Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/408 E. 2021/777 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/408
KARAR NO : 2021/777

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili tarafından…Limited Şirketi aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası üzerinden haklı alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını ve icra takibinin kesinleştiğini, halihazırda icra dosyası derdest olup borçlular tarafından herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğini, söz konusu şirketin ise… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne… sicil numarası ile kayıtlı iken 07/07/2014 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi kapsamında resen sicilden terkin edildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun Ek Tasfiye başlıklı 547. maddesinin “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” düzenlemesi gereği şirketin geçici olarak canlandırılması için alacaklılar tarafından şirketin tasfiyeden önceki merkezinin bulunduğu yerde şirketin ihyası davası açılabileceğini, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca kurulmuş bir şirketin tasfiyesinin, faaliyete son verme ve şirketin her türlü hesaplarının kapanması neticesini doğuran bir süreç olduğunu, şirketin fesih veya infisah edilmesi ile başlayan tasfiye sürecinin, tasfiye işlemlerinin tamamlanması sonrasında şirketin ticaret sicil kaydının silinmesi ile son bulduğunu, bu sürecin tamamlanması ile şirketin tüzel kişiliğinin de ortadan kalktığını ancak bir şirketin ticaret sicil kayıtlarının terkin edilmesinden sonraki bir tarihte de borcunun ortaya çıkabildiğini veya şirkete ait bir hakkın varlığının terkinden sonra öğrenilebileceğini, bu gibi durumların ortaya çıkması hâlinde, şirketin ihyası davası açılması gerektiğini, bu kapsamda şirketin ihyası ile birlikte tasfiye memuru atanmasına, tasfiye memurunun ücretinin ihyasına karar verilen şirketten tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini yasal hasım konumunda olan Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne husumet yöneltmiş olup borçlu şirketin tasfiye işlemlerini yürüten tasfiye memuru ilan edilmediğinden, taraflarınca tasfiye memurunun tespit edilemediğini beyanla 07/07/2014 tarihinde resen terkin olunan… Limited Şirketi’nin ek tasfiyesi için sicile yeniden tesciline, şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına, lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, TTK ‘nın 32. maddesi ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddettiğini, davalı müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün resen terkin işleminin, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, davalı müvekkiline 435342 ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan …Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “(Anonim ve) Limited şirketlerin sermayelerini asgari tutara yükseltmeleri için son tarih olan 14/02/2014 tarihine kadar sermayesini artırmayarak infisah etmiş olduğu” nun tespit edilmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi ile Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5.maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 07/07/2014 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne vermesi gerektiğini, davalı müvekkilince söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise; ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceğinin açık olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7/15 maddesinin “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, buna göre, ticaret sicilinden 07/07/2014 tarihinde re’sen terkin edilen şirketin ihyası talebinin kabulünün mümkün olmadığını, nitekim re’sen terkin tarihi üzerinden beş yıl geçmekle şirketin ihyasına karar verilemeyeceği hususunun hiçbir kuşkuya yer bırakılmayacak şekilde yargı kararları ve öğretide de yer edindiğini, davalı müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edilen şirketin derdest takip dosyası bulunması sebebiyle tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir.
Mahkememizce, …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden, ihyası talep edilen Tasfiye Halinde …Limited Şirketi ‘nin sicil dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 07/07/2014 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sicilden re’sen terkin edildiği anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Dairesi’nin …Esas dayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından ihyası talep edilen şirkete karşı karşılıksız çek nedeniyle 7.056,62 YTL alacağının tahsili amacıyla takip başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, haciz ve satış işlemlerinin devam ettiği anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.
Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmış olup davacı tarafın ihyası talep edilen şirkete karşı başlatmış olduğu icra takibinin bulunduğu, böylece şirketin taraf olduğu takip varken ticaret sicil kaydının silinmesinin TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle zamanaşımı süresinin söz konusu olmadığı ve davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce 07/07/2014 tarihinde sicilden terkin edildiği, takip dosyasının terkin tarihinden önce açıldığı, davalı tarafından şirketin sicilde kayıtlı son adresine gönderilen tebligatın iade edildiği, ticaret sicil gazetesinde ilan yapıldığı ancak sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş Müslim Burtul’a tebligat yapıldığına dair belgenin sunulmadığı, bu nedenle terkin işleminin şekil açısından hukuka uygun olmadığı kanaatine varılarak davacının mevcut hukuki menfaati de nazara alınmak suretiyle davanın kabulüne, hukuka uygun terkin işlemi yapmayan davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu anlaşılmakla aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün…sicil numarasında kayıtlı iken resen terkin edilmiş olan …Limited Şirketi’nin TTK.’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
2-Şirketin ihyasına ilişkin kararın kesinleştiğinde ticaret sicilde tescil ve ilanına, karardan bir suretin…Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
3-Karar ve ilam harcı 59,30 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan 38,00 TL yargılama gideri ile ile 118,60 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
11/11/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır