Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/741 E. 2022/26 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/741 Esas
KARAR NO : 2022/26
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

….Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2021 tarih, 2020/351 esas-2021/619 karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyasının mahkememizde yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın mütevefa borçlu … … ile tanışık olduklarını zaman zaman ticaret yaptıklarını Mütevefa … … inşaat malzemeleri alım satımı, inşaat yapımı, oto alım satımı ile uğraşırken müvekkilden en son aldığı 63.000 USD borcunu ödemediğini … …’in son olarak müvekkilden toplamda 63.000 USD borç ve karşılığında 3 adet senet (13.000 USD, 25.000 USD, 25.000 USD) verdiğini müvekkilin … …’in borcunun tahsili için … İcra müdürlüğünün 2014/… E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ancak borçlu … …’in icra takibine itiraz ederek senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğini … İcra Hukuk Mahkemesi 2014/… E. Sayılı dosyası ile yargılamanın başladığını dosyadaki bilirkişi raporu ile imzaların … …’e ait olmadığından davanın 2015/463 K. Nosu ile müvekkil aleyhine sonuçlandığını, senetlerin müvekkil gözü önünde borçlu … … tarafından atıldığını … …’in ticari hayatta birçok işlerle meşgul olan biri olduğu için imzaları borçtan kurtarmaya yönelik olarak gerçek imzasından farklı attığını, müvekkilin …. İcra Müdürlüğü 2015/… E. Sayılı dosya ile icra takibine girişmiş olduğunun …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/… E. Sayılı dosyası ile görüldüğünü, dosyanın müvekkil lehine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, daha sonra mirasçılar tarafından 13.000 USD borç için … Aşliye Ticaret mahkemesi 2017/ … E. sayılı dosya ile tespit davası açıldığını ancak bu davada müvekkil lehine sonuçlandığını, taraflarınca daha sonra mütevefa davalı … …’in el yazısı ve el ürünü yeni delillerin bulunduğunu ve akabinde derhal çift imzalı iki bilirkişiden mürekkep, el yazısı ve imza incelemesi yaptırılarak mütalaa alırmış olup bu raporda imza ve yazıların davacıya ait olduğuna dair rapor çıktığını ve bu delillerle bu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini beyanla, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000 TL alacağın tahsili ile, davalıdan olan 25.000 USD’lik alacağın ödeme tarihi olan 15.03.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak 3095 sayılı kanun 4/a uyarınca vade tarihinden itibaren faiz ile birlikte, diğer 25.000 USD’lik alacağın ödeme tarihi olan 15.07.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak olan 3095 sayılı kanun 4/a uyarınca vade tarihinden itibaren faizle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ile iki adet bonoya dayalı alacak talep edildiğini davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi değil ticaret mahkemesi olduğunu, dava konusu borç para verme iddiasına dayalı bonolar olduğundan, TTK m. 4f hükmüne göre mutlak ticari dava ve zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, dava konusu olarak hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak seçildiğinden davacının hizmet ilişkisi iddiasına dayalı dava iş mahkemesinde görülüp reddedildiğini ve istinaf yargılamasının sürdüğünü, dilekçede değinilen iddia hakkında derdestlik savunmasında bulunduklarını, dava konusu bonolar ile ilgili imza incelemesi … İcra Hukuk Mahkemesi 2014/…E. Sayılı dosyada ikmal edildiğini, dava konusu iki bonodaki imzaların muris … …’e ait olmadığının belirlendiğini, maddi hukuk açısından da davanın haksız olduğunu, davacı …’nın muris … … ile zaman zaman ticaret yaptığını, para alışverişinde bulunduğunun iddia edildiğini ancak bu ticari ilişkilerin konusu, miktarı, bedellerinin ne olduğu ve hangi kanalla gerçekleştiğini ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığını beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, davalının haksız davadan dolayı dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere, kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir .
GEREKÇE:
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Anılı yasal değişiklik ışığında dava dilekçesinin tetkiki neticesinde; dava konusu bonoya dayalı alacağın tahsili talebi bakımından arabuluculuk dava şartı mevcut olmakla davacı yanın zorunlu arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı tespit edilmekle, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın TTK’nun 5/A-1., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL ret harcının peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 773,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (e-duruşma) yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır