmek istediğini, sözü edilen… no’lu davanın bu planın birinci ayağı olduğunu, …’nin bünyesindeki kreatif alanın önemli bir kısmının ele geçirildiğini, huzurdaki davaya konu …’nin mecra işlerinin ve müşterilerinin ele geçirilmesi eyleminin ise Serdar…’in bu palanının ikinci ayağı olduğunu, … grubunun dünyanın en büyük iletişim hizmetleri grubundan biri olduğunu, bu grubun Türkiye’deki iştiraklerinin birinin müvekkili …, diğer iştirakinin ise dava dışı … olduğunu, bu iki şirketin… grubunun reklamcılık ve medya sektöründe reklamların yaratılması ve tasarlanması, medya, planlama ve satın alma hizmetlerinde iki ayağını oluşturduğunu, Davalılardan Serdar…’in … şirketinin kurucusu hissedarı ve şirket müdürü olduğunu, kendisine verilen yetkiler sayesinde …’un müşteri bilgileri de dahil her türlü gizli bilgisine vakıf olduğunu, be çerçevede müvekkili … şirketinin de müşterileri, çalışanları ve işleri ile ilglii geniş bilgiye ve etkiye sahip olduğunu, 2003 yılında kendisi olmadan …’ın bir hiç olduğunu iddia ederek astronomik ücret talep ettiğini, istekleri kabul edilmediği takdirde …’ın elemanlarını ve müşterilerini götürmekle tehdit ettiğini, Serdar…’in isteklerinin kabul edilmemesi ve şirketten ayrılma kararı vermesi üzerine… grubuna karşı husumet beslemeye başladığını, daha … dan ayrılmadan dava dışı diğer… şirketi …’un müşterilerini ele geçirmek amacıyla, …E.sayılı davanın davalıları ile işbirliği yaparak … şirketini kurduğunu, şirkte çalışanlarının önemli bir kısmını ve … un müşterilerini ve gelirinin yaklaşık %40’ına denk gelen önemli bir kısmını yeni kurdukları … şirketine geçirerek haksız kazanç elde ettiğini, Serdar…’in …’ya geçtikten sonra… gurubunun müvekkili … vasıtası ile yürütülen medya satın alma ve palanlama işlerinin müşterilinin ve işlerini de eline geçirmek için çaba göstermeye başladığını, haksız rekabet eylemlerine girişildiğini, davalılardan …’ın 2001 yılında …’de işi başladığını, çalıştığı süre içinde şirket müdürü ve genel Müdürlük yaptığını, müvekkili şirketin en üst düzey yöneticisi olarak müvekkilinin müşterilerini, işlerin, çalışanlarını birçok ticari sır ve gizli bilgiye sahip olduğunu, 18/03/2008 tarihinde … ile … iş sözleşmesinin karşılıklı olarak sona erdirilmesine ilişkin bir protokol imzaladıklarını,bu protokol ile …’ın iş sözleşmesinin 30/06/2008 tarihi itibari sona ereceği hükme bağlandığını, sözleşmede öngörülen, sözleşmenin sona ermesinden itibaren 6 aylık rekabet etmeme yükümlülüğünün 2 aya indirilerek …’a 31/08/2008 tarihine kadar rekabet etmeme yükümlüğü getirildiğini, fakat …’ın rekabet etmeme yükümlülüğü süresi içinde iken, Davalılardan Serdar… ve dava dışı kişilerle diğer davalı …Ş. (…)’ı 12/08/2008 tarihinde kurduklarını, … şirketinde pay sayısı itibari ile Serdar…’in %62,98 ile ilk, …’ın ise %33 ile ikinci büyük ortağı olduğu, Serdar…’in aynı zamanda yönetim Kurulu başkanı, …’ın ise yönetim kurulu başkan vekili olduğunu, Davalılardan … ve Serdar…’in müvekkili …’nin çalışanlarının önemli bir kısmını ve büyük miktarda medaya planlama ve satın alma işi yaptıran önemli müşterilerini önce … şirketine sonra da mecra işleri için kurdukları … şirketine geçirdiklerini, …’ın Serdar… ile birlikte hareket ederek müvekkili …’nin müşteri ve çalışanlarını götürmek amacıyla kurdukları … şirketi kurulmadan önceki sıralarda müvekkili şirketten ayrılan çalışanların … şirketi kurulana kadar … bünyesinde çalıştırığıldığını, … kurulur kurulmaz da …’a geçirildiklerini, öte yandan … tarafından kendisine emanet edilen gizli bilgi, ticari sırlar ve know-how kullanılarak müvekkili şirketin önemli müşterilerinin … kurulmadan önce … şirketine daha sonra da … Şirketine geçirildiğini belirten davacı vekili, Tüm bu konularda çok geniş bir biçimde açıklamalar yaparak, müvekkili şirketin davalıların haksız rekabeti ve ihlalleri sonucunda önemli miktarda gelir elde ettiği müşterilerini ve önemli işlerini kaybederek büyük miktarlarda zarara uğradığını, müvekkilinin en önemli müşterilerinden … Bankası ve iştiraklerinin ve vs şirketlerin medya satın alma ve planlama hizmetleri için …’ya oradan da …’a geçmesi sonucu Nisan 2008 tarihinden bu yana devam eden aylık bazda en az 222.000,00-TL civarında gelir kaybına uğradığını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın haksız rekabet tekşil ettiğinin tespitini, haksız rekabet durumunun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet sonucu ortaya çıkan zararın müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacının reklam sektörünün dünyada ve Türkiye’deki en büyük oyuncusunun kendisi olduğuna inandığını, müvekkillerinin reklam sektöründe uzun süredir çalışan ve son zamanlara kadar bu işi çeşitli reklam şirketlerinde maaş karşılığı yapan kişiler olduğunu, müvekkillerinin sektörde çok iyi tanındıklarını ve yetenekleri ile dikkat çektiklerini, bu özellikleri sebebiyle uzun süre davacı gruba ait şirketlerde yüksek ücretle istihdam edildiklerini, davacının önceki davada 5 milyon TL bu davada ise 1 milyon TL gibi astronomik tazminat taleplerini ileri sürerek bir yandan müvekkillerinin üzerinde büyük bir ekonomik baskı kurmakta, diğer yandan diğer çalışanlarına bu şekilde gözdağı vererek onların da kendisinden ayrılmasını ve ilerde kendisine rakip olmasını engellemeye çalıştığını, bu yüksek tazminat talebinin müvekkilinin üzerinde çok büyük bir ekonomik baskı oluşturduğunu, bu baskı nedeni ile uzun vadeli palanlar yapamadığını, davacının tamamen kötü niyetli olduğunu, amacının hak aramak değil bu yolu kötü niyetli kullanarak istediği haksız sonucu elde etmek olduğunu, bu dava ile davcı aynı sektörde kendisine rakip olan ve sektörün en iyi firmalarından olan müvekkillerini saf dışı etmeyi amaçladığını, davacının bu davayı esasında haksız rekabetin engellenmesini ve neticelerinin telafisini sağlamak için değil bir yandan serbest rekabeti ortadan kaldırarak kolay para kazanmak ve diğer yandan da kin ve öfke duyduğu müvekkillerinden intikam almak ve bezre şekilde hareket edebilecek diğer çalışanlarına gözdağı vermek için açtığını, İstanbul … ATM de görülmekte olan dava konusu ihtilafların bu davada tekrar yargılama konusu yapılamayacağını, müvekkili Serdar…’in davacı şirket ile hukuki ve fiili hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, tek ortak yönlerinin ikisinin de reklam sektöründe faaliyette bulunan rakip kişiler olduğunu, davacının iddialarının aksine Serdar…’in davacının hiçbir gizli veya ticari bilgisine vakıf olmadığını, davacı şirketin kuruluşundan bir müddet sonra Serdar…’in … şirketinden ayrıldığını, müvekkilinin davacı şirket ile bir ilişkisi olmadığını, müvekkili …’ın davacı şirkette çeşitli kademelerde çalıştıktan sonra en son genel müdür olarak görev yapmakta iken davacı ile anlaşarak ve karşılıklı fesih protokolü imzalayarak 30/06/2008 tarihinde davacı şirketten ayrıldığını, müvekkillerinden … Reklam Tasarım Yapı Yayın A.Ş. ve … Medya Hizmetleri A.Ş. ‘nin davacı şirketle hukuki veya fiili hiçbir ilişkisi bulunmadığını, davacı ile tek ortak yönünün reklam sektöründe faaliyette bulunan rakip firmalar olduğunu, davalı müvekkillerinin kendi aralarındaki ilişkilerin ise müvekkili Serdar… ve …’ın diğer müvekkili … Medya Hizmetleri A.Ş.’nin kurucusu ortakları ve yöneticileri olduğunu, müvekkili …’nın ise diğer davalı müvekkilleri ile hiçbir organik veya hukuki ilişkisi bulunmadığını, haksız rekabet fiilleri ve …’ın davacının müşterilerini ayarttığı, davacı şirkette çalıştığı sırada elde ettiği davacıya ait ticari sırları ifa ettiği ve diğer davalılarla kullandığı iddiası hakkında geniş bir biçimde açıklamalarda bulunarak, yine iş akdine aykırılık iddiasının bu davada dinlenemeyeceğini, … şirketinin 12/08/2008 tarihinde kurulmuş olmasına rağmen faaliyetine 01/09/2008 tarihi itibari ile başladığını, Ağustos 2008 ayı içinde hiçbir ticari faaliyetinin olmadığını, bu dönemde ne davacıyla ne de başka bir firmayla rekabet etmesinin söz konusu olmayacağını, davacının iddia ettiği ettiği zararıyla müvekkillerinin eylemleri arasında hiç bir illiyet bağı olmadığını, davacının müşteri kaybetmesinin ticari hayatın olağan gelişmelerinden olduğunu belirtmiş ve vs. Açıklamarda bulunarak, haksız ve dayanaksız davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini ve davacıya idari para cezası verilmesini talep ettiği görüldü.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesi ve mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Tarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar celb edilmiştir. Ticaret sicil kayıtları , hizmet sözleşmesi yazıları, şirket içi bir kısım yazışmalar, ticari defter ve dayanak belgeler araştırılmıştır. Taraf şirketlerin ticari defterlerini ve dayanak belgelerini, tüm dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı …’ın davacı şirket yönetimi içinde yaptığı bir kısım yazışmalar, sözleşme örneği ,diğer davalıların işten ayrılış bildirimleri dosyada mevcuttur. … şirketinin ticari sicil dosyası ilgili defterleri incelenmiştir. Davalı … şirket ticari defterleri, sicil dosyası incelenmiştir. Davalı tarafın ticari sicil dosyası, ana sözleşme ilgili dosya, davalı … davacı şirketle iş akti örneği, fesih protokolu, Nisan 2008-Haziran 2009 bileşim medya araştırma raporu celb edilmiştir. Tanıklar dinlenmiştir. İstanbul …Asliye ticaret mahkemesinin …-… karar sayılı dosyası incelenmiştir. Karar kesinleşmemiştir.
Bilirkşi Prof.Dr. …, Prof.Dr. …, Prof..Dr. … 16.3.2011 tarihli raporlarını ibraz etmişlerdir. Tarafların itirazları neticesinde 13.03.2012 tarihli ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetine Mali müşavir… iştiraki ile yeniden inceleme ile 27.03.2013 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Tanık … …-… yeminli tarcüman … vasıtası ile yine diğer tanıklar … , …, … Erdem dinlenmiştir.
Tanık … “davacı firmanın gerekirse İngiltereden koordinasyonunu sağladığını davalı …’in genel müdür yardımcısı sonra 2007 kasım 2008 haziran’a kadar genel müdür olarak çalıştığını ocakda şirketten ayrılma dilekçesini verip şirkette haziran’a kadar çalıştığını bu dönemde şirket kuracağını söyleyip … ile çalışacağını söylediğini, müşteri … Bankasına yeni fiyat teklifini yanında hesap bilen şirket alışanı ile gitmesini söylediklerini, gidip gitmediğini bilmediğini , öneriyi iyi bir şekilde sunma imkanı sunmadıklarını bildirdiğini” beyan etmiştir.
Tanık Murat ” bilgisayar bölümünde çalıştığını, davalı …’in müşteri … Bankası ile ilgili 2007 ve 2008 ait bilgilerinin … şirketine gönderilmesini istediğini, kendisinin ticari sır endişesi ile durumu üstleri ile birlikte İngiltere’ye bildirdiğini ve bilgileri göndermediğini” beyan etmiştir.
Tanık Faruk ” … bankası genel müdür yardımcısı olduğunu reklam için önce… çalıştıklarını orda çalışanlar ayrılıp …’yı kurunca bu çalışanlardan memnun oldukları için reklam şirketini 2003 yılında değiştirdiklerini, ama medya işini … ile devam ettiklerini, alameti medya şirketi kurunca bu işi de ona verdiklerini, daha sonra … şirketine verdiklerini, …’nın ve …’ın sahiplerinin aynı olduğunu” beyan etmiştir.
Tanık … “davalı …’in patronu olduğunu daha önce tem şirketinde … bankası ile ilgilendiğini …’ de çalışırken iş aradığını söyleyip …’a geçtiğini, Nisan ayında … şirketine geçtiğini, eyül sonunda … açılınca oraya geçtiğini” beyan etmiştir.
14.12.2005 tarihli ticaret sicil gazetesinden davacı … medya şirketine davalı …’ın sorumlu müdür tayin edildiği, 11. ay 2007 tarihinde Genel Müdür olarak çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. 18 Ağustos 2008 tarihli ticaret sicil gazetesi ile davalı … hizmetler anonim şirketi kurulduğu ilan edilmiştir. Şirket 12.08.2008 tarihinde kurulmuştur. … şirketi hisseleri ; %62.98 kurucu hisse davalı … Erener, %33 hisse davalı …, %2 davalı …, %2 …, %0.02 … olduğu, …hariç hissedarların yönetim kurulu üyesi olup yönetim kurulu başkan vekili davalı …, başkanın ise davalı … olduğu anlaşılmıştır. … reklam tasarım yapım yayın anonim şirketinin 18 aralık 2005 tarihli ticaret sicil gazetesi ile kurulduğu tespit edilmiştir.
Davalı …, … ( 28.3.2008 ), … ( 07.04.2008) , … ( 04.04.2008 ) , …’ın ( 03.08.2008) davacı … şirketinde çalışırken isifa etmek sureti ile ( Davalı … ile ayrılma protokolü yapılmıştır. ) ayrıldıkları çekişmesizdir.
Reklam ve kreatif çalışma yapan kardeş şirket davacı … ve … şirketinde çalışan … aynı alanda faaliyet gösteren … 2005 yılında şirketine geçmiştir. Davacı şirket … medya, iletişim, halkla ilişkiler, reklamların hangi medya organında ne oranda ne şekilde yayınlanması ,reklam yayın takibi gibi işlemler yaptığı, kardeş şirket… nin faaliyetlerinin tamamlayıcı unsur gibi bir rol üstlendiği çekişmesizdir. Yeni kurulan davalı … şirketinin de davacı … şirketinin faaliyet alanında görev üstlendiği, ticaret sicil kayıtları ve taraf kabulleri ile çekişmesizdir. Bilirkişi raporları da bu tespiti göstermektedir.
Tanıklar …, …, Alper beyanları ile … den ayrılan çalışanlar …şirketinde çalışıp davalı … kurulunca bu şirkete geçmişlerdir. Tanık Faruk … Bankası reklam işlerinin … ile bütünlük içinde yürümesi için davalı … den alınıp …’a verdiğini beyan etmiştir.
Davalı … … şirketinde ayrılmadan önce şirket içi yazışmalarında ( 27.2.2008 tarihli yazışmalar ) davalı ” Serdar…’in … Bankası genel müdürü ile arasındaki güçlü ve değişmez ilişkisi …Serdar… gelirini maksimuma çıkarmak istedi ve bunu başarabilmek için ilişkilerini kullandı… Medya ajanslarından üst düzey kişiler …almaya başlamış..” ” … Serdar …ile müşteri ilişkisinden dolayı. …geri dönüşüm olmayacağını anladık…” beyanları diğer tanık beyanları ve ticaret kayıtları ile uyumludur. Davalı … ile … şirketinde organik bağ ile ortak hareket geliştirdikleri anlaşılmaktadır.
Bilirkişiler 16.3.2011 tarihli raporlarında … şirket üst düzey çalışanı davalı …’in rekabet yasağının 31.8.2008 tarihine kadar devam edeceği söleşmesine karşın, aynı alanda faliyet gösteren davalı … şirketini 12.8.2008 tarihinde kurulduğu , haksız rekabet sürecinde şirket kurulduğu, davacı şirket müşterisi … Bankası bilgilerinin davalı …şirketine aktarılmasını istemesi … şirketine kadar davacı şirketinden ayrılanların …kada çalışması, her iki şirket kurucuları arasında ortaklıklar bulunması gibi etkenlerden haksız rekabette davalı şirketlerin ortak rol üstlendiğini, … çalışanı yönünden ayrıca Borçlar Kanunu 350 ve 351 maddelerine göre haksız rekabet davranışı yasağı ve tazminat yükümlülüğü olduğunu, davalıların eski Türk Ticaret Kanunu 57/7-8-10 madde bentlerinin ihlal edildiğinin tespit edildiğini, davalı … yönünden ise rekabet bulunduğu anlaşılamadığını , tazminat oranını hesaplayacak uzmanlıkları olmadığını beyan etmişlerdir.
Bilirkişiler 13.3.2012 tarihli ek raporunda Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 7.10.2004 tarih 13172 / 9423 sayılı kararı ile ” ..müdürü olduğu davalı şirket aracılığı ile daha önce öğrendiği davacının müşteri potansiyeli ve pazarlama ağını davalı şirkete çekmeye çalışarak eski Türk Ticaret kanunu 57/ 8 anlamında haksız rekabette bulunduğu…” tespit edildiği kök rapordaki gibi eski TTK 57/7-8-10 bentleri gereği haksız rekabet varlığı olduğu kanaati oluştuğu , üst yönetici …’in 28.3.2008 tarihli e postasında ” Garantiye ait data varsa ve geri transfer etmek zorundaysak … ye değil … transfer edelim . Yukarıdaki parametre içindeyse tazim açısından uygundur ” ibaresinin mahkeme takdirene bıraktıklarını beyan etmişlerdir.
Taraflar arasında var olan ve taraflarca varlığı ve içeriği kabul edilen e posta yazışmalarında bilirkişi ve davalı tarafın işaret ettiği … mesajının davalı … mesajına cevap olduğu anlaşılmaktadır. davalı … halen … şirketi genel müdür iken müşteri bilgilerinin (2007 ve 2008 yıllarına ilişkin veri ve kayıtları ) rakip davalı … firmasına aktarılmasını istemiştir. Buna ilişikin şirket içi itiraz neticesi üst yönetim uyarısı ile davalı …’in 27.3.2008 tarihli e posta ile durumu açıklama gereği hissettiği anlaşılmaktadır. Bu e – postada, davalı … … bankası ile devam eden ticari ilişki ve ileride devam etmesi muhtemel ticari kazanca dayalı başka ilişkiler nedeni ile verilerin aktarılmasının gerekli olduğunu bildirmiştir. ( e posta dökümü ;” … Bankası bizim hala çalıştığımız müşterilerden biri Taahhüt… Bu yılın sonuna kadar devam edebilir. nedeni …kanın bu hizmeti sağlayacak alt yapısının bulunmamasıdır. …müşteriler arasında gelir sıralamasında … birinci grupta. … Bankası kullanımını bu paketlere dahil edip havuz boyutunu arttırmaya çalışıyoruz .Alınan paketlerin yaklaşık % 50 si … Bankasının, rakamsal veriler üzerindeki ekisi kolayca vazgeçilemez.” ) üst yönetimi ikna yazısı gönderdiği anlaşılmaktadır. Üst yönetim de ticari ilişki ile elde edilecek gelir için gerekli ise verinin rakip firmaya değil müşteriye aktarılması gerektiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. ” ve geri vermek zorundaysak ,yukarıdaki parametre içindeyse ” Taraflarca kabul edilen e posta yazışmaları anlaşıldığı, gibi davalı …’in davacı şirketin müşteri verilerinin aktarılmamasının maddi kayba sebep olacağı ayrıca rakip firma …kanın o verileri kullanacak yapısının olmadığını , … Bankasının halen davacı firma ile çalışmaya devam edeceği yönünde üst yönetimi ikna mesajı sonrası bu parametreler doğru ise veri aktarımının o da rakibe değil, müşteriye yönelik yapılması olabileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca müşteri verileri aktarılırken sadece o yıl içinde kullanılabilecek 2008 verisi değil 2007 verisininde aktarılması davalı … tarafından talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu hususlar dikkate alındığında davalı rekabet çalışmasının olduğu dönemde ( rakip… şirket kurma çalışması daha önceki 27.2.2008 tarihli e- postalara yansımış ) doğrudan veri aktarımı için üst yönetime ikna çabası içinde olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle verilen ” parametreye yönelik ” onayın haksız rekabet var olmadığına ilişkin delil oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Tam aksine üst yönetimin aksi inancını yerleştirmek için ” haksız rekabeti gizleme ” çabası olduğu tespitine yönelik delil olduğu anlaşılmaktadır. 27.3.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise ticari defter ve dayanak belgelerde incelemesi neticesinde haksız rekabetten dolayı 2.270.366.73 TL kardan yoksun kalındığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda davalı … haksız rekabet bulunduğu anlaşılamamıştır. Tespitinde bulunmuştur. Bilirkişiler davalı … ın haksız rekabet var olmadığını doğrudan tespit etmemişlerdir. Tespit “anlaşılamadığı” gerekçesi ile bildirmişlerdir. Bilirkişiler ek raporun da delilin taktirini mahkemeye bıraktıklarını açıkca yer vermişlerdir. Hukuk Üsulu Kanunu 266 ve devamı maddeleri gereğince hukuki mütalaa ve değerlendirme ile delillerin taraflar yönünden bütünü ile değerlendirme hakime bırakılmıştır. Bu nedenle bilirkişi tespitleri ile dosya içindeki delilleri mahkemece değerlendirilmesinin çelişki yaratmaması nedeni ile tüm taraflar yönünden deliller dosya içindeki maddi deliller ve bilirkişi tespitleri ile uyumlu değerlendirilmiştir. Yeniden bilirkişi incelemesi ihtiyacı duyulmamıştır. Bilirkişi tespiti ile uyumlu delil değerlendirilmesi sonucunda davalı … Erener’ in haksız rekabet gelişiminde ve etkilemesinde uygulanmasında doğrudan sorumluluğu olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre davalı … ‘ın haksız rekabet ihlaline ilişkin tespitler ; davalı … e- postalarında … farika ile bütünleşik çalışma yapacak yeni şirket çalışmaların Serdar tarafından yapıldığı, … Bankası yönetimi ile davalı … yakınlığı sebebi ile … yönetiminin Davacı şirket yeni teklifin kabul etmiyeceği yönündeki ifadeleri., kurulan … şirketi çoğunluk hissesinin davalı … tarafından oluşturulması , davacı şirketten ayrılan … ve diğer müşterilerle doğrudan çalıştığı kabul edilen çalışanların … kuruluş sonrası … şirketinde çalışmaya devam etmesi haksız rekabet eyleminde etkin sorumluluğun üstlenildiğinin gösterir delilleridir. İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesi …sayılı dosyası davacı Young ve Rubicam ile davalılar …, …., … arasında haksız rekabete ilişkindir. Dava dava konusu olan … ve … şirketine yönelik yapıldığı öne sürülen rekabet ihlali ile ilgili olup 2004 öncesi döneme ait olduğu , dava konusu şirket yada olayla ilgisi olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle her iki dosya arasında fiili ve hukuki bağlantı olmadığından bu dosya neticesinin beklenmesi davayı sürümcemede bırakacağı anlaşılmıştır. Davalı … davacı şirketin genel müdürü pozisyonunda görev almıştır. Hizmet son verilmesi protokolüne göre davacı şirketten işten ayrılış tarihi 30 haziran 2008 tarihidir. Rekabet yasağı ise 31.08.2008 tarihine kadar devam edecektir. Davalı … şirketinin 12.08.2008 tarihinde kurulup, 18.08.2008 tarihli ticaret sicilinde kuruluş bildirilmiştir. Davacının haksız rekabet varlığından genel müdürü ayrılıp , yeni şirket kurulduktan sonra öğrenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet varlığından önceden haberdar olduğuna ilişkin başkaca bir delil bulunmamaktadır. Buna göre davacının haksızlığın kanaatine vardığı tarih yeni şirket kurulumu sonrası tarihtir. Buna göre dava açıldığı tarih 10.07.2009 olması sebebi ile TTK 62. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Zamanaşımı süresi haksız rekabet varlığının öğrendiği tarihten itibaren geçerlidir. Davacı şirketin davalı genel müdür olarak çalışırken haksız rekabetin bütün yönleri ile haberdar olduğu öne sürmek hayatın olağan akışına da aykırıdır. Davacı 3. Şirket kurulup faaliyete geçtikten sonra haksız rekabet varlığından haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
TTK 54. Maddesi (eski TTK 56. Maddesi ) gereğince haksız rekabetin amacı, bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Haksız rekabet ticari ahlak ve dürüst rekabet ekseninde bir koruma amaçlamaktadır. Rekabet olmadan da haksız rekabet hali bulunabileceği gibi davacı ve davalı olarak rakipler dışında bazı kişi ve teşekküller öngörülmüştür. ( Ticari işletme hukuku, RehaPoroy, hamdi yasaman s.311,Vedat kitapçılık 2012) Davacı niteliğini sahip olabilecekler mesleki itibarı, müşterileri, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya tehlikeye karşılaşan kimseler olabileceği gibi daha geniş çapta kamusal nitelikteki kurumlar bile olabilir. TTK 54 maddesi ile hakkın ihlali ile tehlikesi ayırımı kaldırılmış aynı düzeyde dava hakkı tanınmıştır. İki teşebbüsün birbirleriyle ticari rekabet içinde sayılabilmesi için aynı veya benzer ihtiyaçları karşılayan aynı türde ürünü veya hizmet üretmeleri ve böylelikle aynı tüketici kesimine hizmet etmeleri gerekmektedir. Davacı … ile … şirketinin aynı kesime hitap ettiği , aynı biçimde Alameti farika şirketinin reklam işinde aynı tüketici kesimine yönelik hizmet sağladığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalı … ile … şirketinin … ile organik bağı olduğu , haksız rekabet eylemlerinin gerçekleşmesi sağlamak için etkin biçimde ortak çalıştıkları, bilirkişi tespitleri ve dosya içindeki delillerden anlaşılmıştır. … den çıkartılan işçiler öncelikle … (…) şirketinde çalıştırılıp sonrası … şirketine alınmış, … şirketi kendi ticari işlemlerinin medyadaki takip birimi olarak … şirketini faaliyete geçirmiş, davalı … yeni kurulacak … şirketi için eleman tedariki , davacı şirketin müşterisi … bankası elde edebilmek için şahsi ilişkilerini de kullandığı tespit edilmiştir.
6103 sayılı kanun 2/a maddesi gereğince eski TTK uygulanması gerekmiştir. Eski TTK 57 maddesi yeni TTK 55. maddesi ile benzer düzenlenmiştir. Maddede yer alan madddeler örnek niteliğinde sayılan maddelerdir. Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2008/9072 esas 2010/591 karar sayılı ilamda da bu husus yer almıştır. ” hususiyle “demek sureti ile örnekleyici olarak sayılmıştır.
Bilirkişi tespiti ile sosyal güvenlik kayıtları, tanık beyanları ilgili sicil kayıtları ile davacı şirketinde çalışan bir kısım çalışanların ( Alper, …, Eylem, Fahrunisa) işyerinden ayrılarak davalı şirketinde çalışmasını sağlayarak TTK 57/ 7 maddesi gereğince haksız rekabet uygulandığı , işten ayrılmasına sebep oldukları çalışanların özellikle davalı …’a nakil yapılan … bankası işlemleri ile ilgilenen kişiler olduğu tespit edilmiştir. Yardımcıları üretim veya iş sırlarını ifşaya yöneltmek haksız rekabet bir örneğidir.( haksız rekabetten ve aldatıcı reklamlardan doğan uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk. , Zeynep derya türmen, ekim 2011, beta ist S.33) Davacı şirketinde çalışanların istifa suretiyle ayrılması sonrası … , kurulduktan sonra hemen … şirketinde çalışmaya başlamışlardır. Yeni kurulan şirkete müşteri … gelerek ayrılan çalışınlarda müşteri … çalışanlarla doğrudan ilgilinen kişilerdir. Bu şekilde müşteri … ve diğer şirketlere yönelik üretim ve iş sırları doğrudan yeni kurulan şirkete aktarıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi tespiti ve kayıtlarla davalı …’in haksız rekabet dönemi içinde aynı faaliyet konusu ile ilgili … şirketini kurucusu olduğu anlaşılmıştır. Davalı … genel müdür olarak çalıştığı kurumda müşteri … nin 2007 yılı dönemi dahil reklam faaliyeti ile ilgili plan ve yapıları rakip … şirketine aktarma faaliyetine girdiği, daha sonradan … nin davalı şirkete müşteri olarak yönlendirilmesi sağlandığı tespit edilmiştir. Bu işlemle ilgili davacı şirket zarara uğradığı tespit edilmiştir. Bu şekilde TTk 57/8-10 maddelerinin haksız şekilde ihlal edildiği tespit edilmiştir.
Haksız rekabet için hüsnüniyet kaidelerine aykırı çalışma tespiti gerekir. Bilirkişiler bu yönde tespitlerde bulunmuşlardır. Davacı şirket büyük müşterilerinden olan … bankası ile ilgili çalışanların ayrılarak yeni şirkette çalışması yönlendirilmiş, … şirketine yönelik faaliyet, davalı , o dönem şirket genel müdürü vasıtası ile ,diğer davalı … şahsi ilişkileri de kullanılarak olumsuz etkilendirildiği yönünde ifadeler kullandığı tespit edilmiştir. 2007 ve 2008 dönemi … bankası ile ilgili veriler aktarılmasına gayret edilmiştir. Nitekim … Bankası ve bir kısım müşterilerin davacı şirketten ayrılarak davalı şirkete geçtiği tespit edilmiştir. Davacı şirket müşteri kaybı nedeni ile maddi kayba uğradığı ilgili kayıtlar incelemesi ile tespit edilmiştir. Haksız rekabete yönelik yukarıda yazıldığı gibi farklı tespitler yapılmakla birlikte davalının yıl içinde yeni şirket kurarak davacı şirket müşterilerinin bu şirkete kanalize edilmesi ile doğrudan kar ve gelir kaybına uğradığı bilirkişi tespiti ile açıktır.
Davalıların kurdukları yeni şirket üzerinden davacı şirketin yıl içindeki gelir kaydına sebep olduğu açıkca tespit edildiğinden tek tek maddi olaylara yönelik gelir kaybı araştırılmamıştır.
Davalı …’in işten ayrılırken alınan ibraname ile haksız rekabet halinin devam edeceği açıkca kararlaştırılmıştır. Zeynep haksız rekabet döneminde yeni şirketi kurduğu bilirkişi tespitleri ile açıktır. Onun dışında iş ayrılış protokolünde işte genel müdür pozisyonu ile ilgili olarak ibra söz konusudur. Haksız rekabet eylemi ile ilgili ayrı bir ibra söz konusu değildir. Haksız rekabet eylemi davacı şirket tarafından rakip şirketin faaliyeti ile haberdar olunduğu hayatın olağan akışı gereğidir.

Bilirkişi tespitleri ile haksız rekabet nedeni ile davacı şirketin maddi zarara uğradığı tespit edilmiştir. Maddi zarar miktarı da bilirkişi raporunda bildirilmiştir. Davacı vekili son celse de ıslah edeceğini bildirdi ise de ıslah beyanının yazılı olması gerektiği dikkate alınarak , ek süre de istenmemesi sebebi ile talep red edilmiştir. Davalı şahıslar tacir vasfında değildir. Dava ticari ilişkiden kaynaklanmamaktadır. Bu nedenle faiz olarak yasal faiz hükmedilmiştir. Faiz başlangıç tarihi açık talep olmadığından dava tarihi olarak bildirilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 1988/5219 esas 1988/50008 sayılı kararı ile haksız rekabette haksız rekabet fiilinin tekrarlanması ile işlemeye devam ettiği , o tarihten geriye doğru 1 yıl süre için tazminat istenebileceği karara varılmıştır. Bilirkişiler tarafından defterler ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ile zarar tespit edilmiştir.
Haksız rekabetin varlığı yönünde karar oluşturulmuştur . Bu nedenle haksız rekabetin varlığına ilişkin tespiti içeren kısa kararın yayınlanması yönünde karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle TTk 61maddesi gereğince ilan kararı da verilmiştir.
Haksız rekabetin gerçekleşecek tarafların ayrı şirket kurdukları tespit edilmiştir. Şirket kurulduktan sonra ticari faaliyetin devam ettiği anlaşılmakla ticari faaliyete yönelik haksız rekabet varlığına ilişkin ayrıca iddia bulunmaması dikkate alınarak haksız rekabetin ortadan kaldırılacak sonuç tespit edilememiştir.
Davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, haksız rekabetin varlığına ilişkin kısa hükmün ülke çapında yayımlanan tirajı 100 bini aşkın gazete de masrafı davalılardan alınarak ilanına, (hüküm kesinleşmesinden sonra) dava konusu haksız rekabete ilişkin sonuçları ortadan kaldıracak hukuki nitelik mevcut olmadığından buna ilişkin talebin reddine dair hüküm taraf vekillerinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/7689 esas, 2016/1732 karar sayılı ilamı ile;
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalılar vekilinin mahkemenin görevine ve zamanaşımına ilişen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, haksız rekabet durumunun ortadan kaldırılması, önlenmesi, tazminat miktarının tespiti ile maddi tazminatın davalılardan tahsili ve hükmün ilanı istemine ilişkin olup, davalılardan …’ın davacı şirketin eski genel müdürü olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu bağlamda bu dava, esas itibariyle anılan davalı yönünden şirket yöneticisi aleyhine açılan sorumluluk davası niteliğindedir.
Dava tarihinde geçerli mülga Türk Ticaret Kanununun 556.maddesine göre, limited şirket idarecilerinin mesuliyeti anonim şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir. Limited ortaklığın yönetimine memur edilen kimselerin yani, ister özden yönetimli ister seçimle bu sıfatı almış olsunlar ister ortak ister üçüncü kişi durumunda bulunsunlar müdürün/ müdürlerin sorumluluğuna anonim ortaklıkların yönetim kurulu üyeleri hakkındaki TTK’nun 336. ve 309.madde hükümleri aynen uygulanır. TTK’nun anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerine atıf, TTK’nun 341.maddesini de kapsar. Yani yirmi ve yirmiden az limited ortaklıklarda bu yetki ortaklar genel kurulunun kararına veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karara yada verecekleri muvafakata bağlıdır.
Buna göre, 342’nci maddesinde de müdürün kanuna, anasözleşme, veya işgörme koşullarını saptayan diğer yükümlülükleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi halinde yönetim kurulu üyelerinin tabi oldukları hükümler gereğince ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olacağı ilkesi kabul edilmiştir. Ancak, T.T.K’nun 341 ve 342. maddeleri hükümlerine göre, böyle bir davanın açılabilmesi için ise genel kurulca davanın açılması yolunda karar alınması gerekmektedir. Davacı şirketin yirmiden az ortaklı olması ve denetçisinin bulunmaması halinde ise ortaklar genel kurulunun bu konuda vereceği karar veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karar yada verecekleri muvafakat ile bu davanın açılabilmesi mümkündür.
O halde mahkemece, davacı tarafa münasip bir mehil verilmek suretiyle yukarıda açıklanan ön koşulun tamamlattırılmasından sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak doğrudan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın anılan davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyizine gelince; davacı vekilinin ıslah istemi mahkemece yazlı gerekçe ile reddedilmiştir.
Oysa, HMK’nun 176 vd. maddelerin de düzenlenen ıslah, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı olup, HMK’nun 177’nci maddesi hükmünce ıslah yazılı yada sözlü olarak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.Bu durumda mahkemece, davacı tarafın ıslah isteminin usule uygun olduğu kabul edilerek davasını ıslah etme olanağı sağlanmak gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçelerle bu istemin reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin esasa ilişen diğer tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile bozularak dosyanın mahkememizin 2017/1104 esasına kaydı yapılmış ve mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce davalı … yönünden bozma ilamı doğrultusunda ” Dava tarihinde geçerli mülga Türk Ticaret Kanununun 556.maddesine göre, limited şirket idarecilerinin mesuliyeti anonim şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir. Limited ortaklığın yönetimine memur edilen kimselerin yani, ister özden yönetimli ister seçimle bu sıfatı almış olsunlar ister ortak ister üçüncü kişi durumunda bulunsunlar müdürün/ müdürlerin sorumluluğuna anonim ortaklıkların yönetim kurulu üyeleri hakkındaki TTK’nun 336. ve 309.madde hükümleri aynen uygulanır. TTK’nun anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerine atıf, TTK’nun 341.maddesini de kapsar. Yani yirmi ve yirmiden az limited ortaklıklarda bu yetki ortaklar genel kurulunun kararına veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karara yada verecekleri muvafakata bağlıdır.
Buna göre, 342’nci maddesinde de müdürün kanuna, anasözleşme, veya işgörme koşullarını saptayan diğer yükümlülükleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi halinde yönetim kurulu üyelerinin tabi oldukları hükümler gereğince ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olacağı ilkesi kabul edilmiştir. Ancak, T.T.K’nun 341 ve 342. maddeleri hükümlerine göre, böyle bir davanın açılabilmesi için ise genel kurulca davanın açılması yolunda karar alınması gerekmektedir. Davacı şirketin yirmiden az ortaklı olması ve denetçisinin bulunmaması halinde ise ortaklar genel kurulunun bu konuda vereceği karar veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karar yada verecekleri muvafakat ile bu davanın açılabilmesi mümkündür” şeklindeki bozma gerekçesine istinaden davacı tarafa genel kurulu kararı ibraz için süre verilmiş ve konuya ilişkin genel kurulu kararının ibraz edildiği görülmüştür.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 12/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; 1.000.000,00 TL’lik talebini 1.270.366,73TL arttırarak 2.270.366,73TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya kapsamından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kabulü ile; davalıların davacı tarafın ticari sırlarına personeline ve müşteri çevresine yönelik eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önceki hükümdeki ”Dava konusu haksız rekabete ilişkin sonuçları ortadan kaldıracak hukuki nitelik olmadığından buna ilişkin talebin reddine” dair hüküm bozma sebebi yapılmadığından bu konuda karar tesisine yer olmadığına, 2.270.366,73TL haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminatın 1.000.000,00TL’sine dava tarihi, bakiye kısmına 12.04.2018 ıslah tarihinden işleyecek yasal faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dair hüküm taraf vekillerinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/5575 esas, 2020/3557 karar sayılı ilamı ile;
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalıların eyleminin Türk Ceza Kanunu uyarınca hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirmesi ve Kanun’nun 66/1. maddesi uyarınca sekiz yıllık dava zamanaşımına tabi olması nedeniyle davacının ıslah dilekçesine yönelik zamanaşımı itirazlarının yerinde olmamasına davalı … Erener’in gerek hizmet ilişkisi sırasına, gerekse hizmet ilişkisinden sonra, diğer davalı … ile haksız rekabet eyleminde işbirliği ile hareket etmesine, davalı şirketlerin de yöneticileri aracılığıyla haksız rekabet eyleminde yer almış ve haksız rekabetten yararlanmış bulunmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendinin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, ref’i ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde, davalıların eylemleri neticesinde hangi müşterilerini kaybettiğini ve nasıl zarara uğradığını açıkça belirtmiş olmasına rağmen, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu müşterilerin kaybı nedeniyle uğranılan zarar değil, davacının ilgili dönemdeki genel kâr kaybı farazi olarak hesaplanmak suretiyle tespit edilen tüm zarardan davalılar sorumlu tutulmuştur. Her nekadar davalılar vekili rapora ve hesaplama yöntemine itiraz etmiş ise de, mahkemece, davalıların itirazlarını karşılar ek rapor alınmadığı gibi ek raporun alınmama sebebi de tatmin edici gerekçelerle açıklanmamıştır. O halde davalıların rapora karşı ileri sürdüğü ciddi itirazları karşılanmaksızın 27.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davacının temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, temerrüt halinde uygulanması gereken faiz türü avans faiz olup, davalıların tacir olmadığı ve davanın ticari ilişkiden kaynaklanmadığı gerekçesiyle yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
4- Ayrıca, Kabüle göre; davacı taraf, Dairemiz bozma ilamından önce, davasını müddeabih yönünden 05.11.2013 tarihli celsede ıslah etmiş olup, ıslahla arttırılan kısım için faiz başlangıcının 05.11.2013 tarihi olması gerekirken, hatalı değerlendirme ile 12.04.2018 tarihinin esas alınması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle dahi bozulması gerekmiştir.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalılar yararına, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın bu yönüyle davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.09.2020 tarihinde (1) nolu bentte oyçukluğuyla diğer bentlerde oybirliğiyle karar verildi.” gerekçesi ile bozularak mahkememizin 2022/253 esasına kaydı yapılmış ve yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda;
Taraf vekillerinin feragat dilekçesi sundukları görüldü.
Davacı vekilinin talep dilekçesinde özetle; mahkememizin işbu dosya kapsamındaki ihtilafa ilişkin olarak, davalılara karşı olan davalarından davacı ile mutabık kalındığı üzere davadan feragat ettiklerini, bu nedenle davalılara karşı açılan işbu davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve 312. maddeleri arasında düzenlenen feragat hükümleri uyarınca reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
Davalılar vekilinin talep dilekçesinde özetle; davacı taraf, 13/12/2022 tarihli dilekçesi ile davasından feragat etmiş olup, bu nedenle karşı taraftan vekalet ücreti talebi bulunmadığını, bu haliyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
Davacı vekilinin sunduğu 13/12/2022 tarihli feragat dilekçesi doğrultusunda dosya ve kapsamının incelenmesinde, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca davalı vekilinin de feragat ve vazgeçme yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 13/12/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, davalılar vekili 13/12/2022 tarihli dilekçesi ile davacı tarafın davadan feragat etmesine ilişkin beyanı doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesine, vekalet ücreti talebi olmadığına ilişkin beyan dilekçesi ibraz ettikleri anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311.maddeleri gereğince davacı vekilinin davadan feragat etmesi ve davadan feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu mahkememizce tespit edilmekle, davacı yanın açtığı davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davanın 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311 maddeleri gereğince feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Peşin alınan 13.500,00 TL harç ile 21.700,00 TL ıslah harcından alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 35.119,30 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar tarafından yapılan 237,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Davalı vekilinin vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta ara karar kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davacının HMK 120 maddesi gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
13/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır