Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/864 E. 2022/352 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/864 Esas
KARAR NO : 2022/352

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bingöl ili Yedisu ilçesi Şorak mevkiinde bulunan maden ocağının maden arama ruhsatına sahip olduğunu, taraflar arasında 14/08/2014 sayılı protokolünü müvekkilinin ruhsat sahibi , davalının ise danışman olarak imzaladıklarını, taraflar arasında yapılan protokol ile müvekkili adına olan maden ruhsatına konu maden sahasının işletilmesine ilişkin tüm yasal mevzuat hükümlerine göre kamu ve özel kuruluşlardaki hukuki ve teknik idari sorunlara ilişkin danışman olarak müvekkilinin ruhsat sahibine hizmet vermeyi kabul ettiğini, danışman olan davalının protokolün 1.maddesindeki edimine yerine getirmesi halinde ruhsat sahibi olan müvekkili tarafından kurulacak şirkete %50 oranında kar dağıtımı dahil olmak üzere ortak etme hususunda tarafların anlaştığını, davalının sahanın maden işletilmesini hazır hale getirmeyerek taraflar arasında yapılan protokülün birinci maddesine aykırı davrandığını, bu nedenle müvekkilinin kar mahrumiyetine neden olduğunu, söz konusu durumda davacının hiçbir kusuru bulunmadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin ihlali nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla, davanın her aşamasında resen nazara alınması gereklidir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ”Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Eldeki davada, kanunda sayılan ve yukarıda belirtilen mutlak ticari bir davanın söz konusu olmadığı, gelen cevabi yazılar ile tarafların tacir olmadığının sabit olduğu, talebin taraflar arasındaki sözleşmeye dayandığı ve bu nedenle mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin genel görevli asliye hukuk mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2022

Katip … ¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır