Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/794 E. 2022/239 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/794 Esas
KARAR NO : 2022/239

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/12/2021
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.06.2020 tarihinde sigortalı …’ın (… Mah. … Sok. …B. Kat D:1 Üsküdar/İSTANBUL) adresli dairesine …’ye ait temiz su hattından sızan suların sigortalı konutun bulunduğu binaya sirayet etmesi sonucu hasar meydana geldiğini, ekspertiz tarafından yapılan incelemede … SİGORTA A.Ş tarafından sigortalı olan dairenin salon duvar boyasının, laminant parkesinin, yatak odası duvar boyasının ve laminant parkenin zarar gördüğünün tespit edildiğini,… SİGORTA A.Ş hasar tutarı olan 2.470,00TL’yi sigortalıya ödediğini ve haklı nedenlere dayanarak …’ye rücu talebinde bulunduğunu, buna dayalı olarak İstanbul … İcra Dairesi’nde … E. numaralı dosya ile icra takibine başlandığını, ancak davalının itiraz etmesi ve yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesinin de olumsuz sonuçlanması üzerine itirazın iptali davası açma zarureti hasıl olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle davanın kabulüyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, ayrıca tarafımız lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, Borçlar Kanununa göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, dava dilekçesinde meydana geldiğini iddia ettiği hasarın, müvekkiline ait tesisatta meydana gelmesinin, tek başına müvekkili idareye kusur isnat edilebilmesi ve hasarla idareleri arasında illiyet bağı kurulabilmesi için yeterli olmadığını, şebekede meydana gelen kaçağın idarelerinin kusuru sebebiyle meydana geldiğinin kanıtlanmasının da gerekli olduğunu, dava dilekçesinde idarelerine izafe edilmiş böyle bir kusura yer verilmediğine göre, açılan davanın yerinde olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, şube yolunu yapmanın …’nin sorumluluğunda olmasına rağmen, şube yolunun bina su tesisatına bağlantısının yapılmasının bina sahiplerinin sorumluluğunda olduğunu, aleyhlerine açılan haksız ve mesnetsiz usul ve esasa aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, konut sigortasına dayalı rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı sigorta şirketi, tazminat ödediği sigortalısının zararına davalının sebep olduğundan bahisle TTK’nun 1472. maddesi hükmüne dayalı olarak eldeki davayı ikame etmiş olup, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığından, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gereklidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.

Bu durumda, davacının sigortalısının gerçek kişi olduğu ve tacir olmadığı, sigortalanan yer daire olup ticari niteliğinin bulunmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının hizmet kusuru sebebiyle doğduğu iddia edilen zarardan kaynaklandığı, eldeki davanın TTK’nun 4. maddesinin “a-f” bentleri arasında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan nispi ticari dava da olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı gerekçe ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır