Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/136 E. 2022/152 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/136 Esas
KARAR NO : 2022/152
DAVA : Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/07/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı forex (kaldıraçlı işlem) firmasının müvekkiline hesap açması için düşük spread oranları teklif eden bir mail attığını, müvekkilinin davalı firmanın teklifini kabul ettiğini ve davalı nezdinde … numaralı hesabın açıldığını, müvekkili uzun yıllar boyunca borsa ile ilgilenmiş olduğundan, akademik uzmanlığı itibariyle de ekonomi, sermaye piyasası araç ve işlemleri hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olduğunu, müvekkilinin 27 ve 28 Mart 2019 tarihlerinde piyasadaki kur hareketliliğinin fazla olması nedeniyle yapmış olduğu 100 civarında işlem neticesinde 69.411,18 USD kazanç elde ettiğini, davalının SPK mevzuatı gereği müvekkilinin kazancını ödemek yerine, bütün işlemlerde hatalı fiyat verildiğini ve kazancının ( karının) silineceğini bildirdiğini, müvekkilinin bu yaklaşımın kabul edilebilir olmadığını tüm iletişim kanalları üzerinden kendilerine bildirdiğini, davalıya 02.04.2019 tarihli ihtarname gönderilerek teminat ve kazancının ödenmesinin ihtar edildiğini, işlem kayıtları, hesap özeti, müvekkilinin kazancının …’a aktarılmasına ilişkin hesap hareketleri ve … Kasi Raporlarından görüleceği üzere, müvekkilinin elde ettiği kazancın hesaplarına aktarıldığını, dolayısı ile davalı tarafından uydurma bir bahane ile kazancının silinmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalının, müvekkilinin kazancını fiyat sağlayıcıdan gelen datalarda hata olması nedeniyle iptal ettiğini bildirdiğini, müvekkilinin sorularına, soyut ve çelişkili cevaplar vermekle yetindiğini, görüleceği üzere müvekkilinin kazancının ödenmemesinin, müvekkilinden kaynaklanmadığını, davalıya fiyat sağlayan kurumların verdiği fiyatın hatalı olmasının müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, fiyatlarla ilgili tüm yetki ve sorumluluğun davalı gibi aracı kurumlarda olduğunu, aksinin kabulünün aracı firmaların dilediği şekilde dilediği kazançları silmesine imkan tanıyacağını, esas olanın müşterinin korunması olduğunu, müvekkilinin, kazancının ödenmemesinin yasal ve ahlaki olmadığını bildirerek SPK’ya şikayette bulunduğunu, davalı tarafça, ilginç bir şekilde müvekkili hakkında, bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme, değiştirme, nitelikli dolandırıcılık suçlamaları ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının, fiyat sağlaycının hatalı fiyat vermesi bahanesinin arkasına sığınarak müvekkilinin kazancını ödemediği yetmiyor gibi bir de müvekkilini şikayet ettiğini, müvekkilinin SPK şikayeti sonrasında, davalı tarafından müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunulduğundan SPK tarafından, konu adli yargıya taşındığından başka bir işlem yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, müvekkilinin davalı tarafından kurulan ve işletilen sisteme müdahalesinin imkansız olduğunu, zira bu hususta müvekkili hakkında yapılan suç duyurusunun K.Y.O.K. ile kapandığını, akademik kariyeri ve temiz bir sicili olan müvekkilinin hakkında açılan bu haksız ve kötü niyetli soruşturma nedeniyle büyük bir elem ve ızdırap duyduğunu, soruşturma kapanana kadar huzurlu bir gün geçiremediğini, psikolojisi bozulan müvekkilinin soruşturma uzadıkça stresinin arttığını ve yüz felci geçirdiğini beyanla 25.000 TL manevi tazminatın, davalının müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine ifade vermek zorunda kaldığı 07.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödeme emrine konu etmediği, aynı zamanda arabuluculuk görüşmesinde de talep etmediği alacak kalemi olan manevi tazminatın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, bu taleplerin huzurdaki dava ile talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının talep ettiği alacakların tümünün zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği zararı 28.03.2019 tarihinde öğrendiğini ileri sürmekte olduğunu, söz konusu sürenin 2 yıllık zamanaşımına tabi olarak dolduğunu, hiçbir biçimde borcu kabul anlamına gelmemekle beraber, dava konusu icra takibinde gönderilen ödeme emrinde faizlerin hatalı hesaplandığını, evvela davacının tüm iddialarını reddetmekte olduklarını, davacının müvekkili ile imzaladığı kaldıraçlı alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesine aykırı davrandığını, müvekkilinin hatalı fiyat verileri nedeniyle davacının haksız kazanç elde ettiğini, bu suretle hesabının bloke edildiğini ve tazminat talebinde bulunamayacağı hususunun açık olduğunu, müvekkilinin bu hususta bir kusurunun bulunmadığını, davacı yan dürüstlük kuralına aykırı davranarak hakkını kötüye kullanmış olup, müvekkilinden talep ettiği haksız tazminatların reddedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı ile sonuçlanan savcılık soruşturması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra tacir olan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Eldeki dava, mutlak ticari dava değildir. Davacı taraf tacir olmadığı gibi, uyuşmazlık da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmamış olduğundan davada görevli Mahkememin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere tensiben oy birliğiyle karar verildi. 08/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır