Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/464 E. 2021/889 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/464 Esas
KARAR NO : 2021/889
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19.08.2020 tarihinde davalı şirket adına kayıtlı detayları sözleşme örneğinde yazılı olan … Plakalı 2012 Model … modelinde olan Lüks sınıfta sayılan aracı 345.000 TL bedel ile piyasadaki emsal değeri ile satın aldığını, satışı diğer davalı … …’ın davalı şirketin kendisine vermiş olduğu vekaletname ile yaptığını ve müvekkiline aracın ÖTV problemi olduğunu, vergi barışı olmayıp bayi çıkışlı olmadan ithal edildiğini, fakat Ticaret Bakanlığı, … Gümrük Müdürlüğüne vergi barışı için başvurulduğunu, bu başvuru neticesinde çıkacak olan vergi barışına esas meblağın kendilerine ait olacağını ve ödeyeceğini, aracın değeri için bir sorun teşkil etmeyeceğini ve ilerde bir sorun çıkmayacağını hem sözlü olarak belirttiği hemde satışın olduğu aynı tarihte bu konu ile ilgili olarak kendi el yazısı ile yazmış olduğu taahhütname ile belirterek imzaladığını, müvekkilinin bu beyana ve vergi barışının o tarihte halihazırda olduğunu bilerek bu durumu kabul ettiğini ve aracı iyi niyetli olarak satın almakta bir sorun görmediğini, davalı … Tekstil’in başvurusu üzerine 28.621TL ÖTV tutarı çıktığını, meblağın davalı şirkete tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde ödenmesi için elektronik tebligat yolu ile bir tebliğ gönderildiğini, fakat davalı tarafların bu tebligata rağmen tamamen kötü niyetle aracı satmış olmanın verdiği rahatlıkla bu rakamı ödemediklerini ve ilgili süre olan 1 aylık süre sonucunda başvuru hakkının kaybedilmiş olduğunu, aracın yeni sahibi olan müvekkili için hak düşürücü bir sonuç oluşmuş ve ilgili vergi barışının da süresinin bittiğini ve müvekkilinin mağdur olduğunu, müvekkilinin davalı taraflarla iletişime geçip mağdur olduğunu neden sözlerinde durmadıklarını sorduğunda ise aracı beğenmiyorsa satın aldığı fiyata geri vermesi gibi dalga geçercesine bir teklifte bulunulduğunu beyanla müvekkilinin maddi zararının 250.000 TL civarında olup fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla en az 250.000 Türk Lirası civarında olup her türlü gecikme faizi ve diğer alacak kalemlerindeki haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev ve yetki itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri ve yetkili mahkemenin de Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, davaya konu aracın satışını gerçekleştiren … …’ın yetkisinin bulunmadığını, bu hususun sözleşmede ” … Taraflar satıcının yetki belgesinin bulunmadığını, satışın yapılmasını ve bu nedenle noteri sorumlu tutmayacaklarını… Kabul ve beyan ederler” şeklinde ifadede bulunduklarını, yapılan satış işleminin müvekkil şirketi bağlamadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla, davanın her aşamasında resen nazara alınması gereklidir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yapılan incelemede; mahkememizce ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairelerine müzekkere yazılmış olmakla, yazı cevaplarına göre davacı yanın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğu fakat kazançları VUK’nun 177. maddesinin 1. ve 3. bendindeki limitlerin yarısını, 2. bendindeki limitin tamamını aşmadığından tacir olarak kabul edilemeyeceği, nitekim gerçek kişi işletmesinin faaliyet konusunun da inşaat taahhüt işleri olduğu, davalı gerçek kişinin ise gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı gibi davalı şirketin yetkilisi ya da ortağı olmadığı, davalılar arasında tacir olan davalı şirket mevcut ise de, bu şirketin faaliyet konuları arasında araç alım satımı bulunmadığından, eldeki davaya konu motorlu araç satışının ne davacının ne de davalı şirketin ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, davaya konu satışın işletme faaliyetleri dışında haricen yapılmış bir satış olarak değerlendirilebileceği, zira satılan aracın kullanım amacının hususi olduğu, ticari bir amacının bulunmadığı da tespit edilmekle, somut uyuşmazlıkla her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olma nispi ticari dava koşulunun sağlanmadığı, davanın TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşıldığından, dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektmekle, davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza