Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/138 Esas
KARAR NO : 2023/574
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkil hakkında davalı tarafından, 24/11/2021 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı-alacaklının davacı-borçludan devraldığı şirketin vergi borcunun rücuen istenmesi sebep gösterildiğini, TBK sistemine göre borcun kaynağı a) sözleşme b) kanun c) haksız fiil olabildiğini, taraflar arasında haksız fiil kaynaklı zarar olmadığının, icra takibine konu olan alacak ticari işletme devrinin gerçekleşirken devredilen aktif ve pasiflerindendir (vergi borcu pasiflere dahildir.) Kural olarak TTK md. 11/3 hükmünden anlaşılacağı üzerine, ticari işletmenin devri bütün halinde gerçekleşir. Ticari işletme devrinin gerçekleşmesi için şartlarından ilki aktif ve pasiflerin birlikte devredilmesidir. Ancak bu emredici bir hüküm olmayıp, noter sözleşmesinde veya başka bir yazılı sözleşme düzenlenerek aksi kararlaştırılabilir. müvekkille böyle bir sözleşme de yapılmamış olup, ek olarak sunduğumuz noter sözleşmesinde de görüleceği üzere hisse aktif ve pasifler dahil olarak devredildiğini, kanuna göre davalı şirketi aktif ve pasifi ile devraldığı için müvekkile icra takibi ile rücu ettiği borcu devraldığını, TBK m.19’a uygun bir sözleşme olmadığını, müvekkilin davalı şahısın …’ndeki hissesinin tamamını … Noterliğinden 28.12.2017 tarih … sayılı Pay Devri Sözleşmesi ile davalı …’e aktif ve pasifiyle devir ettiğini, devir işlemi usulüne uygun gerçekleşmişken, müvekkilin davalının şirketine karşı da herhangi bir sorumluluğu mevcut olmadığını, vergi borcunu ödeyip daha sonra müvekkile rücu etmesine sebep olacak ne bir kanun hükmü ne de TBK 19 çerçevesine göre bir durum olayımızda mevcut olmadığını, O halde, müvekkilimin borç altına girmesini gerektiren bir kanun veya sözleşme kuralı olmadığı için ilamsız ve belgeye dayalı olarak yapılmayan ( bu belgeden kasıt HMK açısından yazılı ve her iki tarafın imzasını ihtiva eden belge) icra takibi mesnetsizdir. Bu şekilde kesinleşen ilamsız takipten dolayı müvekkilimin borcu olmadığını, müvekkil hakkında icra takibi başlatılması kötü niyetli bir yaklaşım olup, uğradığımız zarar nedeniyle %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmekte olup, davalıya … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı takibi dolayısıyla 44.600,00 TL borçlu olmadığımızın tespiti amacıyla açtığımız menfi tespit davasını açma zorunluluğunun olduğunu beyanla müvekkilin … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı takibinden davalıya borcunun bulunmadığının tespitine ve haksız, kötü niyetli olarak açılmış icra takibinden dolayı alacağı olmadığını bilen ve/veya bilmesi gereken davalı/ alacaklının alacağının miktarının likit olmasından dolayı %20’sinden az olmamak üzere borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararı icra inkar tazminatına hükmedilerek alacaklıdan tahsiline ve icra takibinin iptaline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’ nin davacı …’e ait hisseleri … Noterliğinin 28/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile müvekkil …’e devredildiğini, Limited Şirketin her paydaşı amme alacaklarından hissesi oranında sorumlu olmasına rağmen davacı tarafından ödenmesi gereken amme alacakları ödenmemiş olup bu borçlar müvekkil tarafından kapatıldığını, işbu sebeple davacı …’ün hissesine ait olup müvekkil tarafından ödenen amme borçları için tarafımızca davacı aleyhine …. İcra müdürlüğünün 2021/… e. sayılı dosyası üzerinden usulüne uygun takip başlatıldığını, davacı tarafından şirket hissesi müvekkile devredilmiş olduğu bu sebeple de borçlardan sorumlu olmadıkları iddia edilse de 6183 sayılı kanunun 35. Maddesi gereği davacının sorumluluğu devam ettiğini beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere yukarıda açıklanan nedenler doğrultusunda davanın esastan reddine, karşı tarafın alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur.
DELİLLER:
Dosyanın delillerini …. icra müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası örneği, …nün 10/03/2022 tarihli ve 16/06/2022 tarihli müzekkere cevapları, … Noterliğinin 10/03/2022 tarihli müzekkere cevabı, … Vergi Dairesi’ne, … Vergi dairesine, … Veraset ve Haçlar Vergi dairesine yazılan müzekkere cevapları oluşturmaktadır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda bilirkişi … tarafından hazırlanan 05/07/2023 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla ve 6183 sayılı kanun ilgili maddeleri de değerlendirilerek uyuşmazlığa konu vergi borçlarının amme borcu olup olmadığı, hangi dönemlere ait olduğu, pay devri sözleşmesinden önce oluşup oluşmadığı, davacının bu vergi borçlarından sorumlu olup olmadığı, söz konusu vergi borçlarının … .. Ltd şirketinden tahsil edilme imkanının olup olmadığı sorumlu ise hangi miktarda sorumlu olduğunun ve hangi miktar vergi borcunun kim tarafından ödendiğinin tespiti ile davacının …. İcra Dairesi 2021/… esas sayılı dosyada bir borcu olup olmadığı hususlarında, gerekçeli rapor alınmak üzere dosya bilirkişilere teslim edilmiş olup, bilirkişi … tarafından hazırlanan 05/07/2023 tarihli anılı raporunda özetle;Yukarıda yer alan tespitler çerçevesinde sayın mahkeme tarafından talep edilen hususlara ilişkin değerlendirmeler aşağıdaki gibidir. Vergi borçlarının amme borcu olup olmadığı; uyuşmazlığa konu olan, ödenen vergi ve SGK borçları bilirkişi raporunun 2.3. bölümünde tabloda yer almıştır. Bilirkişi raporunun 3. Bölümünde konuya ilişkin yasal düzenlemeler yer almıştır. Buna göre, Takdir sayın mahkemenin olmak üzere, uyuşmazlık konusu vergi ve SGK borçlarının 6183 sayılı kanun kapsamında amme borcu olarak kabul edilmesi gerektiği kanaati oluşmuştur. 4.2. Borçların hangi dönemlere ait olduğu; pay devri sözleşmesinden önce oluşup oluşmadığı; Şirketin 6736,7143 ve 7256 sayılı yasalar kapsamında yapılandırmış olduğu vergi borçlarının ayrıntılı dönem tespiti yapılması mümkün olmamış ise de, 2016 yılında yapılan başvuru ile 6736 sayılı yasa kapsamında, 2014-2015 yılları vergi borçlarını yapılandırdığı, kısmen ödeme yapıldığı, kısmen ödeme yapılması nedeniyle yapılandırmanın bozulduğu, dolayısıyla borçların …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde yer aldığı kanaatine varıldığı 2018 yılında yapılan başvuru ile 7143 sayılı yasa kapsamında, … V.D ve … V.D olan borçlarını yapılandırdığı, … V.D ne kısmen ödeme yapıldığı, bu borçların 2017-2019 yılları içerisinde oluştuğu ve yapılandırmanın bozulduğu, … V.D nin yapılandırılan borçlarının tamamının ödendiği ve … V.D. borçlarının oluştuğu dönemde Davalı …’ün şirket ortaklığının sona ermiş olduğu, dolayısıyla şirket borçlarının … V.D hariç olmak üzere, …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde yer aldığı kanaatine varıldığı 7143 sayılı yasa kapsamında, … SGK ve … SGK müdürlüklerine ilişkin 2015 yılı borçlarının yapılandırıldığı ve kısmen ödeme yapıldığı ve yapılandırmanın bozulduğu, dolayısıyla borçların …”ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde yer aldığı kanaatine varıldığı2020 yılında yapılan başvuru ile 7256 sayılı yapılandırma kapsamında, … Vergi Dairesi, … Vergi Dairesi, … Vergi Dairesine olan 2015-2018 yıllarına ilişkin vergi borçlarının yapılandırıldığı, ödemelerin devam ettiği, dolayısıyla borçların …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde yer aldığı kanaatine varıldığı 7256 sayılı yapılandırma kapsamında yapılandırılan ve … Vergi Dairesine olan borçların yargı harcı ve eklentilerinden oluştuğu, dönem bilgisinin 2017-2019 yılları içerisinde olduğu dolayısıyla …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde yer aldığı kanaatine varıldığı 7256 sayılı yapılandırma kapsamında, … SGK müdürlüğüne olan 2015 yılına ilişkin 2015/7-2017/11. Dönem borçlarının yapılandırıldığı ve ödemelerin devam ettiği, anlaşılmış ve kabul edilmiştir. 4.3.Davacının bu vergi borçlarından sorumlu olup olmadığı; Davacı …’ün 6183 sayılı yasanın 35. Maddesi 2. Fıkrasında yer alan “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fikra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” Hükmü uyarınca sorumlu tutulabileceği ve vergi idareleri ile SGK müdürlüklerinin bu madde kapsamında takibat yapabilecekleri, kanaati oluşmuştur. 4.4. … . Ltd. şirketinden tahsil edilme imkânının olup olmadığı; 6183 sayılı yasanın 35, Maddesi 1. Fıkrasında yer alan “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kıismen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.” Hükmü uyarınca vergi idareleri ile SGK müdürlüklerinin bu madde kapsamında takibat yapabilecekleri, Şirketin 2018 ve 2020 yılı kurumlar vergisi beyanname eklerinde yer alan bilançolarında, 2018,2019,2020 yıllarında aktif varlıklarının 888,98 TL olduğu dikkate alındığında, şirketin borç tahsilinin mümkün olmadığı, Ayrıca müşavirin beyanı, dava dosyası belge içeriklerinin incelenmesi ve şirket yetkililerinin. borç yapılandırma başvuruları nedeniyle, vergi dairelerince ve SGK müdürlüklerince takibat, tahsilat, icra işlemlerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. 4.5. Sorumlu işe hangi miktarda sorumlu oIduğu Sayın Mahkeme tarafından; Davacı …’ün sorumlu olarak kabul edilmesi durumunda, ödenen vergi ve SGK borçlarının (Halkalı VD borcu hariç 658.144,50—21.070,91=) 637.073,59 TL tutarlı kısmının, …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde olduğu, 7256 sayılı yasa ile yapıiandırma kapsamında olup, 30.04.2023 tarihi itibariyle ödenmemiş 158.613,82 TL vergi, yargı harcı ve SGK borç tutarlarının da, …’ün şirket ortaklığı dönemleri içeresinde olduğu, kanaatine varılmıştır. Sayın Mahkeme tarafından; Davacı …’ün sorumlu olarak kabul edilmesi durumunda, yapılan ödemelerin hissesi oranında dağıtılması sonucunda (3960/12000 x 637.073,595) 210.234,29 TL sorumluluk miktarı olarak hesaplanmıştır. Hangi miktar vergi borcunun kim tarafından ödendiğinin tespiti; bilirkişi raporunun 2.3.2. bölümünde yer tabloda görüleceği üzere; Emrah Nabi Gülserin tarafından 362.008,24 TL borç ödemesi ((Halkalı V.D borcu hariç olmak üzere (362.008,24 – 20.308,27 =) 296.136,26 TL ödeme yapıldığı)) yapıldığı, … tarafından 341.699,97 TL borç ödemesi ((… V.D borcu hariç olmak üzere (341.699,97 – 762,64 = ) 295.373,62 TL ödeme yapıldığı)) yapıldığı anlaşılmıştır.” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; …. İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takibi sebebiyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce örneği celp edilen …. İcra Dairesi’nin 2021/… takip sayılı icra dosyası örneğinin yapılan tetkikinde; takibin davalı tarafça davacı aleyhine ödenen vergi ve ssk borçlarından kaynaklanan toplam 44.600TL alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davacının yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6183 sayılı kanunun 35. maddesinde ” Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Huzurdaki dava; davacı tarafından ödenen dava dışı limited şirketin vergi borçlarının, kamu alacağının sorumlusu bulunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir. (6183 SK. m.35). Kanuni temsilcilerin asıl mükellef dışındaki diğer sorumlulardan talepte bulunabilmesi için öncelikle bu kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması gereklidir. Zira asıl yükümlüsünden tahsili mümkün olduğu halde bu alacağı kamu idaresine ödeyen kanuni temsilcilerin, asıl yükümlü dışındaki diğer sorumlulardan rücuen talepte bulunmaları mümkün değildir.
Ödenen kamu alacağının asıl yükümlüden tahsil imkanı bulunmadığı anlaşıldıktan sonra, diğer yükümlülerden rücu oranının ne olacağı konusunda ise bir ayrıma gidilmelidir. Buna göre limited ve kolektif şirketlerde temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğu ortaklık sıfatına bağlı olduğundan, bu kişilerden ancak ortaklık payları oranında rücuen talepte bulunulabileceği kabul edilmelidir. Diğer bir deyişle limited ve kolektif şirketlerde kamu alacağından her ortak kendi payı oranında sorumlu olup bu payı haricindeki ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/8501 Esas, 2014/16502 Karar sayılı ilam)
Mahkememizce yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla ve 6183 sayılı kanun ilgili maddeleri de değerlendirilerek uyuşmazlığa konu vergi borçlarının amme borcu olup olmadığı, hangi dönemlere ait olduğu, pay devri sözleşmesinden önce oluşup oluşmadığı, davacının bu vergi borçlarından sorumlu olup olmadığı, söz konusu vergi borçlarının … .. Ltd şirketinden tahsil edilme imkanının olup olmadığı sorumlu ise hangi miktarda sorumlu olduğunun ve hangi miktar vergi borcunun kim tarafından ödendiğinin tespiti ile davacının …. İcra Dairesi 2021/… esas sayılı dosyada bir borcu olup olmadığı hususlarında gerekçeli ayrıntılı hükme ve denetime elverişli rapor alınmıştır. Buna göre davacının dava dışı … Ltd’nin ortağı olduğu, şirketin davalıya devrolduğu, davacının ödediği bedelin amme borcu olduğu ve pay devri sözleşmesinden oluştuğu, şirketin bilançoları ve ekonomik durumu incelendiğinde davacı tarafından ödenen bedelin dava dışı şirketten tahsilinin mümkün olmadığı, davacının hissesi gözetildiğinde sorumlu olduğu bedelin 210.234,29 TL olarak tespit edildiği davacının ancak payı haricindeki ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebileceği açıktır. (Yargıtay …Hukuk Dairesinin 2014/… Esas, 2014/… Karar sayılı ilam) Alınan raopr doğrultusunda davacının kanunen davalıya karşı rücu hakkının doğduğu ancak tespit edildiği üzere davacı ve davalı tarafından neredeyse eşit miktarlarda kamu borcu ödendiği görüldüğünden edinilen vicdani kanaat gereği davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Karar tarihinde yürürlükteki harç tarifesi gereği alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 761,66TL-TL harçtan mahsubu ile bakiye 491,81-TL harcın kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 17.900TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-Devletçe karşılanan 1.560TL arabuluculuk ücretinin, davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2023
Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır