Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/25 E. 2021/763 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/25 Esas
KARAR NO : 2021/763
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin … no’lu abonesi olduğu, işyerine yeni makineler alınması sebebiyle elektrik tüketiminin arttığı, bu nedenle davalı şirkete müracat edilerek güç artırımı nedeniyle yeni sözleşme yapılarak tesisata 20.02.2014 tarihinde yeni sayaç takıldığı, davalı tarafın sökülmüş sayaçta yaptığı muayenede sayacın arızalı olduğunu tespit ederek 2016/… dönem faturasına 4.599,40 TL. bedelli ek tüketim faturası tahakkuk ettirdiği, müvekkili tarafından faturaya itiraz edilmesine rağmen yapılan müracatın 23.02.2017 tarihli yazı ile reddedildiği, davalı taraf müvekkili elektriğin kesileceği ihtarında bulunarak sonrasında elektriği kestiği, müvekkilin 06.06.2017 tarihinde faturayı ödemek zorunda kaldığı, gerçekte arıza nedeniyle tespit edilen bedelin davalı şirkete ödendiğinden faturanın hukuka aykırı olduğu, davalı şirketin güç arttırımı nedeniyle değiştirmiş olduğu sayaçta inceleme yaparak müvekkile kaçak kullanım adı altında 1.916,90 TL. tahakkuk ettirdiği, yapılan itirazı davalı idarenin inceleyerek kaçak kullanımı kaldırdığı ve aynı miktar kadar ek kullanım bedeli tahakkuk ettirdiği, bu bedelin de müvekkil tarafından ödendiği, davalı şirketin aynı sayaç üzerinde inceleme yaparak hiçbir beyanda bulunmadan 01.06.2013 – 26.03.2014 tarihleri aralığı için 4.599,40 TL. bedelli ek tüketim faturası düzenlediği, bu durumda davalı şirketin 1.916,90 TL. ek tüketim tahakkuk ettirmiş iken bir kez daha 4.599,40 TL. bedelli ek tüketim faturası düzenlemesinin hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin eski makinaları kullanıyor iken ayda 80-100 TL elektrik faturası ödediği, davalı şirketin 9 aylık dönem için 4.599,40 TL. tahakkuku nasıl hesapladığının bilinmediği, sayaç bağlantı tutanağından 20.02.2014 tarihi olduğu dikkate alındığında davalı şirketin bir ay fazladan tahakkuk yaptığının görüldüğünü beyan ederek; sayaç üzerinde ve davacının ödemeleri üzerinde yapılacak teknik incelemeler neticesinde müvekkilin davalı elektrik şirketine borçsuzluğunun tespiti ile ödenen faturaların istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hukuki nedenlerle davaya görev, yetki ve zamanaşımı nedeniyle itirazda bulunduklarını, özellikle davacının tacir sıfatının olmaması ve ticaret sicil kaydının bulunmaması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğunu, Asliye Hukuk ‘un görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi,neticeten davanın reddini gerektiğini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce iddia ve savunmalar doğrultusunda bilirkişiler Prof Dr. …, Prof. Dr. … , Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 03/08/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Mahkemece dosya içeriğindeki belgeler incelenmek suretiyle iddia ve savunma kapsamında rapor hazırlanması için dosya tarafımıza tevdii edilmiştir.
Sayın Mahkeme 16.02.2018 tarihli ara kararında davacı tarafın 20.02.2013 tarihinden itibaren işyerinde üretim verilerini gösterir kapasite raporu, makine ve teçhizat listeleri ve makinaların teknik özellikleri istenmiştir. Davalı elektrik şirketinden de davacının kullandığı tesisata ilişkin tutulan tutanaklar, Tesisat Endeks Dökümü ve sayaç muayene raporlarının dosyaya sunulması istenmiştir.
Davacı taraf 12.03.2018 tarihli yazısında, işyerinde 20.02.2013 – 20.02.2014 (sayaç değişim tarihi) tarihleri arası aşağıdaki makinelerin kullanıldığı; 1 Ad. şerit testere, 3,5 …, 1 Ad. yatar daire testere, 3,5 …, – 1 Ad. … kompresör 100 İt, 1,20 …, 1 Ad. Planya makinesi, 2,5 … toplam: 10,7 … yaklaşık 7,98 kVV’dır. 20.02.2014 tarihinde ise güç arttırımı ve iş değişikliği yapılması nedeniyle yukarıda verilen makineler yerine aşağıda verilen makinelerin kullanılmaya başlandığı belirtilmiştir. 1 Ad. … Tezgah, 7,5 …, 1 Ad. pres makinası, 8 …, 1 Ad. kompresör, 5,5 …, 1 Ad. yatar daire testere, 3,5 … toplam : 24,5 … yaklaşık 18,27 kW’dır.
Yukarıda verilen makine listelerine göre 20.02.2014 tarihinden itibaren makinalar açısından kurulu gücün 2,29 kat yükseldiği görülmüştür. Yeni makinaların kurulması üretimin, dolayısıyla elektrik sarfiyatının artacağını göstermektedir. Bu durumda enerji tüketiminin normal şartlarda en az 2,29 kat ve yukarısı artması beklenir. Ancak, enerji aktif güç ve süreyle ilişkili bir büyüklük olup, tüketimin cihazların kullanım süresinin artması ile çok daha fazla yükselebileceği bir gerçektir.
Dosyada bulunan Tesisat Endeks Dökümündeki endeksler günlük ortalama enerji tüketim eğrisi olarak aşağıdaki gibi yeniden düzenlenmiştir. Tesisata takılan yeni sayaç ile demant güçte ölçülmeye başlanmıştır.
Eğrilerden görüleceği üzere yeni sayaçla birlikte işyerinde yeni imalata başlandığından tüketimler belirgin bir şekilde yükselmiş ve arz ve talebe uygun bir seyir izlemiştir. Demant güç eğrisinde de bir dalgalanma olmayıp işletmede kaçak elektrik kullanılmadığı açıkça görülmektedir. Dava konusu oluşturan 2016/10. dönem faturasında talep edilen 4.599,40 TL. bedeli oluşturacak bir tüketim miktarı o dönemde görülmemektedir. Bir önceki ve bir sonraki dönem faturaları 600 TL. civarında olduğu yapılan tahakkuklardan görülmüştür.
Davacı taraf … no’lu tesisatın abonesi olup, Tesisat Endeks Dökümünde yazılı sayaçlar mevzuata uygun şekilde tüketimi kaydetmiştir. 20.02.2014 tarihinde yeni sayacın tesisata takılmasıyla iş değişikliğinden dolayı tüketimler belirgin bir şekilde yükselmiş ve bu seyrinde devam etmiştir. Rapor içinde verilen günlük ortalama tüketim eğrisine göre tesisatta kaçak elektrik tüketimi olmamıştır.
Davacı tarafin dönem tahsilatlarına bakıldığında yüksek meblağlı olduğu görülen 2014/05 no’lu döneme ait 1.912,81 TL. meblağlı fatura ile dava konusu edilen 2016/… no’lu döneme ait 4.599,40 TL. meblağlı faturanın davacı tarafından 06.05.2014 ve 06.06.2017 tarihlerinde ödendikleri görülmüştür. Bu faturaların meblağları rapor içinde verilen Günlük Ortalama Tüketim Eğrisi, Demant Güç Eğrisi ve fatura detayları ile mukayese edildiğinde, 2014/05 no’lu döneme ait 1.912,81 TL. meblağlı faturanın yeni sayaçla birlikte yapılan tüketime karşılık geldiği ve faturanın doğru olduğu görülmüştür.
2016/10 no’lu döneme ait 4.599,40 TL. meblağlı faturanın detayında, ait olduğu dönemin 24.09.2016-19.10.2016 tarihleri arası olduğu, bu dönemde sayacın 1.388,50 kWh aktif tüketim kaydettiği, ancak dağıtım ve iletim tüketimleri 1.388,50 kWh üzerinden hesaplanması gerekirken bilirkişi heyetimiz tarafından tespit edilmeyen bir şekilde her biri için 12.462,50 kWh üzerinden hesaplandığı görülmüştür. Dosyada bulunan davalı elektrik şirketinin yazılarından dağıtım ve iletim bedellerinin neden +11.074 kWh ek tüketimin gerçek tüketime ilave edilerek 12.462,50 kWh üzerinden hesaplandığını açıklar bir bilgi yoktur. Buna göre, anılan faturanın iptal edilerek sayaçta kaydedilen gerçek tüketim 1.388,50 kWh olup, faturanın bu bedel üzerinden yeniden hesaplanması gerekmektedir. Bu hesaplama fatura detayındaki maliyet kalemleri ve birim fiyatları kullanılarak aşağıda yapılmıştır.
Tüketim: 1.388,50 kWh Aktif bedel: 292,22 TL, Endüktif bedel: 71,74 TL. (reaktif cezaya girmiş), Dağıtım bedeli: 109,10 TL, EF: 2,93 TL, TRT Payı: 5,86 TL, BTV: 14,65 TL, ara toplam: 496,50 TL, KDV :89,37 TL, fatura bedeli: 585,87 TL. son ödeme tarihi: 31.10.2016, ödeme tarihi: 06.06.2017 olmak üzere davacı tarafın 4.599,40 – 585,87 = 4.013,53 TL. geri istemekle haklı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 2016/10 dönemine ait … nolu 4.599,40TL bedelli fatura nedeniyle 4.013,53TL borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın 06/06/2017 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm davalı vekilinin istinaf talebi üzerine BAM … Hukuk Dairesinin 2018/… esas-2020/… karar sayılı ilamı ile;
“Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
TTK’nın 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3. maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse Kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463. mmaddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Somut olayda her ne kadar davalı tarafça tutulan kaçak tespit tutanaklarında davalının abone grubu ticarethane olarak belirtilmiş ise de, dosya içeriğinden davacının Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir ya da esnaf olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece TTK’nın 14,17,1463. maddeleri, 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3. maddesi çerçevesinde davacının tacir olup olmadığı araştırılarak, davacının tacir olduğunun saptanması halinde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi, aksi halde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, ilgili mahkemeye görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/20667 E.2018/8234 K.sayılı kararı).
Bu itibarla, mahkemece bu hususlar araştırılmadan, buna ilişkin deliller toplanmadan ve karar gerekçesinde bu deliller tartışılmadan görevsizlik kararı verildiği görülmekle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, belirtilen hususlarda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” gerekçesi ile bozularak mahkememizin 2021/25 esasına kaydı yapılmış ve yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda, davacının bağlı olduğu ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesine müzekkere yazılmış olup, ticaret sicil müdürlüğünden gelen yazıya göre her ne kadar davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı mevcut değil ise de, vergi dairesinden gelen yazıya göre davacının gerçek usulde vergi mükellefi olduğu ve bilanço esasına göre defter tuttuğundan tacir sayıldığı, böylece davanın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanması sebebiyle davanın ticari dava olduğu, mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce kök rapora yapılan itirazların değerlendirilmesi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişiler …, ve … tarafından düzenlenen 08/08/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda;
“Davacı taraf kullandığı … no’lu tesisatta yaptığı güç artırımı sebebiyle davalı şirkete resmi müracat yaparak yeni abonelik sözleşmesi yapmıştır. Bu nedenle 20.02.2014 tarihinde yeni sayaç takılmıştır. Davalı taraf sökülen sayaçta nasıl yöntem ile belirlendiği bilinmeyen bir şekilde sayacın eksik tüketim kaydettiğini iddia ederek, söküm tarihinden itibaren geriye dönük 01.06.2013 tarihine kadar inceleme yaparak bu tarihte tüketimin azaldığından ek tüketim hesaplamış ve 01.06.2013 – 26.03.2014 tarih aralığındaki bu tüketimi 2016/10. dönem faturasına ilave tüketim olarak eklemiştir. Bu durumda da davacının yeni güç seviyesinde de olsa ödemeye alıştığı fatura bedellerinin çok üzerinde bir elektrik faturası ortaya çıkmıştır. Davalı tarafın 30.10.2018 tarihli istinaf talep dilekçesinde bilirkişi raporumuzun yanlış yorumlandığı görülmüştür. Davalı taraf sökülen sayacın eksik tüketim kaydettiğini, bununda ancak kaçak kullanımla olabileceğini beyan etmektedir. Oysa, dosyada sayacın eksik tüketim kaydettiğini tespit eder bir muayene raporu yoktur. Bu nedenle sökülen sayacın eksik tüketim kaydettiği kanıtlanamamaktadır. Davalı taraf sayacın eksik tüketim kaydettiğini tüketimlerin belirgin düşmesi olduğunu söylemekte ise de, aşağıda bir kez daha verdiğimiz tüketim eğrisine göre yeni sayaç öncesi tüketimler, o dönemdeki kurulu ile orantılıdır. Yeni sayaç ile de yapılan tüketimler o dönemde işletmede bulunan kurulu güç ile orantılıdır. Eski dönemde kurulu güç 7,98 KW iken, bu güce 18,27 kW güç ilave olmuştur.Bu nedenle bilirkişi heyetimiz yeni dönem tüketimi kullanarak davacının ödemesi gereken normal tüketim faturasını hesaplamış, aradaki fark kadar davalının 4.599,40 — 585,87 > 4.013,53 TL. kadar geri ödemesi gerektiği kanaatine varmıştır. Önceki bilirkişi raporumuzda değiştirilecek herhangi bir hususun olmadığını Sayın Mahkemenin bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava; davalı şirketin haksız fatura tahakkuk ettirdiğinden bahisle menfi tespit ile ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Davalı yanın adresi itibarıyla mahkememiz yetkili olduğundan HMK’nun 6. maddesi uyarınca davalı yanın yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava menfi tespit davası olup, iş bu dava bakımından öngörülmüş bir zamanaşımı süresi bulunmadığından davalı yanın zamanaşımı defi de yerinde değildir.
Davalı vekili, davacının önceki sayacının arızalı olduğunu savunmakta, arızanın da davacının önceki tüketimleri ile sayaç değişikliğinden sonraki tüketimleri arasındaki farklılıktan anlaşılabildiğini beyan etmektedir. Ancak dosya kapsamında davacının önceki sayacının eksik tüketim kaydettiğini ispatlar bir muayene raporu bulunmadığı gibi, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarında; önceki sayaç döneminde yapılan tüketimlerin o dönemin kurulu gücü ile orantılı olduğu, önceki sayaç döneminde kurulu güç 7,98 kW iken, yeni sayaç döneminde bu güce 18,27 kW güç ilavesinin olduğunu tespit edildiği, 26.03.2014 sayaç değişikliği ile birlikte davacıya ait iş yerinin kurulu gücünün 2,29 kat arttığı, söz konusu artış sebebiyle tüketimdeki farklılığın önceki sayacın arızalı olduğunu göstermeyeceği, dosya kapsamında önceki sayacın eksik tüketim kaydettiğini ve menfi tespit istemine konu faturanın yerinde olduğunu ispata elverişli rapor vs. başkaca delillerin bulunmadığı, böylece bilirkişi raporunda davalı şirketin 12.462,50 kWh üzerinden yaptığı hatalı hesaplama yerine sayaçta kaydedilen gerçek tüketim 1.388,50 kWh üzerinden yeniden hesaplama yapıldığında, davacı tarafın 4.599,40 – 585,87 = 4.013,53 TL bedeli geri istemekle haklı olduğu anlaşıldığından, bu görüşe itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
2016/10 dönemine ait … nolu 4.599,40 TL bedelli fatura nedeniyle davacının davalıya 4.013,53 TL borçlu olmadığının tespiti ile 4.013,53 TL’nin 06/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 274,16 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 78,55 TL’nin mahsubu ile 195,61 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 78,55 TL peşin, 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 114,45 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre davanın kabul kısmı üzerinden hesaplanan 4.013,53 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın ret kısmı üzerinden hesaplanan 585,87 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 194,40 TL tebligat vs.posta masrafı olmak üzere toplam 2.394,40 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 2.089,40 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 35,35 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesap edilen 4,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır