Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/185 E. 2021/392 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/185 Esas
KARAR NO : 2021/392

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/03/2013 günü meydana gelen trafik kazasında, … kafa… dorse plakalı tır sürücüsü davalı …’ın İstanbul ili sınırları içerisindeki Basın Ekspres yolu hava limanı istikametine seyir halinde iken İkitelli Köprü katılımını geçip … Müdürlüğü karşısında emniyet önüne geldiğinde, aynı istikamette ve … Müdürlüğü karşısında emniyet şeridinde arıza nedeni ile duran arkasında konteyner bağlı … plakalı iş makinesine ve sürücüsü davalı… olan hemen iş makinesi arkasında bulunan … plakalı araca arkadan çarparak …’in ölümüne sebep olduğunu, …, …, …- … ve… plaka sayılı araç sürücülerinin kazanın meydana gelişinde kusurlu olduklarını, davalı araç maliki, sürücü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacılarının zarardan sorumluluğunun bulunduğunu, müteveffa …’in evli ve dört çocuklu olduğunu, çalışarak ailesinin geçimini tek başına sağladığını, genç yaşta ölümü ile ailesinin desteğinden yoksun kaldığını, ayrıca manevi olarak da yıprandıklarını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere davacılar … için 500 TL, … için 500 TL, … için 500 TL, … için 500 TL destekten yoksun kalma tazminnatının işleten ve sürücüler yönünden olay tarihinden, sigortacılar yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte kusur oranlarına göre davalılardan tahsiline, davacı eş için 150.000 TL, davacı … için 75.000 TL, … için 75.000 TL, … için 75.000 TL, …çin 75.000 TL ve davacı anne … için 30.000 TL olmak üzere toplam 480.000 TL manevî tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte sigorta şirketi haricindeki davalılardan müşterek ve zincirleme şekilde tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; …A.Ş. adına tescilli … plaka sayılı araç ile … Ltd. Şti. adına tescilli … plaka sayılı iş makinesinin müvekkili nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, … plaka sayılı iş makinesinin 12/04/2013 tarihinde satışı sebebiyle poliçesinin iptal edildiğini, … plaka sayılı aracın poliçesinde azami teminatın 225.000,00 TL, … plaka sayılı iş makinesinin tanzim olunan poliçesinde ise azami teminatın 250.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları ile sınırlı olduğunu, müvekkiline davadan önce yapılan başvuru üzerine dava konusu kaza ile ilgili hasar dosyasının açıldığını, evrakların temin edilememesi nedeniyle tazminat hesabının yapılamadığını, kazadaki kusur durumunun Mahkemece tespit edilmesi gerektiği, yine talep edilen tazminatın lisanslı aktüerler tarafından belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminatların poliçe limiti kapsamında olmadıklarını, talep olunan faiz başlangıcı ve oranını kabul etmediklerini, müvekkiline davadan önce gerekli evraklarla başvuru yapılmadığından temerrüde düşmediğini, bu nedenle ancak dava tarihinden ve yasal faize hükmedilebileceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti. adına tescilli …plaka sayılı aracın şirketleri nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle kişi başı azami sakatlanma ve ölüm teminatının 225.000,00 TL olduğunu, ayrıca … plaka sayılı araca ait şirketleri nezdinde kasko sigorta poliçesinin bulunduğunu ve kaza tarihi itibariyle poliçe teminat limitinin 50.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur ve zarar miktarı yönünden uzman bilirkişiler tarafından hesaplama yapılması gerektiğini, destekten yoksunluk tazminatının kabul edilebilmesi için davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını kanıtlamaları gerektiğini, davacılara SGK tarafından ödenen peşin sermaye değerinin belirlenecek tazminattan tenzili gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Küçükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücüler yanında davacıların murisinin de kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusur ve kazanın meydana geliş şekli yönünden Mahkememizce inceleme yapılması ve rapor alınması gerektiğini, kazanın meydana geliş şekli itibariyle ölüm ile kaza arasında nedensellik bağının kesildiğini, müvekkili …’ın oluşması muhtemel bir kazayı önlemek ve yolda seyreden diğer araçların can ve mal güvenliğini korumak amacıyla seyir halindeki bir araçta alınması gerekli bütün tedbirleri almış olmasına rağmen iş bu kaza meydana geldiğinden kusurlu sayılamayacağını, talep edilen tazminat fahiş olup sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, davacılara SGK tarafından ödenen peşin sermaye değerinin belirlenecek tazminattan tenzili gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, … ve … Ltd. Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkillerinin herhangi bir kusurlarının olmadığını, gerekli her türlü önlemi almış olmalarına rağmen kazanın meydana geldiğini, talep olunan manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasında vefat edenin desteğinden yoksun kalındığı iddiasına dayanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama neticesinde… Esas ve … Karar sayılı karar ile; “Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile; 50.000 TL…’e, 40.000 TL…’e, 40.000 TL …’e, 40.000 TL…’e, 40.000 TL …’e ve 10.000 TL anne …’e olmak üzere toplam 220.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … A.Ş., …, … Ltd. Şti, … ve …’dan kendi aralarındaki rucu hakkı saklı kalmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Destekten yoksun kalma – maddi tazminat davasının kabulü ile; muris eş …yönünden 111.342,49 TL, muris kızı … yönünden 2.998,11 TL, muris oğlu … yönünden 2.998,11 TL ve muris kızı … yönünden 9.615,99 TL olmak üzere toplam 126.954,70 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının (davalılar… Sigorta A.Ş. 107.911,52 TL’sinden, … 19.043,22 TL’sinden, …19.043,22 TL’sinden, … Ltd. Şti. 38.086,44 TL’sinden ve …Sigorta ‘nın 19.043,22 TL’sinden sorumlu olması kaydıyla) sigorta şirketleri yönünden dava tarihi, diğer davalılar yönünden 19/03/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,” karar verilmiş, kararın tarafların vaki temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1574 Esas ve 2019/373 Karar sayılı, 21/01/2019 tarihli bozma ilamı ile; ” Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının, hükmün gerekçe kısmında kabul edildiği bildirilen bir yükümlülüğün, hüküm fıkrasında karar altına alınmayışının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK’nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise, bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş,çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK’nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK’nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK’nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; yerel mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının hüküm fıkrası birbiriyle uyumludur. Ne var ki; yerel mahkemece, zarardan sorumlu olan davalıların hüküm altına alınan tazminatlardan müteselsilen sorumluluğuna hükmedildikten sonra, davalılar için belirlenen kusur oranlarına göre davalıların sorumlu olduğu miktarların belirlenip sınırlandırıldığı ve bu şekilde hüküm tesis edildiği görülmektedir. Niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu borçluluk türü olan müteselsil sorumluluğa hükmedildikten sonra; zarar sorumlularının sorumluluğunun belli kusur oranlarıyla sınırlanmasının hükmü çelişkili hale getirdiği açıktır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesi gereği de, birlikte zarara sebep olanların, zarar görene karşı müteselsil sorumlu olduğu dikkate alındığında, davalıların kazadaki kusur oranlarına göre sorumlu oldukları miktarların sınırlandırılması (ayrık durumlar hariç) doğru olmayacaktır. Bu suretle, çelişkili ve infazda tereddüt yaratacak nitelikte hüküm kurulmuş olması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca; infazda tereddüt uyandırmayacak bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, davaya konu edilen tazminatlar için temerrüt faizi olarak ticari faize hükmedilmesini talep etmiş; mahkeme ise, yasal faize karar vermiştir. Davaya konu kazaya karışan araçların tüzel kişi tacir olan davalılara ait ticari araçlar olduğu gözetilmek suretiyle, temerrüt faizi olarak avans faizine karar verilmesi gerekirken, yasal faize karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacıların eşi/ babası/ oğlu olan yakınlarının ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, toplam 480.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi (818 sayılı BK. 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacılar murisinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve paranın alım gücü göz önünde bulundurularak, davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, bir miktar yüksek manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, bozmaya karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2019/3758 Esas ve 2020/8919 Karar sayılı, 22/12/2020 tarihli karar düzeltme ilamı ile; “Dairemizin 21/01/2019 gün ve 2018/1574-2019/373 sayılı bozma ilamının beşinci bendinin ”5-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacıların eşi/ babası/ oğlu olan yakınlarının ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, toplam 480.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi (818 sayılı BK. 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacılar murisinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve paranın alım gücü göz önünde bulundurularak, davacı çocuklar …, …,…, … için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, bir miktar yüksek manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.” şekinde düzetimesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararının manevi tazminata ilişkin kısmının müteveffanın çocukları olan davacılar yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir. Karar düzeltme ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ve karar düzeltme ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava, trafik kazasında vefat edenin desteğinden yoksun kalındığından bahisle maddi tazminat ile duyulan manevi yıkım nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir. 19/03/2013 günü davalı …’ın sevk ve idaresinde olan… kafa … dorse plakalı tır, davalı …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı iş makinesi ve davalı …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı araç arasında meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacıların murisi …’in vefat ettiği, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği üzere kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın %70, davalı …’ın %15, davalı …’ın ise %15 oranında kusurlu oldukları, müteveffaya atfı kabil kusur bulunmadığı, davacılar …, …, … ve …’in müteveffanın eşi ve çocukları oldukları, Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesi uyarınca oluşan zararlarını, davalılar …, … ve…’dan haksız fiil hükümleri çerçevesinde TBK’nın 49. maddesi, davalı … Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile … A.Ş.’den işleten sıfatı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 89. maddesi, davalı sigorta şirketlerinden ise yine KTK’nın 91. maddesi uyarınca talep edebilecekleri, davalıların farklı hukuki sebeplerle davacıların uğradıkları zarardan müteselsilen sorumlu oldukları, alınan aktüerya bilirkişi raporunda PMF 1931 tablosu ve asgari ücret esas alınmak üzere yapılan hesaplama neticesinde, davacı …’in zararının 111.342,49 TL, davacı …’in zararının 2.998,11 TL, davacı …’in zararının 2.998,11 TL ve davacı…’in zararının 9.615,99 TL olarak hesaplandığı, raporun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davacıların destekten yoksun kalma nitelikli maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı … yönünden 111.342,49 TL, davacı …yönünden 2.998,11 TL, davacı … yönünden 2.998,11 TL ve davacı … yönünden 9.615,99 TL maddi tazminatın davalılar … Sigorta A.Ş. ile … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 08/04/2013 tarihinden, davalılar … A.Ş., …,…Ltd. Şti., …ve …’dan kaza tarihi olan 19/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede; davacı eş … ve davacı anne …yönünden Mahkememizce hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bozma kapsamı dışına çıkarılmış olmakla kesinleştiği anlaşılmakla, davacı çocuklar yönünden yeniden kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, oluşan zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı gibi manevi olarak yaşanan acıların karşılığı da olamayacağı hususları bir arada değerlendirilerek talebin kısmen kabulü ile her bir davacı çocuk için 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş ve netice olarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … yönünden önceden olduğu gibi 50.000 TL, davacı… yönünden 30.000 TL, davacı … yönünden 30.000 TL, davacı … yönünden 30.000 TL, davacı … yönünden 30.000 TL ve davacı … yönünden önceden olduğu gibi 10.000 maddi tazminatın davalılar … A.Ş., …, … Ltd. Şti., … ve …’dan kaza tarihi olan 19/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda yazılacağı üzere;
1-Davacılar …, …, …, …’in maddi tazminat taleplerinin KABULÜ ile davacı… yönünden 111.342,49 TL, davacı… yönünden 2.998,11 TL, davacı … yönünden 2.998,11 TL ve davacı … yönünden 9.615,99 TL maddi tazminatın davalılar… Sigorta A.Ş. ile … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 08/04/2013 tarihinden, davalılar … Ve Tic. A.Ş., …, … Ltd. Şti., …n’dan kaza tarihi olan 19/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine (sigorta şirketlerinin sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına),
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ ile davacı… yönünden 50.000 TL, davacı … yönünden 30.000 TL, davacı …yönünden 30.000 TL, davacı … yönünden 30.000 TL, davacı… yönünden 30.000 TL ve davacı …yönünden 10.000 manevi tazminatın davalılar …A.Ş., …, … Ltd. Şti., …ve …’dan kaza tarihi olan 19/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Karar ve ilam harcı 14.137,07 TL’den peşin alınan 2.073,30 TL harcın mahsubu ile kalan 12.063,77 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, (davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun maddi tazminat yönünden (%13) ve 1.568,29 TL ile sınırlı tutulmasına),
4-Davacılar tarafından bozmadan önce yapılan 1.744 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan posta ve tebligat masrafı 482,60 TL olmak üzere toplam 2.226,60 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı (%40) üzerinden hesaplanan 890,64 TL ile 2.097,60 TL ilk harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, ( davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun maddi tazminat yönünden (%13) ve toplam 388,47 TL ile sınırlı tutulmasına),
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan davacı … için 14.527,53 TL, davacı… için 2.998,11 TL, davacı… için 2.998,11 TL, davacı … için 4.080 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan davacı … için 7.300 TL, davacı… için 4.500 TL, davacı … için 4.500 TL, davacı… için 4.500 TL, davacı… için 4.500 TL, davacı…için 4.080 TL vekalet ücretinin davalılar… San. ve Tic. A.Ş., …, … Ltd. Şti., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalılar … A.Ş., …, … Ltd. Şti., … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına reddolunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 29.380 TL (davacılar lehine hükmedilen toplam miktar) vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı …vekili ve Davalı … ve…Vekilinin yüzüne karşı , diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021

Başkan
¸
Üye
¸
Üye
¸
Katip
¸