Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/833 E. 2023/510 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/833 Esas
KARAR NO : 2023/510
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sayın Mahkeme’ce de bilindiği üzere Elektrik Piyasası Kanunu ile ülkemizde ilk defa “serbest tüketici” kavramı getirilmiş olup, bu kavram yıllık tüketimi her yıl Kurulca belirlenen tüketim değerinden fazla olan gerçek veya tüzel kişiler tedarikçilerini seçebilme hakkına sahip olduğu tüketicileri kapsamaktadır. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı ile 2020 yılı için serbest tüketici limiti yıllık tüketimi 1400 kWh ve üzeri olarak belirlenmiştir. Bu rakam her sene başında EPDK tarafından yeniden değerlendirilmekte ve uygun görüldüğü ölçüde düşürülmektedir. 30.05.2018 tarih 30436 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 6. maddesinde de; “Aşağıdaki koşulları sağlayan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir; İletim sistemine doğrudan bağlı olan gerçek veya tüzel kişiler, Organize sanayi bölgesi tüzel kişilikleri, Bir önceki takvim yılında veya içinde bulunulan yılda serbest tüketici limitini aşan miktarda elektrik tüketilen kullanım yerinin kullanım hakkına sahip ya da kullanım hakkını edinen tüketiciler.” düzenlemesi mevcut olup düzenleme gereğince serbest tüketici olabilme şartları belirlenmiştir. Müvekkil de yönetmelikte bahsi geçen şartları sağladığından serbest tüketici sıfatı ile davalı … A.Ş.’den elektrik tedarik edebilmek amacıyla 01.12.2020 tarihli sözleşmeyi imzalamıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki niteliğindeki “ek protokol” ile sözleşme sabit fiyatlı bir sözleşme halini almıştır. Dilekçemiz ile birlikte Sayın Mahkemeye sunulan “ek protokol”ün “Anlaşma Fiyatı” bölümünde “sabit fiyatlı 499TL/mwh” yazılıdır. Yani taraflar 1 yıl süre ile imzaladıkları sözleşmede tedarik için kararlaştırdıkları fiyatı sabitlemişlerdir. Taraflar arasındaki sözleşme devam ederken; …elektriksatis(….com.tr adresinden Müvekkile ait muhasebe( … .com adresine 04.08.2021 tarihinde mail gönderilmiş, söz konusu mailde; “Değerli müşterimiz, İçinde bulunduğumuz pandeminin enerji piyasalarında mücbir olarak yarattığı etki ve 2021 yılının ülkemiz açısından yağışsız geçmesi nedeni ile Elektrik Piyasası, elektrik üretimi açısından derin bir yara almıştır. Bu doğrultuda Elektrik Piyasasında yaşanan arz problemi, elektrik fiyatlarına doğrudan yansımıştır. Geçtiğimiz günlerde tarifeye yansıyan Y615 zammın yanı sıra elektrik üretiminde yaşanan problemler nedeniyle önümüzdeki 3 ayda … AŞ tarafından elektrik kesintileri planlanmıştır. Bu doğrultuda sabit fiyatlı elektrik tedarik ettiğimiz üretici firmalardan bazıları tedarik fiyatlarını revize etmiş, bazıları ise kontratlarını fesih etmiştir. Bu sebeple tedarik zincirinde aksamalar yaşanmaktadır. Bu aşırı maliyet artışlarına rağmen, ahde vefa ilkesi çerçevesinde, şirketimizce anlaşma ve protokoller altındaki yükümlülükler yerine getirilmesi için üstün çaba sarf edilmiş olup; bu durumdan kaynaklanan zararların gelinen noktada oluşan maliyet artışları göz önüne alındığında, karşılanması mümkün değildir. Açıkladığımız. bu. sebeplerle, 01.07.2021 tarihi itibariyle sabit fiyatla uyguladığımız aktif enerji bedeli aşağıdaki fiyatlama modeli 1. Opsiyon seçeneği ile revize edilecektir. (2. Opsiyon tercihiniz ise mail ile 12.08.2021’e kadar dönüşünüz Gereklidir) Bu fiyat revizyonunu kabul etmemeniz halinde, 05.08.2021 Tarihine kadar sözleşmenizi sonlandırabileceğinizi, daha uygun teklif bulmanız durumunda her türlü kolaylık da sağlanacağanı, anılan sebeplerle sözleşmemizi sonlandırmanız halinde tarafınıza herhangi bir cezai bedel yansıtılmayacağını bildiririz.” denilerek tek taraflı olarak fiyat revizyonuna gidilmiştir. Ancak söz konusu fiyat revizyonunun hukuk sistemimizde yeri bulunmamaktadır. Şöyle ki; İlk olarak belirtmek isteriz ki taraflar arasında imzalanan sözleşme bir sabit fiyatlı sözleşme olup Ssözleşme içeriğinde maliyet artışları durumunda fiyatta revizyona gidileceği yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Gerçekten de sözleşmenin Mücbir Sebepler başlıklı 5. maddesinde bile fiyat ile ilgili bir düzenleme bulunmamakta sadece elektrik temin edememe ve eksik temin etme hususlarında İzenlenen mücbir sebenler bulunmaktadır. Davalı fahiş fiyat artışlarından bahsederek aslında bir mücbir sebep haline atıf yapmaktadır. Mücbir sebep (force majeure), kanunda tanımlanan bir kavram değildir. Mücbir sebep genel itibariyle doktrin ve Yargıtay uygulamasına göre borçlunun işletmesiyle bağlantılı olmayan, önceden öngörülemeyen, kaçınılmaz, harici bir etkenden ileri gelen ve mutlak şekilde borcun ifasını engelleyen olaydır. Ancak sözleşmenin imzalandığı tarih ile mailin gönderildiği tarih arasında geçen 7 aylık süreçte mücbir sebep sayılabilecek yeni bir durum meydana gelmemiştir. Dünya genelinde büyük sorunlara yol açan koronavirüs salgını dahi ülkemizde ilk defa 2020 Mart ayında görülmüş olup taraflar arasındaki sözleşme 2020 Aralık ayında imzalanmıştır. Bu nedenle davalının öngörülebilir maliyet artışlarını daha sonradan bahane ederek ve sözleşmede kararlaştırılan mücbir sebep hallerine uymaksızın fiyat artışına gitmesi mümkün değildir. Mahkemenizce iş bu halin mücbir sebep olarak değerlendirilmesi halinde dahi imzalanan sözleşme kapsamında iş bu durum mücbir sebep olarak gösterilmediği ve ilgili madde hükmünde sınırlı sayıda hususa yer verildiği için davalının fiyat artış gerekçesi her iki durumda da temelsiz kalmaktadır. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de 18.06.2014 tarih ve 2014/2935 Esas, 2014/11765 Karar sayılı kararında; “…davaya konu 14.1.2012, 21.1.2012 ve 23.1.2012 tarihli üç adet taşıma sözleşmelerinde, malların alıcıya teslimindeki gecikmenin davalı alt taşıyıcının kış mevsiminden kaynaklı kötü hava şartları hakkında basiretli bir tacir gibi hareket etme kriterine göre yeterli öngörüde bulunmamış ve bu hava şartlarına göre taşıma sürecinin planlamasını yapamamış olmasından kaynaklanmakta, davalı taşıyıcıya atfı kabil bir halden kaynaklanan “kusur” durumunun bulunduğu, CMR’nin 29. maddesinde öngürülen “kasta yakın” bir kusur olmadığı anlaşılmakla, davalının, ağır kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde bir değerlendirme yaparak basiretli bir tacirin gelecek ile ilgili öngörüde bulunması gerektiğini, öngörüde bulunamama nedeniyle mevcut şartların değişmesi durumunda bunu öne sürerek bir hak talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir. Görüleceği üzere basiretli tacir ilkesi gereğince davalının fiyat artışlarına dayanarak sabit fiyatlı sözleşmeyi tek taraflı olarak revize etmesi ve sözleşmeye aykırı olarak fiyat artışına gitmesi mümkün değildir. Son olarak belirtmek isteriz ki; davalının sözleşmenin esaslı değişikliği anlamına gelecek bir revizyon teklifini mail yoluyla iletmesi de ticari etik ile bağdaşmamaktadır. Fiyat artışı sözleşmede esaslı değişiklik anlamına gelmekte olup böyle bir esaslı değişikliğin ancak tarafların anlaşması durumunda mümkün olacağı aşikardır. Dolayısı ile bahsi geçen değişiklik bir teklif niteliğinde olmayıp dayatma niteliği taşımaktadır. Hem basiretli tacir kavramının getirdiği yükümlülükler, hem mücbir sebep hallerinin olabildiğince dar yorumlanması gerekliliği hem de sözleşmeyi ayakta tutma ilkeleri ve diğer açıklamalarımız kapsamında davalının imzalanan sözleşmeye aykırı olarak müvekkile sabit fiyatın dışında bedel yansıtması hukuka aykırılık teşkil etmekte bu sebeple de iadesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınacak sebeplerle; Davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak fazladan tahsil edilen tutarlardan fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri davalıya yükletilerek tarafımız lehine vekalet ücreti tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasında akdedilen Elektrik Satış Sözleşmesi’nde belirtilen sabit fiyat taahüdünün şirketimiz tarafından uygulanmadığından bahisle, fazla tahsil edilen tutarın iadesini talep etmiştir. Öncelikle belirtmek isteriz ki elektrik piyasası koşulları, taraflar arasındaki sözleşmenin akdedilmesinden sonra hızla değişmiş ve artan maliyetler karşısında elektrik fiyatları hızlı bir ivmeyle artmıştır. Buna bağlı olarak müvekkil şirketin elektrik tedarik ettiği üretici firma ile alım sözleşmesi, üretici firma tarafından erken feshedilmiştir. Buna ilişkin deliller Sayın Mahkemenize bilahare sunulacaktır. Hal böyleyken maliyetler, öngörülemez şekilde satış fiyatlarının çok üzerine çıkmış ve davacı ile anlaşılan şekilde sabit fiyat üzerinden elektrik tedariki sağlamak imkansız hale gelmiştir. Tüm bunlara rağmen müvekkil, sözleşmeyi feshetme yoluna gitmemiş, iyi niyet çerçevesinde ve davacıyı mağdur etmeme amaçlı olarak, fiyatlama modeline ilişkin güncelleme yapmış ve bu durumu davacıya bildirmiştir. Davacı vekilinin, mücbir sebep olmadığını beyan ettiği hususlar tüm ülkeyi hatta dünyayı etkileyen hususlardır. Yalnızca müvekkil şirketin etkilenmesi söz konusu değildir. Bu kapsamda bir değişimin, üretici şirketlerden alım yapılamamasının, hiçbir tacir tarafından öngörülmesi mümkün değildir. Sözleşmenin imzalandığı tarih ile fiyatlandırmanın güncellendiği tarih arasında geçen sürenin 7 ay olduğu ve büyük bir değişimin bu süre içinde gerçekleşemeyeceği iddiası ise kabul edilemez. Tüm elektrik piyasasını etkileyen bu süreçte, tüm elektrik üreten, dağıtan, tedarik eden şirketlerin maliyetleri olağanüstü şekilde artmıştır. Borçlar Kanununun 138. Maddesi “”Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” hükmünü havidir. Piyasa koşullarındaki öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü değişikliğin, müvekkil şirketten kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıktığı ve müvekkil şirketten aynı şartlarda ifanın istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde değiştirdiği açıktır. Bu durumda kanun, müvekkil şirkete fesih hakkı vermesine rağmen, müvekkil, ahde vefa ilkesine de uygun olarak, iki tarafı da mağdur etmeyecek şekilde, yeni bir fiyatlandırma modeline geçilmesi hususunda bildirim yapmıştır. Davacı, basiretli bir iş adamı gibi hareket etme ilkesinin, kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesi gerekliliğini vurguladığı belirtilmiştir. Bizce de bu çok doğru bir görüştür. Zira müvekkil şirketin fiyatlandırma metodunu güncellediği dönemde birçok elektrik tedarik şirketi müşterileri ile arasındaki sözleşmeleri feshetme yoluna gitmiştir. Bir örneği ekte Sayın Mahkemeniz bilgilerine sunulmuştur. Yargıtay 13. HD., E. 2013/11750 K. 2014/1317 T. 15.1.2014 kararında, Japon Yen’indeki artışın davacı bakımından beklenmeyen hal oluşturduğu, öngörülebilir olmadığı, sözleşmenin kuruluşu sırasında var olan dengenin davacı aleyhine bozulduğu kabul edilmiştir. Döviz kurundaki dalgalanmaların dahi öngörülebilir kabul edilmediği durumda tüm elektrik piyasasını etkileyen, maliyetleri olağanüstü şekilde artıran bir durumun öngörülemez kabul edileceği izahtan varestedir. Bu doğrultuda davacı tarafından açılan dava haksız ve hukuki mesnetten yoksundur. Bu sebeple davanın müvekkil şirket açısından reddini talep etmiş ve savunmuştur.
DELİLLER:
… A.Ş.’ne müzekkere yazılmış olup, davacı şirketin aboneliği kapsamında 01/12/2020 tarihinden 17/12/2021 dava tarihine kadar davacı şirkete kesilen faturalar ve davacı şirketin tüketimlerini gösterir endeks kayıtları istenilmiş olup, müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosyanın elektrik mühendisi …’a tevdii edilmiş olup, bilirkişi … tarafından hazırlanan 28/07/2023 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Elektrik elektronik mühendisi bilirkişi … 28/07/2023 tarihli raporunda özetle; Dava konusu faturalar, davacı şirketin Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunan ecza depolarına ait abonelikleri için düzenlenmiştir. Taraflar arasında imza edilen sözleşme ek protokol gereği, davacı tarafın 01.12.2020 — 30.11.2021 tarih aralığını kapsayan dönemde adına tahakkuk ettirilen faturalarda sabit birim fiyat (0,499 TL/kwh) üzerinden ücretlendirilebileceği kararlaştırılmıştır. Sonrasında davalı şirketin 4 Ağustos 2021 tarihli e-posta iletisinde davacı tarafa 2 seçenekli fiyat revizyon teklifi sunulduğu anlaşılmaktadır. Gerekçe olarak pandeminin enerji piyasasına yarattığı etki, yağışsız geçen dönem gösterilmiştir. Davalı şirketin fiyat revizyonuna gerekçe gösterdiği sebepler, sözleşme madde 5 içeriğinde mücbir sebepler arasında yer almamaktadır. Davacı taraf da sözleşme süreci boyunca sabit birim fiyat garantisi ile kendi ekonomik programını oluşturmuştur. Üstelik yukarıda tespit edildiği üzere bazı fatura dönemlerinde EPDK onaylı Ulusal tarifenin bile üzerine çıkıldığı tespit edilmiştir. Hukuki değerlendirme sayın Mahkemenize ait olmak sözleşme ve ek protokol ile vaad ettiği birim fiyat üzerinden davacı şirkete fatura tahakkuk ettirmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu kapsamda sunulan faturalar ve ek protokolde belirlenen sabit birim fiyat dikkate alınarak, rapor ekindeki hesaplamalar gözetilerek davacı tarafın 202.064,43 TL. alacak talebinin olabileceği” yönünde mütalaada bulunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Dava; taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen ücretin davalı tarafça haksız olarak artırıldığından bahisle fazladan tahsil edilen tutarın davacı yana iadesi talebiyle açılan davanın haklı olup olmadığı hususunun tespitine ilişkindir.
… Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2022/… Esas, 2023/… Karar sayılı ilamında özetle “6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlemiş, Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Maddeye göre “Uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması hâlinde borçlu, sözleşmeden dönebilir; sürekli edimli sözleşmelerde ise kural olarak, fesih hakkını kullanır.” denilmektedir. Davalı tarafça uyarlama ile ilgili dava yoluna başvurulmamıştır.
Ancak taraflar tacir olduğundan ,bu sebeple uyuşmazlığın çözümünde TTK hükümlerinin de dikkate alınması gerekir. TTK m.18/f.2 uyarınca “Her tacirin, ticarethanesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” Basiretli bir işadamı gibi hareket etme yükümlülüğünün gerektirdiği özen derecesi, objektif ölçülere göre tespit ve tayin olunur düzenlemesi de dikkate alındığında , TTK m. 18/4.2 hükmünün tacirlere , kanunun belirttiği borç ve yükümlülükler yanında basiretli bir işadamı gibi hareket etme yükümlülüğünün getirdiği borçları da yüklemektedir.
Bu ilkelere göre yapılan değerlendirmede; sözleşme süresi de nazara alındığında davalının piyasa şartlarındaki değişikliği ileri sürerek belli bir süre sözleşme dışı daha yüksek birim fiyat uygulaması hem sözleşme hükümleri hem maddi hukuk hükümlerine aykırı olup , davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla,” şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK 114. maddesi gereği öncelikle dava şartları yönünden yapılan incelmede tarafların tacir olduğu, davanın nispi ticari dava olduğu ,, davacı tarafça arabuluculuk kurumuna başvurulduğu, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığına dair 25/10/2021 tarihli arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tespiti için yapılan incelemede; davacı, davalı ile aralarında 01/12/2020 tarihli elektrik satış sözleşmesi imzalandığını, ek protokol ile satın alınan elektriğin fiyatının sabit olarak belirlendiğini ancak davalının buna aykırı olarak sözleşme devam ederken tek taraflı olarak pandemi nedeni ile mücbir sebep iddiasına dayalı olarak fiyatı artırdığını, sözleşmeye aykırı davrandığını bu nedenle fazladan ödeme yapıldığını belirterek fazla ödenen bedellerin iadesini istemiştir. Davalı ise elektrik piyasasında öngörülemeyen koşulların oluştuğunu, pandemi nedeniyle fiyatların aşırı yükseldiğini bu nedenle davalının fesih yerine fiyatı artırma yoluna gittiğini ve bu tutumunda haklı olduğun iddia ederek davanın reddini talep etmiştir. Taraf dilekçelerinin incelenmesi sonucunda taraflar arasında 01/12/2020 tarihli elektrik satış sözleşmesi imzalandığı hususunda ihtilaf olmadığı ve uyuşmazlığın davalının sözleşme devam ederken piyasa koşullarını sebep göstererek tek taraflı olarak sözleşmede belirlenen bedeli artırıp artıramayacağı hususunda toplandığı görülmektedir.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü için elektrik elektronik mühendisi bilirkişi … ‘dan 28/07/2023 tarihli rapor alınmış olup bilirkişi tarafından yapılan tespitte özetle faturalar ve ek protokolde belirlenen sabit birim fiyat dikkate alınarak, rapor ekindeki hesaplamalar gözetilerek davacı tarafın 202.064,43 TL alacak talebinin olabileceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu sonrası davacı vekilinin 11/09/2023 tarihli dilekçesi ile mahkememiz iş bu dosyasında dava değerini 197.064,43TL artırarak 202.064,43TL’ye ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda anılan yargı kararı ve yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; taraflar arasında 01/12/2020 tarihli elektrik satış sözleşmesi ve ek protokol imzalandığı bu hususun iki tarafın da kabulünde olduğu, davalının piyasa koşullarını sebep göstererek sabit olarak anlaşılan elektrik kullanım bedelini artırmak istediği, sözleşmenin 2020 yılı içinde pandemi koşullarında imzalandığı, tüm dünyada hızlı ekonomik değişikliklerin yaşandığının herkesin bilgisi dahilinde olduğu ki davalının tacir olduğu ve basiretli davranma yükümlülüğünün olduğu ortadadır. Yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin incelenmesinde de mücbir sebepler başlıklı 5. maddede pandemi koşullarının mücbir sebep sayılmadığı görülmekle sözleşmenin imzalandığı tarih de dikkate alınarak basiretli bir tacir olan davalının, piyasa koşullarını öngörmesi gerekmekte olup ifanın aşırı güçleşmesine dayanarak davacıya yeni bir fiyatlandırmayı tek taraflı olarak yapamayacağı ortadadır. Bu durumda cevap dilekçesinde de belirttiği üzere davalının yapması gereken TBK 138. maddesi gereği mahkemeden uyarlama talep etmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlere sözleşme süresi de nazara alındığında davalının piyasa şartlarındaki değişikliği ileri sürerek belli bir süre sözleşme dışı daha yüksek birim fiyat uygulaması hem sözleşme hükümleri hem maddi hukuk hükümlerine aykırı olup davacının bedel iadesi istemesinde haklı olduğu anlaşılmakla hukuka ve denetime uygun, gerekçeli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Temerrüt yönünden yapılan değerlendirmede ise davalının dava öncesi temerrüde düşürülmediği tespit edildiğinden dava ve ıslah tarihinden itibaren alacağın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜ K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
202.064,43 TL maddi tazminatın 5.000-TL’sinin 17/12/2021 tarihinden (dava tarihi) itibaren, kalan 197.064,43-TL’sinin ise 15/09/2023 (ıslah talebini harçlandırdığı tarih) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 13.803,02 TL ilam karar harcından, davacı tarafından yatırılan 85,39TL peşin ile 3.365,37TL ıslah harcı toplamı 3.450,75TL’nin mahsubu ile 10.352,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 85,39TL peşin ve 3.365,37TL peşin harç ile 59,30TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.450,75 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 1.067 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 32.309,66TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle … merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8-Devletçe karşılanan 1.320TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır