Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/305 E. 2022/744 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/305 Esas
KARAR NO : 2022/744

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 12/11/2014
KARAR TARİHİ : 01/12/2022

Mahkememizden verilen 15/06/2017 tarih ve … Esas ve 2017/561 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2020 tarih ve 2020/6584 Esas 2020/5381 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kaydedilen ancak daha sonrası bozma üzerine yeni kurulan İstanbul …ATM’nin … esas sayılı dosyası haline dönüştüğü, bu mahkemenin kapatılarak dosyanın mahkememize intikal ederek İstanbul …ATM’nin … esas sayılı dosyası haline geldiği ve mahkememiz kararı yeniden bozularak mahkememizin … esas sayılı dosyası haline dönüştüğü anlaşılmaktadır.
Mahkememizde iş bu asıl davaya konu dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı şirkette “Genel Müdür/…” sıfatı ile görev yapmakta iken 05.02.2008 tarihinde “yöneticilik tarzına uygun olmayan şirket aleyhine edimlerinin anlatılması üzerine” şirket ile ilişkisinin kesildiğini, davalının iş akdinin feshinden sonra şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde bir çok belgesiz harcama yaptığını ve üzerinde kalan iş avansını da iade etmediğinin anlatıldığını, davacı şirketin davalıdan olan bu alacağının ödenmemesi karsısında alacağının tahsilini sağlamak amacıyla “iade edilmeyen iş avansı, şirket kredi kartı ile yapılan harcamalar vs.’’ istinaden İstanbul …cra Müdürlüğü’ nün … K. sayılı dosyası üzerinden 09.02.2009 tarihinde ilamsız takip yoluyla icra takibine başlandığını ve davalının alacağa itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli olduğunu ve bu nedenle İİK. 67/2 md. uyarınca %40′ dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’in daha önce davacı şirkette %10 hisse ile ortak bulunduğunu, davalının ortağı oldugu davacı şirkette aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcılığı ve genel müdür olarak da görevini yürüttüğünü, ancak davacının hukuka ve kanuna aykırı tasarrufu yüzünden taraflar arasında uyuşmazlık çıktığını ve konunun yargıya taşındığını, davaya dayanak gösterilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yer alan 13.02.2009 günlü dilekçelerinde beyan ettikleri üzere, taraflar aralarındaki uyuşmazlığın 10.09.2008 günü imzaladıkları (protokol ve ibraname.) ile ortadan kaldırdıklarını, icra takip dosyasına da sunulu bulunan ibranamede, tarafların birbirlerini gayri kabulü rücu ve ibra ettikleri, fazlaya dair haklarından feragat ettiklerini, yine Kadıköy … Noterliğinde 10.09.2008 gün vc … sayı ile düzenlenen hisse devir-tediye sözleşmesinin 4/1/6 maddesinde, davacı şirketin davalı …’in bir alacağının kalmadığını kabul ve beyan ettiği kaydının yer aldığını, kabul ve feragatin kesin hükmün hukuki sonucunu doğurduğunu, davacının hukuka, kanuna aykırı ve tamamen yersiz bir istemle davalı aleyhinde yeniden icra takibine geçmesi, takibine yapılan itirazı gerekçe göstererek davalı aleyhinde dava açması hukuka ve kanuna aykırı olduğunu davacının kötü niyetli olduğunu, davalı aleyhinde haksız yere zenginleşmeyi hedeflediğini, davacının ileri sürdüğü iddia ve istemleri kabul etmediklerini beyanla; davanın reddine, takibin iptaline, davacıdan kötü niyet tazminatı alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememiz iş bu dosyası ile İstanbul …. ATM’NİN … esas- … karar sayılı dosyasının birleştiği ve davacısının davamızın davacısı …, davalısının… olup, davanın konusunun asıl davada itirazın iptaline konu İstanbul …İcra Müd.nün … esas sayılı icra takibi nedeniyle davacının davalı şirket müdürü olarak şirket kredi kartından yapılan 74.629,18 TL’lik harcama ile 31.313,29 TL’lik avansın belgesinin bulunmadığından bahisle davacı …r aleyhine haksız icra takibi yapıldığı, davacının harcama belgelerini bahsi geçen İstanbul …ATM’nin asıl dava dosyasına sunamadığından bu belge ve dinleteceği tanıklarla …ATM … esas sayılı dosyasına konu icra takibinden kaynaklanan alacak nedeniyle, asıl dosyada davacı ve icra takibinin alacaklısı…A.Ş.’ye borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olup, dava açılmakla davacının talebi doğrultusunda dosyamızla birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Dava, davacı şirketin zarara uğradığı gerekçesiyle alacağının tahsili maksadıyla yapılan takibe itirazın iptali davasına ilişkindir. İtirazın iptali davası, davacı vekili tarafından süresinde açılmıştır.
Davaya konu İstanbul… İcra Müd.nün … esas sayılı dosyası celp edilip, incelenmiş, alacaklının davacı, borçlunun…olduğu, takibin 09.02.2009, 71.868 Euro iade edilmeyen iş avansı, kredi kartı ile yapılan şahsi harcamalar, vs. istinaden 71.868 Euro asıl alacak yönünden takibe geçildiğini, (takip tarihi itibariyle iş bu dövizin karşılığının 150.204,12 TL olduğu) davalı vekilinin takibe itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından; Aralık 2007 tarihinde meydana gelen uçak kazası ile ilgili şirketin zarar gördüğü, bu olaya istinaden maddi ve manevi zarara ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle yönetim kurulunca 05.02.2008 tarihinde alınan karar ile davalı dışındakilerin oybirliği ile davalının şirketle ilişiğinin sona erdirildiği anlaşılmıştır. Davalının, davacı şirkette hissedar ortak olduğu gibi genel müdür görevini de üstlendiği dosyaya sunulan şirket kayıtlarından anlaşılmıştır. Davalı, şirket ortaklığından ihraç edildiğine ilişkin tebliği almaktan imtina ettiğinden, söz konusu ihraç kararı davalıya noter aracılığıyla tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili, ayrıca davalının genel müdür olarak görev yaptığı dönemde hesabına haksız olarak 770.000 USD geçirdiğini ve bunun ödenmemesi neticesinde Büyükçekmece … İcra Müd.nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının bu takibe de itiraz ettiğini ve Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, davalı vekilinin bahsettiği protokol ve ibranamenin bu alacak talebiyle ilgili olduğunu, bu dava ile ilgisinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Dava konusu olay, davalının davacı şirkette genel müdür olarak çalıştığı dönemde yapmış olduğu belgesiz harcama ve iade edilmeyen iş avanslarına ilişkindir.
Taraflar arasında, … C. Başsavcılığında yapılan takip üzerine, Bakırköy … Sulh Ceza Mahkemesine açtıkları davada, davacı tarafından şikayetlerinden vazgeçtiği dosya içerisindeki 07.10.2008 tarihli davacı tarafa ait dilekçeden anlaşılmıştır. Ayrıca Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava, davacı tarafın feragat nedeniyle reddedilmiştir. Ayrıca Bakırköy 4 ATM’de derdest genel kurul kararı iptali davasının yine Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen işe iade ve tazminat davalarının da feragat nedeniyle red edildikleri görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen 10.09.2008 tarihli hisse devir ve tediye sözleşmesine göre davalının satıcı, … ‘un alıcı olduğu, satıcı adına kayıtlı ve bedeli tamamen ödenmiş olan nominal bedelli 33.000 adet C grubu hissesini alıcı adına satışının, davalının davacı şirkete 770.000USD borcunu alıcı tarafından karşılanacağı, davacı şirketten her hangi bir alacak talep etmeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Davacı şirketin 28.03.2008 tarihli yönetim kurulunda başta…, üyeler… ve … olduğunu, yönetim kurulu başkanı…’ un şirket kaşesi veya şirket ünvanı üzerine atacağı münferit imzası ile şirketi her konuda en geniş şekilde temsil ve ilzam edebileceği belirtilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut 10.09.2008 tarihli protokol ve ibraname ile Kadıköy … Noterliğinde 10.09.2009 tarih ve … sayılı ile düzenlenen hisse devir ve tediye sözleşmesi ile taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın sona erdiği mahkememizce oy çokluğuyla kabul görmüştür. 10.08.2008 tarihli protokol ve ibranamenin 2. maddesine göre taraflar anlaşma belirtilen takip, dava ve şirketlerden ve fazlaya dair haklarından da feragat etmişlerdir. Bu kaydın şirket için bağlayıcı olduğu, yine mahkememizce oy çokluğuyla kabul görmüştür. Somut olayda davalı, şirketteki hissesini, davacı şirkette yönetim kurulu başkanı olan…’a devretmiştir. Aradaki sözleşmenin 4/6 maddesine göre davacı şirketin, sözleşmeye göre satıcı konumunda olan davalıdan hiçbir hak ve alacağının kalmadığı, bu sözleşmenin taraflar arasında hukuken geçerli şekilde yapılmış olduğunun kabul edildiği, aksine davranıldığı taktirde bu davranışların hakkı kötüye kullanılmasını teşkil edeceği açıkça belirtilmiştir. Sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince Bakırköy 2. Asliye Hukuk, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davalar feragat hükmü gereği reddedilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme, protokol ve ibraname yönetim kurulu başkanı… tarafından imzalanmıştır. Yönetim kurulu başkanının yukarıda da bahsedildiği şekilde şirket kaşesi veya şirket ünvanı üzerine atacağı münferit imza ile şirketi her konuda en geniş şekilde temsil ve ilzam edebilecektir. Yönetim kurulu başkanı, şirket unvanı üzerine imzalarını atmıştır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığı çözmeye yönelik davalı ve davacı şirketin yönetim kurulu başkanı arasında akdedilen sözleşme, protokol ve ibraname de, davacı şirketin ünvanı gösterilerek, yönetim kurulu başkanı tarafından atılmıştır.
HUMK.’nun feragata ilişkin hükümleri gereğince feragat kat’i bir hükmün hukuki neticelerini doğurur. Somut olayda davacı şirketin, davasında haksız olduğu, davalı aleyhine haksız yere sebepsiz zenginleşmeyi hedeflediği, aradaki sözleşme, protokol ve ibranamede fazlaya dair haklar içinde feragatin kat’ i hüküm doğuracağı, sadece taraflar arasında açılmış davaları bağlamayacağı, mahkememiz dosyası içinde sözleşme, protokol ve ibranamedeki düzenlemelerin uygulanacağı, bu durumda davacı şirketin, davalıdan hiçbir hak ve alacağının kalmadığı, sözleşmenin protokol ve ibranamenin geçerli olduğu, yönetim kurulu başkanının şirketin ünvanı üzerine attığı imza ile davacı şirketi de sözleşme, protokol ve ibraname hükümleri ile bağlayacağı kanaati mahkememizde hasıl olduğundan, mahkememiz hakimi…’ın işin davanın esasına girilip, alacağın varlığı ve miktarının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ibraname veya feragatnameye istinaden muhalif görüşü nedeniyle oy çokluğu ile davanın feragat nedeniyle reddine, yine davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine ilişkin kararın taraf vekillerinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/406 esas, 2012/22285 karar sayılı ilamı ile;
“Dava, davacı şirketin eski ortağı ve yöneticisi olan davalının yöneticilik görevini yaptığı sırada aldığı ve iade etmediği iş avansı ile yaptığı belgesiz harcamalar nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın açıklanan niteliğine ve istenen alacaklara göre, davalı eski yönetici aleyhine açılan işbu davanın konusu olan alacaklar ancak TTK’nun 336 ve devamı maddeleri ile 342. maddesinde düzenlenen yöneticilerin ve müdürün sorumluluğuna esas olabilecek hususlardır.Yöneticiler hakkında şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla sorumluluk davası açılabilmesi için öncelikle TTK’nun 341. maddesi uyarınca genel kurul tarafından karar alınması gerekmektedir.Yöneticilerin ibrası veya haklarında sorumluluk davası açılmasına karar vermeye yetkili tek organ şirket genel kurulu olup, bu yetkilerin başka bir kişi veya organa devri veya genel kurul dışında başka bir kişi veya organ tarafından kullanılması mümkün değildir.Somut olayda ise davacı şirket yönetim kurulu başkanı tarafından yapılan işlemlerin şirketi bağlayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de geçerli şekilde alınmış bir genel kurul kararına dayalı olmadan şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olsa bile yönetim kurulu başkanının şirket yöneticisini şirketle ilgili eylem ve işlemlerinden dolayı ibra etme yetkisi mevcut değildir.Bu nedenle, mahkemenin anılan gerekçesi yerinde olmadığı gibi davacı şirket hükme dayanak yapılan feragat ve ibranın bu dava ile ilgili olmadığını, bu davaya konu zararın sonradan tespit edildiğini ileri sürmüştür. Genel kurul tarafından verilen ibra kararının geçerli bir ibranın sonucunu doğurabilmesi için bile ibranın dayanağı olan bilgi, belge ve kayıtların doğru olması ve ibraya konu hususta genel kurulun doğru olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde genel kurul yanlış bilgilendirilerek, yanıltılarak veya karara etkili olabilecek hususlar gizlenerek elde edilmiş bir ibra kararı dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.Bu itibarla, öncelikle mahkemece davaya devam edilebilmesi için davalı hakkında işbu davanın dayanağını oluşturan icra takibi ile davaya yönelik olarak TTK’nun 341.maddesinde öngörülen genel kurul kararının alınması ve bu karara dayalı olarak denetçiler tarafından verilecek vekaletname ile davanın yürütülmesi amacıyla davacıya HUMK’nun 39 ve 40, HMK’nun ise 54. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, anılan eksiklikler giderildiği takdirde davalı hakkındaki davaya devam edilerek uyuşmazlığın esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.”gerekçesi ile bozularak, dava dosyası ticaret mahkemelerinin tek hakimli mahkemeler olarak faaliyet geçmesi nedeniyle HSYK kararı ve tevzi neticesinde İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aktarılarak, … esasına kaydedilmiştir.
İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan açık yargılaması sonucunda; usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında ticaret mahkemelerinin yeniden toplu mahkemeler olarak faaliyete geçirilmeleri nedeniyle HSYK’ nın 26/8/2014 tarih ve 1876 sayılı müstemir yetkilere ilişkin kararı gereğince, kapatılan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin mahkememiz ile birleştirilmesi nedeniyle 2013/200 esas sayılı dosyası mahkememize devredilerek … esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce icra edilen yargılama aşamasında davalı… vekilince İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına “davalının müvekkilinin şirket müdürü olduğu dönemde belgesiz harcamalar yaptığını ileri sürerek hakkında icra takibi yaptığını, itiraz edildiğini ve bunun üzerine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davada alınan bilirkişi raporu ile şirket kredi kartından yapılan 74.629,18.TL lik harcamının ve 31.313,29.TL avanısın belgesinin bulunmadığının belirtildiğini, müvekkilinin genel müdür olduğu dönemdeki tüm harcamalarını genel müdürlük sıfatından kaynaklı temsil görevi ve işiyle ilgili olarak yaptığını, harcamaları kayıt altına almadığını, hesap ekstreleri celp edildiğinde hangi harcamanın hangi iş için yapıldığının açıklanacağını beyanla; borçlu olmadığının tespitini ve %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi” talebine istinaden açılan dava anılan mahkemece aradaki hukuki ve fiili bağlantıya istinaden mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
Birleşen davada asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı … AŞ vekili; asıl dosyada dava dilekçesinde ileri sürülen iddialarla örtüşür gerekçelere istinaden davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce davacı tarafın ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda işletme iktisatçısı Prof. Dr. … ile hukukçu Prof. Dr….ve mali müşavir İ…marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler 05/08/2014 tarihli raporlarında özetle;
“Anonim ortaklıklarda, iç yönetimde icra işlerini yürüten müdürler ile yönetim kurulunun yetkileriyle donatılmış müdürler (murahhas müdürler – CEO) bulunabilir, TTK.’nun 319 uncu maddesinde öngörülen müdürler, murahhas müdürler olduğu halde, açıklanmaya çalışılan TTK/nun 342’nci maddesindeki müdürler, iç ilişkide icra işleriyle görevli müdürlerdir. Bu duruma göre, bu müdürler birbirinden ayrı işlemleri yerine getirmekle yükümlüdürler. TTK.’nun 342’nci maddesinde öngörülen müdürler, pay sahibi olan veya olmayan kişilerden atanabilirler.
TTK. m.342’ye göre atanan müdürler, yasa veya ana sözleşme yahut iş görüşme şartlarını tespit eden diğer hükümlerle yükletilen mükellefiyetleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemiş olması halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin hükümler uyarınca ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olurlar. Bu kurala aykırı bir koşulun ana sözleşmeye konması veya müdürün yönetim kurulunun emri ve nezareti altında bulunması sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
TTK. madde 342’ye göre atanan müdürler aleyhine açılacak davalar hizmet sözleşmesine dayandığı için iş mahkemesinde, dava konusu olayda olduğu gibi murahhas müdürler-CEO ile ortaklık arasında vekâlet ilişkisi bulunması nedeniyle açılacak tazminat davaları asliye ticaret (olmayan yerlerde asliye hukuk) mahkemesinde görülür.
Davacı şirketin, TTK.madde.82 ve müteakip maddelerinde belirli kanuni şartları taşımakla lehinde delil olma ve ispat kuvvetine sahip ticari defter kayıtlarına göre, davalının iş avansını kanunen geçerli belgeye bağlamak suretiyle kapatmamış olması sebebiyle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 58.414,56 EURO tutarında alacak talebinde bulunabileceği, anlaşılmıştır. Takdir yüce mahkemenindir. Dava dosyası, dosya içeriğine sunulu bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi görüşü, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 58.414,56 EURO alacaklı olduğu, dava konusu olayda (71.868,00 – 58,414,56 = ) 13.453,44 EURO tutarından aşkın talep bulunduğu yolunda olunmuştur.” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuştur.
Mahkememizce 9509500021077 nolu hesabı tanımlı (5029 nolu, Tuncay Doğaner Garanti Bankası Kredi Kartı’nı veya bu hesabı bağlı kredi kartlarının 31.08.2008 tarihine kadar tüm hesap ekstreleri celp edilmiş ve yazı cevabının da denetlenmesi var ise alternatifli olarak şirket adına yapıldığı anlaşılan harcamaların da mahsubu suretiyle asıl davada davacı birleşen dosya davalısı vekilinin talep edebileceği TL bazlı asıl alacak ve faizin temerrüt hususları da tartışılmak suretiyle tesbiti babında bilirkişilerden alınan ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler 20/06/2016 tarihli ek raporlarında özetle;
”Birleşen davanın davacısı …’in …Tasarruf Mevduatı (Kredi Kartı) Hesabına ait 17.02.2005-31.03.2015 döneminde gerçekleşen hesap hareketlerini gösteren (21) sayfadan ibaret Muavin Defter (Carî Hesap) kayıtları …Bankası Genel Müdürlüğünün 02.12.2015/937-… sayılı yazısı ekinde dosyaya sunulmuştur.
Birleşen davanın dava dilekçesinde davacı vekili, “Hesap Ekstreleri celbedildiğinde, müvekkilinin şahsi kredi kartı ile yapmış olduğu hangi harcamanın davalı şirkete ait hangi iş için yapıldığının açıklanacağını” beyan etmiş ise de….Bankası Genel Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen birleşen davanın davacısına ait (şahsi) kredi kartı hesabından yapılan harcamalarının, birleşen davanın davalısı şirkete ait hangi iş için ve hangi miktarda olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi/belge bulunmadığı, kurulumuzca da birleşen davanın davacısı tarafından şahsi kredi kartı ile yaptığı harcamalarının hangisinin birleşen davanın davalısı şirkete ait bulunduğunun tespitine maddeten imkan bulunmadığı sabit olmakla, birleşen davada mevcut davacı iddialarının ispata muhtaç bulunduğu, anlaşılmıştır.
Davacı şirketin, TTK,m.82 ve müteakip maddelerinde belirli kanuni şartlan taşımakla lehinde delil olma ve ispat kuvvetine sahip ticari defter kayıtlarının tetkikinden, davacının hizmet akdinin fesih tarihi (05.02.2008) itibariyle davalıdaki alacak tutarının aşağıdaki şekilde toplam 107.125,37 TL olarak bulunduğu ve takip alacaklısının hesabına borç kaydedildiği, anlaşılmıştır.
Davacı, davalıya takip tarihi öncesinde (09.02.2009) TTK.m.20/3 ve BK.m.l0l ahkamına uygun şekilde temerrüt ihtarnamesi keşide etmemiş olmakla takip tarihi öncesi için temerrüt faizi talebinde bulunamayacağı, değerlendirilmiştir. Takdir yüce mahkemenindir.
Dava dosyası, dosya içeriğine sunulu bilgi ve belgeler üzerinde yapılan ek inceleme sonucu bilirkişi görüşü,
“Takip alacaklısı-davacı şirketin takip tarihi (09.02.2009) itibariyle davalıdan 107.125,37 TL alacaklı olduğu ve iş bu alacağın takip tarihinden itibaren TCMB Avans Faiz Oranlarının kademeli olarak tatbiki suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte takip borçlusu-davalıdan talep edebileceği,” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce bilirkişi heyetine emekli Türk Hava Yolları müfettiş …’ın 550TL ücret ile dahil edilerek, davalı birleşen dosya davacısının itirazlarının bizzat davacı şirket ticari defter ve belgelerinin incelenmesi suretiyle, yine ek rapora davalı birleşen dosya davacısı vekilinin vaki itiraz dilekçesinde beyan ettiği raporların yerinde denetlenerek karşılanması, davacı birleşen dosya davalısı şirket vekilinin temerrüt ve faize ilişkin itirazlarının da değerlendirilmesi alternatifli olarak kasa açılımının teespit edildiği yahut avansın iadesinin tarihi belirlenerek takip dosyası ile de bağlantı kurulmak suretiyle var ise davacı birleşen dosya davalısı vekilinin asıl davada talep edebileceği alacak miktarının tespiti babında ek inceleme icra edilerek, 2. Ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler 24.02.2017 tarihli 2.ek raporlarında özetle;
”Davacı şirketin, davalıya 107.125,37 TL tutarında “İş Avansı” ödediği ve ödediği iş avanslarını ticari defter kayıtlarında 195- İş Avansları Hesabı kapsamında davalının borcuna kaydetmiş bulunduğu, davacının ticari defter kayıtları ile sabittir.
Davacının da uygulamakla yükümlü olduğu Maliye Bakanlığınca 26.12.1992 tarihli TC. Resmi Gazetesinde yayınlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No: 1, 2, 3} kapsamında mevcut Tek Düzen Hesap Planında 195- İş Avansları hesabının tanımı ve işleyişi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
İşletme adına mal ve hizmet satın alacak, işletme adına bîr kısım gider ve ödemeleri yapacak personel ve personel dışındaki kişilere verilen iş avanslarının izlendiği hesaptır.
Avans verildiğinde bu hesaba borç avans alan’m ibraz ettiği harcama veya ödeme belgelerine dayanılarak ilgili hesapların borcu karşılığında, bu hesaba alacak kaydedilir. Bu düzenlemeye göre davacının, 2006,2007 ve 2008 yıllarında davalıya ödediği toplam 107.125,37 TL tutarındaki İş Avanslarını kapatma yükümlülüğü muhasebe tekniği yönünden de davalıya ait olup, davalının davacıdan iş avansı olarak tahsil ettiği toplam 107.125,37 TL tutarındaki iş avansından mütevellit borcunu davacı şirket iş ve işlemlerinde kullanarak kapattığını gösteren kanunen geçerli harcama belgeleri dosyaya ibraz edilmemiştir.
Dava dosyası üzerinde yapılan (2). ek inceleme sonucu çoğunluk görüşü, davalı vekilinin, itiraflarının 05,08,2014 t. Kök ve 23.05.2016 t. (1), ek raporda belirli çoğunluk değiştirici nitelikte olmadığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Bilirkişi heyetinden Türk Hava Yolları müfettişi …’ın sunmuş olduğu 19/12/2016 tarihli ayrık raporunda özetle;
“Davalı (birleşen dosya davacısı) itirazlarının, bizzat davacı şirket ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sureliyle, yine ek rapora davalı birleşen dosya davacısı vekilinin vaki itiraz dilekçesinde beyan ettiği raporların yerinde denetlenerek karşılanması,…” göreviyle ilgili olarak:
Dava dosyasında ve 10.11.2016 tarihinde davacı şirket muhasebe ünitesine gidilerek yapılan inceleme sonucunda:
Davacı havayolu şirketinin ticari defterinde avans hesaplarında, (önceki bilirkişi Raporlarında tespit edildiği gibi) davalı tarafından 2005-2007 yıllarında … Bankası kredi kartı ile yapılan harcamalar ile alınan avans tutarına ait 107.125,37 TL’lik borç kaydının, gider belgesi ibraz edilmediği için açık olarak yer aldığı görülmüştür.
Ancak, davaya konu takip işleminin mesnedini oluşturan ve muhasebe avans hesaplarında açık görülen bu kayıtların; davacı şirket muhasebe ünitesince her yılsonunda sorgulaması yapılıp, bakiyesi ana hesaplara aktarılıp yılsonu raporlarda gösterilmesi bir Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkesi olduğu halde; davacı şirket muhasebe ünitesince bu kurala uygun sorgulama işlem yapılıp davalıya 2005, 2006, 2007 yıllarında alman avansların akıbeti sorularak, icra Takibine konu olan avans hesabı açıklarının kontrolü ve kapanışı yapılmadığından, sadece davacı havayolunun avans hesapları muhasebe kayıtlarında görülen tutara göre, (09.02.2009) tarihinde icra takibine konu olabilecek alacak tutarı belirlenmesinin, doğru olmayacağı sonucuna varılmaktadır.” şeklinde beyan ve mütalaa etmiştir.
Asıl dava; davacı şirketin eski ortağı ve yöneticisi olan davalının yöneticilik görevini yaptığı sırada aldığı ve iade etmediği iş avansı ile yaptığı belgesiz harcamalar nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Birleşen dava; alınan iş avanslarının şirket işlerine harcandığından bahisle menfi tespit istemine ilişkindir.
Asıl dava, sorumluluk davası mahiyetinde olmakla; dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK’nun 14. Maddesinin somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığından mahkememiz yetkili olmakla yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
Sorumluluk davası mahiyetindeki asıl davada; konuya ilişkin genel kurul kararı davacı vekilince verilen süre içinde dosyamıza ibraz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davada; yanlar arasındaki ihtilaf davacı şirketin eski ortağı ve genel müdürü olan davalının aldığı iş avansları nedeniyle davacı şirkete borçlu olup olmadığı, iş avanslarının iade edilip edilmediği, şirket işleri için harcanıp harcanmadığı hususlarına ilişkindir.
Mübrez kök ve ek raporların mali inceleme kısmında; davalı yanın davacı şirketten aldığı iş avanslarını iade etmediği, şirket işleri için harcandığının kanıtlanamadığı ve neticeten son ek raporda davacı şirketin davalıdan iade edilmeyen ve şirket işleri için harcandığı kanıtlanamayan iş avansları nedeniyle 107.125,37 TL alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir.Ancak mübrez raporda alacak tespiti yapılmasına rağmen;kök raporda davacı alacağı 58.414,56 Euro olarak belirlenmiş ve mütalaa edilmiş ise de; davalının USD,GBP ve TL para birimlerine göre iş avansı aldığı ve davacı defterine 99.888,90 TL olarak alacak kaydı olarak girildiği görülmüştür.
Mübrez kök raporun 8. sayfasında99.888,90 TL olan davalı yanın aldığı toplam iş avansının maddi hata sonucu 109.596,07 TL olarak nitelendiği,yine 1. Ek raporda ;kök raporun sonuç kısmına atfen yapılan mütalada (kök raporda 58.414,56 Euro olmasına rağmen) maddi hata sonucu 64.091,27 Euro davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğunun mütalaa edildiğinin beyan edildiği, aynı raporun sonuç kısmında da davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 107.125,37 TL alacaklı olduğunun mütalaa edildiği görülmüştür.
Her ne kadar mübrez kök ve ek raporlarda rakamsal tutarlılıklar mevcut ise de; bu hususun maddi hatadan ve neticeten TL bazlı alacak tespiti istemi yönünden kök raporda fesih tarihindeki miktar olan 99.888,90 TL’nin,1. ek raporda ise takip tarihindeki olan 107.125,37 TL hesaplamaya esas alınmasından kaynaklandığı anlaşılmakla; yargılamanın geçirdiği safahat da nazara alınarak anılı eksikliklerin ikmali başka bir heyetten rapor alınmasını gerekli kılmadığından mahkememizce anılı hususlar göz önüne alınarak karar verme cihetine gidilmiştir.
Bu anlamda asıl davada; iş avansı davalıya Euro bazında ödenmediğinden ve Euro olarak iade edildiği yönünde yanlar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından davacı yanın Euro para birimi olarak takip yapamayacağı, bu sebeple kök rapordaki; davacı şirketin iş avansının iade edilmemesi veya şirket için harcanmamasından kaynaklı alacağını ancak fesih tarihi itibariyle isteyebileceği, fesih sonrası davalıya yeniden avans verilmesinin mümkün olmadığı kanaatiyle fesih tarihi itibarıyla hesaplanan 99.888,90 TL ‘nin talep edilebileceği sübuta erdiğinden bu miktar üzerinden asıl davanın kısmen kabulü gerekmiştir.
Birleşen davada;her ne kadar asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı asıl davaya konu edilen iş avansları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuş ise de;aynı yönde asıl dava olan itirazın iptali davasında savunmada bulunduğundan ve savunması bu anlamda irdelendiğinden itirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yararı bulunmadığından birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdanii kanat gereğince; asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 99.888,90TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalının %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen İstanbul … ATM’nin … esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya kapsamından edinilen vicdani kanaat gereğince; izah edilen nedenlere istinaden asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 99.888,90TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalının %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, likit olan alacak nedeniyle alacağın %40’ına isabet eden 39.955,24TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair hüküm davacı vekilinin istinaf talebi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6584 esas-2020/5381 karar sayılı ilamı ile;
“1)Asıl dava itirazın iptaline ilişkin olup, birleşen dava ise menfi tespit davasıdır. Mahkemece, asıl davanın fesih tarihi itibariyle hesaplanan Türk Lirası üzerinden kısmen kabulüyle birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi asıl dava olan itirazın iptali davası hakkında verilen karara ilişkindir. İtirazın iptali davaları takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardır. Davacı dava konusu takip talebinde Euro cinsinden asıl alacağının döviz faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı davalının itirazı üzerine açtığı itirazın iptali davasında takipteki alacağının Euro cinsinden olduğunu vurgulayarak itirazın iptalini talep etmiştir. Bu durumda Mahkemece; davacının takip talebindeki istemi dışına çıkılarak itirazın Türk lirası cinsinden iptaline şeklinde hüküm kurulamaz. Bu nedenle davacı vekilinin alacağının döviz cinsinden olduğuna yönelik temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle ile hükmün yukarıda yazılı nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacıya iadesine, 24.11.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.” gerekçesi ile bozularak mahkememizin 2021/305 esasına kaydı yapılmış ve yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda; usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizde açılmış bulunan itirazın iptali davası yönünden mahkememizin …-2017/561 sayılı ilamı ile
“Asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 99.888,90TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalının %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, likit olan alacak nedeniyle alacağın %40’ına isabet eden 39.955,24TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklindeki asıl dava yönünden verilmiş bulunan karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/6584-5381 sayılı ve 24/11/2020 günlü karar ile ;
“İtirazın iptali davaları takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı davalar olup, davacının dava konusu icra takibinde talebinin euro cinsinden alacağın döviz faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, açılan davada da davacının itirazın iptalini icra takibinde euro cinsinden olan alacak olduğu vurgulanmak suretiyle talepte bulunduğu, mahkemenin davacının takip talebi dışına çıkarak itirazın iptaline TL cinsinden karar verilemeyeceği” gerekçesiyle mahkememizin kararı bozulmuştur.
Mahkememizde itirazın iptaline konu alacağın, davalı müdürün davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı sorumluluk davası niteliğinde olup, davalının şirkete verdiği zararın icra takibine konu edildiği tartışmasızdır.
Mahkememizce bozma ilamına uyulduktan sonra dava konusu İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinde alacağın 71.868 Euro üzerinden yapıldığı tespit edilmekle, daha önce alınan bilirkişi raporları ve mahkememiz kararında davalı eski şirket ortağı ve yöneticisinin acentelik görevini yaptığı sırasında iade etmediği iş avansı ve belgesiz harcamalardan ötürü şirketin uğradığı zararların olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 336 ve devamı maddeleri ile 342.maddeleri gereğince yöneticiler ve şirket müdürünün şirketi zarara uğrattığı iddiası ile açılacak sorumluluk davasında öncelikle TTK 341.maddesi uyarınca genel kurul tarafından karar alınması ve bu karara dayalı olarak denetçiler tarafından verilecek vekaletname ile davanın görülmesi gerekir.
TTK 342.maddesi gereğince atanan müdürler, yasa ve ana sözleşme yapıp iç görüşme şartlarını tespit eden yönerge hükümleri gereğince görevlerini gereği gibi veya hiç yerine getirmemiş olması sebebiyle, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin hükümler uyarınca ortaklar pay sahiplerine ve ortaklık alacaklarına karşı sorumlu olacakları tartışmasızdır. Bu kurala aykırı bir koşulun ana sözleşmeye koyulması veya müdürün emri ve nezareti altında bulunması bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Davacı şirketin 6762 sayılı TTK.82 ve müteakip maddelerine uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre, davalının davacı şirketten aldığı iş avansını kanunen geçerli bir belgeye bağlı olarak kapatmamış olması sebebiyle davacı ile davalı müdür arasındaki hizmet akdinin fesih tarihi olan 05/02/2008 tarihi itibariyle toplam 107.125,37 TL alacaklı olduğu ve takip alacaklısı hesabına davalı aleyhine borç kaydedildiği tespit edilmiş olup, mahkememizce kök raporda hizmet akdinin feshi tarihi itibariyle fesih tarihi 05/02/2008 tarihi itibariyle 99.888,90 TL karşılığı 58.414,56 TL alacaklı olduğu, 1.ek raporda takip tarihi itibariyle 107.125,37 TL alacaklı olduğu mütalaa edilerek fesih tarihi itibariyle belirlenmiş olan 99.888,90 TL üzerinden karar verildiği görülmüşse de, mahkememiz kararının miktar ve uygulanan faiz alacağı yönünden temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce alınan 05/08/2014 günlü kök raporda sözleşmenin fesih tarihi 05/02/2008 tarihi itibariyle döviz cinsinden alacakların TL’ye çevrildiği ve toplam 99.888,90 TL alacaklı olduğu tespit edilmişse de, yapılan kredi kartı harcamaları ile avans olarak davacı şirketten davalı tarafından 2005-2007 yıllarında aldığı paraların toplamının 107.125,37 TL olduğu, mahkememizce alınan itiraz üzerine tanzim edilen 27/05/2016 günlü ve 16/02/2017 günlü ek raporlarda usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defter ve kayıtlarına göre hizmet akdinin fesih tarihi 05/02/2008 tarihi itibariyle davacının davalının belgelendirilmeyen avans ve…bankası şirket kredi kartı kullanımından kaynaklanan toplam alacağının 107.125,37 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememiz tarafından bahsi geçen ek raporların dosya kapsamındaki delillerle uyumlu olduğu ve davacının davalıdan ticari defter ve kayıtları ile 107.125,37 TL şirket yöneticisi olarak çalışırken verdiği zarar nedeniyle tazminat talep edebileceği mahkememizce benimsenmiştir.
Çünkü davalı genel müdür, davacının ticari defter ve kayıtlarında ve kredi kartı harcamalarından ötürü aldığı avans nitelikteki iş bu paraların döviz ve TL cinsinden aldığı ticari defter ve kayıtlarında davacının davalı tarafından çekilen iş bu avansları gösterdiği, davalının esasen iş bu avansları kendisinin kullanmadığına yönelik bir itirazının olmadığını, kullanımın şirket için yapıldığına ilişkin iddiasını, avansları harcadığını usulüne uygun olarak kapatma yükümlülüğünün, muhasebe tekniği açısından davalıya ait olduğu, davalının toplam iş avansı 107.125,37 TL’sini şirket ve iş ve işlemlerinde kullanarak harcadığını ispat etmesi gerekirken buna ilişkin bir delil, 6100 sayılı HMK’nın 200 ve devamı maddeleri gereğince dosyaya sunmadığı mahkememizce belirlenmiş olup, bu defa bozma sonrası yapılan değerlendirmede davacının usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtlarına göre alacağının 107.125,37 TL olduğu mahkememizce benimsenmiş olup, şirketin davalı ile sözleşmeyi fesih ettiği tarih itibariyle iş bu miktar alacağın epektif fesih tarihi 05/02/2008’de 1 (bir) euronun epektif satış kurunun 1,72 euro olup, buna göre 107.125,37 TL’nin karşılığının 62.282,19 euro olduğu mahkememizce benimsenmiş olup, davacı yanın temyiz itirazlarında bahsi geçen alacak üzerinden alınmış bulunan raporlar da dikkate alınarak davanın icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ticari defter ve kayıtlarına göre tespit edilmiş bulunan sorumluluk bedeli 107.125,37 TL karşılığı 05/02/2008 tarihi itibariyle hesaplanan 62.282,19 euro üzerinden kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin iş bu dosyası ile birleşen davacısı … olan, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası yönünden; mahkememizce daha önce verilen …-… sayılı kararın kesinleşmiş olduğunun tespiti ile iş bu dava yönünden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının mahkememizdeki davanın konusu olan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine davalının yaptığı itirazın davacı tarafın belirlenen 107.125,37 TL’lik alacağını temerrüt tarihindeki 05/02/2008 euro kuru karşılığı 62.282,19 euro üzerinden iptali ile takibin iş bu miktar asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren iş bu alacağı 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince yıllık işleyecek euro faizi ile birlikte ve takip talepnamesindeki diğer koşullarla beraber DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu 107.125,37 TL alacağın %40’ı oranına isabet eden 42.850,15 TL icra inkar tazminatının İİK 67.maddesi gereğince alacağın belirlenebilir ve likit olduğu dikkate alınarak davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-İş bu dosya ile birleşen İstanbul 10.ATM … esas sayılı dosyası yönünden daha önce mahkememizce verilen …-2017/561 sayılı kararın kesinleşmiş olduğunun tespiti ile iş bu dava yönünden yeniden hüküm tesisine yer OLMADIĞINA,
4-Alınması gereken 7.317,73 TL harçtan peşin olarak alınan 1.276,80 TL harç ile 25,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 6.015,93 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.276,80 TL peşin, 15,60 TL başvurma harcı ve 25,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.317,40 TL harcın davalı …’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 3.768,10 TL yargılama giderlerinden davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 2.687,40 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av…’ne göre hesaplanan 17.068,81 TL ücreti vekaletin davalı Tuncay Mustafa Doğaner’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacının HMK 120.madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen oy birliği ile karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır