Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/239 E. 2021/825 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/239 Esas
KARAR NO : 2021/825
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhine müvekkilinin almadığı hizmetler üzerinden 4 adet fatura tanzim ederek ihtarname ile tebliğ ettiğini, müvekkilinin bu faturalara süresinde itiraz ederek davalıya iade ettiğini, akabinde davacının bu faturaları icra takibine konu ederek aleyhlerinde …. İcra Müdürlüğünün 2012/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu takibin derdest olduğunu, müvekkilinin bu hizmeti almadığının Rtük’e yazı yazılarak bu durumun öğrenilebileceğini, müvekkilinin olmayan bir borçtan dolayı haciz tehdidi altında olduğunu, tüm bu nedenlerle icra takibinin durdurulmasına, haksız takibin iptaline, alacağın %20 sinden az olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin davacıya vermiş olduğu hizmet gereği faturalar düzenleyerek davacıya gönderdiğini, davacının ödemede bulunmadığından hakkında icra takibi
başlattıklarını, bu icra takibinden menkul haciz ile 1.250,00.-TL tahsil ettiklerini, davacının bu takipten haberinin olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını, davacının işletme defteri tuttuğunu kapanış tasdikinin olmadığını, ayrıca bu faturaların ticari defterlere işlenip ayrıca kendilerine iade faturası kesmeleri gerektiğini, tüm bu nedenlerle; davanın reddini, davacının en az %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılması gerektiğini talep etmiştir.
Dava, 2012 yılında düzenlenen 4 faturaya dayalı olarak davalı tarafça davacı aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2012/… esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Aynı yasanın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
Öte yandan 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında, huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, nispi ticari dava niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda ise her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması kriterinin bulunması gerekmekle, mahkememizce davacı yanın ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına karar verilerek, 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar kapsamında davacının ihtilaflı dönemde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunuyor ise yarısını, 2. bentteki faaliyetlerde bulunuyor ise tamamını aşıp aşmadığının tespiti talep edilmiş olup, yapılan inceleme neticesinde; davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, 2012 hesap dönemi hasılatının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 2. bendindeki limiti aşmadığı, böylece davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, eldeki davanın nispi ticari dava şartlarını da sağlamadığından ticari dava olmadığı anlaşılmakla, dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı gerekçe ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır