Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/632 E. 2021/934 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/632 Esas
KARAR NO : 2021/934
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememize tevzi edilen dosyanın mahkememizde yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … Sigorta arasında 21/01/2019 tarihli ve 1 yıl süreli … Konut Paket Sigorta Poliçesi bulunduğunu, poliçe dönemi içinde 2019 yılı Şubat ayında meydana gelen aşırı yağışlar sebebiyle heyelan olayının meydana geldiğini ve böylece zararın doğduğunu beyanla poliçe süresi içinde gerçekleşen heyelan olayı nedeniyle, meydana gelen zararın bilirkişi tarafından hesaplanmasını, bilirkişi incelemesinde poliçe teminatları arasında yer alan, bina, eşya, enkaz kaldırma masrafları, yer kayması, cam kırılması hususlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yeniden inşa için gerekli tüm tespitin kalem kalem yapılmasını, tespit edilecek miktarın davalı tarafından yapılan sigorta poliçesi teminatından tahsili ile taraflarına verilmesini, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla poliçe süresi içinde gerçekleşen heyelan olayı nedeniyle kullanılamaz hale gelen taşınmazın hasar bedeli olan şimdilik 30.000-TL ‘nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının mümkün olmadığını, öncelikle başvuru sahibi vekili tarafından işbu başvuruda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi dava niteliğinde maddi hasar talebinde bulunulmuş ise de; başvuru sahibinin kısmi dava açmasında hukuki yarar bulunmadığını, talep konusunun miktarı açıkça belli ise ve taraflar arasında bu konuda herhangi bir tartışma yoksa kısmi dava açılmasının mümkün olmadığını, çünkü böyle durumlarda davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı taraf delillerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin hak kaybına uğramaması açısından esasa dair, konut konut müvekkili şirket nezdinde … nolu … Paket Sigorta Poliçesi ile 21.01.2019-2020 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, başvuru sahibi sigortalı tarafından heyelan sebebi ile meydana geldiği iddia edilen şimdilik 30.000-TL hasar bedelinin karşılanması talebiyle işbu başvuru yapılmış ise de; haksız ve mesnetsiz talebin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin -eğer varsa- sorumluluğu poliçe teminatları ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun doğması için rizikonun (poliçe olay esaslı olduğundan riziko sayılan olayın) poliçe vadesi içinde gerçekleşmiş olması gerektiğini, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, poliçeye müstenit sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, yapılan araştırmalar neticesinde tespit edildiği üzere poliçe başlangıcı ile olay tarihi arasında 32 gün olduğunu, sigortalının binasının bulunduğu parsel her ne kadar imara açık olsa da çok yakınında jeolojik olarak imara kapalı bölge bulunması ve gözleme dayalı zemin etüd raporu ile verilmiş ruhsat sebebi ile … Belediyesinin konu ile ilgili ihmali olduğunun gözlemlendiğini, binada bulunan eşyaların sigortalı tarafından taşınıp kurtarılabileceği aşikar olduğundan eşya hasarına ilişkin talebin reddedilmesi gerektiğini, davacının mağduriyetinin giderilmesi adına poliçe teminatı kapsamında kalan bedellerin onarımı için gerekli tüm çalışmalar yapılmış fakat davacının anlaşma yoluna varmadığını, davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, her halde yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; konut sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla, davanın her aşamasında resen nazara alınması gereklidir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Tanımlar başlıklı 3. Maddesinin (ı) fıkrasına göre Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) fıkrasına göre Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (l) fıkrasına göre Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir.
Bu kapsamda yapılan incelemede; eldeki davanın TTK’nun 4. Maddesi kapsamında bulunan nispi yahut mutlak ticari davalardan olmadığı, TKHK uyarınca davaya dayanak konut sigorta poliçesinin tarafı olan davacı murisinin tüketici, davalının ise sağlayıcı konumunda olduğu ve söz konusu konut sigorta poliçesinin tüketici işlemi olduğu, TKHK’nun 73/1. maddesi gereğince tüketici işleminden kaynaklı davalara Tüketici Mahkemelerince bakılacağı anlaşıldığından davanın Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı gerekçe ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır