Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/698 E. 2021/600 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/698 Esas
KARAR NO : 2021/600
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.12.2017 tarihinde … plakalı çekici ve bu çekiciye bağlı … plakalı yarı römork … isimli sürücünün sevk ve idaresinde ilerlerken sağda bulunan aracı geçmek için karşı şeride geçtiği esnada müvekkili şirket tarafından kasko sigorta poliçesi bulunan … plakalı araca çarpmasıyla dava konusu kazanın meydana geldiğini, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün KTK Md. 56/1-a -Sürücülerin; geçme ,dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları- hükmünü ihlal etmesi sebebiyle % 100 oranında kusurlu olduğunu, bu durumun kaza tespit tutanağıyla da sabit olduğunu, müvekkili şirketin , sigortalıya ödenen 59.998,55 TL tutarındaki hasar bedelinin rücuen tazmini için sürücünün %100 kusurlu olması sebebiyle söz konusu tutarın 33.000.00 TL’si … plakalı çekicinin trafik sigortacısı … Sigorta A.Ş.’den tahsil edildiğini ve geriye kalan 26.998,55 TL için ise davalı şirket ve sürücü … ‘e rücu ettiğini, taraflar arasındaki alacağın likit olduğunu, davalı adına … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini beyanla itirazın iptaline, davalının haksız ve mesnetsiz itirazları sebebiyle asıl alacağın %20 den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ve araç sürücüsünün olayda kusurunun bulunmadığını, kazanın meydana geliş şekli nazara alındığında araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu yönündeki tespite itiraz ettiklerini, araçta meydana gelen hasar bedelinin davacı tarafından tek taraflı olarak tespit edildiğini, hasar bedelinin yargılamayı gerektirdiğini, icra inkar tazminatının talep edilemeyeceğini, takip öncesine ilişkin faiz talep edildiğini, müvekkilinin davacının varlığını iddia ettiği alacaktan icra takibi ile haberdar olduğunu, bu nedenle muaccel olmayan bir alacak için faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacının talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER , TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Dava; davacı sigorta tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemi ile başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. 22/03/1944 tarih 37/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, bu noktada ilişkinin “Halefiyet” ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Halefiyete dayanılarak açılan eldeki davanın, açıklandığı üzere sigorta poliçesinden doğmaması nedeniyle TTK’da sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, davacının sigortalısının tacir olmayıp uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı ve ticari işletme ile ilgili bir husustan da doğmaması nedeniyle nispi ticari dava sayılamayacağı, bu nedenle Mahkememizin görevsiz olduğu, görevli Mahkemenin dava konusu talebin niteliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır