Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/510 E. 2022/380 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/510 Esas
KARAR NO : 2022/380
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/06/2010 tarihinde sürücü … Soleimanzadeh’in sevk ve idaresindeki THR … plakalı çekicinin ve buna bağlı … plakalı römorkun seyir halindeyken … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsün sol ön kısmına çarpması sonucu çift taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … …’ın bu kazada vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde THR … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı römork sürücüsü … ‘in asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma tazminat tutarının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, … …’ın ölümü nedeniyle müvekkili sigorta şirketine başvuru yapıldığını ve yargılama sonucunda 122.974,00 TL … ‘a ve 15.230,00 TL … …’a ödenmesine karar verildiğini, …. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyasına ödeme yapıldığını, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı … adına 03.05.2010 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi bulunduğunu, söz konusu poliçenin kişi başına ölüm halinde 175.000,00 TL limiti bulunduğunu, eş ve çocuğu için Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde … sayısı ile yapılan başvuru sonrası İcra Müdürlüğüne yapılan ödemenin esasa girilmesi halinde teminat limitinin hesaba dahil edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosyanın … ATM’nin 2020/… esas, 2021/… karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Davacıya ait mirasçılık belgesi, poliçe / hasar dosyası, araç tescil kayıtları, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası (dava dışı eşin başvurusu), … Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/… esas sayılı ceza dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Davalı sigorta vekilinin cevap dilekçesi kapsamında zamanaşımı defi ileri sürdüğü görülmekle işbu savunma HMK’nın 142. maddesi gereğince tetkik edilmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesi gereğince, haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli olup, bunun dışında fail hakkında ceza davasının açılması ya da mahkumiyet kararı verilmesi gibi bir koşul aranmamaktadır. Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; ölümlü trafik kazasından kaynaklı eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85. ve 66/1-d maddelerinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında 16/06/2010 kaza tarihi ve 18/09/2020 dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla; zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı ve davanın süresinde açıldığı tespit edilmekle tahkikat aşamasına devam edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan kusur ve aktüerya bilirkişi raporunda özetle; “…İşbu kazanın 09/06/2021
tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen
Yargıtay kararı dikkate alınarak; Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna
göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi %10 artış ve iskonto
esasına(progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacaktır.
A)SORUMLULUK DURUMU
Kusur değerlendirmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %100 kusurlu
olduğu belirlenmiş olmakla, işbu raporda davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna
göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
B)MÜTEVEFFANIN YAŞI VE BAKİYE ÖMRÜ
a)01.03.1960 doğumlu olan müteveffa … …, 16.06.2010 vefat tarihinde (50)yıl,
(3)ay, (15)günlük olup, (50)yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (26)
yıl ve muhtemelen (76) yaşına kadar yaşayacaktır.
b)Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre kural olarak aktif çalışabilme yaşı sonu
(60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin
kabulü bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (60-50)= 10 yıl ve pasif devresi (76-60)=
16 yıldır.
C)HAK SAHİPLERİ VE DESTEK SÜRELERİ
Hesaplama yapılırken müteveffanın dava dışı hak sahipleri de dikkate alınacaktır. Buna göre;
Hak sahibi eş bakımından müteveffanın bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak, erkek çocuk
bakımından rüşt yaşı olan 18 yaşına kadar, anne bakımından kendi bakiye ömür süresi ile sınırlı
olarak müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler aşağıdadır.
D)PAYLAR Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki son kararlarına göre müteveffanın gelirinin
tamamı aşağıdaki oranlarda hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır.
U
E)KAZANÇ DURUMU İLE BİLİNEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
a)Dava dosyasında müteveffanın asgari ücretin üzerinden kazanç sağladığını gösterir bir belge
bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır. Müteveffanın
pasif dönem hesabına ise asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen asgari ücretler esas
alınacaktır. Buna göre;
b)Müteveffanın 16.06.2010-16.06.2022 arası geçen (12)yıllık işlemiş devre net kazançları
aşağıdadır.
N
F)BİLİNMEYEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
Davacının destekte olduğu 12 yıllık sürenin tamamı bilinen dönemde kaldığından ayrıca
bilinmeyen dönem kazanç tespiti yoluna gidilmeyecektir.
G)Davacı Anne … ‘ın maddi zararı
a) 12 yıllık işlemiş ıskontosuz devre maddi zararı
48.187,57 TL x 1
6 pay x 100% kusur = 8.031,26 TL
159.499,80 TL x 1 /
pay x 100% kusur = + 31.899,96 TL
c) Hak sahibi anne …’ın 12 yıllık maddi zarar toplamı = 39.931,22 TL
16.06.2010 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta
poliçesine istinaden sorumluluk üst limiti 175.000,00 TL.dır.
Sigorta Tahkim Komisyonu taraf tarafından eş ve çocuk bakımından toplam (122.974,00 +
15.230,00)= 138.204,00 TL. hüküm altına alınmıştır. Söz konusu tutar yargılama sonucu hüküm
altına alındığından ve davalının bu tutarı ödemekten kaçınması mümkün olmadığından davalının
davacıya karşı bakiye sorumluluk limiti anılan tutardan arta kalan kadar olacaktır. Buna göre de
davalının bakiye sorumluluk limiti (175.000,00 – 138.204,00)= 36.796,00 TL üzerinden devam etmektedir. Davacının maddi zararı bakiye limiti aştığından davalının sorumluluğunun 36.796,00-TL ile
sınırlı olacağı…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin 06/04/2022 tarihli talep arttırım dilekçesi ile belirsiz alacak davasına konu 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 36.696,00-TL arttırarak neticeten 36.796,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren faizi ile talep edildiği, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği ve itirazları içerir dilekçe ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada 16/06/2010 tarihinde tarihinde meydana gelen iki taraflı ölümlü trafik kazası nedeniyle davacının (vefat eden desteğin annesi olup) destekten yoksun kalma sebebine dayalı olarak maddi tazminat isteminde bulunduğu görülmüş olup somut olayda ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesi gereğince; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenlendiği, uyuşmazlığın ise kazanın meydana gelmesinde hangi tarafın kusurlu olduğu, rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı ve poliçe limiti içerisinde kalıp kalmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde düzenlenmiş olup haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kişilerin anılan düzenleme gereğince uğradığı zararın tahsilini talep hakkı bulunmaktadır. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. Esasında destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli bir yardımı ifade etmektedir. Mevcut olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak kimse destek olarak kabul edilmektedir. Huzurdaki davada trafik kazası neticesinde vefat eden … …’ın davacının oğlu olduğu, ölenin, ölüm vuku bulmasaydı davacı annesine destek olacağı açık olduğundan davacının desteğini yitirdiği ve bu nedenle zarara uğradığı kabul edilmiştir.
Davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığı meselesi üzerinde durulmuş olup teknik bilirkişi marifeti ile düzenlenen bilirkişi raporu, hasar dosyası, ceza ve tahkim dosyası ile kaza tespit tutanağı tetkik edilmiştir. Bu noktada yapılan inceleme neticesinde; davalı sigorta şirketine sigortalı dava dışı araç sürücüsünün tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanmak sureti ile iki şeritli ve iki yönlü yolda karşı yönden gelen trafiğe ait yol şeridine girerek karşı yönden gelen müteveffa idaresindeki araca çarpmak sureti ile kazanın meydana gelmesinde KTK’nın 84. maddesi kapsamında %100 asli kusurlu olduğu, destek/müteveffaya atfı kabil kusurun bulunmadığı saptanmıştır. Nitekim kaza tespit tutanakları, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi delillerden olup aksinin de aynı derecedeki deliller ile ispatlanması gerekmektedir.( Emsal ilam: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/786 esas, 2021/2254 karar sayılı ilamı.) Ancak dosya kapsamında davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu iddiasının tutanak ile aynı derecedeki delillerle ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesindeki; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki; “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmekle birlikte ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile birlikte uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirildiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp %10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması yönünde ilamların mevcut olduğu görülmekle anılı yönteme göre (Ayrıca Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarihli ve 2016/15677 Esas – 2019/7635 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; eş ve çocuklar ile ana ve babanın pay alacağı durumlarda desteğe iki pay, eşe iki pay, çocukların her birine birer pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak desteğin gelirinin tamamının dağıtılması ilkesine uygun hesaplama gereğince) yapılan hesaplama neticesinde davacı anne … …’ın poliçe limiti kapsamında talep edilebilir maddi zararının 36.796-TL olarak saptanması gerekmiştir. Anılı tespitler ve kanuni düzenlemeler uyarınca davalı (ZMSS) sigorta şirketinin desteğini kaybeden davacı annenin işbu maddi zararını tazmin ile yükümlü olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ve faiz türü yönünden inceleme yapılmış olup 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği düzenlenmekle davacının dava tarihinden önce 10/07/2020 tarihli başvurusu neticesinde davalı sigorta şirketi yönünden temerrütün 20/07/2020 tarihi itibari ile başladığı anlaşılmıştır. HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi ışığında ticari faiz talebinin bulunmaması nedeni ile yasal faize hükmedilmesinin gerektiği, değer arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden de HMK’nın 26. maddesi uyarınca haksız eyleme dayalı talebin tümü yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği kanaatine varılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
36.796,00-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 20/07/2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplana 2.513,53 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan (54,40 TL peşin harç+126,00 TL ıslah harcı olmak üzere) 180,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.333,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 1.703,80 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.519,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL peşin harç ve 126,00 TL ıslah harcı olmak üzere 234,80 TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır