Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/215 E. 2022/738 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/215 Esas
KARAR NO : 2022/738

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …plakalı aracı ile 21.11.2019-17.11.2020 tarihleri arasında ücret ödenmeksizin müvekkilinin işletmesinde bulunan köprü ve otoyol gişelerinden defalarca geçiş ücreti ödemeksizin geçtiklerini, söz konusu ihlaller nedeni ile ücretlerin ödenmemesinden dolayı alacağın tahsili için müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, ancak takibe haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev ve yetki yönünden itirazda bulunduklarını, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri, görevli mahkemenin ise Tüketici Mahkemeleri olduğunu beyan ettikleri, davacı tarafından kaçak geçiş yapıldığına ilişkin olarak fotoğraf video vb kayıtların sunularak kaçak geçişin varlığının ispat edilmesi gerektiğini, icra dosyasına da işbu belgelerin sunulmadığını, hiçbir tespit yokken müvekkilinden ücret talebinde bulunulmasının haksız, kötüniyetli ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; geçiş ihlali sebebine dayalı geçiş bedeli ile yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmeye alınmıştır.
Davacı tarafın tacir olduğu görülmekle birlikte davalı gerçek kişinin tacir vasfının bulunup bulunmadığı hususunun tetkiki yönünden Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Vergi Müdürlüğüne yazı yazılmış olup gelen yazı cevapları tetkik edilmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüş olup izah edilen kanun maddeleri gereğince bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafın da tacir olması/ uyuşmazlığın ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği anlaşılmıştır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463.maddesinde de önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19/02/1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25/01/1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan, iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamına göre somut olayda, Vergi Dairesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevaplarına göre davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve VUK 177. madde limitlerini aşan gelirinin mevcut olmadığı görülmekle tacir sıfatı bulunmadığından davanın nispi ticari dava olmadığı gibi uyuşmazlığın mutlak ticari davalardan da olmadığı saptanmıştır.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; huzurdaki davada ihlalli geçiş iddiasına dayalı alacak istemine dayalı itirazın iptali istemi ileri sürülmüş ise de davalı yanın gerçek kişi tacir sıfatını haiz olmadığı ve dava konusu alacağın dayanağını oluşturan hukuki işlem nazara alındığında davanın TTK’nın 4. maddesi anlamında mutlak veya nispi ticari dava niteliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca tescil kayıtları kapsamında kaçak geçiş yaptığı iddia edilen davalı aracının ticari araç vasfında olduğu anlaşıldığından davalı yanın 6502 sayılı TKHK’nın m.3/1-k gereğince tüketici olarak kabul edilemeyeceği de anlaşılmıştır. Bahsedilen gerekçeler ışığında huzurdaki dava yönünden mahkememizin görevli olmadığı, uyuşmazlığın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Emsal karar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/1195 esas, 2018/975 karar saylı kararı.)
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK’nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
30/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır