Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/445 E. 2021/457 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/445 Esas
KARAR NO : 2021/457
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete … nolu kasko sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, 27/08/2020 tarihinde İstanbul … ilçesi … yolu üzerinde seyir halinde iken yol üzerinde açık halde bulunan rögar kapağına aracın sol arka tekerin hasar görmesi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek sol ön ve sağ ön yan kısımlarını bariyerlere çarpmasıyla aynı yönde seyir halinde bulunan … plakalı aracın ön kısımlarına çarpması sonucu hasar meydana geldiğini, davalı idare yol ve cadde üzerindeki yapım, bakım ve onarım yetersizliği ile yoldaki arızalı rögarın bakım ve onarımının yapılmaması ve bu yolları seyrü sefere açık tutma sorumluluğunu ihlal ettiğinden sigortalı araçta meydana gelen hasar ve zararda hukuken sorumlu olduğunu, söz konusu hadisenin müvekkil sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz sonucu … plakalı araçta 14.138,59-TL hasar tespit edildiğini ve bu hasar sebebiyle sigortalıya 03/11/2020 tarihinde 14.138,59-TL hasar tazminatı olarak ödendiğini, bedelin rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen bedelin davalı Belediyeden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
Huzurdaki dava rücuen tazminat istemine yönelik olmakla hukuksal zemini kapsamında halefiyet ilkesine dayalı olduğu, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan dava olmayıp halefiyete dayanan davaları ticari dava olarak nitelendirmenin mümkün olmadığı, bu tür davaları sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava niteliğinde tanımlamanın gerektiği anlaşılmıştır.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; halefiyete dayalı olarak rücuen tazminat istemi ileri sürülmüş olup davalı … Başkanlığı’nın TTK’nın 16. maddesi kapsamında tacir olmadığı gibi dava konusu istemin dayanağını oluşturan hukuki işlem nazara alındığında davanın TTK’nın 4. maddesi anlamında mutlak ve nispi ticari dava niteliğinin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu hali ile uyuşmazlığın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; HMK’nın 320. maddesi uyarınca dosya üzerinden, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır