Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/636 E. 2022/762 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/636 Esas
KARAR NO : 2022/762
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkilinin ticari hesabından, 28.01.2014 tarihinde hiçbir kredi kullanmadığı halde ‘Komisyon Masraf Tahsilatı’ adı altında, sözleşmeye ve emsal 2 banka uygulamalarına aykırı kesintiler yaptığını, kesintilerin iadesi için … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… sy dosyası ile takip başlattıklarını, Banka’nın itiraz ile takibi durdurduğunu; 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğde bankaların tek taraflı hazırladıkları sözleşmelerde sınırsızca müşterilerden haksız kazanç sağladığından bir çok ücretin iptaline ve sınırlamasına gidildiğini; ifade ile; ‘dosyanın konusunda uzman bilirkişi incelemesi ile itirazın iptaline %20 icra tazminatına hükmedilmesine ve takibin devamına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep’ etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’ne göre davaya … Mahkemelerinin değil İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, HMK’nın 17. maddesine göre yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini; davacının Banka’dan 24.04.2013/55.000-TL,11.12.2013-35.000-TL ve 14.04.2014/45.000-TL tarih ve tutarlı krediler kullandığını, icra takibine konu edilen 535-TL’lık masraf/komisyonun iş bu kredilerden kaynaklandığını; davacının tacir olduğunu, uygulamanın 5411 sy Bankalar Kanununun 144 maddesine, 6102 sayılı TTK’nın 20. Maddesine, 6098 sy TBK’nın 1 ve 26. maddelerine uygun olduğunu, GKS’nın Komisyon ve Ücretler başlıklı 2.08.maddesine ve Yargıtay (11.HD’nin 08.12.2014 tarihli 2014/17411-19233 ve 27.11.2017 tarihli 2016/8666-E ve 2017/6626-K sayılı) kararlarına uygun bulunduğunu; davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız ve yersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; genel kredi sözleşme ilişkisi kapsamında davalı banka tarafından tahsil edilen 535TL bedelli masraf kesintisinin davacıya iadesi amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki 14/03/2011 tarihli Genel kredi sözleşmesi, masraf ve kesintilere ait hesap özeti ve banka kayıtlarının ibraz edildiği görülmüştür.
Dosyanın … ATM’nin 2021/… esas, 2021/ … karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edildiği, HMK’nın 17. maddesi bağlamında tacir olan taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi kapsamında yetkili mahkemelerin İstanbul olarak kararlaştırılmış olması karşısında mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bankacı bilirkişi … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; “…V.1- Bankalar tarafından kullandırılan kredilerden dolayı, müşterilerden faiz dışında sağlanan komisyon, ücret ve diğer adlar altındaki menfaatler :
V.1- Konunun bankacılık mevzuatı içindeki yeri :
Bilindiği gibi Bankalar, Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında birer ticari işletmedir. Ekonomik yaşam açısından önemleri nedeniyle faaliyetleri özel kanunlarla (en son 5411 sy Bankacılık Kanunu ile) düzenlenmekle birlikte, sonuçta gelir elde etmek amacıyla kurulan ticari kuruluşlardır. Her ticari kuruluş gibi, ‘ticari işletmesiyle ilgili iş ve hizmetler karşılığı uygun bir ücret isteyebilir’. (TTK-md.20) Nitekim, bankalara ilişkin düzenlemelerde (3182,4389 ve 5411 sy kanunlar), uyuşmazlık konusunu ilgilendiren, bankaların ‘faiz dışında sağlayacakları diğer menfaatlere’ ilişkin hükümler konulduğu görülmektedir.
Krediler, bankacılık uygulamasında bireysel müşterilere kullandırılan krediler ve ticari müşterilere kullandırılan krediler olmak üzere iki temel ayrıma tabidir. Kredilendirme süreçlerine ilişkin Bankacılık Kanunu uygulaması açısından her ikisi arasında bir fark bulunmamakla birlikte sözleşmenin kurulması ve içeriği bakımından bir fark bulunmaktadır. Bireysel müşterilere kullandırılacak kredilerde imzalanacak sözleşmeler 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine uygun hazırlanmak zorundayken, ticari müşterilere kullandırılacak krediler de, TBK’nun ‘genel işlem şartlarına’ uygun olması kaydıyla böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.
5411 sy. Bankacılık Kanununun faiz oranları ile diğer menfaatlere ilişkin 144.Maddesi, yargılama konusu işlemlerin gerçekleştirildiği dönemde aşağıdaki gibidir:
MADDE 144 – “Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azamî miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir.”
Maddenin ilk halinde Bakanlar Kurulu’na ait olup Merkez Bankası’na devredilecek yetki, 20/2/2020/7222 tarih ve sayılı Kanunla yapılan değişiklikle doğrudan Merkez Bankası’na verilmiştir.
04.02.2002/3707 sy Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3.maddesinin 2.fıkrası ile, ‘Bankaların kredi işlemlerinde sağlayacakları faiz dışındaki diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ile azami miktar ya da oranları, bunların kısmen veya tamamen serbest bırakılması Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca yayımlanacak tebliğlerle düzenleneceği’ kabul edilmiştir. Bu kararı yürürlükten kaldıran, 2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 4/2.maddesi ile düzenleme korunmuştur.
29.03.2002/24710 tarih ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Mevduat ve Kredi İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları İle Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkındaki 2002/1 sayılı Tebliğ’in 3.maddesi ile ‘Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak azami faiz oranları ile faiz dışındaki diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve azami sınırları serbestçe belirlenir. / Bankalar bunları Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirmek suretiyle değiştirebilirler” düzenlemesi yapılmıştır. Bu tebliği yürürlükten kaldıran, 09.12.2006/26371 tarih ve sayılı RG’de yayımlanan 2006/1 sayılı Tebliğ’de aynı ilke muhafaza edilmiştir. (Md.4/1)
16.10.2019 tarihli RG’de yayımlanan TCMB Tebliği ile 2006/1 sayılı Tebliğ’in konuya ilişkin 4.1.maddesi değiştirilmiş ve “Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile üye işyeri komisyonu hariç faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir” içeriğini almıştır.
10.02.2020 tarihli RG’de yayınlanan Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında 2020/4 sayılı TCMB Tebliğ’in 6.5.maddesi ile, “Ticari müşterinin vazgeçtiği durumlar hariç herhangi bir sebeple ürün veya hizmetin sunulamaması halinde bankaca üçüncü kişilere ödenen tutarlar ile ürün veya hizmet banka bünyesinden sağlanmış ise o ana kadar yapılan işlemlerle orantılı olacak şekilde makul bir ücret dışında başkaca bir ücret alınamaz, alınmış olan ücretler iade edilir” düzenlemesi getirilmiştir. Aynı Tebliğ’in 10 maddesi ile, “Kredinin tahsisinden kapatılmasına kadar geçen süre içinde yapılacak taşınır ve taşınmazlara ilişkin rehin ve ipotek tesisleri ile ekspertiz işlemlerinden alınabilecek ücret, bankalar tarafından üçüncü kişilere ödenen tutarı, hizmetin banka bünyesinde sunulması halinde ise hizmetin makul bedelini geçemez.” denilerek , kredinin tahsisinden kapatılmasına kadar olan süreçte ekspertiz ücreti alınabileceğini, ancak bunun makul bir seviyeyi geçmemesi gerektiğini kabul etmiştir.
2020/4 sayılı Tebliğ’in 14.maddesi ile, “ (1) Ticari müşterilerin açtıkları mevduat ve katılım fonu hesaplarının açılış işlemlerinde katlanılan operasyonel süreçler ve hesapların işletimi, hesapların işletime hazır bulundurulması, saklama hizmeti verilmesi ve bilgi işlem sistemi yatırımları kapsamında ücret alınamaz.” (Bkz.10.02.2020 tarihli RG’de yayınlanan 2020/4 sayılı Tebliğ’in 14/1.fıkrası)
2020/4 sy Tebliğin ek-1’inde yer alan ‘Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretler’ ise aşağıdaki gibi belirlenmiştir :
“1. Ticari Krediler
1.1. Kredi Tahsis ve Kredi Kullandırım
1.1.1. Kredi Tahsis ve Kredi Kullandırım Ücreti
1.1.2. İtibar/Niyet/Referans Mektubu Düzenleme Ücreti
1.2. Teminatlandırma
1.2.1. Ekspertiz, Teminat Tesis, Değişiklik ve İptal Ücreti
1.3. Kredi Riski Süreci
1.3.1. Yapılandırma, Temdit/Ödeme Planı ve Faiz Değişikliği Ücreti
1.3.2. Taahhüt/Taahhüde Uymama Ücreti
1.3.3. Gayrinakdi Kredi-Dönem Ücreti
1.3.4. Gayrinakdi Kredi- Garantörlük Ücreti
1.4. Kapama
1.4.1. Nakdi Kredi-Erken Ödeme Ücreti”
2020/4 sayılı Tebliğin eki incelendiğinde, davalı Banka tarafından ‘Ekspertiz ücreti’ açıklaması ile alınan işlem ücretinin Tebliğ ekinde yer aldığı görülmektedir. Bu açıdan, 2020/4 sayılı Tebliğ, hizmetin verilmiş olması kaydıyla ekspertiz ücretinin alınmasına engel değildir. Rekabet Kurulu’na yapılan bir şikayette, bankaların müşterilerine sundukları bankacılık hizmetlerinin fiyatlandırılması ile Türkiye Bankalar Birliği’nin ‘tavsiyesinin rekabet ilkelerini ihlal ettiği’ iddia edilmiş; Rekabet Kurulu, 01.08.2002 tarih ve … sayılı kararında ” .. her bankanın bankacılık hizmet bedellerini serbest piyasa koşullarında kendilerinin serbestçe tayin edebileceklerini…’ kabul etmiştir.
Uygulama da ‘bankaların kullandırdıkları kredilerden dolayı faiz haricinde sağlayacakları diğer menfaatler ve tahsil edecekleri masrafların nitelikleri ve sınırlarını serbestçe’ belirleyebilecekleri, T.C.Merkez Bankası’na bildirmek kaydıyla değiştirebilecekleri kabul edilmekte, 2020/4 sayılı Tebliğ, bankaların alabilecekleri bu ücretlerin , her bankanın değişik uygulamalarının yarattığı tartışma ve karışıklığı gidermek bakımından belirli esaslar içinde sınıflandırmaktadır.
V.2- Davalı Banka’nın ‘ekspertiz ücreti’ tahsil edip edemeyeceği:
Davalı Banka’nın, kredi kullandırımına bağlı olarak verdiği hizmetlerle ilgili işlemleri, davacı ile yaptığı sözleşmelerde belirtilmiş olması kaydıyla serbestçe belirleyebilecektir.
Dava dosyasındaki GKS’nin 2.8.maddesine göre, “…Müşteri Sözleşme ve bu nedenle verilen veya verilecek her türlü teminatla ilgili işlemlerin gerektirdiği her türlü masrafları , ekspertiz ücretlerinin ve halen mevcut ve ileride konulacak her ne nam altında olursa olsun vergi, resim, harç ve uygulanacak yaptırımlarla bunların cezalarının kendisine ait olacağını, bunları nakden veya hesaben ödeyeceğini kabul eder…”
Davacı, GKS’nin 2.8. maddesi ile ‘ekspertiz ücreti’ ödemeyi kabul etmiştir. Davalı Banka’nın ekspertiz ücreti tahsil etmeden önce, 11.12.2013/35.000,00-, ekspertiz ücreti tahsil ettikten sonra 14.04.2014/45.000,00 tarih ve miktarlı krediler kullandırdığı anlaşılmaktadır. Yine bu süreçte, 28.01.2014 tarihinde tahsil ettiği 535 TL dışında, kredi kullandırım tarihlerinde iki ayrı (50 TL+50-TL) ‘ekspertiz ücreti tahsil ettiği görülmektedir. Bankanın bu ücretleri, ekspertiz hizmetinin verilmiş olması kaydıyla makul ve müşteriden tahsil edebileceği Mahkeme’nin takdirindedir.
V I- S O N U Ç : Yapılan incelemelerde aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:
1) Uyuşmazlık konusu 535,00-TL alacak aslının, ücretin davacıdan 28.01.2014 tarihinde kesilen 509,52-TL ekspertiz ücreti ve ücretin 25,48-TL BSMV’denoluştuğu;
2) Davacıya, işlem öncesi ve sonrası kredi kullandırdığı anlaşılan Banka’nın ekspertiz hizmeti vermesi kaydıyla tahsil ettiği ücretin makul seviyede olduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bankacı bilirkişi … tarafından hazırlanan bilirkişi ek raporunda özetle; “…İtirazın değerlendirilmesi :
Kök Raporda’da, uyuşmazlık konusu 535,00-TL alacak aslının, ücretin davacıdan 28.01.2014 tarihinde kesilen 509,52-TL ekspertiz ücreti ve ücretin 25,48-TL BSMV’den oluştuğu tespit edilmiş, ancak bu ücretin dayanağı ekspertiz hizmetinin verildiğine ilişkin bir tespit yapılamamıştır. Hesap hareketlerinde ise, davacının ekspertiz ücreti tahsilatına ilişkin 28.01.2014 tarihli işlemden :
– Önce:
* 24.04.2013 tarihinde 55.000,00-TL kredi kullanmış, hesap dökümlerinde aynı tarihte (24.04.2013), 347,62-TL ekspertiz ücreti + 17,38-TL ekspertiz ücretinin BSMV’si hesaba borç olarak geçilmiştir.
* 11.12.2013 tarihinde 35.000,00-TL kredi kullanmış, hesap dökümlerinde aynı tarihte hesap dökümlerinde aynı tarihte (11.12.2013), 50,00-TL ekspertiz ücreti +2,5-TL ekspertiz ücretinin BSMV’si hesaba borç olarak geçilmiştir.
– Sonra;
* 14.04.2014 tarihinde 45.000,00-TL kredi kullanmış, hesap dökümlerinde aynı tarihte (14.04.2014), 50,00-TL ekspertiz ücreti +2,5-TL ekspertiz ücretinin BSMV’si hesaba borç olarak geçilmiştir.
Davalı tarafından sunulan dilekçe ekindeki … … A.Ş. tarafından ‘Ekspertiz Hizmet Bedeli’ açıklaması ile 33.426,40-TL’lık … A.Ş.’ne kesilmiş fatura 31.12.2013… tarih ve sayılıdır. Dava dışı firma, 27.11.2018 tarihli yazısı ile bu tutar içinde, “… … ekspertiz işlemi için 450,00-TL + KDV :531 TL rapor ücreti olarak … A.Ş.’den tahsil…” edilen tutarında bulunduğunu ifade etmiştir. Ancak, faturanın içeriğinde işlemlerin tek tek dökümü yapılmamıştır; anılan işlemin dayanağı ekspertiz raporu da sunulmamıştır.
Taraflar arasında imzalanan GKS’nin ‘Delil Sözleşmesi’ başlıklı 11.08 maddesi ise, “İş bu Sözleşme ile ilgili, herhangi bir uyuşmazlıkta Banka’nın defter ve kayıtları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Madde 287 çerçevesinde kat’i delil olacaktır” hükmünü taşımaktadır. Bundan hareketle banka kayıtlarının esas alınacağının kabulü halinde, ekspertiz işleminin yapıldığı ve ücretin alınabileceği düşünülebilir.
Ancak, söz konusu masraf kalemine ilişkin yapılmış bir ekspertiz raporunun deliller arasında yer almayışı, var olduğu ifade edilen ipotekte artım yapıldığı veya yeni bir ipotek alındığına ilişkin bir savunmaya rastlanmayışı karşısında ekspertiz ücreti alınmasına ilişkin makul bir nedenin bulunmadığı değerlendirilmektedir. Bu açıdan;
Sonuç olarak, davalı Banka’nın kayıtları itibariyle ekspertiz ücreti talep edebileceği, ancak, ekspertiz ücretine esas olacak ekspertiz işleminin yapıldığını gösterir ekspertiz raporunun olmayışı, kredinin teminatına alınan ipotekli taşınmazın yeni bir ekspertizinin yapılması için makul bir nedenin bulunmayışı dikkate alınarak 28.01.2014 tarihinde davacı hesabına yansıtılan (509,52-ücret+ 25,48-BSMV=) 535,00-TL’nin davacıya iade edilmesi gerektiği…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Huzurdaki dava; genel kredi sözleşme ilişkisi kapsamında davalı banka tarafından tahsil edilen 535-TL bedelli masraf kesintisinin faizi ile birlikte davacıya ödenmesi amacı ile başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup davanın tarafları arasında 14/03/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin (GKS) akdedildiği ve anılı GKS kapsamında davacıya kullandırılan kredi ilişkisinde davalı banka tarafından ekspertiz ücretine dayalı olarak davacı taraftan 535-TL bedelli tahsilatın yapıldığı noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olaydaki ihtilafın; davacı taraftan tahsil edilen ekspertiz masrafı nedeniyle yapılan tahsilatın kanuna ve sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki belge ve delillerin tetkiki ile tespit edilen uyuşmalık noktası yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; dava konusu kredinin taraflar arasında akdedilen ticari nitelikli kredi sözleşmesinden kaynaklanmakla kredi sözleşmesi hükümlerinin tacirin basiretli davranma yükümlülüğü ve sözleşme hürriyeti kapsamında ele alınması gerekmiştir. Nitekim TTK’nın 20. maddesi gereğince tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin, uygun bir ücret isteyebilmesi mümkündür. Ayrıca yanlar arasındaki sözleşmenin 28. maddesinde de davacı yanın ekspertiz ücreti ödemeyi kabul ettiği görülmüştür. Bu yönü ile hem kanunen hem de sözleşme hükümleri gereğince davalı bankanın hizmet verilmesi kaydı ile ekspertiz ücreti yönünden münasip bir ücret isteme hakkını haiz olduğu sonucuna varılması gerekmiştir,. Böylece mahkememizce davalı bankadan bilirkişinin kök ve ek raporunda belirtmiş olduğu ekspertiz gideri sarf ettiğini gösterir belgelerin ibrazı istenilip bu husus üzerinde inceleme yapılmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı ışığında ve HMK’nın 31. ve 194. maddeleri uyarınca davalı banka vekiline dosyaya ibraz ettiği … A.Ş. tarafından ‘Ekspertiz Hizmet Bedeli’ açıklamalı 33.426,40-TL bedelli 31/12/2013/… tarih ve sayılı fatura ile 27/11/2018 tarihli bu tutar içinde, “… … ekspertiz işlemi için 450,00-TL + KDV :531 TL rapor ücreti olarak Denizbank A.Ş.’den tahsil edilmiştir.” yazısı kapsamında anılan işlemin dayanağını somutlaştırmak ve işleme dayanak ekspertiz raporunu ibraz etmek ve davacının 2013 yılında kullanmış olduğu 2 ayrı kredi ile 2014 yılında kullandığı kredi olmak üzere davaya konu tahsilatın hangi kredi ilişkisine dayalı olarak gerçekleştirildiği hususunda bilgi ve belgelerini ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş olup davalı bankanın ara karar gereğince, ekspertiz raporunun 11/12/2013 tarihli 35.000,00 TL tutarındaki krediye dayalı olarak alındığını beyan ettiği, … A.Ş’nin 01/12/2013 tarihli Gayrimenkul Değerleme Raporunu, Kredi Ödeme Planını, Krediye ilişkin hesap hareketlerini, Kredi Tebliğ Mektubunu ibraz ettiği görülmüştür. Bu noktada yapılan inceleme neticesinde; TTK’nın 20. ve yanlar arasındaki sözleşmenin 28. maddesi ışığında, 11/12/2013 tarihli kredi kullanımına dayalı olarak Gayrimenkul Değerleme Raporunun alındığı, davalı bankanın ekspertiz gideri sarf ettiğinin gösterir yazılı delillerini dosyaya ibraz etmekle ekspertiz bedeli yönünden yapılan tahsilatın kanuna ve sözlemeye uygun olduğu kanaatine varılması gerekmiştir. Bu gerekçeler ışığında, davalı yanın takibe itirazının haklı olması nedeni ile sübut bulmayan davanın reddine, davacı yanın kötüniyetli olduğu savunması ispata muhtaç kalmakla, yasal koşulları oluşmayan davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı yanın koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3- Alınması gereken 80,70 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4- Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.003,26 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle … merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8-Devletçe karşılanan 1320 TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, dava miktarı itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır