Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/260 E. 2021/862 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/260 Esas
KARAR NO : 2021/862
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/04/2021
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı şirket ile davalı şirket ve dava dışı 3 şirket arasında 06.04.2018 tarihinde “Son Kullanıcı Lisans ve Satış Sözleşmesi” ve “Ek-2 Sentez Yazılım … Yönetim Sistemi Fiyat Teklifi” imzalanarak buradaki hükümlere ve davacı şirketin işleyişine uygun olacak şekilde yazılım ürünlerinin hazırlanması, yazılım ve donanımların satışı, satış sonrası desteği konularında anlaşıldığını, davacı şirket sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşmenin 6.1. md’sindeki “Tarafların iş bu satış sözleşmesinde belirtilen şartlara aykırı hareket etmesi durumunda, iş bu satış sözleşmesi ile elde edilen tüm hak ve sorumluluklar ortadan kalkacaktır.” hükmü doğrultusunda davacı tarafından … Noterliği’nin 11.01.2019 tarih … yevmiye nolu yazısıyla sözleşme haklı sebeple feshedildiğini, Davalı, sözleşmeyle taahhüt ettiği yazılımı kullanıma hazır olarak teslim etmeden önce… Bedeli için 31.05.2018 tarih … nolu 38.422.00TL’lik ve İngenico Entegrasyon Yazılım Bedeli için 31.05.2018 tarih a-947580 nolu 3.449 14TL’lik faturalar kesmiştir. Sözleşmenin haklı sebeple feshinden sonra davacının ödememesi gereken 38.422.00TL için 29.01.2019 tarih … nolu iade faturası ve davacıya ödenmiş olan 3.449 14TL için 01.02.2019 tarihli … nolu iade faturası düzenlenerek … Noterliğinin 22.02.2019 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesiyle davalıya gönderildiğini, ancak davacı, … Noterliğinin 08.03.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğinden bahisle faturaları iade ettiğini, davacı müvekkil tarafından “Son Kullanıcı Lisans ve Satış Sözlemesi””nin haklı sebeple feshi sonrasında açılan ve davalı şirketin alacaklı gözüktüğü olduğu … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… e. icra dosyasına cebri icra baskısı altında ödenen 37.559,06TL/’nin ödeme tarihi olan 07.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek TCMB’nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranıyla birlikte (ticari avans faizi) sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava özü itibariyle cebri icra tehdidi altında ödenen bedelin iadesi yani istirdat davası olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmasının bu sonucu değiştirmeyeceğini, yapılan ödemenin 07.05.2019 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında huzurdaki dava hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddedilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra davacı tarafından sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak da dava açılması mümkün olmadığını, zira yapılan ödeme sebepsiz yere değil sözleşmeye dayalı olarak yapıldığını, sözleşmenin varlığı davacının da kabulünde olduğunu, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebileceğini, huzurdaki davada geçerli bir sözleşme ilişkisi mevcut olduğundan sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılması mümkün olmadığını, müvekkilin verdiği hizmetler servis formlarında açıkça belirtildiğini, davacı tarafından hiçbir kayıt-şerh düşülmeden imza altına alınan formlar müvekkilin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlamakta olduğunu, servis formlarının içeriği, programı kullananların kullanma becerilerine göre değişmekte olduğunu, zira bu formlar müvekkilden talep edilen destek hizmetleri neticesinde düzenlenmekte olduğunu, bunun yanında davacının belirttiği hususların hiçbiri satılan programların ayıplı olduğuna ilişkin olmadığını, davacı programları kullanamadıklarına ilişkin beyanda bulunduğunu, bu durumdan da ayıpsız ve hatasız ürün satan müvekkil sorumlu tutulan, dosyaya ibraz edilen servis formlarından da anlaşılacağı gibi müvekkil anlaşmada belirtilen tarih olan 30.04.2018’de ilgili yazılımların kurulumunu, davacının kullanımına yönelik açılış işlemlerini yaptığını, gelişen teknoloji, müşterilerin talepleri ve ihtiyaçlarına göre bu programlar sürekli olarak güncellenmekte, yeni özellikler kazandırılmakta olduğunu, bu durumu “yazılımlar tamamlanmadı” şeklinde göstermek veya yorumlamak hatalı olduğunu, zira halihazırda kullanmakta olduğumuz akıllı telefonların da yazılımları sürekli yenilenmekte ve güncellenmekte olduğunu, bu değişiklikler bu yazılımların eksik ya da hatalı olduğunu göstermediğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; … İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı takip dosyası kapsamında haciz baskısı altında yapılan davacı ödemesinin davalı/takip alacaklısından tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delillerinde betimlenen mahkeme dosyaları uyap üzerinden, … İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı takip dosyası fiziken celp ve tetkik edilmiştir.
Huzurdaki davada; … İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı takip dosyası kapsamında 07/05/2019 tarihinde haciz baskısı altında ödenen bedelin davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilinin talep edildiği, davalı yanın; davanın istirdat davası vasfında olup hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı hususlarını savunma olarak ileri sürdüğü, yanlar arasında yazılı 2018 tarihli Lisans ve Satış sözleşmesine dayalı hukuki ilişkinin tesis edildiği, 11/01/2019 tarihinde davacı tarafça sözleşmenin tek taraflı feshedildiği, sözleşmeden kaynaklı takibe konu alacak bedellerinin 07/05/2019 tarihinde davacı tarafça takip dosyasına ödendiği, huzurdaki davanın 09/04/2021 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Bu hali ile somut olaydaki uyuşmazlığın; davanın İİK’nın 72/7 maddesinde düzenlenen istirdat davası mı, yoksa TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası mı olduğunun tespiti noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davasının TBK’da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte bir davada anlatım taraflara, niteleme ise HMK’nın 33. maddesi ışığında mahkemeye aittir. Somut olay bakımından davalı tarafça davacı aleyhine sözleşmeden kaynaklı alacak istemi ile icra takibi başlatılmış olup davacı taraf sözleşmenin feshi nedeni ile borçlu olmadıkları parayı icra baskısı altında ödemek durumunda kaldıklarını iddia etmiştir. Her ne kadar davacı tarafça huzurdaki davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulaması gereğince, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemekte olup davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği kabul edilmektedir. (Emsal ilamlar: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/17619 esas, 2017/3930 karar; 2015/1355 esas, 2015/11705 karar; 2016/3867 esas, 2016/15577 karar)
Ayrıca borç ilişkilerini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda borç ilişkisinin kaynakları, diğer bir anlatımla borç ilişkisini kuran sebepler sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olmak üzere üç başlık altında düzenlenmiş olup sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşmektedir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyecektir. Tüm bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin etmekte olup mal varlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelmeyecek ve sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamayacaktır. (Emsal ilam: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/4320 esas, 2021/3961 karar sayılı ilamı.)
Anılı açıklamalar ve taraf anlatımları karşısında; davanın İİK’nın 72.maddesinde düzenlenen istirdat davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekmiştir. Nitekim ödeme sonucu davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin iddia edilmesi davanın başlı başına TBK’nın 77 ve 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olması sonucunu doğurmayacaktır. (Emsal karar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/1577 esas, 2021/1554 karar sayılı kararı.) Yanlar arasındaki hukuki ilişki sözleşmeye dayalı olup haciz baskısı altında yapılan ödemenin tahsili isteminin sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olmadığı anlaşılmakla; davanın İİK’nın 72/7. maddesinde düzenlenen istirdat davası niteliğinde olduğu sonuç ve kanaatine varılması gerekmiştir. Kabul edilen hukuksal olgu kapsamında tatbiki gereken İİK’nın 72/7. maddesi uyarınca; ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” düzenlemesi mevcut olup, davanın 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, ödemenin 07/05/2019 tarihinde yapılmasına karşın, huzurdaki davanın hak düşürücü süre dolduktan sonra (09/04/2021) açıldığı anlaşılmakla; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmediği anlaşılmakla reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 641,42-TL harçtan 59,30-TL’in mahsubu ile bakiye 582,12-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır