Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/312 E. 2022/127 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/312 Esas
KARAR NO : 2022/127
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan apartmanda boru patlaması sonucu bina su sarnıcına dolan suların, … no.lu … … ‘a ait … isimli işyerine dolması sonucu maddi hasarın meydana gelmiş olduğunu, 2560 Sayılı Kanun’un 2. maddesine göre İçme ve Kullanma sularına ilişkin boruların bakımının ve onarımının yapılmasının davalı … ‘nin görev ve sorumluluğunda olduğunu, müvekkili şirket tarafından; sigorta eksperi tarafından tespit edilmiş olan 56.012,00 TL hasar bedelinin 08.09.2020 tarihinde hak sahibine ödenmiş ve müvekkil şirketin yapılan bu ödeme ile TTK.’nun 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olmuş olduğunu, somut olayda uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK.’nun 1472. maddesi gereğince sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiil nedeniyle davalıdan rücuen tazminine ilişkin olduğunu, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın sigorta poliçesinden kaynaklanan dava olmadığını, bu davanın sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğunu, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, söz konusu rücu alacağı için davalı tarafa yapılan müracaatların ve arabuluculuk başvurusunun sonuçsuz kalmış olması ve herhangi bir ödemede bulunulmamış olması sebebiyle işbu davayı ikame etme zaruretinin hasıl olmuş olduğunu beyanla, rücuen tazminat alacakları olan 56.012,00 TL’nin ödeme tarihi olan 08.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, yargı yolu bakımından idari yargının görevli olduğunu, ayrıca adli yargı bakımından görevsizlik ve iş bölümü itirazlarının olduğunu, davanın ticari nitelikte olduğunun kabul edilmesi halinde dava açılmadan önce ticari arabuluculuğa başvurulmasının gerektiğini, müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, esasa ilişkin olarak tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kusurunun olması, tazminat talep edilen hasar ile fiili arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkil idarenin olayda kusurlu olmadığını, gerçekleştiği iddia edilen hasar ile idarenin filleri arasında illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla işbu davada idareye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, idareye hasar başvurusunda bulunulduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, söz konusu vakıanın, hangi tarihte gerçekleştiği belli olmadığından ve/veya sonradan teminat altına alınmış olması ihtimalinde, haksız fil zamanaşımı nedeniyle, dava tarihinde zamanaşımı süresi geçmiş olacağından işbu davanın zamanaşımı ve hak düşürücü sürede açılmamış olmasından dolayı usul hukukuna göre reddine karar verilmesini talep ettiklerini, objektif olarak kusur sorumluluğunun mevcut olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, işbu davada kusur ve sorumluluk tespitinin zarar tespitinin önünde yer aldığını, ayrıca sigortacının zararın varlığını objektif belge ve deliller ile ispat etmesi gerektiğini, hasar miktarı, hasarın oluşumu ve sebepleri ile hasara neden olan sorumluların tespiti bakımından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, zararın meydana gelmesine bina/yapı ve mülk sahiplerinin neden olduğunun anlaşılması halinde idarenin bina/yapı ve mülk sahipleri ile birlikte sorumluluğu da yasa hükmü icabı iddia edilemeyeceğini, bina yapı maliklerinin bina dışındaki su arızaları nedeniyle meydana gelecek zararlara karşı önlem almış olması gerektiğini, bu önlemlerin alınmamış olmasından dolayı …’nin sorumlu tutulamayacağını, İmar Yönetmeliğinin 6.09.11 maddesinde “toprağa dayalı tüm bodrum katlarda, dış etkilere karşı Isı ve su yalıtımının yapılmasının zorunlu” olduğunu ve …’nin herhangi bir sorumluluğunun olmadığı hususlarının ortada olduğunu, binanın projeye uygun yapılmış olup olmadığının araştırılması gerektiğini, idare yazısına göre bina sahiplerinin onaylı proje çekvalf ile olduğu halde çekvalf olmadan tesisat yapıldığını tespit etmiş olduğunu, olayın gerçekleşme şekli, bina malikinin kusurları ve mevzuata aykırı uygulamaları birlikte değerlendirildiğinde, müvekkil İdare … Genel Müdürlüğüne bir kusur atfının mümkün olmadığını, zararı meydana getiren sebeplerin ve kusur durumunun tespiti ile binaya ait yapı ruhsatı ve projelerin getirilmesi, binanın projesine uygun yapılıp yapılmadığının, imar Mevzuatına ve … mevzuatına uygun olup olmadığının ve iskan durumunun araştırılması gerektiğini, davacının halefi olduğu sigortalısının zararın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, sigortalının hasarın ortaya çıkmasına neden olan kusur durumu tespit edildikten sonra, zarar görenin müterafik kusuru ve tenkis hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu alacak iddiasındaki faiz başlangıcının ödeme tarihinden itibaren istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira davalı İdarenin açılan işbu dava ile birlikte temerrüde düşmüş olduğunu, bu nedenle faiz isteminde dava tarihinin esas alınması gerektiğini, talep edilen alacak miktarının da fahiş olduğunu, … adresi itibariyle … na yazı yazılarak imar işlem dosyasının celbini, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerinin olup olmadığının sorulmasını talep ettiklerini savunmuş ve sonuç olarak, öncelikle yargı yolu ve görev itirazının kabulü ile görevsizlik kararı verilmesine, İdari yargı yolunun görevli olduğunun tespitine, davanın öncelikle usule aykırılık itirazları nedeniyle reddine ve davacının davasının esastan ve tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
İnşaat mühendisi, sigorta uzmanı ve mücevher uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetçe düzenlenen 28/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Hukuki ve nihai karar tamamen Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; olay mahallinde keşfen yapılan ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapmış olduğumuz incelemeler sonucunda, dava konusu olayda heyetimiz,
1. Yangın Sigortası Genel Şartlarının C.10 maddesinde sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin 2 yılda zaman aşımına uğradığı belirtilmiş, 04.07.2020 tarihli dava konusu olay ile ilgili olarak işbu davanın 2 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde 28.04.2021 tarihinde açılmış olduğu,
2. Yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda dava konusu su baskını olayında, zarar gören … … ‘ın maliki olduğu sigortalı … Apartmanı’nın … no.lu … isimli işyerinde, aynı binanın … no.lu işyeri içerisinde bulunan binanın su kuyusuna ait hidrofor hortumunun 04.07.2020 tarihinde çıkmasından dolayı su basması sonucu zarar meydana geldiği, 04-10.07.2020 tarihleri arasında tadilat sebebiyle işyerinin kapalı kaldığı, 12.07.2020 tarihinde hidrofor hortumunun tamirinden sonra su akıntısının kesildiği, yaşanan su baskınının apartmanın hidrofor hortumundan kaynaklandığı,
3. Davalı …’nin dava konusu bu zarar ve hasar talebinden dolayı kusurlu ve sorumlu olmadığı, bu nedenle davacı sigorta şirketinin ödediği bu zarar nedeniyle … ‘den Rücuen talepte bulunamayacağı,
4. Dava konusu zarar olayından sonra; kuyunun ve şamandıranın olduğu … no.lu dükkanda suyun gelmeye devam ettiğinin tespit edilmesi üzerine, 14.07.2020 tarihinde …’ye yapılmış olan müracaat sonrasında, 16.07.2020 tarihinde … tarafından yapılan çalışmalarda borunun patladığı bildirilmiş ve 3-4 gün içinde kuyunun olduğu … no.lu dükkan içerisinden suyun tamamen çekildiği ve tamamen … no.lu dükkan ile sınırlı kalan 2. bir su baskını olayının meydana geldiğinin açıkça tespit edilmiş olduğu,
5. Hasar dosyası içerisinde ibraz edilen faturaların tetkiki ile yapılan piyasa araştırması sonucunda, sigorta eksperi tarafından tespit edilen birim fiyatları ile hasar tutarlarının ve sovtaj bedelinin, 04.07.2020 olay tarihi itibariyle piyasa rayiç değerlerine uygun ve kabul edilebilir olduğu görüş ve kanaatine varmıştır.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Önceki bilirkişi heyetine mimar bilirkişinini dahili sonucu hazırlanan 30/12/2021 tarihli ek raporda özetle;
“1-Önceki raporda yapılan hasar tespit değerlendirmesi dışında teknik görüşlerimiz ayni paralelde olup, bu seferki raporda, olaylar ve mevcut analiz edilirken daha detaya girilmiştir.
2-Dava konusu, binanın sigorta firması ile karşılıklı taraftar olarak bir iç sorunudur. yer altı suları her zaman vardı ve olacaktır. Binaların dış tesirlerden korunmuş olmaları yasal bir zorunluluktur.
Bu nedenle, tamamen binaya ait bir özel sorun olduğu anlaşılmaktadır.
…’nin, teknik olarak dava dışı olduğu kanaati hasıl olmuştur. davalı …’nin dava konusu bu zarar ve hasar talebinden dolayı kusurlu ve sorumlu olmadığı, bu nedenle davacı sigorta şirketinin ödediği bu zarar nedeniyle … “den rücuen talepte bulunmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
3-Hatalı ekspertiz hesabındaki düzeltmeler yapıldığında, tespit edilebilen toplam hasar: 8.270 TL olacaktır.
3. maddedeki sonucun, görülen dava ile ilgisi bulunmamaktadır. Sn. Mahkemenin talebi üzerine yapılan çalışma sonucu varılan sigorta-müşteki arası ve Sigorta Ekspertizi sorunudur. (56.012 -8.270 – 47.742.TL.) Olaylar, incelemeler ve tespitler sonucunda varılan kanaat bu şekildedir.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava; davacı şirketin sigortalısı … Apartmanı’ndaki su baskınının … nolu … adlı işyerine verdiği zarara davalı …’nin sebep olduğundan bahisle sigortalısının zararını karşılayan davacının halefiyet ilkeleri kapsamında davalı …’ye karşı açtığı rücuen tazminat davasına ilişkindir.
Davalı …, usuli itirazlarda bulunmuş olup, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/168 E. 2012/397 K. sayılı ve 15/06/2012 tarihli ilamı ile kabul edildiği üzere davalı … tacir sayıldığından yargı yolu bakımından …’ye karşı açılan haksız fiilden kaynaklanan davalarda adli yargı görevli olduğundan davalı yanın yargı yolu itirazının yerinde olmadığı, adli yargı yolunda görevli mahkemenin tespiti kapsamında halefiyete dayalı olarak açılan davalarda sigortalı ile sorumlu kişi/kurum arasındaki hukuki ilişkinin incelenmesi gerektiğinden (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/5430 Esas, 2013/7105 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı ilamları) davacı sigortalısı ile davalı … arasındaki hukuki ilişkiye bakıldığında, zarar gören yerin iş yeri ve iş yeri sahibinin gerçek kişi tacir olması nedeniyle asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğundan davalı yanın görev itirazının yerinde olmadığı, zamanaşımı defi bakımından ise dava halefiyete dayalı olarak açıldığından yine sigortalı ile davalı arasındaki ilişkiye göre zamanaşımının geçip geçmediğinin belirlenmesi gerekmekle, hasar tarihinden dava tarihine kadar haksız fiiller için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçmediğinden davalı yanın zamanaşımı definin yerinde olmadığı, iş bu dava için öngörülen hak düşürücü bir süre söz konusu olmadığından bu itirazın da reddinin gerektiği, arabuluculuk başvurusunun yapılmış olması sebebiyle de bu husustaki itirazın reddinin gerektiği, husumet itirazı bakımından ise zararın …’nin sorumluluğundaki yer altı tesislerinden kaynaklandığı iddia edildiğinden ve yer altı tesislerinin …’ye ait olmadığı davalı tarafça ileri sürülmediğinden davalı yanın husumet itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmış ve esasa ilişkin yargılamaya geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, ayrıntılı ve gerekçeli olmakla mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında belirlendiği üzere; sigortalı … Apt.’nın … nolu iş yerinde bulunan binanın su kuyusuna ait hidrofor hortumunun 04.07.2020 tarihinde çıkması sonucu meydana gelen su baskının duvar diplerinden sızan sularla … numaralı iş yerine sirayet etmesi sonucu … numaralı iş yerinde maddi zarar meydana geldiği, 12.07.2020 tarihinde binanın hidrofor hortumunun tamirinden sonra su akıntısının kesildiği, böylece zarara sebep olan su baskının binaya ait özel bir sorundan kaynaklandığı, sigorta ekspertiz raporunda binaya ait su motorunun görev yapmaması sonucu zararın meydana geldiğine yer verildikten sonra her ne kadar sonuç olarak zararın …’den kaynaklandığı belirtilmiş ise de, ekspertiz raporuna sigortalı yanın dahi itiraz ederek zararın …’den kaynaklanmasının mümkün olmadığını ifade ettiği de nazara alındığında mahkememizce oluşa uygun bulunan bilirkişi heyetinin kök ve ek raporuna itibar edilmesinin gerektiği, dava konusunun 19/B numaralı iş yerindeki hasara ilişkin olduğu, hidrofor hortumunun tamirinden sonra … Apt. giden çatlak ana su borusu sebebiyle 19/C numaralı iş yerinde bulunan bina su kuyusuna su dolması nedeniyle su gelmeye devam edip … nolu iş yeri ile sınırlı kalan ikinci bir su baskını olayı gerçekleşmiş ise de, bu ikinci baskının rücu davasına konu … numaralı iş yerine sirayet etmediği, ikinci su baskını ilk baskın sonucu oluşan zararla bağlantılı olmayıp aralarında illiyet bağının bulunmadığı, 19/B numaralı iş yerindeki ilk su baskınının sigortalı … Apt.’nın hidrofor hortumundaki arızadan kaynaklandığı ve zararın sigortalı apartmana ait tesisattaki sorun nedeniyle ortaya çıktığının sabit olduğu, sonuç olarak hasara konu olayda …’nin haksız fiil sorumluluğu yahut kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı, …’nin olayda sorumluğu mevcut olmadığından gerekçede hasar miktarına ilişkin açıklama yapılmasına yer olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 956,55 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 875,85 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesine göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır