Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/381 E. 2021/506 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/381
KARAR NO : 2021/506
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının tahsis hakkının, intifa hakkı sahibi … otobüsleri derneği tarafından düzenlenen ticari işyeri tahsis belgesi ve intifa hakkı devir belgesi uyarınca, 05/05/2019 tarihine kadar … A.Ş.’ye verildiğini, …nin de … ve … akaryakıt istasyonlarında inşa edilmiş yada edilecek olan tüm satış yerlerinin işletme haklarını müvekkiline devrettiğini ve müvekkili ile … A.Ş. arasında 30/10/2010 tarihli beş yıl süreli istasyonlu bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin de işletme hakkını devraldığını, … istasyonlarının alt işletme hakkını davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti’ye 24/12/2008 tarihli işletme sözleşmesi ile verdiğini, sözleşmenin 3.2.4 maddesi uyarınca davalı yanın … İstasyonu için aylık 40.000 TL, … İstasyonu için 20.000 TL kira ödemesi yapması gerekmesine rağmen 7 aydır kira ödemesi yapmadığını ve nakit satışlardan elde ettiği gelirin % 50’sini de uhdesinde tuttuğunu, müvekkilinin hesaplarına aktarmadığını, taraflar arasındaki mevcut anlaşma uyarınca, müvekkili şirketin kredi kartı ile yapılan satışların % 50’sini davalı hesabına, davalının da nakit satışlardan elde ettiği gelirlerin % 50’sini müvekkilinin hesabına aktarması gerektiğini, akabinde müvekkilince keşide edilen ihtarname ile sözleşmenin feshedilerek 685.177,14 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, davalı yanın halen istasyonu işlettiğini, davalı yan istasyondaki satış rakamları ile ilgili müvekkiline bilgi verilmediği gibi, tanklarda bulunan akaryakıtlara el koyduğunu, müvekkilinin hisseleri piyasada işlem gören halka açık şirket olduğunu ve SPK’ya hesap verdiğini beyanla 685.177,14 TL’nin 30/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/ … esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/05/2013 tarihli ‘Tespit Raporu”nda da belirtildiği üzere müvekkili şirketin, davalı yana borcu bulunmayıp, tam tersine davalı yandan 2.191.627,61 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, bahsi geçen tespit raporunda da açıkça belirlendiği üzere, davalı yanın müvekkili şirketten bir alacağının bulunmadığını, davalı yanın müvekkili şirket aleyhine keşide etmiş olduğu … Noterliği’nin 28/05/2013 tarih ve … yevniye no.lu ihtarnamesine cevaben verilen … Noterliğinin 06/06/2013 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile alacağın davalı yana bildirildiğini, davalı yanın müvekkili şirket tarafından keşide olunan ihtarnameyi 10/06/2013 tarihinde tebellüğ etmiş olmasına rağmen bugüne kadar müvekkili şirkete ödeme hususunda bir dönüş yapmamış olduğundan işbu davayı açmak zaruretinin doğduğunu, gerek taraflar arasında geçerli olan 12/03/2010 tarihli sözleşmenin, gerekse öncesinde akdedilen tüm sözleşmelerin 05/05/2019 tarihine kadar geçerli olmak üzere akdedildiğini; davalı tarafın, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği 28/05/2013 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 05/05/2019 tarihine kadar müvekkili şirketin elde edeceği ancak fesih nedeniyle mahrum kaldığı kârını müvekkili şirkete ödemek zorunda olduğunu, sözleşme feshedilmemiş olsaydı sözleşme süresi sonuna kadar müvekkili şirket ne kadar kâr elde edecekse o kâr bedelinden davalı şirketin hukuken sorumlu olduğunu beyanla; müvekkili şirketin davalı şirketten olan 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.034.512,96 TL sözleşmeden kaynaklanan vergi yükü alacağından ibaret toplam 4.226.140,57 TL alacağının, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak haksız şekilde feshedilmiş olması nedeniyle müvekkili şirketin, sözleşmenin feshedildiği tarih olan 28/05/2013 tarihinden, sözleşmenin bitim süresi olan 05/05/2019 tarihine kadar uğradığı 6 yıllık (fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik) 1.000.000,00 TL kâr kaybının, sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı 24/12/2008 tarihli sözleşmenin taraflar arasında 12/03/2010 tarihli yeni sözleşme akdedilmiş olması nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini, müvekkili şirketin davacıdan 2.191.627,61 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın vergilerden kaynaklandığını, davacının sözleşme ile yükümlendiği vergi ödemesini yerine getirmediğini, davacının herhangi bir zararının olmadığını, davacının lisans sahibi olması nedeniyle …nden akaryakıt alımının durmuş olduğunu, 28/05/2013 tarihi itibarıyle davacı yanın kendi tek taraflı iradesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkiyi durduğunu, müvekkilinin kira ödemelerinin, … AŞ. ile akdettiği kira sözleşmeleri kapsamında buraya ödendiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya kira borcunun bulunmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/… esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde talepte bulunduğu alacak kalemlerinin öncelikle hangi sözleşmelere istinaden ileri sürüldüğünün açıklanmasının zorunluluk arz ettiğini, taraflar arasında 2008-2012 yılları arasında … da bulunan … ve … Akaryakıt İstasyonlarına ilişkin olarak 24/12/2008 tarihli, 12/03/2010 tarihli ve 01/09/2012 tarihli olmak üzere 3 adet sözleşme akdedildiğini, bu aşamada esasa ilişkin her türlü beyan ve itirazları saklı tutulmak kaydıyla, öncelikle davalı yanın 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı ve 12.000.000,00 TL kâr mahrumiyeti alacağı taleplerini hangi sözleşmeye istinaden talep ettiğini açıklaması gerektiğini, … ve … İstasyonlarının davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 22/12/2008 tarihli alt kira sözleşmesi ile kiralanmamış olsaydı, bu durumda akaryakıt istasyonlarını işletmek için elinde ruhsat bulunmayan davacı şirketin, bu akaryakıt istasyonlarının işletme hakkını elde edemeyeceğini, yukarıda bahsi geçen nedenle tarafların akaryakıt istasyonlarını işletme hakkı bulunan müvekkili şirkete bu yeri 22/12/2008 tarihli alt kira sözleşmesi ile kiralamak suretiyle aynı zamanda müvekkili şirketin, … A.Ş. ile yapmış olduğu Bayilik Sözleşmesi gereğince bu petrol istasyonlarını işletme hakkına dolaylı olarak sahip olduklarını, davalı tarafın dava dilekçesinde bahsettiği 12/03/2010 tarihli sözleşmenin her iki tarafça imzalanmış olmasına rağmen bu sözleşmenin hiçbir zaman yürürlüğe girmediğini, 24/12/2008 tarihli işletme sözleşmesinin 3.2.4. maddesi gereğince davacı şirket, davalı şirkete her iki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla 60.000,00 TL ödemeyi kabul etmiş iken; davalı tarafın ibraz ettiği 12/03/2010 tarihli sözleşmenin 7. maddesi gereğince bu kez tam tersine müvekkili şirketin bu iki akaryakıt istasyonunun kira-işletme bedeli olarak davacı şirkete 60.000,00 TL ödemeyi kabul etmiş gözüktüğünü, taraflar arasındaki ihtilaflı hususun; 24/12/2008 tarihli kira-işletme sözleşmesinin 3.2.4. maddesi gereğince davacı şirketin, müvekkili şirkete her iki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla aylık 60.000,00 TL mi ödeyeceği, yoksa davacı tarafın sunmuş olduğu 12/03/2010 tarihli kira-işletme sözleşmesinin 7. maddesi gereğince müvekkili şirketin her iki petrol istasyonunun işletilmesi amacıyla davacıya 60.000,00 TL mi ödeyeceğinden kaynaklandığını, tarafların en son istek ve arzularının davacının huzurdaki davadaki iddialarının aksine 01/09/2012 tarihli ek sözleşme olduğunu, işbu ek sözleşme incelendiğinde taraflar arasındaki mevcut sözleşmeler gereği müvekkilinin “kiralayan sıfatını taşıdığı” davacı şirketin ise “kiracı sıfatını taşıdığı “nın belirtildiğini, bahsi geçen ek protokolün “Protokolün konusu ve Gerekçesi” başlıklı 2. maddesi ile kiracı davacı şirket tarafından işletilen iki akaryakıt istasyonundaki kira pay oranlarının yeniden düzenlenmesinin amaçlandığını ve buna göre kira bedellerini ödeme yükümlülüğünün davacı şirkete ait olduğunu, anılan ek protokolün 3. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere davacı şirketin kiracı sıfatını taşıdığını, 3. maddeye istinaden davacı şirketin kendi işletmesinde bulunan iki akaryakıt istasyonu nedeniyle elde ettiği gelirin %35’ini müvekkili şirkete vermesinin kararlaştırıldığını, 01/09/2012 tarihli ek protokolün 4. maddesi ile tarafların geçerli olan sözleşmenin 24/12/2008 tarihli asıl sözleşme olduğunu açıkça belirttiklerini, davacı yanın alacak taleplerinin, hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş olan 12/03/2010 tarihli sözleşmeye dayanması nedeniyle bu taleplerin açıkça hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin feshettiği sözleşmenin 24/12/2008 tarihli sözleşme olduğunu, 12/03/2010 tarihli sözleşmeyi feshetmediklerine göre bu sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle tazminat istenmesinin de mümkün olmayacağını, davacı yanın yürürlükte olmadığını ve geçersizliğini iddia ettiği 24/12/2008 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talep edebilmesinin mümkün olmadığını beyanla davacı yanın kâr kaybına ilişkin olarak talep etmiş olduğu miktarı belirlemiş olması sebebiyle, belirsiz alacak davası açamayacağından, davasının bu talep yönünden usulden reddine, bu talep kabul edilmediği takdirde, bu aşamada esasa ilişkin her türlü beyan ve itiraz hakları saklı olmak üzere, öncelikle davacı yanın 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı ve 12.000.000,00 TL kâr mahrumiyeti alacağı taleplerini hangi sözleşmeye istinaden talep ettiğini açıklaması için kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde açıklayıcı beyanda bulunulmaması halinde davanın reddine, davacı yanın müvekkili şirkete karşı varlığını iddia etmiş olduğu cari hesap, vergi yükü ve kâr kaybı tazminatı alacağı iddialarının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığından ve müvekkili şirketin davalıya borçlu değil, davacıdan 28/05/2013 tarihi itibariyle 685.177,14 TL alacaklı bulunduğundan davacının haksız ve mesnetsiz tüm alacak taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince işletme hakkı davacı birleşen dosya davalısına ait olan Büyük İstanbul Otogarı içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının, davalı birleşen dosya davacısına kiralanması nedeniyle doğan kira bedeli ile kar paylaşımından kaynaklı cari hesap alacağının tahsili talebine; birleşen dava taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden işletilen … içerisinde yer alan … ve … akaryakıt istasyonlarının işletilmesinden kaynaklı cari hesap alacağının, davacı birleşen dosya davalısının sorumluluğunda olmasına rağmen davalı birleşen dosya davacısı tarafından ödendiği iddia edilen vergi ödemesi alacağının ve sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiası ile kar mahrumiyeti tazminatının tahsili taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce sunulan deliller kapsamında yapılan yargılama neticesinde 2014/… Esas ve 2018/… Karar sayılı karar ile; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 2.033.751,83 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükünden kaynaklı alacak ve 2.321.880,00 TL kar mahrumiyeti alacağı olmak üzere toplam 6.390.144,79 TL alacağın 26/06/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte birleşen dosya davalısından tahsili ile birleşen dosya davacısına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiş olmakla, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2019/… Esas ve 2020/… Karar sayılı kararı ile tarafların istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş, kararın tarafların vaki temyizi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/… Esas ve 2021/… Karar sayılı 06/04/2021 tarihli ilamı ile;
“….Yapılan açıklamalar ve TBK’nın 19/1. maddesi ışığında taraflarca imzalanan sözleşmeler bir bütün olarak incelendiğinde; 24/12/2008 tarihli sözleşme ve ek sözleşmede, … Tic. ve Ltd. Şti ve Uluslararası Anadolu ve Trakya Otobüsçüler Derneği ile akdettiği sözleşme ile … Bölgesi olarak tanımlanan yerde istasyonun yapımını ve işletme hakkını elde eden, sonrasında bu yerlerde intifa hakkı sahibi olan … ile bayilik sözleşmesi akdeden davacı (birleşen davada davalı) … A.Ş.’nin, söz konusu iki adet akaryakıt istasyonunun işletme hakkını 05/05/2019 tarihine kadar belli bir (ilk yıl aylık 60.000 TL, sonraki yıllarda ÜFE artış oranına göre belirlenecek) bedel karşılığında davalı(birleşen davada davacı) … Ltd. Şti’ye terk edeceğinin, işletme faaliyeti ile ilgili tüm giderlerin davalı tarafından karşılanacağının, bu bağlamda davacı tarafından işletme giderleri ile ilgili olarak bir ödeme yapılması halinde ise bildirim üzerine derhal davalı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 12/03/2010 tarihli sözleşmede ise tarafların yer değiştirdiği ve aynı istasyonların işletme hakkının davalı tarafından davacıya belli bir bedel karşılığında terk edileceğinin, işletme giderlerinin de aynı doğrultuda davacı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, 10/09/2012 tarihli ve “Ek Protokol” başlıklı sözleşmede ise; işbu sözleşmenin 24/12/2008 tarihli sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğunun ve 24/12/2008 tarihli sözleşmeye ek olarak davalının akaryakıt istasyonlarından elde ettiği gelirin % 35’ini davacıya vereceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu kararlaştırmaları içeren sözleşmelerde, müşterek amaç ve müşterek amaç uğruna birlikte çaba unsurlarının bulunmadığı, aksine taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan işbu sözleşmelerin, yukarıda açıklanan ürün (hasılat) kira sözleşmelerinden olduğu, dolayısıyla asıl ve birleşen davanın, ürün kirası sözleşmelerine dayalı alacakların tahsili istemini içerdiği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda, “Sulh hukuk mahkemeleri” görevlidir.
Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra 03/06/2013 tarihinde açıldığına göre, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, taraflarca akdedilen sözleşmelerin hukuki tanım ve yorumunda yanılgıya düşülerek davaların esası hakkında hüküm kurulmas usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” denilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, bozmaya karşı beyanları alınmış ve usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesi “Sulh Hukuk Mahkemeleri dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları…. Görürler.” şeklinde düzenlenmiş olup buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanması halinde tacir olup olmadıklarına bakılmasızın davanın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamına girdiği, eldeki davada da bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca asıl ve birleşen davanın usulden reddine,
2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/07/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır