Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/772 E. 2021/272 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/772 Esas
KARAR NO : 2021/272
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davalı taraftan, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 18.341,20-TL alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/ … E. Sayılı icra takip dosyası ile tarafça icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibinde davalı şirket haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve bu sebeple icra takibi durdurulduğunu, davalı tarafça …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/ … E. Sayılı icra takip dosyasına yapılan itiraz haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, söz konusu alacak müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarında sabit olduğunu, mahkemece yaptırılarak olan bilirkişi incelemesi ile müvekkil şirketin alacağının açıkça tespit edileceğini, haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibe kötü niyetle itiraz eden davalı borçlunun asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi ve icra takibinin devamı için mahkemeye başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, takibe kötü niyetle itiraz eden davalı tarafın asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin diş hekimi olduğunu, kendisinin serbest meslek erbabı olduğunu, bu kapsamda iş bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, öncelikle ticari dava ile ticari iş kavramlarının birbirine karıştırılmamasının gerektiğini, diğer bir ifade ile ticari iş olarak nitelendiren her uyuşmazlığı ticari dava kabul ederek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ve uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu iddia etmek kanun lafzını yanlış yorumlandığının gösterdiğini, davacı tarafın dilekçesinde şirket ticari defter ve kayıtlarına göre 18.341,20-TL alacaklı olduklarını iddia ederek huzurdaki iş bu davayı ikame etmek gerektiğini, ancak gerek icra dosyasına gerekse dava dilekçesi ekinde borcun kaynağını gösterir herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını, dava dilekçesinde dahi taraflar arasındaki ilişki ve borcun kaynağına ilişkin açıklamada bulunmadığını, bu itibarla müvekkilin vefatı öncesinde kendisi ile yaptığı görüşmede davacı yana takip tutarında belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, asla kabul etmemekle birlikte borçlu olduğunu gösterir usulüne uygun bir fatura tebliğ edilmediğini, taraflar arasındaki ilişki süresince tarafına teslim edilen ancak kullanılmayan bir kısım diş malzemelerinin de imza karşılığı davacı şirkete iade ettiğini, usul ve itirazları doğrultusunda iş bu davanın görev yönünden reddini, müvekkil … vefat ettiğinin taraf sıfatının ortadan kalktığının tespitini, müvekkilin davacı yana borcu bulunmaması nedeni ile işbu haksız davanın esastan reddini, davacı yan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; İİK’nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; huzurdaki davada her ne kadar ticari ilişki iddiasına dayalı alacak kalemine ilişkin itirazın iptali istemi ileri sürülmüş ise de dava konusu alacağın dayanağını oluşturan hukuki işlem nazara alındığında davanın TTK’nın 4. maddesi anlamında mutlak ticari dava niteliğinin bulunmadığı gibi davalının diş hekimi olmakla serbest meslek erbabı olup, tacir vasfını haiz olmadığı anlaşılmıştır. Bu hali ile uyuşmazlığın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır