Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/434 E. 2021/490 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/434 Esas
KARAR NO : 2021/490
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2021
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’a ait … plakalı aracın 26.09.2019 tarihinde olay yerini terk eden kusurlu sürücü sevk ve idaresinde iken müvekkili şirkete … numaralı poliçe ile kasko sigortalısı bulunan … plakalı araca %100 kusurlu bir şekilde çarparak araç nezdinde hasar meydana geldiğini, meydana gelen kaza sonrasında … plakalı aracın maddi hasara ugradığını, hasar miktarının davalının sigortalısının %100 lük kusuruna tekabül eden kısmının tamamı olan 2.322,00 TLnin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, kaza sonucunda oluşan ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin … plakalı aracın kaza tarihinde trafik poliçesi bulunan … AŞ’ye rucuen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası ile yasal takip başlatıldığını, davalı şirketin itirazı ile takibin durduğunu beyanla davalı şirketin itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafın sigortalısına ödediği bedelin rücuen davalıdan tahsili amacıyla başlattığı icra takibine davalı yanın yapmış olduğu itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargılama kapsamında öncelikli olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı saptanmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür.
Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. 22/03/1944 tarih 37/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, bu noktada ilişkinin “Halefiyet” ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
Huzurdaki dava sigorta şirketi tarafından karşılanan zararın rücuen tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı … şirketinin dava dışı sigortalının haklarına halef olduğu ve bunun sonucu olarak sigortalının haklarına tabi olduğu, davanın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olmadığı, dava kapsamında haksız fiil hükümlerinin tartışılmasının gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarih 37 Esas, 9 Karar R.G.03/07/1944 sayılı kararında da ifade edildiği üzere; sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı, Halefiyete dayanan davaların ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, somut olayda davacı … şirketi olup, sigortalı aracın niteliğinin hususi göründüğü, davalı tarafın da sigortalısının gerçek kişi olduğu, uyuşmazlığın niteliğine bakıldığında haksız fiilden kaynaklandığı, bu nedenlerle mahkememizin görevsiz olduğu ve uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tensiben verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır