Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/201 E. 2022/309 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/201 Esas
KARAR NO : 2022/309

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 24/03/2022
KARAR TARİHİ : 25/04/2022

Mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde… numaralı Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı…A.Ş’nin ‘nun maliki olduğu … araca 22.11.2019 tarihinde, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu … plakalı kamyonetin çarpması neticesinde sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiğini, kaza nedeniyle sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına 31.03.2020 tarihinde 2030 TL ve 13.04.2020 tarihinde 2940,48 TL tazminat ödendiğini, bu kazanın meydana gelmesinde davalıya ait … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, bu nedenle davalıların 2918 sayılı Yasanın 85 ve 88 . maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, sigortalıya ödenen 2030 TL tazminatın davalılardan rücuen tahsili için davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 2940,48 TL tazminatın rücuen tahsili için de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, davalıların itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, davaya konu kazanın oluşumunda müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazada sigortalı araç sürücüsü kendi şeridinde seyir halinde ilerlerken davalı araç sürücüsünün ara sokaktan geri geri çıkarken sigortalı araca çarpması suretiyle gerçekleşmiş olup kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü %100 kusurlu olduğunu, açıklanan nedenlerle, fazlaya ve sair hususlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalıların ; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyalarına yapmış oldukları tüm itirazların iptali ile takiplerin takip talebindeki şartlarla devamına, davalıların her iki icra dosyası için %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı şirkete ödenen hasar bedelinin halefiyet ilkesi kapsamında davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında reesen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı …, tazminat ödediği sigortalısının zararına davalıların sebep olduğundan bahisle TTK’nun 1472. maddesi hükmüne dayalı olarak eldeki davayı ikame etmiş olup, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığından, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gereklidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yapılan incelemede, davacının kasko sigortalısına ödeme yaparak onun halefi sıfatıyla eldeki davayı açtığı, davacının sigortalısı bir ticaret şirketi ise de, davalıların araç maliki ve sürücü olan gerçek kişiler oldukları, davalıların mersis sorgularında tacir kayıtlarının bulunmadığı, yine kazaya sebep olduğu iddia edilen araç kamyonet niteliğinde ise de, celp edilen tescil kayıtlarına göre kaza tarihi itibarıyla aracın kullanım amacının hususi olduğu, böylece davanın tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklanan nispi ticari olmadığı, davalı taraflar arasında ZMSS sigortacısı bulunmadığından davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı gerekçe ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır