Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/457 E. 2022/797 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/457 Esas
KARAR NO : 2022/797

DAVA : Maddi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Maddi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/01/2020 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın Mehmet Akif Ersoy Caddesi Tokat Üstü Mevkiinde duraklama yapıp tekrar herakat edeceği esnada yol üzerinde yaya olarak yürümekte olan müvekkili …’a aracının sol ayna kısmıyla çarpması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, ilgili aracın davalı sigorta şirketinde sigortalı bulunduğunu beyanla müvekkilinin kazadan kaynaklı kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru şartının yerine getirilmiş olması için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olduğunu kabul etmediklerini, davacıya SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı veya gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99.maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirketlerine müracaat tarihinden öncesinde şirketlerin temerrüdünün söz konusu olmadığını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibrazından itibaren sekiz iş günü içinde böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihler öncesinde müvekkili sigorta şirketi açısından faiz sorumluluğunun da bulunmadığını, KTK madde 97 kapsamında usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından müvekkili şirketin temerrüdünün de söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 01/01/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketine yazı yazılarak poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacıya davaya konu trafik kazası nedeni ile ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin kurum kayıtları ve araç tescil kaydı celp edilmiştir.
Araç tescil kaydı celp ve tetkik edilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı ceza dava dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
Tedavi evraklarının celbine müteakip davacıya ait maluliyet raporu dosyamız arasına alınmıştır.

İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesinin… talimat sayılı dosyası üzerinden aldırılan …Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının …sayılı raporunda özetle;
“….
A. Bulgulara dayanarak 15.11.1968 doğumlu …’a 01.01.2020 tarihli trafik kazasına bağlı olarak oluşan engellilik oranı, “Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik” (Resmi Gazete , Şubat 2019 tarihli 30692 sayılı) dikkate alınarak değerlendirildiğinde;
Bölüm: Kas İskelet Sistemi, Tablo 3.10 – Ayak bileği eklemi hareket kısıtlılığına bağlı engellilik.
Dorsa Ifleksiyon hafif ,Tablo 3.11- Topuk hareket kısıtlılığına bağlı engellilik.
İnversiyon hafif
Sonuç olarak; ilgili yönetmeliğe göre Tablo 3.2 kullanılarak hesaplanan 01.01.2020 tarihli trafik kazasında meydana gelen sağ ayak kemiği kırıkları nedeniyle oluşan sağ ayak bileği eklem hareket kısıtlılığına bağlı Sürekli Engellilik Oranı %5 olarak bulunmuştur.
Tıbbi iyileşme süresinin üç ay olarak kabulünün uygun olacağı, ancak kişiden kişiye farklılık gösterebileceğinden kesin iyileşme süresinin kişinin takip ve tedavisini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporu ile de belirlenebileceği mütalaasına varılmıştır… ” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan kusur bilirkişisi … ve aktüerya bilirkişisi … tarafından hazırlanan raporda özetle; “…KUSUR YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME VE KANAAT:
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, kazanın yukarıda Olay kısmında ifade edildiği şekilde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki tüm bilgiler değerlendirildiğinde, dava konusu kazanın meydana gelmesindeki asıl etkenin, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla Mehmet Akif Ersoy Cad.
de seyrine başlamadan önce, bir gözcü kullanmadan, dikkatsizce ve tedbirsizce hareket etmesi neticesi meydana geldiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
2918 sayılı KTK’na bağlı yönetmeliğe göre:
Araçların Manevralarına Dair Kurallar Madde 137- Araç sürücülerinin; parketmiş araçlar arasından çıkarken, taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, şerit değiştirirken, sağa, sola, geriye dönerken, geri giderken ve bunlara benzer hallerde; Kara yolunu kullananlar için tehlike ve engel yaratmamaları ve manevraları sırasında aşağıdaki esas ve usullere uymaları mecburidir.
Araç sürücülerinin geri gitme, geri dönüş, duraklanan veya parkedilen yerlerden çıkış manevraları, 1) Geri gitme ve geri dönüşlerde;
a) Bağlantı yollarında geri gitmeleri, tek yönlü duraklama veya park manevrası dışında geri gitmeleri, iki aracın emniyetle geçemeyeceği kadar dar olan iki yönlü yol kesimlerinde karşılaşma ve
geçiş kolaylığı sağlama dışında geri gitmeleri, daha geniş yollarda geriye giderken manevra dışında şerit değiştirmeleri,
b) Trafiği yoğun olan yollarda geriye dönmeleri,
Yasaktır.
Uygun durumdaki yollarda geri dönüşleri diğer araçların gelişleri engellenmeden ve yolu kullananlar için tehlike yaratmayacak şekilde en az manevra ile dönülerek yapılır.
Ancak, kamyon, otobüs, çekici, römork veya yarı römorklu bir aracın geri manevrası, sürücünün görüşüne açık alanda emniyetle sağlanamıyor ise, tehlikesizce geriye hareket edebilmeleri ve uyarılmaları için bir gözcü bulundurmaları mecburidir.
2) Duraklanan ve parkedilen yerden çıkılırken;
a) Araçlarını ve araçların etrafını kontrol etmeleri,
b) Sakıncalı bir durum olmadığını gördükten sonra araçlarını çalıştırmaları,
c) Işıkla veya kolla, gerekli hallerde her ikisi ile aynı zamanda çıkış işareti vermeleri,
d) Görüş alanları dışında kalan yerler varsa veya araçları kamyon, çekici, otobüs veya römork
takılı bir araç ise, tehlikesizce hareket edebilmeleri ve uyarılmaları için bir gözcü bulundurmaları,
e) Yoldan geçen araçlara geçiş kolaylığı sağlayıp, güvenli durumun oluştuğuna emin olduktan
sonra manevraya başlamaları ve manevra bitinceye kadar gerekli önlemleri devam ettirmeleri, Mecburidir.

Buna göre … plakalı kamyon sürücüsü dava dışı …, yukarıdaki maddeyi ihlal ederek, etrafta yaya olduğunu gördüğü halde, gözcü bulundurmadan, dikkatsiz ve tedbirsizce hareket
ederek taksiren davacı …’ın sakatlanmasına sebep olduğu trafik kazasında, % 75 oranda asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
2918 sayılı KTK’na göre
Yayaların uyacakları kurallar:
Madde 68 – Yayaların uyacakları kurallar aşağıda belirtilmiştir.
a) Yayalar, aşağıda sayılan haller dışında, taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan varsa burada yürümek zorundadır.
1. Yönetmelikte belirtilen tedbirler alınmak şartı ile diğer yayalar için ciddi rahatsızlık verecek boyutta eşyaları iten veya taşıyan kişiler ile, taşıt yolunun en sağ şeridinden fazla kısmını işgal etmemek, gece ve gündüz görüşün az olduğu hallerde de imkan oranında tek sıra halinde yürümek şartı ile bir yetkili veya görevli yönetiminde düzenli şekilde yürüyen yaya kafileleri taşıt yolu üzerinde yürüyebilirler.
2. Yayaların yürümesine ayrılmış kısımların kullanılmasının mümkün olmaması veya bulunmaması hallerinde yayalar, bisiklet trafiğine engel olmamak şartı ile bisiklet yolunda bisiklet yolu yoksa taşıt yolu
üzerinde, imkan oranında taşıt yolu kenarına yakın olmak şartı ile yürüyebilirler.
3. Her iki tarafında, yaya yolu ve banket bulunmayan veya kullanılır durumda olmayan iki yönlü trafiğin kullanıldığı karayollarında yaya kafileleri dışındaki yayalar, taşıt yolunun sol kenarını izlemek
zorundadır.
b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.
Yayalar, bu yerlerden geçerken;
1. Yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerde, geçitte yayalar için ışıklı işaret varsa bu işaretlere uymak,
2. Geçitte yayalar için ışıklı işaret yoksa ve geçit sadece taşıt trafiği ışıklı işareti veya yetkili kişi tarafından yönetiliyorsa geçecekleri doğrultu açıldıktan sonra taşıt yoluna girmek,
3. (Mülga:18/10/2018-7148/23 md.)
Zorundadırlar.
Ancak, yüz metre kadar mesafe de yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler.
c) Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca
kullanmaları yasaktır.
Buna göre davacı yaya …, tedbirsiz ve dikkatsizce, araç trafiğine açık karayolunda hareket ederek, kazanın oluşumunda % 25 oranda tali kusurlu olduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır.
TAZMİNAT HESABI YÖNÜNDEN İNCELEME
Zorunlu trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 01.06 2015 tarihinden sonrasına aittir. Anayasa Mahkemesinin 2019/40 sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesine
ilişkin verilen iptal kararından sonra verilen Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı emsal kararında özetle; “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı
ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” demekte olup, buna göre de 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarında ki hesap ilkelerinin uygulanma imkanı da ortadan kalkmıştır.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18.maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesinde: “..c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan
hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır..”
şeklinde düzenleme yapılmış ise de;
Anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/14963 E,
2021/2953 K ve 14.06.2021 tarihli kararında özetle; “…. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih-2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe
giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu
düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir….” demektedir. Bu durumda; Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere işbu kazanın 09.06.2021 tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak; Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi %10 artış ve iskonto esasına (progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacaktır.
1)SORUMLULUK DURUMU
Kusur değerlendirmesinde davacının %25 oranında, sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla işbu raporda davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
2)DAVACININ GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK DÖNEMİ
a)… tarafından düzenlenen raporda davacının iyileşme(iş göremezlik) süresinin
3 ay olduğu belirlenmiştir. Bu durumda;
b)Her ne kadar dava dilekçesinde sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı talep edilmiş ise de; söz konusu raporda geçici iş göremezlik süresinin belirlenmiş olması nedeniyle usul ekonomisi
açısından davacının 3 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı da %100 malul gibi hesaplanarak takdire sunulacaktır.
c)Davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı ise geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren maluliyetle orantılı hesaplanacaktır.
3)DAVACININ SÜREKLİ İŞGÜCÜ KAYBI VE MALULİYET DURUMU
a)Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairesinin bu konudaki emsal kararlarında özetle; Maluliyete ilişkin alınacak raporlarda “… kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri
Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…..” demektedir. Bu durumda;
b)İşbu kaza 01.01.2020 tarihinde meydana gelmiş olup, Ege Ün. Tıp Fak. tarafından
20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı resmi gazetede yayınlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının tüm vücut engel oranının %5 olduğu belirlenmiş
olup, anılan oran üzerinden davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı belirlenecektir.
4)DAVACININ YAŞI VE BAKİYE ÖMÜR SÜRESİ
a)15.11.1968 doğumlu olan davacı, 01.01.2020 kaza tarihinde, 51 yıl, 1 ay, 16 günlük olup, 51 yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (25) yıl ve
muhtemelen (76) yaşına kadar yaşayacaktır.
b)Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup, buna göre davacının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceğinin kabulü ile
olay tarihinden itibaren (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-51)= 9 yıl ve pasif devresi (76-60)= 16 yıldır.

5)KAZANÇ DURUMU İLE BİLİNEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
A) Dava dosyasında davacının kaza tarihi itibariyle asgari ücretin üzerinde kazanç sağladığını gösterir Yargıtay kararlarına uygun yazılı bir belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar
asgari ücretlere göre yapılacaktır. Buna göre;

b)Davacının 01.01.2020-01.01.2023 arası geçen 3 yıllık bilinen dönemdeki kazanç tespiti aşağıdaki gibidir; ¸

6)BİLİNMEYEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
m
A)Davacının işlenebilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak;
a)İşleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış
ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
b)Kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise; 5.500,35 x 12 Ay = 66.004,20 TL. olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar
hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan;
c)Davacı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar
hesabına da net asgari ücretin yıllık tutarı olan (5.500,35 x 12 )= 66.004,20 TL. esas alınacaktır.
Buna göre;
¸
¸

8)DAVALININ SORUMLULUK KAPSAMI VE TEMERRÜT TARİHİ
ı Zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden 01.01.2020 kaza tarihi itibariyle sakatlık/ölüm ve tedavi giderleri bakımından sorumluluk üst limiti ayrı ayrı 410.000,00 TL.dır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil
olduğu belirtilmektedir. Davacının yukarıda belirlenen maddi zararları poliçe limitleri içinde kalmaktadır.
b)Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten
itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…..” demektedir. Bu durumda;
Davacı tarafından davalıya 18.02.2020 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 işgünü sonrası 28.02.2020 tarihinde Cuma günü mesai saati sona ermektedir. Bu
durumda davalı bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 02.03.2020 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
S O N U Ç: Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 01.01.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
1)Kazanın oluşumunda davacı yaya …’ın % 25 oranda tali kusurlu olduğu
2)Kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın % 75 oranda asli kusurlu olduğu,
3)Davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’ın;
a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararı = 5.230,58 TL. olup,
-Dava dilekçesinde sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı talep edilmiş olunması nedeniyle anılan tutarın hüküm altına alınıp alınmayacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu,
b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %5 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 58.704,31 TL. olduğu,
c)Davacının yukarıda belirlenen maddi zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığı,
d)Başvuru tarihine göre temerrüdün 02.03.2020 tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
e)Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin belirsiz alacak davası şeklinde ikame ettiği dava kapsamında talep arttırım dilekçesi ile; dava dilekçesinde 100,00 TL olarak belirttiği sürekli iş göremezlik tazminatını 58.604,31 TL arttırarak 58.704,31 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada; 01/01/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemi ileri sürülmüş olup somut olaydaki uyuşmazlığın; davacının yaya olarak bulunduğu sırada gerçekleşen trafik kazası nedeni ile davacının sürekli iş göremezliğe uğrayıp uğramadığı, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, davalı sigorta şirketinin tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, dava/ talep arttırım sureti ile talep edilen maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Trafik Kanununun 97. maddesine uygun şekilde başvurunun yerine getirilmediği, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiği savunulmuş ise de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26/04/2016 tarihli, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta ise dava tarihi itibari ile 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup dava tarihinden önce davalı tarafa 18/02/2020 tarihinde yapılan başvurunun karşılanamadığı anlaşılmaktadır. KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinde talebin karşılamadığı anlaşıldığından KTK’nın 97. maddesine göre başvuru yapıldığının ancak başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekmiştir.
Somut olayda davalı sigorta şirketinin ZMSS ile sigortaladığı aracın, dava dışı sürücü idaresinde iken 01/01/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerinden (Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik) yararlanılarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu marifeti ile yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor kapsamında, davacının %5 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği tespit edilmiş olup raporun ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olması nedeni ile itibar edilir olduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan kusur raporu içeriği, kaza tespit tutanağı (KTT) ve celp edilen ceza dava dosyasındaki maddi tespitler ışığında; somut olayda davacı yayanın tedbirsiz ve dikkatsizce, araç trafiğine açık karayolunda hareket
ederek, kazanın oluşumunda % 25 oranda tali kusurlu olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise seyrine başlamadan önce, gözcü kullanmadan, dikkatsizce ve tedbirsizce hareket etmesi nedeni ile %75 oranında asli kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Anılı tespitlerin aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan KTT, ceza dosyası ve mahkememiz dosya kapsamı ile çelişmediği gibi aksi yönde delil ibraz edilmediği anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkesi ışığında kusur yönünden yeniden inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir.
Yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin; “…Bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…Ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…Ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiş olup aktüerya raporlarına ilişkin olarak genel şartlar ile getirilen 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin anılı iptal kararı neticesinde tatbiki mümkün görülmediğinden Yargıtay nezdinde uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirilmesi nedeniyle, TRH 2010 tablosunun esas alınması ancak hesaplamalarda pregresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle hesaplama yapılması gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15277 esas, 2022/4707 karar sayılı ilamı.) Anılı kriterlere uygun olarak ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun hazırlanmakla itibar edilir bulunan aktüerya raporu kapsamında davacı yanın sürekli iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 58.704,31-TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta şirketinin ZMSS sorumluluk şartları gereğince dava kapsamındaki sorumluluğunun neticeten 58.704,31-TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ile faiz istemi yönünden değerlendirme yapılmış olup 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davalı sigorta şirketi yönünden dosya kapsamında başvuru tarihi (18/02/2020) itibari ile temerrüt tarihi her ne kadar 27/02/2020 olarak tespit edilmiş ise de kısa kararda sehven 27/08/2020 olarak yazıldığı görülmüştür. Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişemeyeceğine ilişkin usûli ilke gereğince maddi hatanın gerekçe içerisinde belirtilmesi gerekmiş olup temerrüt tarihinin 27/02/2020 olarak tatbik edilmesi gerektiği saptanmıştır. Kazaya neden olan aracın hususi kullanım vasfında olması, temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesi nedeni ile yasal faize hükmedilmesi ve haksız eylem temelli dava kapsamında zararın tamamı için temerrüt tarihinin esas alınmasının gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne, sürekli iş göremezlikten kaynaklı 58.704,31-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 27/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;

1-Davanın KABULÜ ile,
Sürekli iş göremezlikten kaynaklı 58.704,31-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 27/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 4.010,09 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 259,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.750,59 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 1.400 TL bilirkişi ücreti ile 246,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.646,50 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.392,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç ve 200,20 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 318,80 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Devletçe karşılanan 1.320 TL arabuluculuk ücretinin, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,

Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/12/2022

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır