Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/748 E. 2021/18 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/725 Esas
KARAR NO : 2021/20
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2021

….Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2020 tarih, 2019/… esas-2020/… karar sayılı dosyası görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmekle dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı gazetenin internet sitesinde 04/10/2019 tarihli yayınlanan “…” başlıklı yazı yayınlandığını, yazı içeriğinde müvekkili şirkete devletin taşınmaz mallarının parasının ve kaynaklarının hukuksuz olarak aktarıldığı, bunu yaparken kimseye yapılmayan ayrıcalıklarının tanındığı algısının oluşturulduğunu, yazı ile hedeflenen unsurun bilgi vermek ve haber yapmak olmadığını, müvekkillerinin itibarının yalan haberlerle halkın gözünden düşürmenin amaçlandığını, iftira ve karalamanın özgür ifade biçimi olmadığını, davalı tarafça yapılan haber ile müvekkillerinin kişilik haklarının çiğnenerek saygınlığına zarar verildiğini beyan etmekle, … için 40.000,00 TL, … için 30.000,00 TL, … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 100.0000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir basın organı olduğunu ve üstlendiği misyon gereği kamuoyunu bilgilendirme görevini üstlendiğini, dava konusu edilen 04/10/2019 tarihli haberde ülke içinde siyasiler tarafından alınan kararları, bu kararların ülkeye ne gibi faydaları olabileceği hususunda kamuoyu bilgilendirme görevi ile hareket ettiğini, metnin tamamı dikkate alındığında ise haberde sadece kamuoyuna çıkarılan özel kararname hakkında bilgi verildiğini, Cumhurbaşkanı özel kararnamesi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip …’ın … davacı … ve … davacı …’ın ortağı olduğu davacı …’ın faaaliyet alanının özel endüstri bölgesi ilan edilen bölgeler arasında yer aldığı gerçeği karşısında haber değeri olan ve Resmi Gazetede yayınlanan bu bilginin haber kanalı olan basın mensubu müvekkili şirketçe haber yapılarak kamuoyunun bilgisine sunulmasında hukuka aykırı bir durumun olmadığını, yine mevcut haber içeriğinde davacının iddiasının aksine kişi kurum veya kuruluşlara yönelik bir hareket mevcut olmadığı gibi gerçeğe aykırı bir ibare de mevcut olmadığını, beyan edilen sebeplerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle eldeki davanın ticari davalardan olup olmadığı noktasında mahkememizce inceleme yapılmış olmakla, emsal alınan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2019/2800 Esas, 2020/950 Karar sayılı 02/06/2020 tarihli ilamında:
“Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için her iki tarafının da tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Bu tür ticari davalara ise, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde, o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılır. (TTK m.5/2)
Türk Ticaret Kanununun 3.maddesinde ise, “Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlenmiştir.
Somut dava dosyasında taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin sahibi olduğu gazetede yayımlanan haber içeriklerinde davacı şirketin ticari itibarına yönelik hukuka aykırı bir saldırı oluşup oluşmadığı ve davacı lehine manevi tazminat koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında olup uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğu açıktır.
Bu durumda, tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan eldeki ticari davada, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 05/12/2013 tarih ve 2013/17359 esas-2013/19127 karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.)” şeklindeki gerekçe ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle karar verildiği görülmüştür.
Dava; haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile; “Dava şartı olarak arabuluculuk” ”MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Emsal alınan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin kararı uyarınca eldeki davanın ticari dava olduğu ve Türk Ticaret Kanunu ile 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu hükümleri nazara alındığında ticari davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu anlaşılmakla, manevi tazminat istemine ilişkin olan eldeki davada davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın, 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. maddesi ile 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.707,75 TL peşin harçtan 59,30 TL‘nin mahsubu ile fazla yatan 1.648,45 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla Av.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır