Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/100 E. 2022/101 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/100 Esas
KARAR NO : 2022/101
DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 14/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait, davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 08/10/2021 tarihinde trafik kazasında hasarlandığını, kazanın oluşumunda müvekkiline atfedilebilir herhangi bir kusurun olmadığını, kaza sonrasında müvekkilinin davalı … şirketine müracaat ettiğini, atanan eksper tarafından yapılan inceleme sonucunda hasarın teminat dışı olduğu şeklinde genel geçer ifadelerle talebinin reddedildiğini, araç sürücüsünün olay yerini terk ettiği ve alkol muayenesinin geç yapıldığından bahisle tanzim talebinin reddedildiği hususunda bilgi edindiklerini, ancak araç sürücüsünün olayın şoku ile korkup kaza yerinden uzaklaştığını ve kısa bir sonra polise kendisinin teslim olduğunu beyanla şimdilik 10.000 TL hasar bedelinin olayın meydana geldiği kaza tarihi 08.10.2021 den itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … tarafından tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER , TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Dava; Kasko Sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davalar tanımlanmış olup, anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
TKHK’nın 73. maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmış, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde; dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında kasko poliçesinden kaynaklı akdi ilişkinin bulunduğu, davalı sigortanın sorumluluğunun bu hukuki ilişkiden kaynaklandığı, bu hukuki ilişki uyarınca davacının davalı karşısında tüketici konumda olduğu ve aralarındaki ilişkinin tüketici işlemi sayılacağı, eldeki davanın mutlak ya da nispi bir ticari dava olmadığı, anılı yasal düzenlemeler gereğince davanın, açıldığı tarih itibari ile tüketici davası vasfında olup tüketici mahkemelerinin görev alanına girdiği anlaşıldığından, HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır