Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/278 E. 2021/860 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/278 Esas
KARAR NO : 2021/860
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/02/2021
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, söz konusu araç davalının sevk ve idaresindeyken 12/02/2016 tarihinde yaya …’a çarparak maluliyetine sebebiyet verdiğini, yapılan incelemede davalının %100 ağır kusurunun bulunduğunun tespit edildiğini, kusura tekabül eden 67.738,99 TL’nin müvekkili şirket tarafından ilgilisine ödendiğini, ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının itirazı sonucu takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması şartı ile itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıların davaya cevap vermedikleri anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; ZMSS sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın …. Tüketici Mahkemesinin 2021/… esas sayılı görevsizlik kararı neticesinde mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Davacı sigorta şirketine sigortalı aracın tescil kaydı celp edilmiş, davalı sigortalı şahıs yönünden tacir olup olmadığına yönelik araştırma yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında reesen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenleme gereğince, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
İlgili kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu olayda davacı vekilinin sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığını belirterek üçüncü şahsa yapılan ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalı sigortalı ile davalı sürücüden tahsilini talep ettiği görülmüş olup taraflar arasındaki ilişkinin akde dayalı olup davalıların sorumluluğunun kaynağının sigorta sözleşmesine aykırılık olduğu görülmüştür. Nitekim celp edilen tescil kaydında sigortalı aracın kullanım amacının hususi olduğu, davalı sigortalının tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu hali ile dava konusu olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK.nun 16/1 maddesi gereğince tüzel kişi tacir olan davacı ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesine göre ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek kişi ve hususi otomobil sahibi olan tüketici arasında yapılmış Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklanmakta olup 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3, 73/1, 83/2 maddeleri uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin huzurdaki davada görevli olmadığı, görevli Mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla; HMK’nın 114/l-(c) ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip her iki mahkeme arasında görev açısından olumsuz görev uyuşmazlığı meydana gelmekle merci tayini için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK’nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır