Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/78 E. 2021/776 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/78
KARAR NO : 2021/776
DAVA : Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 28/01/2020
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nde pay sahibi olup şirket ortaklarından olduğunu, söz konusu şirketin ortaklık yapısının, … … (134 adet pay), … … (133 adet pay), … (133 adet pay) şeklinde olduğunu, toplamda 3 ortağının bulunduğunu, fakat davalı şirketin ortaklarından ve münferiden temsile yetkili müdürü … …’in davacı müvekkilinin eşi … ‘nu 17/01/2020 tarihinde silah ile vurarak öldürdüğünü ve akabinde kendisinin de intihar ederek yaşamına son verdiğini, nitekim söz konusu olaya ilişkin birçok haberin de basın yayın organlarında yer aldığını, davalı şirketin ortaklarından ve aynı zamanda münferiden temsile yetkili müdürü … …’in şirket ortağı olan müvekkilinin eşi … ‘nu öldürmesi ve akabinde intihar etmesi sebebiyle … …’in mirasçıları dahil tüm ortakların bir araya gelerek müdür tayin etmeleri de mümkün olmadığından, davalı şirketin zorunlu organlarından (müdür/genel kurul) yoksun kaldığını beyanla TMK’nın 427/4 maddesi uyarınca davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; her ne kadar dava dilekçesi ile davalı şirkete kayyım atanmasını talep etmiş ise de, davayı tamamen ıslah ederek TTK’nın 636/3 maddesi gereği davalı şirketin tasfiyesine ve davalı şirkete tedbiren kayyım tayin edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceğini, davalı şirketin ortaklarından ve münferiden temsile yetkili müdürü … …’in davacı müvekkilinin eşi … ‘nu 17/01/2020 tarihinde silah ile vurarak öldürdüğünü ve akabinde kendisinin de intihar ederek yaşamına son verdiğini, nitekim söz konusu olaya ilişkin birçok haberin de basın yayın organlarında yer aldığını, açıklanan sebeplerle ortaklar arasında yaşanan ciddi anlaşmazlık, huzursuzluk ve devamlı geçimsizlik nedeniyle ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini, şirketin bu şartlar ile devamının mümkün olmadığını beyanla haklı sebeplerle davalı şirketin feshine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf tamamen suiniyetli bir şekilde, gerçek dışı iddialarda bulunarak, şirkete kayyum atanmasını sağladığını ve ayrıca haklı nedenlerin varlığını ileri sürerek, şirketin feshini ve tasfiyesini talep etmiş olduğunu, gerçek dışı iddialarla haksız ve yersiz olarak açılan iş bu davanın reddinin gerektiğini, öncelikle, davacının iddialarının aksine, şirketin ortaklık yapısı 17 Ocak 2020 tarihinde yapılan hisse devir/satış işlemi ile değişmiş olmakla birlikte, şirket müdürünün aynı gün vefatı nedeniyle, iş bu hisse devir işleminin, sadece imza eksikliğinden ticaret siciline tescil edilemediğini, davacı tarafından, tamamen sosyal medyada çıkan haberlere dayanılarak, davalı şirketin ortaklarından … …’in, davacı ortağın eşini öldürdüğünü ve akabinde intihar ettiğini, 3 ortak arasında bu nedenle husumet olduğunu, cinayet nedeniyle ortaklar arasındaki husumetin giderek arttığını ve ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığını, tüm bu nedenlerle … …’in mirasçıları dahil tüm ortakların bir araya gelerek müdür atamalarının imkansız olduğunu iddia ettiğini, iddiaların tamamen gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu, davalı müvekkillerinin çoğunluk hissesine sahip olduğu limited şirkette müdür atanmasına engel her hangi bir durum söz konusu olmayıp, sadece şirket müdürü ve ortağı olan … …’in vefatı sonrasında şirket karar defteri bulunamadığı için ortaklar kurulu kararı alınamamış ve bu nedenle yeni karar defteri tasdik ettirebilmek için yasa gereği “zayi belgesi” talepli dava ikame edilmek zorunda kalındığını, davalı şirketin feshini gerektirecek her hangi bir haklı sebep bulunmadığını, davalı müvekkillerinin 3/2 çoğunluk hissesine sahip olduğu şirkette, yönetim kayyımı atanmasını gerektirecek yasal koşullardan hiç birinin bulunmadığını, bu nedenle mahkemenin bu yöndeki ara kararından dönmesini talep ettiklerini, mahkememizce geçici olarak tedbiren atanan kayyımın, şirketi sürekli olarak yönetecek ve temsil edecek gibi, davalı müvekkilleri tarafından işe alınan 2 kişiyi işten çıkartarak, yerine kendi tanıdığı 3 kişiyi işe aldığını, ayrıca, şirketin 3/2 hisse çoğunluğuna sahip olan davalı müvekkilleri tarafından ve gerekse vekilleri olarak tarafından, kendisinden şirketin işleyişi ve durumu hakkında bilgi talep edilmesine rağmen, kendileri ile muhatap olamayacağını söylediğini ve telefonlarını dahi açmadığını beyanla öncelikle, davacı tarafın, tüm iddia ve talepleri ile haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine, davalı müvekkillerinden “…”in, şirketin “karar defteri” ile ilgili hukuki işlemlerinin tamamlanıp, şirkete “müdür ataması” yapılana kadar “yönetim kayyımı” olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, limited şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/… soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş, davalı şirketin malvarlığı hususunda kurumlar nezdinde araştırma yapılmış, şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmiştir. 17/06/2020 tarihli kayyım raporunda özetle; 18/01/2019 tarihinde 10.000 TL sermaye ile kurulan davalı şirketin 2019 yılı net satışının 2.023.208 TL, faaliyet zararının 80.235 TL ve dönem sonu net zararının 158.768 TL, 31/12/2019 tarihi itibariyle şirketin özkaynaklarının (-) 158.768 TL olduğunu, şirket teknik olarak borca batık, iflas halinde olduğunu, 2020 yılı Ocak-Şubat-Mart ayına ait geçici vergi beyanı ile şirketin net satışının 340.000 TL, dönem zararının ise 77.727 TL olduğunu, şirketin 2020 yılı ilk üç aylık dönemde 77.727 TL zararı dikkate alındığında borca batıklığın 31/03/2020 tarihi itibariyle 234.000 TL olduğunun anlaşıldığını, 2019 yılında 2.025.000 TL net satış yapan şirketin sermayesinin 10.000 TL olduğu dikkate alındığında, sermaye yetersizliğinin bulunduğunu ve sermaye artışı yapmayarak bankalardan faiz oranı yüksek kredi kullanmış olduğunun anlaşıldığını, hatta POS’lardan gelecek olan nakdin hesaba hemen virman edilmesi için bankaya yüksek oranda komisyon ödendiğini, şirketin 2019 yılından 2020 yılına devreden Sosyal Güvenlik Kurumuna olan ödenmemiş borç tutarının 116.051,14 TL olduğunu, ayrıca, davalı şirketin … Bankası … Şubesinden 26/04/2019 tarihinde başlamak üzere toplam 36 ay vadeli 100.000 TL kredi kullanıldığını, kredi nedeniyle kalan kredi borcu (anapara + faiz) tutarının (24 taksit) toplam 103.000 TL olduğunu, davalı şirketin teknik olarak borca batık olması yanında aktifinde mevcut defter değerinin üzerinde rayiç değeri yüksek maddi duran varlığının (tesis makine cihazlar v.d.) mevcut olmadığını ancak davalı şirkete ait restoranın AVM’deki fiziki lokasyonunun diğer şirketlere nispetle çok iyi durumda olduğunu, diğer işyerlerine göre şerefiyesinin yüksek olduğunu, şirketi borca batıklıktan kurtaracak olan bir şerefiye değerinin mevcut olduğunu, neticede, şirketin banka hesabında nakit ile 2 aylık genel gideri ve mal alınan firmalara kısmi ödeme yapılabildiğini, ancak bu dönem de (Temmuz —Aralık) ekonomide ihtiyatlı olmak ve mevcudu minumum, maliyet ve zarar görmeden yürütmek gerektiğinden ve Temmuz -Ağustos aylarında şirketin istenilen satış ve fon yaratma kapasitesine ulaşamaması halinde borca batıklığın daha da artacağını mütalaa etmiştir. 08/10/2020 tarihli kayyım raporunda özetle; davalı şirketin ticari faaliyette bulunduğu … ‘nin açılması ve … yönetiminin ısrarı üzerine 25 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında 5 personel ile hizmet verdiğini ancak 10 günlük süre içinde toplam hizmet satışının 1.000 TL olduğunu, davalı şirketin gelir kaynağı olan tiyatro ve gösteri alanlarının ilerleyen aylarda açılmayacağının belirlenmesi ve davalı şirketin 1 birim hizmet satışına karşılık 5 birim personel maliyetine katlandığı dikkate alınarak Temmuz ayı sonrası ticari faaliyetine devam edemediğini, çalışan 5 personelin ücretlerinin ödendiğini, davalı şirketin bankada bulunan parasının satıcılara ortalama %40 indirim yapılmak suretiyle ödendiğini, davalı şirketin mali müşavirinin ücretinin düşürüldüğünü, şirketin Eylül ayı itibariyle çalışan personeline ve kendisine herhangi bir borcunun bulunmadığını, halen 2 personelinin bulunduğunu, davalı şirketin ilk kayyım raporundan sonra borca batıklığının artarak – 366.845 TL’ye ulaştığını, bankada parasının kalmadığını, Ekim ayı itibariyle kayyım ücretini dahi ödeyemeyeceğini, kamu kurumları da dahil olmak üzere 182.000 TL ve bankaya faiz hariç 70.000 TL borcunun bulunduğunu, likit olarak hazır değerinin ise bulunmadığını, 7 Ekim 2020 itibariyle kayden ve rayiç olarak borca batık durumda olduğunu, fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin şirket yararına olacağını, zira gayri faal olarak ticari faaliyete devam etmesi halinde … yönetimi tarafından haksız olarak her ay 60.000 TL tutarında gider tahakkuk ettirildiği (kira+ortak alan+su-elektrik ve diğer) dikkate alındığında, borca batıklığın daha da artacağını, bu durumda Mahkememizin davalı şirket ile ilgili fesih/tasfiye kararının yerinde olacağını mütalaa etmiştir. Toplanan deliller, davalı şirketin malvarlığına dair cevabi yazılar, kayyım raporları ve dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davalı şirketin haklı nedenle fesih koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi hususunda bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 23/06/2021 tarihli raporunda özetle; kayyım raporlarından davalı şirketin 30/09/2020 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunun, ticari faaliyetine devam etme imkanının bulunmadığının anlaşıldığını, davalı şirketin 17/01/2020 tarihli ortaklar kurulu kararında, ortaklarından … …’in şirketteki tüm hisselerini, … Noterliği’nin 17/01/2020 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket ortaklarından … …’e devrettiğinin belirtildiğini, kararı … … ile … …’in imzaladığını, kararda davacının imzasının bulunmadığını, şirket genel kurulunun çağrılı olarak yapılmadığını ve toplantıda da pay sahiplerinin tamamının bulunup toplantı tutanağını imzalamadıkları anlaşıldığından ortada hukuken varlığından bahsedilebilecek bir genel kurul kararı bulunmadığını, davalı şirketin ortakları arasında vuku bulan cinayet ve intihar nedeniyle onarılması mümkün olmayan husumet bulunduğunu, aynı zamanda şirket ticari faaliyetini, Covid 19 salgını nedeniyle devam ettiremediği için borca batık duruma girdiğini, bu nedenlerle haklı nedenle feshi şartlarının mevcut bulunduğunu, bununla birlikte haklı sebeple feshin son çare olacağı dikkate alınarak, TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca, uygun ve kabul edilebilir başka bir çözüme karar verilmesinin Mahkememizin takdirinde bulunduğunu tespit ve mütalaa etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; … nezdinde … numarası ile sicile kayıtlı, faaliyet konusu; restoran, cafe, lokanta gibi gıda satışının yapılabileceği tesisleri kurmak, işletmek, kiralamak, vb organizasyon işlerini yapmak, her türlü tabldot yemek üretimi ve satışını yapmak olan davalı …’nin üç ortaklı ve ortaklarının davacı (%33,25 pay) davalı … … (%33,25 pay) ve müteveffa … … (%33,50 pay) olduğu, Mahkememizce atanan kayyımdan önce şirketi münferiden temsile yetkili müdürün müteveffa … …, sermayesinin 10.000 TL olduğu, en son genel kurulunun 27/12/2019 tarihinde yapıldığı, bu toplantıya davacının katılmadığı, davacının eşi … nun vefatı ile ilgili yürütülen … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/… soruşturma sayılı dosyasının devam ettiği, dosyanın şüphelisinin müteveffa … … olduğu anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun limited şirketin sona erme sebepleri ile sona ermesinin sonuçlarını düzenleyen 636. maddesinin 3. fıkrasında, haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği ve Mahkemenin, istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği kabul edilmiş olup haklı nedenler konusunda kanunda açık bir düzenleme yapılmamış, Yargıtay tarafından her olayın şartlarının kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiği içtihat edilmiştir. Bir sebebin hukuki ilişkinin sonlandırılmasında haklı sebep olarak kabul edilebilmesi için, o hukuki ilişkiyi tarafları açısından çekilmez hale getirmesi, hukuki ilişkinin devamında bir faydanın kalmaması gerekmektedir. Eldeki davada üç ortaklı olan davalı şirketin ortağı olan davacının eşinin vefatı ile ilgili soruşturma devam etmekle birlikte olayın gelişiminde, şirketin diğer ortağı ve münferiden temsili yetkili müdürü … …’in adının şüpheli olarak geçmesi nedeniyle, … …’in vefatı ile pay sahibi olan davalı mirasçıları ile davacı arasında bir husumet oluştuğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı şirket ortaklarının bir araya gelerek karar alamamaları sebebiyle Mahkememizce şirkete tedbiren kayyım atandığı, sunulan kayyım raporları ile şirketin borçlarını ödeyebilecek likitinin ve gelir sağlayabilecek ticari faaliyetinin bulunmadığının, borca batık olduğunun, ayrıca ödemek zorunda kaldığı maliyetler sebebi ile her geçen gün borca batıklığının artacağının tespit edilmiş olması karşısında, davalı şirketin devamında hukuki bir yararın bulunmadığı, ticari hayat içerisinde varlığını devam ettiremeyeceği ve haklı sebeple feshi koşullarının oluştuğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş, limited şirketin haklı sebeple feshi davasında husumetin yalnızca şirkete yöneltileceği, davalı ortakların bu davada pasif husumetlerinin bulunmadığı anlaşılmakla davalılar … …, … ile … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edimiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … … ve … … mirasçıları davalılar … ile … yönünden pasif husumet nedeniyle reddine,
2-Davanın davalı şirket yönünden KABULÜ ile …’nün … numarasında sicile kayıtlı …’nin Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine,
3-Tasfiye Memuru olarak Mali Müşavir … … …’ın atanmasına, daha önce kayyım olarak atanan Mali Müşavir … … …’ın kararın kesinleşmesine kadar görevine devam etmesine,
4-Tasfiye memuru Mali Müşavir … … … için aylık 1.500 TL ücret takdirine, davacı tarafından şimdilik 10 aylık 15.000,00 TL tasfiye memuru ücretinin mahkememiz veznesine depo edilmesine ve tasfiye memurunun kararın kesinleşmesi ve ücretinin yatırılmasından sonra görevine başlamasına,
5-Davalı şirketin tescil ve ilan giderleri, noterlik defter tasdik ücretleri vesair masrafları için 2.500 TL’nin davacı tarafça mahkememiz veznesine depo edilmesine,
6-Karar ve ilam harcı 59,30 TL’den peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 4,90 TL’nin davalı …’nden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 769 TL posta ve tebligat masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.769 TL yargılama gideri ile 108,80 TL ilk harcın davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar … …, … ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır